Yurt dışından gönderilen sermaye bedelleri, krediye dönüşüm ve KKDF
Yurt dışından gönderilen sermaye artırım bedelleri ve Türk Ticaret Kanunu yönünden blokaj yapılma zamanı, krediye dönüşme ve KKDF konuları oldukça tartışılan konuların başında gelmektedir. Hatta T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nın 31.05.2018 tarih ve 15194 sayılı yazısı sonrası da hala tereddütler olduğu görülmektedir.
Oysa 31.05.2018 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın Sermaye Hareketleri Genelgesi’nde değişiklik yapılarak bu tereddütlü konular açıklığa kavuşturulmuş ve ayrıca Türk Ticaret Kanunu mevzuatına uyum sağlanmıştır.
Bilindiği üzere, Türk Ticaret Kanunu’nun 456. Maddesine göre; sermaye arttırımının genel kurul veya yönetim kurulu kararı(kayıtlı sermaye sistemindeki şirketler) tarihinden itibaren 3 ay içinde tescil ettirilmesi gerekir.
Sermaye Hareketleri Genelgesi’nde yapılan değişiklik ile[1]; yurt dışından bankalar aracılığıyla sermaye artırım beyanıyla getirilen dövizin sermayeye eklenmesi ve sermaye artırımının belgelenmesi işleminin en geç üç ay içinde gerçekleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu süre zarfında getirilen dövizin sermayeye eklenmemesi ve sermaye artırımının belgelendirilmemesi halinde gelen döviz kambiyo mevzuatına göre kredi işlemine tabi tutulur. Bu durumda banka, konuyu T.C. Merkez Bankası’na bildirir. Görüldüğü üzere “sermaye artırım beyanıyla” yurt dışından getirilen dövizin 3 ay içinde sermayeye eklenip eklenmediğinin bankalarca takibi gerekecektir. Ayrıca bedelin krediye dönüşmesi ve 32 sayılı Karara aykırılık oluşması halinde Bankaların konuyu Hazine Müsteşarlığı’na da bildirmesi gerekmektedir.
Tabii uygulamada sermaye artışının şirketin iradesi dışında sebepler yüzünden 3 aylık sürede tamamlanamaması söz konusu olabilmektedir. Örneğin sermaye artışı sürecinde Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı izinleri veya bazı mücbir sebepler ile gecikmeler yaşanabilmektedir. Burada önemli olan yurt dışından sermaye artışı bedelleri geldikten sonra firma makul bir sürede Yönetim Kurulu kararı alarak sermaye arttırımı işlemine başlamış mı? Ve resmi kurumlara ana sözleşme tadilatı için başvurmuş mu? Bu safhalardan sonra firma genel kurul kararı alır ve tescil için bankadan blokaj mektubu talep eder. Eğer bu işlemler yapılmamış ise; 3 aylık sürede tamamlanamama durumunun Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden alınacak yazının bankaya sunulması üzerine, söz konusu bedellerin banka tarafından sahiplerine geri gönderilmesi söz konusu olur. (TCMB Sermaye Hareketleri Genelgesi, Madde:6/ç).
Söz konusu genelgeye göre, Türk Ticaret Kanunu prosedürüne uygun olarak (Kuruluş prosedürüne ve sermaye arttırımı yapacak şirketin Genel Kurul Kararı’na istinaden), gerek kuruluş sermayesi, gerekse sermaye artışı mahiyetinde yurt dışından gelen bedeller için gerekli sürede (Sermaye arttırımı Genel Kurulu kararından itibaren 3 ay) sermaye tescili yapılmaz ise “yabancı ortağa geri verilecek bloke hesaptaki tutarlar kredi olarak değerlendirilmeyecektir.” Dolayısıyla blokede tutulan tutarların şirket kuruluşu ya da sermaye artışı gerçekleşmemesi sebebiyle iadesi halinde kredi prosedürünün uygulanması ve Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) tahsilatı söz konusu olmayacaktır. Ancak sermaye artışı yapılmaksızın örneğin 8 ay sonra paranın yurt dışındaki hissedara iade edilmesi halinde cezalı KKDF tahakkuku yapılır. Ayrıca firmanın bu konuda vergi mevzuatındaki transfer fiyatlandırması hükümleri, Kurumlar Vergisi stopajı, sorumlu sıfatıyla KDV konularını da göz önünde bulundurması gerekir.
Türk Ticaret Kanunu’nun blokajla ilgili 344’üncü maddesinde; nakdi taahhütlerde %25 oranındaki asgari blokaj işleminin tescilden önce yapılacağı belirtilmiştir. Buna göre, Türk Ticaret Kanunu’nun blokaj işlemini tescile müracaat aşamasında mecburi kıldığı, tescile müracaattan daha önceki herhangi bir tarihte blokaj yapmanın Kanun (TTK) yönünden zorunlu olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum yurt dışından gönderilen sermaye bedelleri için de geçerli olmaktadır. Dolayısıyla, yabancı ortak tarafından gönderilen paranın şirket tarafından tescil tarihine kadar serbestçe kullanılabilmesi gerekir. Esasen bu husus şirket ile hissedarı arasındaki bir hukuki ilişkidir.
Bu çerçevede sermaye arttırımı 3 aylık süreden sonra gerçekleştiğinde de KKDF yönünden sorun doğmaz. Zira ortak alacağının sermayeye dönüşümü Türk Ticaret Kanunu’na göre her zaman mümkündür. Sonuçta hissedarın cari hesap alacağı sermaye haline geldiğine göre, yurt dışına bir geri ödenen bir borç veya kredi söz konusu olmamakta ve dolayısıyla KKDF yönünden de bir sorun ortaya çıkmamaktadır.
[1] T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının 31.05.2018 tarih ve 15194 sayılı yazısı
-
04 Ekim 2024, Cuma
Bankalarla nakdi uzlaşmalı forward işlemi yapan şirketlerde Katma Değer Vergisi tarhiyatı
Devamını Oku -
08 Ağustos 2024, Perşembe
Gayrimenkul yatırım fonlarında (GYF) ve ortaklıklarında (GYO) yeni vergi durumu
Devamını Oku -
11 Haziran 2024, Salı
Forex işlemlerindeki kur farkı vergisinde yeni gelişmeler
Devamını Oku -
22 Mayıs 2024, Çarşamba
Enflasyon düzeltmesi ve 2023 yılı yeniden değerlemede son 3 ay amortismanları için itiraz gerekçesi
Devamını Oku -
02 Mayıs 2024, Perşembe
Mevduat faizi ve TL yatırım fonu stopaj oranlarındaki yeni uygulama
Devamını Oku -
19 Nisan 2024, Cuma
Kurumlar vergisi beyanında örtülü sermaye kar payı istisnası nasıl ve ne zaman kullanılır?
Devamını Oku -
14 Mart 2024, Perşembe
Temettü (kâr payı) geliri olanlarda vergi beyanı
Devamını Oku -
05 Mart 2024, Salı
Ücret gelirlerinde vergi beyanı ve iade alma hakkı
Devamını Oku -
24 Ocak 2024, Çarşamba
Gerçek kişiler yönünden eurobond gelirlerinde vergi durumu (2024)
Devamını Oku -
29 Aralık 2023, Cuma
Yeni Torba Yasa’daki vergi mevzuatı konuları
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
- BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
-
Basın Daveti
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği
06 Şubat 2020, 09:30
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
- Tüm Etkinlikleri Göster