Çevre zarar gördükçe fakirlik de artıyor
“Üçüncü Dünya Savaşı çıkacak mı” diye sormuştum son yazımızda... Ama daha yazı biterken 'bir şeyler eksik kaldı sanki' diye bir huzursuzluk kaplamıştı, içimi... Yazının yayınlanmasından kısa bir süre sonra, birileri bunu duymuş gibi bir e-posta düşüverdi önüme...
Bir çok çevre içerikli yazımda etkilendiğim, görüşlerinden feyzaldığım değerli bir ağabeyim duymuş gibi bakın neler yazmış... Daha önce de bir kaç yazımda kendisinden söz etmiştim, Atila Alpöge, OECD'de uzun yıllar görev yapmış çok bilge bir kişidir. Yazım için yazdığı bir kaç iltifattan sonra nazik üslubuyla eksikleri -adını koymadan- sıralamış. Ben de o gözlemleri sizlerle paylaşmak istedim... İşte şöyle:
. . .
Çevre meselesi en büyük önceliği olan bir konu mutlaka. Ama bu aşırı ciddi problematik ile dünya çapındaki ve ülkelerin kendi içlerindeki çalkantılar, şiddet olayları, savaş korkuları arasında önemli bir ilişki var.
300 yıldan beri sürüp giden modern çağın galiba sınırlarına geldik. Çünkü insanlığın bu çok önemli dönemi başarılarının yanında aşırı tüketime dayanan, "ben de ben, ille de ben" diyen, beş adım ötesini düşünmeden günlük, geçici zevkler ve beklentilerle oynaşan bir ortam yarattı. Oysa dünyanın nüfusu hızla artıyor... Oysa (hem ülkelerin kendi içinde, hem de ülkelerin arasında) zengin ile fakirin farkı hızla artıyor ve varlıklı olmanın seviyesi hızla yükseliyor. Ufak bir azınlığın önünde kapılar ardına kadar açılırken, büyük çoğunluğun kapıları giderek kapanıyor. Buna çevre sorunlarının, iklim değişiminin akıl almaz (ve durmadan boyutu artan) sıkıntıları ekleniyor. Milyonlarca insan beslenemez oluyor, yaşayamaz oluyor. Çevre sorunlarının böylesine aşırı boyutlu toplumsal etkisi var.
O zaman da kentlerdeki ve ülkelerdeki fakir kesimler ayakta kalabilmek ve pastadan az da olsa bir pay alabilmek (daha doğrusu koparabilmek) için başka çareler aramaya başlıyorlar. Şiddet, saldırı, uyuşturucu ticareti, vb. Giderek çapı hızla büyüyen gizli yollarla daha iyi ülkelere göç... Afrika'dan Avrupa'ya... Güney Amerika'dan ABD'ye gibi. Bu da göç alan yerlerin halkında, gittikçe artan gerilimler, karşı çıkışlar yaratıyor. Günümüzde bu gidiş hızla büyüyen boyut kazanıyor.
İşte bence bu gelişmeler ırkçılığı, aşırı davranışları, düşmanlığı, saldırıları gittikçe artan boyutta kızıştırıyor. Ama bunun temelinde senin de çok güzel vurguladığın çevre sorunlarındaki hızlı gelişme var. İki olay arasında bire bir bağlantı söz konusu.
Son bir not. Birçok düşünür ve bilim adamı "modernizm" dediğimiz 300 yıl ve ötesi dönemden bambaşka (ama nasıl olacağını bilmediğimiz) bir döneme adım adım ilerlediğimizi söylüyor. Bu gelişmede ÇEVRE sorunlarının büyük katkısı var. Tabii, söz konusu değişimin savaşlı, kanlı olması olasılığı da akla geliyor.
. . .
Bu önemli analizi siz okurlarla paylaşmadan edemedim. Ama ben, temennimi eklemek zorundayım. Kişiler ve toplumlar ne kadar çevre duyarlısı, çevre dostu hatta savunucusu olurlarsa savaşlar o denli toplumlardan uzak olacaktır. Başka bir deyişle yakan, yok eden, katleden savaşların yerini farklı bir mücadele sonunda da barış alacaktır.
Hadi gelin bir kez daha hatırlatalım...
UNUTMAYIN… Bu dünyayı torunlarımızdan ödünç aldık.BUGÜN ÇEVRE İÇİN BİR ŞEYLER YAPMIŞ OLMANIZI DİLİYORUM.
-
23 Ocak 2025, Perşembe
Her şeyin suçlusu yerel yönetimler
Devamını Oku -
10 Ocak 2025, Cuma
Gazeteciler Günü’nde dünya medyasına acı bakış
Devamını Oku -
23 Ekim 2024, Çarşamba
Ölmeden önce yapacağım son şey
Devamını Oku - 12 Ağustos 2024, Pazartesi Devamını Oku
- 08 Ağustos 2024, Perşembe Devamını Oku
-
24 Temmuz 2024, Çarşamba
Kendi dilini doğru konuşmanın önemi
Devamını Oku -
04 Temmuz 2024, Perşembe
Futbol ekonomisi büyüdükçe dedikodu artıyor
Devamını Oku - 16 Haziran 2024, Pazar Devamını Oku
-
04 Nisan 2024, Perşembe
Bodrum sendromu ve Türkiye özlemi
Devamını Oku -
01 Şubat 2024, Perşembe
Selçuklu’dan Paris’e çevre golü
Devamını Oku
- BANKA HİSSELERİ
-
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri