Türkiye’de yazar olmak Şekspir olmak mı?
Doğrusu tabii böyle yazılıyor: Shakespeare…
Hani daha baştan itiraz gelmesin diye tedbir amaçlı yazdım…
Neden bu akıllara zarar başlık derseniz? Çok basit…
Günlerdir anlı şanlı yazarlar bile, kalem oynatmaya başlamadan birer Şekspir kesiliyorlar…
Yazmak veya yazmamak işte bütün mesele…
Ya da…
Yazabilmek ya da yazabilememek işte bütün mesele…
Hatta…
Yazmak istemek ya da yazmak istememek işte o mesele…
Ve dahi…
Yazmaktan korkmak ya da yazmaktan korkmamak işte tam şu mesele…
Ve sonra da kendilerine ayrılan süresinin sonuna gelene kadar bir şeyler karalamak zorunda olmak…
*
Benim gibi güne dayalı olmayan yazarlık söz konusu olunca istediğin kadar yazma, ne arayan var ne soran…
Ama gel bir de bana sor neler çektiğimi… Kolay mı kendini sorumlu hissedip, sorumsuz davranmak?..
Ne yapalım, bari dertleşelim takipçilerimle dedim…
Seçimden bu yana bir isteksizlik bir karamsarlık çöktü üzerinize afiyet…
Yani Darüşafaka öğrencisinin 23 Nisan özdeyişi gibi: Büyünce Alman vatandaşı olasım var…
Aslında pırıl pırıl genç beyin, bir cümlede felsefe yapmış ama anlayana…
Bu 23 Nisan cümlesinden bile yola çıkarak karşı kaleye gol atmak isteyenler var ki ne gam, kös dinlemişe davul ne desin…
Çocuk demek istiyor ki:
Demokrasi şöleni olması gereken seçimden sonra böyle tartışmaların yaşanmadığı, sonuçların olgunlukla karşılandığı bir ülkede yaşamak istiyorum.
Hatta ekliyor:
Ana muhalefet liderine yumruk atılmadığı, atanın cezasız kalmadığı, linçten kurtulan siyasetçiye geçmiş olsun dendiği, yumruk atanın elini öperken fotoğraf çektirebilen beyin sorunu olmayan insanların yaşadığı bir ülke olsun benim de ülkem…
Daha da belki öteye gidiyor ve vurguluyor:
İnsan haklarına saygının her şeyin önünde geldiği bir ülkede yaşamak istiyorum…
Ah be çocuk 99 yıl önce öyle bir ülke olsun diye yola çıkılmış, ama git gide azalıyor o güzel insanlar…
Dip not:
Yukarıdaki yazıda belki dikkatinizi çekmiştir. Kendimden birinci çoğul şahıs ile bahsetmeyi bıraktım.
Türkiye’nin en önemli finans internet portalinde yazdığım için dünyaca ünlü bir işadamı arkadaşım mesaj gönderdi:
Volkancığım, bir sualim var; yazılarında neden kendinden 1. çoğul şahıs olarak bahsediyorsun? Burhan Felek öyle yazardı, o üslubun son temsilcisi de yanılmıyorsam Hasan Pulur idi. Bir daha gözden geçirsen bu üslubu ?... Malum değişime ayak uydurmak gerek. Bu devirde biraz itici gelebilir.
Hak verdim ben de değişime ayak uydurdum. Dilerim şikayet ettiğim insanlara benzeyecek kadar değişmem…
-
Alev Ahmedoğlu25 Nisan 2019 19:12
KArşı tarafı eleştıreyım derken Aynı hataya duşup ayrıştırma dılı kullanmak
-
Serdar ARIKDAL 25 Nisan 2019 09:09
Güzel bir yazı. Güzel açıklamış küçük kızı.
-
23 Ocak 2025, Perşembe
Her şeyin suçlusu yerel yönetimler
Devamını Oku -
10 Ocak 2025, Cuma
Gazeteciler Günü’nde dünya medyasına acı bakış
Devamını Oku -
23 Ekim 2024, Çarşamba
Ölmeden önce yapacağım son şey
Devamını Oku - 12 Ağustos 2024, Pazartesi Devamını Oku
- 08 Ağustos 2024, Perşembe Devamını Oku
-
24 Temmuz 2024, Çarşamba
Kendi dilini doğru konuşmanın önemi
Devamını Oku -
04 Temmuz 2024, Perşembe
Futbol ekonomisi büyüdükçe dedikodu artıyor
Devamını Oku - 16 Haziran 2024, Pazar Devamını Oku
-
04 Nisan 2024, Perşembe
Bodrum sendromu ve Türkiye özlemi
Devamını Oku -
01 Şubat 2024, Perşembe
Selçuklu’dan Paris’e çevre golü
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri