Çöp deyip geçmemek lazım
Bir türkü sürekli diline dolanır ya insanın, öyleyim bir kaç gündür... “Bir yiğit gurbete gitse gör başına neler gelir” diyerek dolaşasım var... Kimin aklına gelir Almanya gibi yerde, iki gün boyunca bir insanın internetsiz kalacağı... Ama oluyor işte, Türkiye'de de piyasanın büyük oyuncusu olan uluslararası bir telekom devi, bölgesel olarak yüzlerce insanı internetsiz bıraktı elin Almanyası'nda... Bazı kişiler cep telefonlarının internetlerine yüklenip bol keseden Gigabayt harcadı...
Yani insan utanmasa “Almanya Türkiye'yi kıskanıyor” sözünü yine gündeme getirecek... Aslına bakılırsa bir yanıyla da öyle demek mümkün. Çünkü koca fuar alanlarında aşı merkezleri kurmalarına, günlük aşılama rekorları kırmalarına rağmen bu konudaki mutsuz insan sayısı bir türlü azalmıyor... 30'lu 40'lı yaşlardaki insanlar sabırsız ve “İki aşımızı birden olup, acaba bu yaz tatile gidebilecek miyiz?” endişesi taşıyanların sayısı hiç de az değil...
Almanya havasını teneffüs edince insan, ister istemez takıntılarından biri öne çıkıyor: Çöp duyarlılığı... Bir dönüm civarında site bahçesi ve tek bir çöp kutusu yok. Buna karşılık yerde çöp diye adlandırılacak ne bir izmarit, ne de ambalaj parçası var... İnsan açık havada sigara içmeye sıkıntı duyuyor, filtre elinde kalacak diye... Çöp odaları ya da bahçelerdeki konteyner çeşidi uzun zamandır dörde çıkmış vaziyette: Kağıt. Ambalaj. Sebze, meyve, yiyecek artıkları. Bir de geri dönüştürülemeyen çöp. Evlerde de aynen böyle ayrıştırılıyor çöpler ve bu şekilde doğru yerlere atılıyor.
İşin ilginci bu ödev bilinci, tamamen vatandaşın bireysel sorumluluğuna bırakılmış. Üstelik hiç bir çöp konteyneri kamunun kullanım alanlarından bir bölümü gasp etmiyor. Her konutun kendi özel alanında yer veriliyor. Bu ne anlama geliyor. Ülkemizde kaldırımlarımızı, park yerlerimizi işgal eden, engellilerin yollarına engeller oluşturan çöp konteynerleri, elin memleketinde çeşit ve sayıları artsa da sokaklarda yer kaplamıyor. Ev yapana site yapana diyor ki devlet: Evinin bahçesinde, garajında, girişinde çöpler için yeterli bir yer ayıracaksın. Üstelik benim toplayıcılarım buralara seni rahatsız etmeden girip çıkabilecekler. Yani biraz yüzölçümünden fedakârlık edeceksin. Daha değerli, rant getiren bir evin olmasından önemlisi sisteme uygun, çevreye duyarlı, ülkeye yararlı, sağlıklı koşullarda yaşayacağın bir barınağının olması. Ama 1999 yılından bu yana her gün büyük bir deprem endişesi ile yaşarken, kentsel dönüşüme sadece rantsal gelişim olarak bakan ev sahiplerinden ve müteahhitlerden böylesi bir çevre duyarlılığı beklemek de biraz safdillik olmuyor mu?
Madalyonun diğer yüzünde, dünyanın hammadde gereksinimindeki sıkıntılar da yer alıyor. Kazandıran sohbetler bölümümüzde önemli iş insanlarımızın görüşlerini takip etmenizi tavsiye ederim. Ekonomi için çevre duyarlılığı ve geri dönüşüm de artık çok önemli. Bu nedenle sloganımızı tekrarlayalım isterseniz.
UNUTMAYIN… Bu dünyayı torunlarımızdan ödünç aldık. BUGÜN ÇEVRE İÇİN BİR ŞEYLER YAPMIŞ OLMANIZI DİLİYORUM.
-
Murat Yayla25 Mayıs 2021 17:50
Yine güzel bir çevreye duyarlılık yazısı. Devam lütfen.
-
23 Ocak 2025, Perşembe
Her şeyin suçlusu yerel yönetimler
Devamını Oku -
10 Ocak 2025, Cuma
Gazeteciler Günü’nde dünya medyasına acı bakış
Devamını Oku -
23 Ekim 2024, Çarşamba
Ölmeden önce yapacağım son şey
Devamını Oku - 12 Ağustos 2024, Pazartesi Devamını Oku
- 08 Ağustos 2024, Perşembe Devamını Oku
-
24 Temmuz 2024, Çarşamba
Kendi dilini doğru konuşmanın önemi
Devamını Oku -
04 Temmuz 2024, Perşembe
Futbol ekonomisi büyüdükçe dedikodu artıyor
Devamını Oku - 16 Haziran 2024, Pazar Devamını Oku
-
04 Nisan 2024, Perşembe
Bodrum sendromu ve Türkiye özlemi
Devamını Oku -
01 Şubat 2024, Perşembe
Selçuklu’dan Paris’e çevre golü
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri