Süheyl Aygül [email protected] Süheyl Aygül

İş hayatının mevsimleri

16 Mart 2016, 08:55 ---

Çok sevdiğim bir danışanım geçenlerde uğradı. Yemeğe çıktık.  Yıllardır tanırım, bir dönemde birlikte çalışmıştık. Çok başarılı bir uzmandı. Ateş gibiydi. Analitik zekası, sistematik, metodik,  iş ve çözüm odaklı yapısı, mütevazi ve yardımcı olmayı seven karakteriyle herkes tarafından sevilir ve takdir edilirdi.  İşlerde bir sorun çıktığı zaman herkesin aradığı vazgeçilmez bir adresti.  Odaklı çalışmaları onu başarıya, başarısı apoletlere,  apoletleri de onu yüksek bordrolara taşıdı.  Çok kişinin ulaşmak istediği iyi bir unvanı ve dolgun bir ücret paketi vardı.

Menziline ulaştıktan sonra  yaptığı işten keyif alamaz hale geldiğini, sürekli kendini yinelediğini düşünmeye başlamıştı.  Geçmişten farklı davranmamasına rağmen takdirlerin azaldığını, özellikle patronuyla  arasında çok önemli sıkıntılar yaşadığını, bulunduğu kurumun çatısı altında pozisyon değişiminin çok zor olduğunu,  insan kaynakları bölümüne  yaptığı başvurusunun kabul görmediğini, dolayısıyla giderek mutsuzlaştığını ve umutsuzlaştığını anlattı uzun uzun.

Aslında dediği gibi  çizgisi aynıydı.

Ancak iş hayatında farklı bir mevsime geçmişti.

Nasıl senenin dört mevsimi varsa, hayatında iş hayatının da mevsimleri vardı.

Bu dönemde ihtiyaç duyduğu  ''İlişki Yönetimi'' ydi.

Bir makama geldiği zaman koltuk liderliği yapmadan nasıl altındaki ekibi yönetiyorsa, üstlerini de yönetmenin artık fevkalade önemli olduğu bir döneme girmişti.

Patronla ilgili sorunlarını dinledikten sonra bu sorunun aynı şekilde farklı kurum ve insanlarla her daim yaşandığını ve yaşanmaya devam edeceğini aktardım.

Her şeyin başında patronlar da insandı.

Onlarda zaman zaman korkuya kapılır.  Paranoyaklaşır. Kendini kaybeder, hiç seveni olmadığını düşünür, kafası karışır, tereddüde düşer, kendini aciz ve yapayalnız hissederdi. Herkes gibi...

Patronlara dönük kişisel gözlem ve tecrübelerimi paylaşmaya başladım.

1. Gözlem: Patron son sözü söylemek ister. Patron olduğunu hissetmek ister.

2. Gözlem: Patron yöneticilerinin birlik olmasını istemez. Olurlarsa zaten patron onlara söz geçiremez.

3. Gözlem: Patron yöneticilerden sadece birisinin fazla öne çıkmasını da istemez. Bir yönetici çok sivrilirse ya patrona problem olur, ya rakibiyle birleşir ya da kendi şirketini kurup rakip olur diye düşünür.

4. Gözlem: Bazı patronlar zaman zaman arkasından iş çevrildiğine dair olumsuz duygular yaşar, bu yüzden her şeye müdahil olmak ister.

Bu gözlemlere göre sırasıyla düşünecek olursak,

1.Çıkarım: Yönetici doğru bildiğini de söylememelidir. Zira, patron son sözü söylemediği için haklısın demeyebilir.

2. Çıkarım: İyi bir iş ortamında patron birlik istemiyorsa kuruntuya kapılmaması için takım çalışması yapılmaması iyi olur.

3. Çıkarım: Yöneticiler başarılı olmaya da çalışmasınlar. Başarılı olunca öne çıkıp patronun gereksiz yere radarına girebilirler.

4. Çıkarım: Patron her şeye karışıyorsa sorumluluk almanın gereği, benimsemediğiniz bir karara da uymanın anlamı olmayabilir.

O zaman  belki de aranan ''Sünepe ve Silik''  yöneticilerdir diye çok kötü bir senaryoya da  ulaşmak mümkün.

Bu da haliyle  insanı olumsuz bir tutuma itebilir.

Oysa, hayatta sahip olabileceğimiz tek gerçek engel, olumsuz bir tutumdur.

Sayılan gözlemleri, aktarılan çıkarımlara ulaşarak  okursanız artık bırakın  zıplamayı, kırılmanızın  bile kaçınılmaz olduğu bir noktaya gelirsiniz.

''İlişki Yönetimi'' nin  başladığı aşama da kesinlikle bu noktadır.

Bu aşamada esas kritik olan ve öncelikle  ihtiyaç duyulan  şey kesinlikle ''Farkındalık'' tır.

Farkındalığınız  oluşursa, seçili davranışı benimseme gücünüz de oluşur.

Bu dönemde üstünüze destek olmak, paniği yok etmek, yüreklendirmek, teselli etmek, üzerindeki baskıyı hafifletmek, güvenilir olmak ve karar almasını sağlamaya çalışmak seçili davranışlardır.

Kralın çıplak olduğunu söyleme imtiyazı her zaman çocuklara ve ilişki yönetimi konusunda  sınırlı beceriye sahip olanlara kalmıştır. Ne söylerseniz söyleyin;  çocuklar çocuk olmaya, ilişki yönetimini beceremeyenler bir noktadan sonra sistem dışı kalmaya,  krallar da kral kalmaya  devam edecektir.

İş hayatında kendinizi kalbinizle değil, aklınızla yönetmelisiniz. Duygularınızın size ket vurduğu rasyonel düşünemediğiniz noktada ise başkasının aklına danışmak koçluk veya mentorluk  almak iyi seçeneklerdir.

İş hayatını bir deniz, kendinizi de çilekli pasta sever biri olarak düşünebilirsiniz. Balık tutmaya gittiğinizde oltanın ucuna çilekli pasta değil, solucan bağlamak zorundasınız. Zira onlar solucan severler. Bu sizin çilekli pasta sevme fikrinden vazgeçmeniz demek değildir.

Bulunduğunuz mevsimin şartlarının farkına varıp ilişki yönetimini doğru yaparsanız,  yolunuza  doğru tutumla  rahat bir şekilde devam edersiniz.

İş hayatında farkındalık kazanmış, seçili doğru davranışı benimseyen ve sergileyen insanın kimse önüne geçemez.

Ve yanlış tutum içindekine de kimse yardım edemez.

Siz  seçili ve doğru davranışları denediniz ama olmadı diyelim.

O zaman B veya C planınıza geçin. Siz doğru tutumu benimsediğiniz sürece bundan sonraki kariyer yolculuğunda hak ettiğiniz destinasyona er veya geç ulaşacaksınız. Unutmayın,  hiç bir kurum veya plazanın çitleri ruhunuzu hapsedecek kadar geniş ve güçlü değildir.

İş hayatının mevsimleri vardır.

Ve Profesyonellik, iş hayatına tüm açılardan bakabilme yeteneğidir.

[email protected]

ETİKETLER :
YORUMLAR (15)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Banu Kaşlı23 Mart 2016 09:56

    Etkileyici , çarpıcı düşüncelerin starı Süheyl Aygül yine hiç şaşırtmadı... İki değerli marka Finans Gündem ve Süheyl Aygül birarada yeniden, tebrik ediyorum.

  • Gamze Kalyoncu18 Mart 2016 17:24

    Beş ayrı kişiden bana geldiğine göre, çok iyi bir yazı.

  • Keriman Şahin17 Mart 2016 19:41

    Bu kadar güzel mi analiz edilir bu kadar mı güzel empati ile yaklaşılabilir... Aynen benim durumum...

  • Hadise17 Mart 2016 08:02

    Herseyi ayni yapsa da farkli sonuclar yasiyor. Cunku hayat onun icin evrildi. Bu evrimi farkettirmissiniz. Syg

  • Onur Salik16 Mart 2016 22:40

    Suheyl Bey, her paylaşımınızla yeni bir vizyon acıyorsunuz. Mentorluk, kocluk, dostluk hepsi birarada . Her zaman oldugu gibi takipteyim.

  • Sibel yeşil 16 Mart 2016 22:20

    👏👏👏 Herzaman ki gibi ışık yaymaya devam ediyorsunuz.. Hepsi birer kulağımda küpe .. Saygı ve Sevgilerle ..

  • didem arik16 Mart 2016 18:42

    Orta seviye idarecilik duzeyine erismis her beyaz yakalinin bir sekilde hissettiklerine guzel bir ozetleme ve bu hislerin hangi labirent yolundan cikisa gidecegini anlatmissiniz. Basucumuzda dursun. Tesekkurler

  • Fulya Mutafçıoğlu 16 Mart 2016 18:08

    Işte Ilham Süheyl Aygül farkı 👍👍👍

  • Alper16 Mart 2016 13:11

    Duvara asilmasi gereken muhteşem bir yazi

  • Adnan Yümlü16 Mart 2016 12:01

    İş hayatıyla ilgili çok güzel bir analiz..

  • Mustafa Kürşat Ergün16 Mart 2016 11:18

    Mükemmel tespitler . Saygılarımla ,

  • Hikmet Celep16 Mart 2016 10:23

    Diğer yazılarınızda da olduğu gibi harika bir rehber niteliğinde. özellikle çilekli pasta örneği ile yazıdaki temayı çok iyi tamamlamışsınız. bir yandan da size özel tümcelerden "Ağ değil Bağ kurun" konusunu getiriyor akıllara. elinize sağlık.

  • Ebru Taşdemir16 Mart 2016 10:01

    "Kendinizi aklınızla, başkalarını kalbinizle yönetin" sözü çok doğru ancak herkes tersini uyguluyor maalesef. Kaleminize sağlık.

  • Fatih16 Mart 2016 09:51

    İş hayatında yaşanan bazı psikolojik tecrübeleri, gerçekleri belirten güzel bir yazı.. Yalnız iş ya da hayatın tamamında realiteler karşısında uygulanan reel politik davranışların da sınırını iyi çizmeli. Yoksa nasılsanız öyle yaşamaz artık yaşadığınız gibi biri olursunuz.

  • Ergül Sanlı16 Mart 2016 09:45

    İş hayatını bir deniz, kendinizi de çilekli pasta sever biri olarak düşünebilirsiniz. Balık tutmaya gittiğinizde oltanın ucuna çilekli pasta değil, solucan bağlamak zorundasınız. Zira onlar solucan severler. Bu sizin çilekli pasta sevme fikrinden vazgeçmeniz demek değildir. Bu lafa bayıldım... Çok şey öğreneceğiz..

BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri