Fintelektüel sorunumuz…
Başlığa bakıp ülkemizin yeni bir sorunu daha mı var demeyin.
“Finteleküel” çeşitli büyük sorunlarımızın ortak paydası düşünülerek çözüm olarak geliştirilmiş ve “entelektüel” kelimesinden türetilen bir kelime.
Sağlık ve ölüm dışındaki kişisel sorunlarımızın altında da çoğunlukla tek bir önemli sebep yatar. Deriz ki “şunu halletsem gerisi kolay” İşte tam da böyle bir şey. Hadi başlayalım mı?
En büyük sorun
Ülkemizde yaşayan insanların, şirketlerin ve devletin en büyük sorunu sürdürülebilir yüksek refah seviyesidir. Sıklıkla tahminlerde bulunuruz, “Ülkemizde ortalama gelir 30 bin dolar olsa şunları konuşup bunları dert etmeyiz” diye. Gerçekten de durum böyledir. Çünkü belli refah düzeyini aşan insanın kaygıları azalmakta kendiyle, çevresiyle, doğa ile daha uyumlu yaşamakta ve farklılıklara toleransı artmaktadır.
Peki gelirimiz nasıl refah düzeyine çıkabilir?
Bunun cevabı on yıllardır üzerinde neredeyse mutabakata varıldığı şekilde katma değerli üretime geçince veya eğitimle değildir.
Çünkü katma değerli üretime geçemeyişimiz veya refahımıza etki edecek bir eğitim verememiz de bir sonuçtur.
Gelir seviyemizin refah toplumu yaratmadaki yetersizliğinin en büyük sebebi refah oluşturacak bakış açısı eksikliğidir.
Gereken bakış açısına sahip olmayınca gereken eğitimi de dizayn edemiyor ve imkanlarımızı değerlendiremiyoruz. Kısacası sorunları yanlış teşhis edip yetersiz çözümler peşinde enerjimizi tüketiyoruz.
Ülkemizdeki tüm sorunların kaynağı ve potansiyellerimizin heba olmasının sebebi “fintelektüel” bakış açısı eksikliği ve buna bağlı olarak fintelektüel sayımızın azlığıdır.
Peki Fintelektüel nedir?
“Fin.” kısaltması iş jargonunda finansal olan anlamında kullanılır. Entelektüel kelimesi anlamının aydın ve münevver insan olduğunu biliyoruz. Bu ikisinin biraraya getirerek oluşturduğumuz yeni kelime ise Fintelektüel’dir.
Fintelektuel: Finansal okur yazarlığa ve iş zekasına sahip, entelektüel birikim sağlamış, güçlü empatisi bulunan, meraklı, çevresel uyum ve ilişki kurma konusunda becerikli, evrensel perspektifi olan, etik değerleri taşıyan, üretken, katılımcı, çözüm odaklı ve özgüvenli bireylere artık! fintelektüel diyoruz.
Bireylerin,şirketlerin ve ülkelerin refahı Fintelektuel bakış açısı ile ilişkilendirilmelidir. Bir şirketin ve ülkenin zenginliği bünyesinde bulundurduğu Fintellektuel sayısı ile doğru orantılıdır.
Ortalama milli gelirimizi 30 bin dolara çıkarmak ve oyunda level atlamak için için Fintelektüel kapasite oluşturmak ve Fintelektüel sayımızı arttırmamız gerekmektedir.
Fintelektueli olmayan bir yelkenliye hiçbir rüzgar yardım edemez
Birey, şirket ve ülkemizin tüm sorun ve fırsatları fintelektuel bakış açısına göre yeniden ele alınmalıdır.
Örneğin en büyük girdisi üretiminde dünya lideri olduğumuz fındık bitkisi olan Nutella markasının ekmeğe sürülen krema şeklindeki fındık ezmesi ürününün perakende satış fiyatlarına göre varili 1200 dolar iken yıllardır bizde çıksa neler yaparız dediğimiz petrolün varili 60 dolardır. Yani yıllardır aradığımız petrolü bulsak katma değerli bir ürün yapamadıktan sonra varilini 60 dolardan satacağız. Fındığı tarlada 10 liraya sattığımız gibi. Bizde tarımda ve madencilikte dünya lideri veya ilk beşte olduğumuz buna benzer çok madde vardır. Kaldıki bu hammaddelere sahip olmayıp doğru bakış açısına sahip olabilsek hammaddeye sahip olmak da şart değildir.
Dünyanın refahı yüksek çoğu ülkesinde bizim yıllardır en büyük eksikliğini çektiğimizi iddia ettiğimiz petrol ve gaz yoktur. Çikolatası ve elması ile ünlü belçikada kakao ağacı ve elmas madeni yoktur. Almanya ve Japonya başta petrol ve gaz olmak üzere hammadde fakiri ülkelerdir. Buna benzer bir dolu örnek vardır.
Başka bir örnek sosyal bir konu olarak görülen dış politikadan vereyim.
Ülkemizin 135’i büyükelçilik olmak üzere 235 dış temsilciliği var.
Bir bakanımıza randevu alarak dış temsilciliklerimizi hedefler ile yönetelim teklifini sunmuş çok mantıklı bulmasına rağmen bir geridönüş alamamıştım. Önerdiğim şuydu; “Yabancı ülkelerde görev yapan en yüksek temsilcilerimize görev yaptığı ülkelerdeki; Türk şirketi sayısında, o ülkeden ülkemize çekilen para miktarında, turist sayısında,görev yapılan ülkeye ihracatımızda ve o ülkenin medyasında çıkan olumlu haberlerlerdeki artışa göre puan verin. Terfi ve yer değişiklikleri buna göre yapılsın” diyordum. Gereken değersiz yazılımı ücretsiz sağlayacaktım. Buna ihtiyaç duymamın sebebi o güne kadar ziyaret ettiğim bazı büyükelçilerimiz ziyaretim esnasında görev yaptığı ülkedeki ilişkilerinin mükemmelliğinden bahsediyordu. Benim zihnimde ise bu durumdan ülkemizin hangi metrikler ile faydalandığı sorusu vardı. Sorduğumda görüyordum ki büyükelçimiz rakamların yeterince farkında değildi. Hatta üsteleyince “iş takipçiliğimi yapıyoruz burada ” diye tersleyenler vardı. Evet aslında tam da iş takipçiliği yapılmalıydı. Çünkü iş hayatımda gördüm ki bizleri ziyaret eden gelişmiş ülke büyükelçilerinin ana gündemi ülkelerinin firma ve bireylerinin iş takibini yapmak ve iş kapasitesini arttırmaktı. Büyükelçilerimiz çok iyi yetişmiş ve ülkesi için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacak şekilde görev yaptıkları halde doğru metrikler tariflenmeyip hedeflere göre yönetim prensipleri olmadıkça çalışmalarının ulusal refahımıza etkisi sınırlı olmaktadır.
Görüldüğü gibi dış politika gibi eski önkabullerimize göre tarihsel hesaplaşmaların alanı ve sosyal bilim konusu olan bir konu bile bu bakış açısı ile ülkemizin refah artışına hizmet edebilecektir.
Global bir ürün, işadamı, sanatçı, akademisyen,sporcu,marka çıkartmak refah seviyemizin artması için fintelektuel bireyler lazım
Hiç düşündünüz mü neden global bir ürünümüz yok? Ürün tanımlamasının içine insandan markaya herşeyi koyabiliriz. Bunun sebebini herşey benzemeye çalışırken kendimiz yani özgün olamamakta bulmuşumdur. Bu özgünlüğü sağlayacak olan tabiki eğitim sistemimizin vizyonu ve stratejisidir.
Maalesef okul müfredatımızda bireysel ve ulusal refahımızı arttıracak bakış açısı ve becerileri kazandıracak yetkinlikler kazandırma hedefi yok. Elimizde ilk-orta-lise öğrenimi boyunca 12 yıllık bir fırsat penceresi varken bunu değerlendiremiyoruz. Herşey sanki uzun bir üniversite sınavlarına hazırlık programı gibi dizayn edilmiş. Üniversitelerimizde de böyle bir perspektif olmayınca refah düzeyimizi geliştirecek iklimi bir türlü oluşturamıyoruz.
Burada yumurta mı tavuktan hesaplarına girip önce öyle öğretmeni, o müfredatı hazırlayacak bürokratı, bu ortamı oluşturacak siyasetçiyi vs nerden bulacaksın denilebilir. Katılmıyorum. Yollar var. Üstelik ülke olarak geçmişimizde gördük ki istisnalar ve oyun değiştirici insanlar çıkartabiliyoruz. Ülkemizin bütün yetersizliklerine rağmen kadim kültürden süzülmüş feraset sahibi bu istisnalar ile ayakta kalabildiğini düşünüyorum.
Diğer yandan internet iyi bir eğitim sistemi olmasa da eksiklerini bilenler için kapatma konusunda bir fırsat eşitliği sağladı. Artık doğru stratejiyi oluşturamasak da internet sayesinde eğitim sistemimizin eksiklerine rağmen daha fazla sayıda pozitif istisna çıkartabileceğimizi düşünüyorum. Dolayısı ile opsiyonlarını kullanmamış olan ülkemizin geleceği için umutluyum.
Nasıl Fintelektuel olabilir ve refah düzeyimizi nasıl geliştirebiliriz?
Bu yazımızda dilimize ve literatüre girmesini istediğim Fintelektuel kavramını işlemiş olduk. Neden sorunların kökeninde yattığını bu olmadan gelişmemizin ve kararlarımızın yönsüz kaldığını ifade etme olanağı bulduk.
Nasıl Fintelektuel olabilir ve refah düzeyimizi geliştirebiliriz sorusun cevabını geniş bir şekilde gelecek yazılarda vermeye çalışacağım.
-
hakan19 Nisan 2018 11:13
gerçekten güzel bir yazı.. Fintelektüel bireyler oluşturmanın yolu eğitim, kültür ve trendleri iyi analiz etmekten geçiyor fakat Türkiye'nin bu vizyonu yok
-
Dr. Ali Haydar Yedek06 Şubat 2018 20:54
Bu eğitim sistemiyle fintelektüel yetiştirilemez. Olsa olsa islamektüel müritler yetiştirilebilir. Ülke yönetiminde laik eğitim zorunludur. Elbette çoğunluk isterse. Durumumuz geleceğimiz bakımından çok korkunçtur. Kitap okumamış, hala okumamakta ısrar eden zırcahil yönetici, seçmen ve danışmanlarla fintelektüel insan yetiştirilemez. Geçmiş olsun. Laik eğitime bugün başlansa bile önümüzdeki iki kuşak yitirilmiştir. Kaygılarımla.
-
KILIÇ06 Şubat 2018 08:22
KURUŞ GELİRİ OLMAYAN ARAZİLERE TRİYONLARCA PARAYI SAVURDUK AKIL DIŞI YATIRIMLAR BİZİ BİTİRECEK BİRDE BAG EVİ DAG EVİ DEYİP DAGI TAŞI BETON YIGINI YAPTIK BU SAVURGANLIK ÇÖKERTECEK.
-
eski bankacı05 Şubat 2018 15:58
çok ufuk açıcı bir yazı olmuş, elinize sağlık...
-
doğru05 Şubat 2018 15:35
türkiyenin büyükelçileri yıllarca resepsiyon büyükelçiliği yaptı,tespitler doğru...
-
finansör05 Şubat 2018 15:29
fintelektuel güzel kelime
-
08 Mayıs 2020, Cuma
Yok yıllara giriyoruz…Kaliteli küçülme planınız var mı?
Devamını Oku -
25 Nisan 2020, Cumartesi
Beyaz yakalının köye dönüş hikayesi
Devamını Oku -
14 Nisan 2020, Salı
Bankacılıkta tıkanan lavaboyu açmak
Devamını Oku -
11 Nisan 2020, Cumartesi
Kovid 19: Geleneksel bankacılığın sonu
Devamını Oku - 25 Şubat 2020, Salı Devamını Oku
-
23 Eylül 2019, Pazartesi
Finans Kulüp nedir ne değildir
Devamını Oku -
13 Eylül 2019, Cuma
Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, Uluslararası İstanbul Finans Merkezi’nin neresinde?
Devamını Oku -
29 Ağustos 2019, Perşembe
Türkiye’de yatırım bankaları için yeni yönelimler
Devamını Oku - 05 Ekim 2018, Cuma Devamını Oku
-
25 Eylül 2018, Salı
Sahibinden konut alana Türk vatandaşlığı
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
- BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
-
Basın Daveti
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği
06 Şubat 2020, 09:30
Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
- Tüm Etkinlikleri Göster