İşkolikler nereye?
Yaşamımız boyunca çok uluslu güçler, hükümetler, ideologlar, lobiciler, inanç imalatçıları, yalan haber fabrikatörleri, manipülatörler, reklamcılar, halkla ilişkilerciler, eğitim kurumları, aileler hep birlikte çalışan ve etrafımıza her gün gittikçe yükselen ve kalınlaşan duvarlar ören duvar ustalarıdır...
Gittikçe daha fazla çalışmayı gerektiren rekabet ortamı, değişen iş yapış biçimleri, sürekli öğrenme ihtiyacı, başarının sadece hedeflerle , maddi ve ekonomik kazanımlarla ölçümlenmesi ve artan hedef baskısı hayatla aramıza dikenli teller oluşturan sınırlara dönüşür..
Saydıklarımızın hepsi bizi özden, saf enerjimizden uzaklaştıran yapılardır. Bir an da bütün dünya artık para kazanmak ve harcamaktan ibaret hale gelmeye başlar gözümüze... Hayatı yaşayamaz müşterisi olmaya başlarız... Gittikçe katılaşan düşünce yapımız, çocukluk döneminden itibaren sahip olduğumuz yaratıcılık potansiyellerimizi ve yaşam zevkimizi de gölgelemeye başlar...
Kat etmeye başladığınız bu yolda önce kendinizden, sonra sağlığınızdan, sırasıyla ailenizden, sevdikleriniz ve hobilerinizden vazgeçerek iş yaşamının girdabına kapılıp gidersiniz...
Parçaları kaybolmuş ''yapboz'' misali, kimimiz kalbimizi, kimimiz beynimizi aramaya başlarız. Zihin karıştığında, her şeyin olduğu gibi değil, olmasını istediğimiz gibi görünmeye başladığı zamanlara tanıklık etmeye başlarız.
Bir anlamda kredi kartınız limitine ulaşmış, kredili mevduat hesabınızı kullanmaya başlamışsınızdır artık. Hayatınızı film gibi yaşamakta ama başrolde değil boş rolde olduklarını anlamakta güçlük çekmektesinizdir.
Gerçek ise başkadır ve gizli değildir. İnsan aklı kendi kazığından başka hiç bir yere bağlı değildir...
Farkındalık, hayatımızı daha iyi yaşamanın ilk adımıdır.
Çağımızın hastalığı işkolikler için unutulmuş farkındalıklar neler derseniz;
* Başarıya ulaşmanın en güç yolu; sizin başarınızı başkalarının tarif etmesidir. Eğer yukarıda saydığımız modern dünyanın bu tarifi sizin için yapmasına izin verirseniz hedefleri vurduğunuzda onları bomboş ellerle ve kalplerle karşılamak zorunda kalırsınız. Eğer doyum, değerleriniz ve tutkularınızla beslenmiyorsa parasal başarı sığ kalabilir.
* İş yaşamında hedefler asla bitmez. Yaşamda sizi harekete geçiren şeyler sadece işiniz ve hedefleriniz olmamalıdır. Hangi mevcut hedefe ulaşırsanız ulaşın. Hemen sonrasında bir başka talepkar bir hedef daha hemen kapının arkasında sizi bekliyor olacaktır. Sürekli o ''daha'' diye büyüyen hedef ile halihazırda ulaştığınız konum arasındaki mesafe her daim sabit kalacaktır.
* İşkolikleri çalışkan olanlardan ayıran ''durma noktası'' olmamasıdır. Çalışkan olanlardan farklıdırlar. Çalışkan bireyler nerede ne zaman durulması gerektiğini bilirler. İş dışında özel bir hayatları, keyif ve neşe durakları, doğru soruları soran ve ilham veren insanları vardır. İşkoliklerin aksine en kutsal armağan olan bu hayatı durmaksızın çalışarak yaşamayı tercih ederler.
* İşkolikler alkol ve uyuşturucu bağımlısı gibidirler. Uzun süreli çalışmalarından kaynaklanan stres ve yorgunluk nedeniyle uzun vadede verimliliklerinin düştüğünü fark etmezler bile. Bu
da kaçınılmaz hatalara sebep olur. Verimli olmak için daha çok değil, daha akıllıca çalışmaları gerçeğini ıskalamaya devam ederler.
* İşkoliklerin çoğu hep daha çok çalıştıkları zaman kendilerini kahraman gibi hissederler, çünkü hayatlarında onları kahraman yapacak başka hiçbir şey yoktur. Duygu yoğunluğu, işkolikler için sadece çalıştıkları süre boyunca geçerlidir. Bir çok işkolik genelde duygu ve hayattan beklentilerini iş yaşantısının ardına saklayarak perdelerler. Bu tür çalışma tarzı işkolikleri zamanla bitip tükenmez mükemmelliyetçiliğe ve aşırı kontrole sürükleyebilir. Hedefler peşinde yarattıkları stres dumanlarıyla hayatlarının yok olup gittikleriniz anlayamazlar bile,
* İşkoliklik doğrudan açgözlülük ve güçle ilişkisi olduğundan patronlar işkolikleri çok severler. Onlarda keyifle ve bilinçsizce onlar çıkmadan işyerini terk edemeyen ''dolaylı işkolikleri'' yaratırlar. Sistem yürür gider.
* Almanya'da bir üniversitede yapılan araştırmaya göre daha fazla iş almaya gönüllü olduklarını söyleyen isteyerek daha fazla çalıştıklarını belirten kadınların yüzde 46 'sının, erkeklerin yüzde 45'inin aktif cinsel hayatlarının olmadığını belirtmeleri ilginçtir.
* Ne kadar işe yoğunlaşır ağır iş yaparsanız yaratıcılığınız o kadar düşer. Oysa ki kendinize ayıracağınız serbest zamanda oluşacak yaratıcı tembellik, düş gücünüzü arttırır. Üreteceğiniz fikirler, işten uzak olduğunuzda yüz kat daha değerli olur. Bunun da psikolojik, fiziksel ve finansal bir çok getirisi bulunur.
* İşkolikler kendi benliklerinin yüzde yüzünü işlerine yatırdıkları için kendilerine, sağlıklarına, ailelerine , arkadaşlarına ve hobilerine zaman kalmaz. Eğer sahip olduğunuz o kocaman gösterişli ev de sadece uyumak için vaktiniz varsa o eve sahip olmanın anlamı nedir. Eğer üyelerini çok seyrek görmek durumundaysanız ailenin de anlamını sorgulamak gerekmez mi? işkolikler eşleriyle değil işleriyle evlidirler. ve bu öylesine güçlüdür ki katolik nikahının ötesine bile geçtiği söylenebilir.
* Sistem için yaratılan başarılar kurumlardan ayrıldığınızda sizinle beraber buharlaşırlar. Geriye dönüp baktığınızda çok para kazanmış olmanın da, başarının, unvanın ve şöhretin de anlamı yoktur. Hayatın trajedisi ölüm değildir, yaşarken ölmesine izin verdiklerimizdir.
Gerçek su ki özünüz, işinizden çok daha fazlasıdır...
Önemli olan sevdiğiniz işi yapmak, en sevdiğiniz yetenekleri kullanmak ve işinizde kendinizi geliştirmenizdir.
Kendinize sormanız gereken
* Nasıl daha başarılı ve iyi bir iş-yaşam dengesi sağlarım?
* Nasıl çok çalışmak yerine akıllıca çalışabilirim?
* Nasıl ilişkilerimin kalitesini arttırabilirim?
sorularının cevabını bulmaktır.
Sadece para için çalışıyorsanız, sistem tarafından esir alınmış, gönüllü bir kölesiniz demektir. Bu arada araştırmalar; sevdiği işi yapan kişilerin sevmediği işi yapan kişilerden daha çok para kazandıklarını kanıtlıyor. Üstelik sevdiğiniz işi yaparsanız hayatınızın geri kalan bölümünde bir dakika bile çalışmış sayılmazsınız!
Sadece güvence için çalışıyorsanız, güvencenin hiç bir zaman sahip olduğunuz işe tutunmak olmadığını bilmenizde yarar vardır. Hayatınızı her zaman kazanabilecek yetenek ve yaratıcılığa sahip olduğunuzu bilmek, hayattaki tek ekonomik güvencedir.
Dünyanın en hızlı arabasına sahip olsanız da yanlış yönde gittiğiniz sürece sadece gitmek istemediğiniz yere varırsınız.
Başarı güzeldir ama oyunun asıl amacı anlamdır. Hayatta kalmak değil, hayatın sizde kalmasıdır önemli olan!
-
Erdem Zorlu02 Eylül 2016 16:53
Yazılarınızda yaşamı yakalıyabiliyoruz.Teşekkürler....
-
Esin Narman01 Eylül 2016 16:23
Yazılarınızı okumak, güzel bir çiçeği koklamak gibi.
-
Turan Çolak01 Eylül 2016 10:00
Çok güzel yazıyorsunuz.
-
AhmetCemil31 Ağustos 2016 17:33
Bir aforizmalar listesi. Okuması keyifli. Kazancınız bu yöntemle tatmin edici bir seviyeye gelebiliyorsa ne mutlu ! Gerçekçiliğini sorgularım ben...
-
Derya Karafakılı31 Ağustos 2016 16:54
"Dünyanın en hızlı arabasına sahip olsanız da yanlış yönde gittiğiniz sürece sadece gitmek istemediğiniz yere varırsınız." Bu cümleye bayıldım.
-
Serkan Tabar31 Ağustos 2016 16:54
Elinize sağlık, aynen bizim yöneticimizi anlatmışsınız :)
-
Aleyna K.31 Ağustos 2016 16:44
muhtesem...
- 27 Aralık 2024, Cuma Devamını Oku
- 10 Ekim 2024, Perşembe Devamını Oku
-
08 Mayıs 2024, Çarşamba
Pathos - Duygusal okur yazarlık şart
Devamını Oku - 24 Nisan 2024, Çarşamba Devamını Oku
- 22 Ocak 2024, Pazartesi Devamını Oku
- 27 Aralık 2023, Çarşamba Devamını Oku
-
28 Kasım 2023, Salı
Yaşlarım ve bitimsiz farkındalıklarım…
Devamını Oku -
21 Temmuz 2023, Cuma
Güçlüyken güçsüz görün, güçsüzken güçlü!
Devamını Oku - 08 Mayıs 2023, Pazartesi Devamını Oku
- 30 Ocak 2023, Pazartesi Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri