"Zenginleştim ama artık daha solcuyum"
Hamdi Ulukaya, 1.4 milyar dolarlık servetinin yarısından fazlasını bir hayır kurumuna bağışlamaya karar verdi.
Chobani markalı yoğurtlarıyla edindiği 1.4 milyar dolarlık servetinin çoğunu bir hayır kurumuna bağışlayacağını açıklayan Erzincanlı işadamı Hamdi Ulukaya, bu ‘çılgın’ kararın arka planını Habertürk'ten Kübra Par’a anlattı. İşte o röportajdan çarpıcı bölümler:
"ZENGİNLEŞTİM AMA ARTIK DAHA SOLCUYUM"
-Niye mal varlığınızı bağışlıyorsunuz? ‘Ferrari’sini Satan Bilge’ olmaya mı karar verdiniz?
-Oh my God! (Kahkahalar) Hayır, benim Ferrari’m yok! Aslında bu yaptığım yeni bir şey değil, sadece bir duyuru. Chobani markasının DNA’sında başından beri insanlara yardım var. Varoluş sebebimiz bu... Çok mu iyi bir adamsınız? Hayır, çok iyi bir adam değilim ama mantıklıyım. Hayatını neye harcayacaksın? Tutkun ne? Sahip olduğum çok büyük bir para... İnsanın temel ihtiyaçları vardır. Yemek, ev, araba, aile... Bunları kısa zamanda halledebilirsin. Sonra hayatta bir sebebinin olması lazım. Sırf insanlar “Ne kadar da büyümüş” desin diye zamanımı boşa harcayamam.
-Sizinki hayatta bir anlam arayışı yani...
-Evet... Erzincan’dan ayrılırken bir gün girişimci olacağım aklıma gelmezdi. Sosyalist gelenekten geliyorum. Bizim anlayışımızda para kirlidir. Halktan koparsın. Ayrıca kendimi kravat takıp toplantılara giden bir işadamı olarak hayal etmiyordum. Amerika’da bunun farklı olduğunu gördüm. n Neydi farklı olan? Siyasal’dan ayrılıp Amerika’ya gittiğimde ne yapacağımı bilmiyordum. Dil okuluna devam ederken New York’un kuzeyinde bir çiftlikte işe girdim. Sonra babamın ürettiği peynirleri ithal etmeye başladım. “Satıp okul harçlığımı çıkarırım” diye düşündüm.
-Harçlığınızı çıkarmakla kalmayıp 8 senede Amerika’nın sayılı milyonerleri arasına girdiniz. “Şimdi varımı yoğumu bağışlıyorum!” noktasına nasıl geldiniz?
-Bu verme olayı da değil aslında. Yaşama sebebimin bu olduğunu düşünüyorum. Yıllarca bu işi yaptıktan sonra, beni Sabah yatağımdan kaldırıp daha fazla çalışmama motive edecek tek şey ihtiyacı olan insanlara faydalı olabileceğimi bilmek.
-Şirketi daha da büyütmek yerine neden bağış yapıyorsunuz? 42 yaşında doyum noktasına mı ulaştınız?
-Hayır, daha yapmak istediğim çok şey var. Ama ben dünyayı da değiştirmek istiyorum. “Yoğurt üreterek bunu nasıl yapabilirsiniz?” diye sorabilirsiniz. Ne devletler, ne hükümetler... Ancak çevresine, topluma açık olan iş dünyayı değiştirebilir.
"KOBANİ OLAYLARINDAN SONRA İHTİYACI FARK ETTİM"
-Chobani markası altında bir yardım vakfınız zaten vardı. Neden yeni bir vakıf kurdunuz?
-Somali’deki kıtlık için gıda yardımları yapıyorduk. Kobani olaylarından sonra bir açık fark ettim. Kamplardaki şartları gördüm. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne (UNHCR) parayı ağırlıkla devletler sağlıyor. UNHCR’ye yardım yaptım. Meğer bugüne kadar özel şahıs olarak en büyük desteği ben yapmışım, açığı düşünebiliyor musunuz? Savaştan kaçan insanları sadece doyurmak yetmez, hayatlarını yeniden kurabilmeleri için bir sistem kurmak lazım. Değişik bir bakış açısıyla olayın vahametini anlatıp “Daha faydalı nasıl olabiliriz?” diye düşündük ve sonuçta TENT fikri doğdu.
-Ortadoğu odaklı mı çalışacaksınız?
-Hayır. Filipinler’de ve Tayland’da da mülteci sorunu var. Çok daha geniş bakıyorum. Neden Türkiye’deki mülteci sorununu çözmekle başlamıyorsunuz? Bizim odağımız dünya. Meseleye milliyetçi bir gözle bakmıyorum. Yerellik bitti artık. Burada bir vakıf kuracaktım ama bürokrasi engel oldu. Yine deneyeceğim. TENT mutlaka Türkiye’de de kurulacak.
"YENİ GİRİŞİMCİLER UÇLARDA YAŞIYOR"
-Hep böyle mistik, inançlı bir adam mıydınız?
-Kadere inanırım ama “Parayı verip cennete gideyim” düşüncesinde değilim. Dünyaya gelişimizin bir sebebi olduğunu düşünürüm. Warren Buffet ve Bill Gates de “Niçin yaşıyoruz?” diye kendine sormuş. “Varlığımızı hayır işlerine bağışlayarak farklılık yaratabiliriz” diye düşünmüşler. Buffet’ı sokakta görseniz milyarder olduğuna inanmazsınız. Bill Gates de öyledir.
-Bu yeni moda mı?
-Zenginler artık klasik burjuva hayatını kenara bırakıp daha bohem mi yaşıyor? Yeni girişimci modeli çok daha rahat. Kalıpların dışında, uçlarda yaşıyorlar. Bir gün hamburger yiyip diğer gün en pahalı restoranlara gidiyorlar. Zaten hayatın içinde değilsen ne olup bittiğini fark edemiyorsun. Aslında bu Amerika’da hep vardı ama şimdi daha ‘cool’ oldu. Bill Gates ve Warren Buffet ile arkadaş mısınız? Hayır ama Bill Gates ile tanışıyoruz. Beni bu kampanyaya katılmaya o davet etti. Hayır işleri yaptığımı biliyorlardı. “Gel sesli yap, başkalarına ilham vermiş olursun” dediler.
"CEKET BİLE GİYMEM"
“Ofiste ayrı bir odam yok, tüm ekibin arasındayım. Her dakika ortada konuşuyoruz. Böyle daha enerjik oluyorum. Amerika’da ceket bile giymem. Kargo pantolon, tişört üstüne Chobani şapkamı takar, işe öyle giderim. İnsanın kendi gibi olması çok önemli.”
-Bill Gates gibi işadamlarıyla bir aradayken eziklik hissediyor musunuz?
-Hayır, burada dost olmak için burjuva kültürüne sahip olmaya gerek yok! Türkiye’deki burjuvalarla arkadaşlığınız var mı? Buradan pek arkadaşım yok. Sadece Muhtar Kent iyi dostumdur. Erzincan’daki arkadaşlarımla ilişkim hiç kopmadı. Çocukluk arkadaşım Sezai, Erzincan’da doğduğumuz kasabada öğretmenlik yapıyor. Buluştuğumuz zaman hiç ayrı yerlerde yaşamıyormuşuz gibi sohbet ediyoruz. Bir girişimcinin nereden geldiği, nerede oturduğu değil, ne yaptığı önemlidir.
-Peki, bu kadar zengin olduktan sonra hâlâ “Solcuyum” diyebiliyor musunuz?
-Kesinlikle şimdi daha solcuyum! Ekonomiye acayip güveniyorum. Business’ın bu hali dünyayı değiştirebilir.