Şirk'et...
Zamane bunlar. Halı desinatörü olamazlar. Kulağı çınlasa, çıkıp gelse babam, evdeki halıların nakşını fark ettirir. Öyle bir nakşı ezberlemeden, ikinci nakşa bakış tehlikelidir. Bakmaz, fark eder. Devinip durma sen de, der. Hoş yaşımız ilerledi. Yine de bacağı baştan ayrılmış kedi psikolojini atmış değiliz. Gözümüz korkmuş bir kere. Şimdi bir velede engin hoşgörümün nedeni bu olsa gerek. Nazım’ın karısı için yazdığı şiiri kim bilir hangi vakit adapte ettik. Karıyı geçip, çocuğa uyarladık. Gizliden gizliye...
“Bir oğlum olursa eğer,
Elma yanaklı, minicik dudaklı..
Namerdim
Babamın bana davrandığı gibi davranırsam eğer....
...”
Anaerkil toplumdan , babaerkil topluma geçmiş aile. Bu günlerde hızla çocukerkil topluma geçiyoruz. Biliyorum. Zoruma da gitmiyor değil, bir erkil dönem yaşamayış oluşum. Umudum dede erkil olabilmek. Boş umut.
Baba çocuğa bakmamalı. Babalık etmeli. Şartlar bakmasını gerektiriyorsa, dadı olmalı. Dadılık yapıyorum diyerek erkillik egosunu beslemeli. Tatmin olacağını zannetmediğimden beslemeli diyorum. O da bir ego. Yazık. Tatmin edilemese de beslenmeli.
Hem annelik duygusu bambaşka ve kutsanmış bir duygu. Babadan anne mi olurmuş?
Annelik zordur. Hüküm peşin oldu. Anneliği erkek yaparsa zordur. Hamili kadındır çocuğun. Hamisi de... Tüm bu duygulardan arınık annelik!... Kadın erkeğe göre daha duygusal, merhametli, şefkatlidir. Kimi için yüktür duygular, kimi için -her şeye rağmen- zevk. İki gün çocuğa dadılık ettiyse baba, anne gelince hiç gocunmamalı. O işten zevk duyduğunu sezdirmeli. Annenin önce “oh be , düşünmem yersizmiş...” demesini sağlamalı. Sonra kıskandırmalı.
Çocuk ki evliliğimizin ham meyvesi. Olgunlaştıkça pişman olacak.
Evlilik dedim de....evlilik için müessese denilmiş. Şirket.. Ne tür olduğu herkese göre değişken. Kimisi anonim, kimisi komandit, kimisi limitet olan ... İki ortaklı müesseseler. Kimisi sınırlı, kimisi sorumlu. Kimisi de sınırlı ve sorumlu. Belediye nikâh memuru ile resmiyet kazanan... Ortaklar içte güçsüz olsa bile , dışa güçlü olan. En azından güçlü gözükmek zorunda kalan. İşletmeler. Piyasa şartlarına göre bukalemun olmayı gerektiren. İç piyasanın , dış piyasaya göre kat be kat önemli olduğu. Ayakta kalabilmesi için, ortaklardan en az birinin iç piyasayla ilgilenmek zorunda kaldığı.
...hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde...
Evlilik. Gün gelir beslendiği musluklar kurur birer birer. Aşk ilk kuruyan musluk olur. Yerini sevgi ve saygıya bırakır. Akarı olursa ne ala. Zamanla anlaşılmak önem kazanır. Artık az bulunandır. Anlamak, daha ne yapabilirim, sorusuna bırakır kendini. Erişilmez sanılan soyutlar, çöpe atılası somutlardır. Yürüyen aşklarımız, yürüyen anlaşılmaz nesnelerdir. Her türlü kavram hızla kirlenir. “Olsun, ortağım değil mi?” katarız azar azar. Kattıkça kirletiriz. Mucidi olmak vardır, kavramları steril edecek cihazın. Buluruz. Steril ettikçe özünden çok şey kaybettiğini fark ederiz. Aynı kavramlar olmadığı açıktır artık. Hayatın çocukluğumuz olduğunu, geri kalanının kirlenmişlik olduğunu söyleyen düşünüre defalarca hak veririz. Taze bir sayfa açarız. Açılan her taze sayfanın bir öncekinden daha hızlı kirlendiğini fark ederiz.
Farkındayım. Aslında hayatımızın her anında geçerli olan yakınmalardır bunlar. Belki de en iyisi müessesemizin olmasıdır. Evli olmak, en iyisidir. Keza her ortaklık sendelemeyi gerektirir. Hiçbir ilişkinin kusursuz olamayacağı söylenmiştir. Evlilik müessese. Müessese de ortaklar. Ve ortakların savaşı? Doğal olmayan hiçbir şey yok aslında.
İç savaşlardır ortakların arasına giren. İç savaşlardır ki, içimizdeki savaşlar... Sonrası şeklen iç savaştır. Savaşın sınırları hane içiyle mahdut. İki kişilik savaş. Asal olandır hâlen ikide kalmak. İki kişi olmak. Önermesi güçlüdür. Her şey anlamlı. İki kişilik iç savaşın olduğu bir dışa vurum savaşı...Hem iç savaş, hem de dış. Bitmesi sözleşme gerektirmeyen. İçten ve savaşların en güzeli. Dış etkenlerin nötr durumu.
Şirk; ortak, ortak koşmak. Şirk günahların en büyüğü ve evlenmek farz. Evlilik işte böyle bir çelişki. Şirk kötüdür, şirket kur.
Savaşı hepimiz yaşarız. Dedim ya doğal. Barışın savaşçılarıyız.
Kötü olan, artık barış için savaşmaktan yorgun hissedişimizdir kendimizi. Yorgun savaşçı olmak en iyisi.
Şimdi kim yoracak kendini...”ben çocuk bakmak için mi evlendim?” diyerek?
Çok daha bariz sınır ihlallerinin olacağını bile bile...
-
ERDOĞAN ÖZDEMIR11 Ekim 2019 19:05
Kalemi ķalbj güzel insan kalemine yuregine sağlık hocam saygılar ellerinden öperim
-
Caner öniz01 Ekim 2019 18:08
Tebrikler. Kaleminize sağlık önder bey
-
orhan er01 Ekim 2019 08:38
gardaşım güzel yazmışsın tebrik ederim. devamını bekliyoruz
-
YALÇIN30 Eylül 2019 16:14
Kaleminize sağlık harika tespitler
- 20 Kasım 2019, Çarşamba Devamını Oku
-
12 Kasım 2019, Salı
Varlık ile yokluk arasına sıkışmış bir adam...
Devamını Oku - 05 Kasım 2019, Salı Devamını Oku
- 24 Ekim 2019, Perşembe Devamını Oku
- 18 Ekim 2019, Cuma Devamını Oku
- 14 Ekim 2019, Pazartesi Devamını Oku
- 08 Ekim 2019, Salı Devamını Oku
- 04 Ekim 2019, Cuma Devamını Oku
- 30 Eylül 2019, Pazartesi Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri