Yeni Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin getirdikleri ve KDV’de yasal değişiklik gerektiren başlıca konular
Dolaylı vergiler alanında köklü ve modern bir değişiklik yapan Katma Değer Vergisi Kanunu, Maliye Bakanı Vural Arıkan döneminde, 1.1.1985 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiş ve başarılı bir şekilde uygulamaya sokulmuştur. Yasa yürürlüğe girmeden önce 1984 yılı boyunca Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü titiz hazırlıklar yapmış, Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları hemen hemen tüm şehirlerimizde yeni çıkacak kanun hakkında seminer ve konferanslar vererek iş çevrelerine ve muhasebe uygulamacılarına açıklamalar yapmışlardır.Yaklaşık 30 yıllık uygulama süresince KDV mevzuatında ihtiyaçlar çerçevesinde Maliye Bakanlığı’nca birçok genel tebliğ, sirküler ve çok sayıda genelge ve özelgeler yayımlanmıştır.
KDV Genel Uygulama Tebliği ile getirilen başlıca yenilikler
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 25 Nisan günü Bakanlıkta düzenlediği "Katma Değer Vergisi'nde Yeni Dönem" konulu basın toplantısında, 30 yıla yaklaşan KDV uygulamasında yeni bir dönem açacak KDV Genel Uygulama Tebliği hakkında bilgi vermiştir.
Şimşek, “1 Ocak 1985'ten beri uygulanan KDV mevzuatında ekonomik gelişmelere paralel çok sayıda değişiklik yapıldığını, 56 ayrı kanunda değişikliğe gidildiğini, 91 Bakanlar Kurulu Kararı, 123 KDV Genel Tebliği, 65 KDV sirküleri ve binlerce özelge olduğunu” belirterek; "KDV uygulamalarını günümüz koşullarına uygun bir şekilde revize ederek, basit ve anlaşılır tek bir tebliğ haline getirdik. Bu tebliğ ile mevzuattaki dağınıklığın giderilmesi, ihtilaf konusu alanların netleştirilmesi, iade süreçlerinin hızlandırılması ve haksız iadelerin önlenmesine yönelik önemli bir uygulamayı hayata geçirmiş olacağız. Bu tebliğ ile ana hedefimizin KDV iadelerini daha etkin, doğru ve hızlı şekilde gerçekleştirmek olduğunu net bir şekilde tanımladık. Tebliği de bu şekilde hazırladık. Sahte belge düzenleme ve kullanmaya ilişkin tespitler ve buna ilişkin uygulamaları çok daha belirgin bir hale getirdik" dedi.
Gerçekten de; yeni KDV Genel Uygulama Tebliği, tüm KDV uygulamalarına ilişkin düzenlemeleri birleştiren tek bir uygulama tebliği olması bakımından vergi sisteminin sadeleştirilmesi ve kolaylaştırılmasına dönük atılmış önemli bir adım olarak görülebilir. Tebliğ ile getirilen başlıca yenilikler aşağıdaki gibidir:
-İhracat ve diğer tam istisna kapsamındaki KDV iade süreçlerinde etkinliği artıracak, haksız iadelerin önüne geçecek şekilde önemli düzenlemeler yapılmıştır. Böylece maliyetler sebebiyle katlanılan KDV finans yüklerinin hafiflemesi özellikle ihracat sektörüne olumlu yansıyacaktır.
-KDV iadelerine ilişkin önemli bir sistem değişikliğine gidilerek, mükelleflerin KDV iade talepleri daha hızlı ve şeffaf şekilde yerine getirilecek. KDV iade takip sistemi kapsamında mükelleflerin iade talepleri online takip edebilecekleri yeni bir sistem hayata geçirilecek. İadenin kaç günde sonuçlanacağı bilgisi ekranda görünecek.
-İndirimli teminat uygulaması sistemiyle gerekli koşulları sağlayan mükellefler, KDV iadelerini yüzde 100 teminat yerine sadece yüzde 4 veya yüzde 8 teminat göstererek alabilecekler. Teminatlar düşürülerek, bu şartları sağlayan bütün mükellefler açısından vergi ve finansman yükünde önemli bir azaltıma gidilmektedir.
-Özel Esaslar uygulaması, mükelleflerin KDV iadelerini zorlaştıran önemli bir engeldi. Mükellefler kendileri özel esaslara alındığında ya da özel esaslar kapsamına alınmış firmalardan mal veya hizmet tedarik ettiğinde KDV iade talepleri kısmen hatta bazen tamamen zora giriyordu. Yeni düzenlemeyle, öncelikle sahte belge ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleme iddiasıyla mükelleflerin özel esaslara alınabilmesi için, vergi inceleme raporu ile bu hususun ayrıntılı olarak tespit edilmesi gerekiyor.
-Zaman zaman tartışmalı uygulamalara sebebiyet veren “hizmetten nerede yararlanıldığı” konusu daha net bir şekilde açıklanmıştır. Türkiye’deki firmanın yurt dışındaki operasyonları için yurt dışı firmalardan aldığı hizmetler için KDV hesaplanmayacaktır.
-Üniversitelerdeki kısmi burslarda yüklenilen KDV indirim ve iade konusu olabilecektir.
-Avukatların karşı taraf vekâlet ücretleri uygulamasında, kazanan tarafın avukatı serbest meslek makbuzunu parayı icraya ödeyen tarafa değil, kendi şirketine hitaben düzenleyecek ve o şirket stopaj yapacaktır.
KDV’de yasal değişiklik gerektiren başlıca konular
KDV Genel Uygulama Tebliği ile getirilen başlıca kolaylıkları yukarıda özetleyerek bilginize sunduk. Ancak bununla birlikte KDV uygulamasında hala devam eden sorunlar olduğunu ve bunların ancak kanunda değişiklik yapılmak suretiyle giderilebileceğini belirtmekte yarar görüyoruz. Eğer bu konularda da adımlar atılır ise, KDV sistemimiz Avrupa Birliği uygulamalarına daha uyumlu olacak ve ülkemizin ekonomisine uluslararası rekabet faktörü açısından avantajlar getirmiş olacaktır.
Devir KDV konusu
Sorunların başında “Devir KDV konusu” gelmektedir. Özellikle finansman imkânlarının dar olduğu ülkemizde, harcamalar sırasında ödenen KDV’lerin “indirilebilecek tutar” olarak uzun süre taşınması mükellefleri zor durumda bırakmaktadır. Finansman yükü getiren bu rakamlar, şirketlerin bilançolarında aktif bir kalem olarak yıllar boyu taşınmaktadır. Genellikle yatırım yapan ve yatırım süreci uzun olan şirketlerin bilançolarında “kısa vadeli alacak” olarak uzun süre bekleyen bu yük, şirketlerin mali işler yöneticilerince özellikle yabancı hisse yatırımcılarına kolayca anlatılamamaktadır. Bunun için Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, indirim yoluyla giderilemeyen vergilerin belli dönemler itibariyle iadesi veya diğer vergilere mahsubuna imkân sağlanması uygun olacaktır.
Bankalar ve finans kesimi şirketlerindeki durum
Yine KDV mükellefi olmayan banka, aracı kurumlar ve sigorta şirketlerinde de (bir bakıma finans sektöründeki kurumlar diyebiliriz); her türlü harcamalar üzerinden ödenen KDV tutarları ekstra maliyet yaratmaktadır. Bilindiği gibi, banka ve sigorta şirketleri başta olmak üzere finans kesimindeki şirketler, yaptıkları işlemlerde lehe alınan paralar üzerinden Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) öderler. Bu sebeple, ödedikleri KDV tutarları bu şirketler için masraf veya maliyet olur. Bu durumun aracılık faaliyeti yapan bankaları ve buna koşut olarak ekonomiyi olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz.
Reel sektör firmaları ise, aldıkları mal ve hizmetlere ilişkin KDV tutarını, “indirim mekanizması” sayesinde sattıkları mal ve hizmetlere ilişkin KDV tutarından mahsup edebilmektedir. Çünkü Katma Değer Vergisi yapısı itibariyle nihai tüketicinin ödemesi gereken bir vergidir. Oysa bu açıdan bakıldığında, bankalar ve diğer finans şirketleri ise nihai tüketici değildir. Ve buna rağmen, finans kesiminde, KDV ve zaman zaman da BSMV maliyetleri bu kurumlar üzerinde kalmaktadır.
Teoride, dolaylı vergilerin vergi mükellefi kurumlar üzerinde kalmaması, nihai tüketiciye yansıtılması en ideal durumu ifade eder. Diğer bir anlatımla örneğin, bir banka, aldığı mal ve hizmetlerden dolayı nihai olarak KDV yüklenmemelidir.
Bu değerlendirmeler sonucunda varılan ve önerilen nokta, finans sektörü vergisi olan BSMV’nin bir anlamda, KDV’nin içine alınmasıdır. Gerçekten de, 1956 yılında çıkarılan kanunla alınan BSMV, günümüz ihtiyaçlarını karşılayamamakta ve dinamiklere cevap verememektedir. Bize göre; yabancıların “Business to Business” (B to B) dediği işlemlerde mal ve hizmet satın alan kurumun üzerinde dolaylı vergi yükü kalmamalıdır. “Business to Consumer” (B to C) işlemlerde vergi yükü nihai tüketici üzerinde kalabilir. Gerçekten de Avrupa Birliği uygulamalarına baktığımızda, finansal hizmetlerden ayrı bir işlem vergisi alınmadığını bu hizmetlerin KDV içinde düşünüldüğünü görüyoruz. Bu duruma İngiltere, Almanya, Hollanda ve Fransa uygulamalarını örnek gösterebiliriz. Avrupa’daki bu düzenlemeler birbirlerinden ufak tefek farklılıklar gösterseler de düzenlemelerin temel amacı finansal kurumlar ile bunlardan hizmet alan vergi mükellefi kurumların üzerinde KDV/BSMV yükü kalmamasıdır. Bu durum bazen işlemlerin KDV’den istisna edilmesi, bazen de “%0” sıfır oranlı KDV uygulamak suretiyle temin edilmektedir. Bir başka deyişle, bu ülkelerde temel finansal hizmetler KDV’den istisna edilmekte ve diğer bazı hizmetler KDV kapsamında yer almaktadır.
-
04 Ekim 2024, Cuma
Bankalarla nakdi uzlaşmalı forward işlemi yapan şirketlerde Katma Değer Vergisi tarhiyatı
Devamını Oku -
08 Ağustos 2024, Perşembe
Gayrimenkul yatırım fonlarında (GYF) ve ortaklıklarında (GYO) yeni vergi durumu
Devamını Oku -
11 Haziran 2024, Salı
Forex işlemlerindeki kur farkı vergisinde yeni gelişmeler
Devamını Oku -
22 Mayıs 2024, Çarşamba
Enflasyon düzeltmesi ve 2023 yılı yeniden değerlemede son 3 ay amortismanları için itiraz gerekçesi
Devamını Oku -
02 Mayıs 2024, Perşembe
Mevduat faizi ve TL yatırım fonu stopaj oranlarındaki yeni uygulama
Devamını Oku -
19 Nisan 2024, Cuma
Kurumlar vergisi beyanında örtülü sermaye kar payı istisnası nasıl ve ne zaman kullanılır?
Devamını Oku -
14 Mart 2024, Perşembe
Temettü (kâr payı) geliri olanlarda vergi beyanı
Devamını Oku -
05 Mart 2024, Salı
Ücret gelirlerinde vergi beyanı ve iade alma hakkı
Devamını Oku -
24 Ocak 2024, Çarşamba
Gerçek kişiler yönünden eurobond gelirlerinde vergi durumu (2024)
Devamını Oku -
29 Aralık 2023, Cuma
Yeni Torba Yasa’daki vergi mevzuatı konuları
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
- BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
-
Basın Daveti
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği
06 Şubat 2020, 09:30
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
- Tüm Etkinlikleri Göster