Döviz kurundaki artış ve şirketlerin döviz pozisyonu yönetimi ile ilgili öneriler
Bilindiği üzere yılbaşından itibaren USD Kuru 3,79 USD/TL’ den 4.40 USD/TL’ ye kadar ulaşmış, USD kurundaki oynaklık ise günlük olarak %2’lere yükselmiştir. Benzer gelişme Euro içinde geçerlidir.
Dövizdeki bu aşırı artış ve oynaklık, şirketlerin, varlık ve yükümlülüklerinin vadelerinde veya gün içinde, şirketlere poziyonlarına bağlı olarak önemli kazançlar veya kayıplar oluşturmakta, diğer bir değişle şirketlerin Döviz Pozisyonu Yönetimini oldukça zorlaştırmaktadır.
Özellikle döviz açığı olan şirketlerde kurlardaki bu aşırı artış ve oynaklık önemli zararlara neden olmakta, bu durum karşısında şirketler mali olarak sarsılmaktadırlar. Şirketler oluşan bu zararlar nedeniyle fazlada tepki verememekte, çünkü tepki verdikleri taktirde bankalardaki kredi musluklarının kesileceği korkusunu yaşamaktadırlar. Diğer bir değişle tepki vermeleri halinde kur riski yanında likidite riski ile karşı karşıya kalacaklarını düşünmektedirler.
Döviz kurundaki bu gelişmelere bağlı olarak Şirketler için Kur Riski Yönetimi açısından aşağıdaki hususları önerebilirim.
1- Ekonominin reel göstergelerine bağlı olarak hesaplanan ÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru, Baz Yıl olan 2003 yılındaki 89,23 olan değerinden 2018 Nisan sonu itibari ile 82,99’a gerilemiştir. Diğer bir değişle ticaret yaptığımız ülkelerle karşılaştırıldığında TL enflasyondan arıdırılmış hali ile 15 yılın gerisine düşmüştür.Aynı gerileme TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz kurundada geçerlidir. Bu gelişme TL nin ekonomik temellerden ayrışarak aşırı bir şekilde değer kaybettiğini göstermektedir. Bu durum piyasalarda, jeopolitik ve iç politika alanlarında dalgalanmaların sakinleşmesi halinde (bu sürede çok önemlidir) döviz kurunun geri geleceğini işaret etmektedir. Diğer bir değişle TL nin değer kazanacağını göstermektedir.
2- Uzun vadede döviz kurunun sakinleşeceğini düşünerek, şirketler döviz yükümlülükleri ile ilgili aşırı artış dönemlerinde ödeme yapmadıkları takdirde dövizdeki artış kaydi zarar oluşturmaktadır, diğer bir değişle bu zarar nakit çıkışı yaratmamaktdır, yani zarar realize olmamaktadır . Bu durumda nakit çıkışı yaratmamak, yani zararı realize etmemek için vadesi gelen döviz yükümlülüklerinin vadesini uzatmak veya döviz yükümlülüğünü yine mümkünse döviz borçlanarak ödemek gerekir.
3- Balon ödemeli borçlanma ve ödemeden kaçınılmalı taksitli borçlanma ve ödeme yapılmalıdır.
4- Gün içi oynaklıklar için ise parçalı ödeme veya alım yapılmalıdır.
-
11 Ocak 2021, Pazartesi
2021 yılı ve sonrasında dünyanın karşılaşacağı önemli riskler
Devamını Oku -
01 Eylül 2020, Salı
Yunanistan ekonomisi ve Avrupa Birliği’nin desteği
Devamını Oku -
13 Nisan 2020, Pazartesi
IMF’den kaynak temini ve muhtemel şartlar
Devamını Oku -
09 Mart 2020, Pazartesi
Küresel risklerin gerçekleşmesi
Devamını Oku -
25 Kasım 2019, Pazartesi
Metal fiyatlarındaki dalgalanmalar ve fiyat risk yönetimi
Devamını Oku - 22 Temmuz 2019, Pazartesi Devamını Oku
-
27 Mayıs 2019, Pazartesi
Türkiye’nin risk primindeki artış ve ekonomik beklentiler
Devamını Oku -
07 Mart 2019, Perşembe
Merkez Bankası’nın faiz kararı ve bütçe dengesi
Devamını Oku -
21 Ocak 2019, Pazartesi
Üfe ve Tüfe farkının kapanması
Devamını Oku -
12 Aralık 2018, Çarşamba
Startupların gelişmesi ve başarılı olması
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri