Tüketim ve tasarruf nedir?
Yarışma sorusu gibi! Ama sorumuz ciddi. Aile bütçesinde tüketimle tasarruf dengesini nasıl kurmalıyız? Bunu konuşmak zorundayız; çünkü sizler bunu istiyorsunuz.
29 OCAK tarihli yazıma gösterdiğiniz ilgi çok iyiydi; tıklama ve yorum sayısının yüksekliği saygı duyulacak düzeydeydi. Teşekkürler… Bu ilginin gereği yapılmalıydı. Geçen haftaki yazı, üç de yorum aldı ki, önemle işlenmelidir.
Barış Çiçek, şöyle diyor, “Hocam selamlar, bunları yazmadan önce bankaların kapı arasına ayaklarını koyarak yaptıkları satış uygulamalarına sınırlama getirecek düzenlemelerin olması gerektiğini yazmak gerek. Çalışan kesim, kitle iletişim mecraları ve özellikle de bankalar tarafından sürekli bir şekilde mali tacize uğramaktadır, dolayısıyla bu yazınızdan da ben nasıl tasarruf yapılabileceğini anlamış değilim. İnsanlar, bugün var, yarın yok çalışıyor, maaşı zamanında yatıran işveren iyi işveren olmuş. Çalışan herkesin en az 2 kredi kartı ve 1 kredi borcu var. Zira sonuç(ta) paralar harcandı; telefonlar alındı; olanlar oldu. Devlet ithalatı düşünmezken zamanında şimdi tasarrufu pompalar oldu. Bankaları ve ticaret ahlakı dışı birçok uygulamasını lütfen yazın.” (Katılma oranı % 89.)
Haklı istek, karşılanacaktır! Görüşüm, aşağıda. Ama önce yazının almış olduğu iki yorum daha var: bunların ilki şöyle, “isteyenler yukarıdaki yazıyı bir daha okusunlar “. Bu okuyucum adının yerine, “hariçten gazel okumak” yazmış. (Katılma % 100.) Sharbone adını kullanan ikinci okuyucum, “Yiyecek ekmeğiniz yokken i phone alıp caka satarsanız tasarruf edemezsiniz arkadaşım” diyor. Haklıdır. (Katılma % 84.)
Bilinçli, ya da bilinçsiz olarak çok atılgan (agresif), hatta bazı eleştirenlerce (terörist) olarak adlandırılan reklam yöntemlerinin kullanılması, ülkemizde ve öteki ülkelerde de çok rastlanan olaylardandır ve çok yanlıştır; yasaklanmalıdır. Aldatarak, korkutarak, agresif, terörist ve zorlayıcı yöntemlerle tüketiciyi alıma yönlendirme yolları bizim ülkemizde de yasaktır. Bunlardan birçoğu, ulusal ve uluslararası reklamcılık ahlak kurallarına da aykırıdır. Hatta bunlar arasında dinleyenlerin istemedikleri araçlarla tüketicilere mal ve hizmet satma yollarını kullananlar da vardır. Örnek olarak, reklamcıların, ya da mal ve hizmet satmaya çalışan birçok şirketlerin, telefon sahibinden izin almadan cep telefonlarını kullanarak reklam yapması yüz kızartıcıdır. Para karşılığı verilmeden, sahibinden izin alınmadan yapılan reklamların da ahlak kurallarına aykırı olduklarını, yasaklanmaları gerektiğini ve yakında yasaklanmaları olanağının bulunabileceğini biliyorum. Bununla birlikte, yine de biliyorum ki, her yasak gibi, bu yasak da ancak denetlendiği kadar uygulanabilecektir.
Bunu böylece tespit ettikten sonra, şunun da ayni biçimde kabul edilmesi zorunludur: Yukarıdaki kural ve ahlak dışı zorlamalar olmadan, yasalar ve reklamcılık ilkeleri ve ahlak kurallarına uyarak yapılan reklamların, mal ve hizmet isteklerini (talebini) artırarak yeni iş alanları, yeni işletmeler ve yeni çalışma olanakları yaratılmasına yol açacakları kuşkusuzdur. Çünkü üretimi artıracak her davranış yeni çalışma olanakları, yeni gelirler ve yeni tasarruf olanakları demektir. Ancak reklamcılıkta her şey kuralına uygun yapılsa bile, ülkemizdeki yoğun reklamcılık çalışmalarının, toplumda yapılabilecek tasarruf tutarlarını olumsuz etkileme yönünde etki yapması da önlenmesi zor olan bir şeydir. Bu alandaki en önemli yanlışlardan biri, reklamcılığımızın son yılardaki hızlı gelişmeleri içinde, Batı ülkelerinin en zenginlerinde uygulanan reklamcılık yöntem ve uygulamalarının, bizde de aynen uygulanmaya başlanmasıdır. Oysa 10 bin dolar düzeyinde olan kişi başına düşen Milli Gelir’ imiz, bu reklam yöntemlerinin yoğun biçimde uygulandığı kalkınmış ülkelerindeki kişi başına gelir düzeylerinde olduğundan çok daha düşüktür. “Tüketim Toplumları” olarak sınıflandırabileceğimiz kalkınmış ülkelerin kişi başına ortalama gelirleri 50 bin dolarlar düzeyindedir. Bu sonuncu gelir düzeylerindeki kalkınmış ülke yurttaşlarının, baskıcı yöntemlerle tüketime yönlendirilmeleri ile bizim ülkemizde uygulanacak reklamcılık yöntem ve kurallarının ayni olması gerekmediğini söylemek istiyorum. Tasarrufa ve yeni yatırımlara çok daha yüksek ihtiyacı olan bize benzer toplumların, tasarrufa yönlendirilmelerinin, tüketime yönlendirilmelerinden daha gerekli olduğunu sanıyorum. Bu günün tüketim toplumlarının, bizim şimdiki kişi başına gelir düzeylerinde olduğu dönemlerde öyle yaptıklarını ve daha yüksek tasarruf oranlarıyla daha çok yatırım yapmayı kolaylaştırmış olduklarını biliyor ve “biz de şimdi öyle yapmalıyız” diyorum. Reklamlar ve uygulayacağımız reklam yöntemleri açısından bu farkın göz önünde bulundurulması gereklidir, demek istiyorum. Bizim uyguladığımız ekonomik programlar içinde bizim reklamcılığımız, bizden 5 kat daha zengin olup da tüketim yapma olanakları daha fazla olan toplumlara uygulanan yöntemlere göre ayarlanmaktadır; bence yanlış olan budur.
Yukarıda sözünü ettiğim son yazımda, zengin ve ekonomisi büyük ülkelerin 1985’i izleyen 5 yıllık ortalamalarla tasarruf oranlarının bizim bu günkü oranlarımızdan çok daha yüksekte olduklarını belirlemiştim. Oysa biz o oranlarda olduğundan çok gerideyiz. Hızla büyüyerek onlara yetişebilmek için, biz de o tasarruf oranlarına şimdi yaklaşmak zorundayız. Çünkü o tasarruf oranlarına ulaşmadan büyümemizin kalıcı olmadığı, bizim ve ulaşmak istediğimiz o kalkınmış ülkelerin deneyimleri ile ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Kuşkusuz yukarıdaki yorumlardaki tüketim ve tasarruf tanımlamaları ile ekonomi uzmanlarının tanımlamaları arasında, bu yazıya sığamayacak kadar farklar vardır; onları da daha sonra ele alırız.-
17 Şubat 2016, Çarşamba
2016’da ekonomik sorunlarımız II
Devamını Oku - 03 Şubat 2016, Çarşamba Devamını Oku
-
05 Ocak 2016, Salı
Sığınmacılar için çözümün yolu
Devamını Oku - 05 Ekim 2015, Pazartesi Devamını Oku
- 24 Ağustos 2015, Pazartesi Devamını Oku
-
24 Temmuz 2015, Cuma
Anayasa değişikliği tartışmaları
Devamını Oku - 14 Temmuz 2015, Salı Devamını Oku
- 06 Mayıs 2015, Çarşamba Devamını Oku
-
15 Nisan 2015, Çarşamba
Seçim yaklaşıyor; ekonomi bozuluyor
Devamını Oku -
01 Nisan 2015, Çarşamba
Bozulan dengeler yeniden kurulmalıdır
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri