Finansal kesim dışındaki firmaların döviz borçları ve piyasanın dolarize olması
Bilindiği üzere 2009 yılında 15082 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 32 sayılı kararın “Krediler” başlıklı 17’nci maddesinin, dövizli ve dövize endeksli kredilerin kullandırılmasına ve kullanılmasına ilişkin hükümlerinde değişiklikler yapılarak döviz geliri olmayan firmalara da belirli şartları sağlamak koşuluyla Türkiye’deki bankalardan dövizli kredi kullanma imkânı tanınmıştır. Döviz geliri olmayan firmaların Türkiye’deki bankalardan dövizli kredi kullanabilmesi için sağlaması gereken şartlar ise aşağıda sıralanmıştır
*Kredinin ortalama vadesinin bir yıldan uzun olması,
*Kredinin tutarının 5 milyon ABD dolarının üzerinde olması,
*Döviz kredilerin kullanımının, yurt dışına döviz ödenmesini gerektiren bir durum söz konusu değilse ve Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nca belirtilen haller dışında, Türk Lirası olarak yapılması gerekmektedir.
Buna göre ihracatı olmayan firmalar içinde KKDF maliyeti olmadan ve yurt içi bankalardan rahatlıkla temin edecekleri döviz cinsinden kredilere ulaşma imkanı sağlanmıştır. Aşağıdaki tablo finansal kesim dışındaki firmaların kullandıkları döviz kredilerinin gelişimi ve bu kredilere ait kaynakların dağılımını göstermektedir.
Tablodan görüleceği gibi bu kararla birlikle 2010 yılından itibaren reel sektörün kullanmış olduğu döviz cinsinden kredilerde çok hızlı bir artış meydana gelmiş ayrıca daha önemlisi bu kredilerin kaynağı yurt içindeki bankalar tarafından sağlanmıştır. Diğer taraftan bu kullanıma bağlı olarak reel sektörün döviz pozisyonu (döviz açığı) da hızlı bir şekilde artmıştır.
Bütün bu gelişmeler piyasanın dolarize olmasına neden olmuş ve bu da enflasyon ve faiz yönetimini oldukça zorlaştırmıştır. Faizleri düşürünce döviz kuru yukarı gelmekte bu da dolarize olan piyasa nedeniyle enflasyonu körüklemektedir. Diğer taraftan dövizi dizginlemek için faizleri artırmak gerekmekte ancak bu da büyümeyi yavaşlamakta ve maliyet artışına katkıda bulunduğu içinde uzun vadede sebebe dönüşerek enflasyonu artırmaktadır. Galiba orta yol ikisini birden dengeli bir şekilde yönetmekten geçiyor.
-
11 Ocak 2021, Pazartesi
2021 yılı ve sonrasında dünyanın karşılaşacağı önemli riskler
Devamını Oku -
01 Eylül 2020, Salı
Yunanistan ekonomisi ve Avrupa Birliği’nin desteği
Devamını Oku -
13 Nisan 2020, Pazartesi
IMF’den kaynak temini ve muhtemel şartlar
Devamını Oku -
09 Mart 2020, Pazartesi
Küresel risklerin gerçekleşmesi
Devamını Oku -
25 Kasım 2019, Pazartesi
Metal fiyatlarındaki dalgalanmalar ve fiyat risk yönetimi
Devamını Oku - 22 Temmuz 2019, Pazartesi Devamını Oku
-
27 Mayıs 2019, Pazartesi
Türkiye’nin risk primindeki artış ve ekonomik beklentiler
Devamını Oku -
07 Mart 2019, Perşembe
Merkez Bankası’nın faiz kararı ve bütçe dengesi
Devamını Oku -
21 Ocak 2019, Pazartesi
Üfe ve Tüfe farkının kapanması
Devamını Oku -
12 Aralık 2018, Çarşamba
Startupların gelişmesi ve başarılı olması
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri