Volkan Karsan [email protected]

Çevreci olmak zor zanaat

Mizah yapmaya özenmek gerçekten içinde büyük de bir riski barındırıyor. Nitekim son yazımızın endişe duyduğum bir noktası hiç istemediğim bir tepki aldı. (https://www.finansgundem.com/yazarlar/kocadan-sonra-soylu-yazisi/1512605) İstanbul sözleşmesinin yaşamasını çok isteyen bir kişi olarak, “sözleşmeyi yırtın atın” cümlesinin gerçek anlamda alınabiliyor olmasına üzüldüm. Düzeltiyorum tamamen maksadını aşmış demek ki. Açıklıyorum: İstanbul sözleşmesinin yok edilmesine taraftar değilim.

Şimdi yeni yazıya bir öncekinde bıraktığım yerden başlayalım. Evet, çevre yazısına dönüş...

Bir doğa dostu, çevre gönüllüsü gibi davranmak gerçekten özel çabalar ve büyük bir irade, epey de cesaret gerektiriyor.

Öncelikle en yakınlarından bile tepki görmeyi göze almak gerekli. Bu tepkilerden en naifi “Yıllardır orta yere bir büyük hacetini yapmadığın kaldı şimdi altmışından sonra çevreci kesildin” şeklinde olabiliyor.

Daha önemlisi insanın kendi nefsi ve iradesi ile ciddi mücadelesi gerekli... Her davranışı bir kural silsilesinde yapacaksın. Yüzünü yıkarken harcadığın suyla başlıyor dikkat etme dürtüsü... Gece yatarken de evin elektriklerini kontrolle bitiyor. İçtiğin su, yediğin et ve hayvansal ürünler denetim altında olacak.

Bir de işin felsefesine sardın mı, o zaman daha da vahim bir yöne gidiyorsun... Yılların toplumsal yanlışları, ekonomik düzenin dayatmalarını tümden yok edemediğin için alıyor bir düşünce... Sonunda vardığın nokta ise bir felaket. Mazallah (!) öyle sözler çıkabilir ki ağzından “Bu adam komünist olmuş” derler...

Çünkü eninde sonunda şu noktaya geliyorsun:

İhtiyacından fazla tüketmeyeceksin. Hatta tükettiğinin doğaya zararını hesap edip ihtiyaçlarını kısıtlayacaksın. Özellikle elektrik ve su tüketimini en aza indirip  tasarruflu davranışlarını zirveye taşıyacaksın... Çöp miktarını azaltacaksın, satın almalarında çöpe dönüşecek ambalaj ve diğer unsurlardan kaçınacaksın. Yani böyle davrandıkça ekonomik sistemin beklentisi olan gelişen pazarın oyuncusu olmaktan çıkacaksın...

Bir adım ötesin de “Aman yetmedi anarşist de oldu” seviyesi var... Dilinde tüy bitene değin anlattığın halde gözünün içine baka baka senin biraz önce sözünü ettiğin hassasiyetlerini hiçe sayanların sayısı azalmadıkça sinirlenmeye başlayacaksın... Hatta sesinin tonu uyarılarının içerikleri sertleşecek... Bıraksalar sokağa çıkıp önüne gelene “Neden dünyayı kirletiyorsun, neden kirletenlere dolaylı destek veriyorsun” diye çatacaksın...

Yok yok epey tehlikeli en iyisi çevreciliği bir kez daha gözden geçirmek...

Neyse ama henüz daha çevreci olmaktan vazgeçmemişken hatırlatalım:

UNUTMAYIN… Bu dünyayı torunlarımızdan ödünç aldık.

BUGÜN ÇEVRE İÇİN NE YAPTINIZ?

Dipnot: Giresun’da yaşanan sel felaketi tam bir çevre faciasıdır. Tüm Giresunlu dostlarıma geçmiş olsun der, vefat edenlere rahmet, ailelerine sabırlar dilerim.