Mustafa A. Aysan [email protected] Mustafa A. Aysan

İvriz Köy Enstitüsü

18 Aralık 2012, 17:40 ---

Bu günlerde, sizler için TBMM’deki bütçe çalışmalarını izlemeye ve geçen sayıda 2013 bütçesi ile ilgili ilk görüşlerimi sizlerle paylaşmaya başlamıştım.  Yorumlar aracılığı ile sizin de bunu uygun bulduğunuzu biliyorum. 
Ancak, geçen hafta Konya Ereğlisi’ni ve oradaki İvriz Köy Enstitüsü yerinde öğretim yapan Öğretmen Okulu’nu ziyaretimde gördüklerimi sizlerle paylaşmadan yola devam edemeyeceğimi anlayınca, hoşgörünüze sığınarak, bu konuya öncelik vermek istedim.   
“KONYA-EREĞLİ-İVRİZ KÖY ENSTİTÜSÜ, Ereğli’ye 12 Km. uzakta olup, 1941 yılından önce, Zanapa bucağında tamamlanmamış bir yatılı okulda işe başlamıştır.  Yatılı okulun eksikleri Düziçi’nden gelen bir öğrenci ekibiyle (1940’ta Adana’ nın Bahçe kazasında kurulu Köy Enstitüsü. MAA) tamamlanmış, bir yıl burada kaldıktan sonra 1942-1943 öğretim yılının yaz aylarında ele alınan beş bina bitirilince, enstitü bugünkü yerine taşınmıştır.
“Enstitü, 2 500 dönümlük bir araziyi kamulaştırmak suretiyle tarım çalışmalarına başlamıştır.  Arazi sulanmakta, çeşitli tarım işlerine elverişli durumdadır.  Enstitü’nün kurulu yerinin seçilmesinde bu arazi, su kolaylığı, tren yerine yakınlığı ile, kesimine giren illerle bağlantılarının kolaylığı, belli başlı koşullar olarak düşünülmüştür.” (Şevket Gedikoğlu, “Köy Enstitüleri”, Ankara, 1971, s. 46.)
Öteki 20 köy enstitüsü ile birlikte bu enstitünün de, 27 Ocak 1954 tarihli ve 6234 sayılı kanunla arazileri ellerinden alınmış, işlikleri kapatılarak öğretmen okulları ile birleştirilmiştir.  İlgililer, bu tarihin köy enstitülerini kapattığı görüşündedirler.  Köy Enstitüler’ inin başlangıcını ilgililer, 1937’de İzmir’de (Kızılçullu’ da) kurulan ilk Köy Öğretmen Okulu’na kadar götürmektedirler.  (Asıl kuruluş kanunu, 17 nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı kanundur.)  Köy Enstitüleri’nin ayni amaçlarla yaşadığı 15 yılı aşkın sürede, ülkemize ve çevresine yaptığı büyük hizmetler, çok sayda yayına konu olmuştur.   Çevrelerine tarımsal üretimleriyle, çağdaş tarım yöntemlerinin çevrelerine ve tüm ülke çiftçilerine öğretilmesindeki katkılarıyla ve hele bu süre içinde yarattıkları yetişkin insan kaynağı ile hep anımsanmaktadırlar. 
Aslında Köy Enstitüleri’ne eleştiri yağdıran çevrelerin de bu hizmetleri inkâr ettikleri yoktur.  Onlar, bu enstitülerin yetiştirdiği çağdaş düşünürlerin özgür düşüncelerine yöneltilmiş görüşlerdir.  Kendi eserimiz olan ve birçok dünya ülkesinde de imrenilmelerine ve birçoklarında da taklit edilmelerine neden olan toplu katkıların sayısal olmayan ve ölçülemeyen manevi olanlarını değerlendirmeye uzmanlık dalım izin vermiyor.  Ama sayı ile ölçülebilen katkıları, şöyle özetlenebiliyor:  “1940-1946 arasında, 15 000 dönüm toprak işlenmiş, 750 000 fidan dikilmiş, 1 200 dönüm bağ oluşturulmuştur.  1937-1946 arasında ayrıca, 150 büyük yapı, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol ve bunlardan başka da su boruları döşenmiş, kanalizasyonlar açılmıştır.” (Çetin Yetkin, “Karşıdevrim: 1945-1950, Kilit Yayınları, Ankara, 2011, s. 235.  Yazar, rakamların Gedikoğlu’ ndan aktarıldığını belirtmiştir. MAA).”  Tüm bunlardan daha da önemlisi, aralarında dünya çapında yazar ve sanat insanı da olan ülkemize birçok eser kazandırmış 26 016 öğretmen ve eğitmen kazandırmış olmalarıdır.  Gedikoğlu’nun yukarıda sözü geçen yayınındaki bilgilere göre, köy enstitülerinin ilk mezunlarını verdiği 1941-1942 ders yılında ülkedeki toplam ilkokul öğretmeni sayısı, 14 789’dur. (s. 232.)
8 Aralık 2012 Cuma öğle sonu, İVRİZ Köy Enstitüsü’nün yerinde gördüğüm manzara şöyleydi:  İki büyük,  4 küçük binada Öğretmen Okulu öğrencileri öğrenimlerini sürdürüyorlar; topraklar ve işlikler, okulun elinden alınmış, iki büyük ve 4 küçük yönetim binası ve 8 öğretmen lojmanı (çoğu öğrenciler tarafından yapılmış tek katlı taş villalar) terkedildikten sonra harap olmuş, kullanılmıyorlar ve içlerinde oturulmuyor.  Büyük ölçüde öğrenci emeğiyle kurulmuş sulama kanalları sistemi, büyük ölçüde kullanılmıyor. Yazın kullanıldığını sanıyorum.           
Tabloyu yorumsuz olarak size sunmak istedim; kendime şimdi soruyorum:  Köylüsü ve kentlisiyle yaratılmış bir güzel yapıt, böyle nasıl bozulabilir?  Bir ülkenin yurttaşları kendilerine bu kadar kötülüğü nasıl yapabilirler ve bu kadar uzun yıllar bu kayıpları gidermeyi nasıl düşünmezler?  Kuşkusuz kayıplar tümden yitirilmiş değildirler, bu tesisler ve insanlarımız topluma hizmet etmeyi sürdürüyorlar.  Toplumda yapılan tartışmalar, hala bu kayıp ve kazançları hesaplamakla uğraşmaktadırlar.  Neden bir kısım yerel güçler ortaya çıkıp, örnek olarak bir vakıf yapısı ve gönüllü katkılarla bu kazanımları korumaya yönelmezler?  Neden toplumumuz, Köy Enstitüleri ile ilgili yanlışları başka alanlarda da hep yenileyip hep yap/bozlarla uğraşıp durmaktadır?  Pek çok kez olduğu gibi, yukarıda size sunduğum tablo bu “yarama tuz döktü”; sizlerle paylaşmak istedim.
Sevgilerimle,
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri