FED, faizini yüzde 0.50'ye çıkardı. Bankacılar bunun Türkiye'ye etkisi konusunda, "Yabancı girişi başlarsa içeride
faiz ve kur geriler" yorumunu yapıyor. Bu gerilemenin hızını ise büyüme rakamları, jeopolitik riskler ve yabancı sermaye girişi belirleyecek.
Amerikan Merkez Bankası (FED) geçen hafta tarihi bir karara imza atarak sıfır
faiz politikasını sonlandırdığını duyurdu. Bankanın karar alma organı olan Açık Piyasa Komitesi (FOMC) iki gün süren ve çarşamba günü sonuçlanan toplantısının ardından 0.25 baz puanlık
Faiz artırımı yaptığını açıkladı. Böylece dünyanın en büyük ekonomisinde yedi yıldır sürdürülen faiz politikası tarihe karıştı.
Karar, belki tarihiydi ancak beklenmedik değildi. FED'in bu açıklaması hiç kimseyi şaşırtmadı. Çünkü aylardır tüm dünya ABD'den tam da 0.25 baz puanlık bir faiz artışı bekliyordu. Dolayısıyla herkes fiyatlamasını buna göre yaptı. Türkiye dahil çok sayıda ülkede önemli bir hareketlenme gözlenmedi.
ARTIŞIN DEVAMI GELECEK
Ancak burada asıl dikkat çeken FOMC'nin faiz artışlarını önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğini açıklaması oldu. FED tüm dünyaya 2016 yılında her biri 25 baz puan olmak üzere toplam dört kez faiz artıracağının sinyalini verdi. Böylece 2016'da faiz oranlarım yüzde 1.4'e, 2017'de 2.4'e, 2018'de ise 3.3'e çıkartabileceği ihtimalini masaya koydu. Tabii bu verilen rakamlar nihai değil. Önümüzdeki dönemde açıklanacak Amerikan istihdam verileri ve enflasyondaki gelişmelere göre değişebileceği unutulmamalı.
Ancak yine de hemen her ülke FOMC'dan gelen bu hedef rakamlara göre hesabını yapmaya başladı. Biz de dünyada yeni dengelerin oluşacağı bu yeni dönemi mercek altına alıp, Türkiye ekonomisi, faiz ve döviz piyasasının bundan nasıl etkileneceğini bankacılara sorduk.
Verilen yanıtlara göre, piyasalar ilk günlerde FED'e bir tepki vermese de önümüzdeki dönemde faiz artırım hızına, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın içeride izleyeceği politikaya, bölgemizdeki jeopolitik gelişmelere ve büyüme rakamımıza göre faiz ve döviz cephesinde dalgalanmalar yaşanacak.
"OLUMSUZ ETKİLEMEZ"
Akbank Hazineden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kerim Rota, FED'in faiz artışının ardından TCMB'nin de kendi politika sadeleştirme sürecine 22 Aralık'ta start vermesini bekliyor. FED'den ge-len sinyalleri ise karışık bulan Rota, "Kurul üyeleri, 2016 sonu itibariyle toplam kaç adet artırım gerçekleşebileceğine dair karışık sinyaller verdi. Ancak şu anki ortalama intiba, 2016 sonu hedef faizin yüzde 1.00-1.50 arasında olacağı yönünde. Yani geçmiş faiz artırım döngülerine kıyasla bu, son derece 'yumuşak' kalır. Bu da, piyasaların endişeye sürüklenmeyeceği yönündeki açıklamalarla tutarlı olur. Bu durumda Türkiye dahil gelişmekte olan ülkeler için olumsuz bir risk algısı beklenmez" diyor.
Rota, bu dönemde TCMB'nin ise FED'e paralel şekilde kendi poitika faizini yüzde 7.50 seviyesinden mevcut ağırlıklı ortalama fonlama faizi olan 9.00'a yükseltmesini bekliyor. Ancak Rota, TL üzerinde daha etkili olan yüzde 10.75'lik üst bant faizinde ufak bir indirim olacağını düşünüyor. Bu senaryoların gerçekleşmesi halinde bankaların kredi ve mevduat faizlerinin aşağı inebileceğini söyleyen Rota, şu değerlendirmede bulunuyor:
"Düşük petrol fiyatlarının cari açık, enflasyon ve büyüme üzerindeki olumlu etkisinin yanı sıra TL'nin reel değerinin düşük olması da önümüzdeki dönemi olumlu etkileyecek. Tüm bu pozitif beklentilerin ışığında dolar/TL beklentimiz 2.75-3.00 aralığı ile mevcut seviyelerin altında kalıyor. Euro/dolar paritesi için 1.05 olan küresel beklentiyi kullanınca, euro/TL beklentimiz 2.89-3.15 seviye-sinde oluşuyor."
YABANCI GİRİŞİ BAŞLAYABİLİR
Odeabank Bireysel Bankacılık Grup Müdürü Atilla Yenihayat'a göre, ocak ayından itibaren Türkiye'ye yabancı girişi başlayacak. 2015 yılında Türkiye'den yaklaşık 10-15 milyar dolarlık bir yabancı çıkışı yaşandığı tahmininde bulunan Yenihayat, "2013 Mayıs ayından bu yana global sermayenin kendi ana karasına geri dönme isteği arttı. Buna bir de Türkiye'nin artan jeopolitik riski eklenince bu yıl nette ciddi bir yabancı çıkışı gördük. Ancak FED'in faiz artırım kararının ardından, bu global belirsizliğin ve baskının önemli oranda azalacağını tahmin ediyorum. Ayrıca Avrupa'nın sıkıntılarının kısa vadede çözümlenmesi zor görünüyor. Buna bir de Türkiye'nin jeopolitik risklerinde azalma eklenirse bu yabancı yatırımcı girişini destekler? diyor. Yabancı girişinin, ocak ayının ikinci yarısından itibaren kendini hissettireceğim tahmin eden Yenihayat, bu senaryoya göre beklentilerini şöyle özetliyor:
"Bu durumda bono faizleri yüzde 9.5-11 bandım koruyacak. Şimdilik yüzde 9.5 seviyesinin kırılması zor görünüyor. Aynı dönemde hisse senedi piyasası 75.000-76.000 seviyesini deneyebilir. Dolar kur tahminim 2.90-2.95, euro tahminim 3.15-3.17, döviz sepet tahminim ise 3-3.05 TL. Türkiye'de faiz seviyesi bozulmadığı sürece piyasa bozulmaz."
"GLOBAL BÜYÜMEYE DİKKAT!"
Anadolu Bank Hazine Bölümü Başkanı Akın Cihan Ateş'e göre ise, FED faiz artırımı Türkiye'de faiz ve döviz kurlarında yükselişe neden olacak. Ancak bu yükselişin düzeyini global ekonomilerdeki büyü-me oranı ve jeopolitik riskler belirleyecek. Türkiye ve dünya açısından 2016 yılındaki en büyük riskin ise tartışmasız global büyüme rakamları olduğunu söyleyen Ateş, "Dünyada büyüme ile ilgili büyük bir endişe var. Bu emtia fiyatlarında da kendini gösteriyor. Emtia fiyatları rekor seviyelere gerilemiş durumda. Tabii bu durumdan emtia üreticisi özellikle gelişmekte olan ülkeler ve ekonomileri çok olumsuz etkileniyor. Söz konusu ülkelerin risk algısı da olumsuz etkileniyor. Bence asıl risk bu" diyor.
Para yöneticilerinin tamamı FED'in aldığı 0.25 baz puanlık faiz artırım kararının tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de fiyatlandığı görüşünde. Bu nedenle FED'den gelen açıklamadan sonra Türkiye'de faiz ve döviz cephesinde önemli bir hareket yaşanmadığına dikkat çeken Ateş, önümüzdeki döneme ilişkin şu tespitte bulunuyor:
"FED'in bu kararının ardından Türkiye'nin fonlama maliyetleri doğal olarak yükselecek. Global büyüme devam ettikçe FED faiz artırımını sürdürecek. Doğal olarak bu ortamdan gerek finansal, gerekse jeopolitik riski nedeniyle kırılganlığı yüksek olan Türkiye de etkilenecek. Bu durum yabancı sermayeyi de ürkütüyor. Türkiye'nin ekonomik büyümesi açısından yabancı sermayenin girişini sürdürüp sürdürmeyeceği çok önemli. Ancak kısa ve orta vadede bakarsak kurlar ve faiz oranlarında bir miktar yükseliş göreceğimizi söyleyebilirim. Bunun düzeyini ise, global büyüme, Türkiye'ye ya-bancı sermaye girişinin seviyesi, jeopolitik riskler gibi değişkenler belirleyecek."
Akın Cihan Ateş, bu ortamda TCMB'nin ise faiz artırmak yerine TL'de bir miktar daha sıkılaştırma ya-pacağını öngörüyor. Buna göre de ortalama fonlamanın 9'un üstüne çıkması bekleniyor.
PARANA GÖRE FAİZ
Yılın son günleri bankalar arasında mevduat kapma yarışı iyice kızıştı. Her yıl olduğu gibi bu yıl da bankalar yılsonu bilançolarında yüksek tutarda mevduat tutabilmek için deyim yerindeyse kesenin ağzını açtı. "Bilanço makyajı" olarak da ifade edilen bu durum, tasarruf sahiplerine yarıyor. Bugün 100 bin TL gibi bankacılık sistemi için küçük olarak adlandırılan mevduatlara bile bankalar yüzde 12.5'lar civarında faiz uyguluyor. Ancak edindiğimiz bilgiye göre para tutarı 10-15 milyon TL'ye ulaştığında faizler yüzde 13.30-13.50 bandına çıkıyor.
Bu dönemde döviz tevdiat hesaplarına uygulanan faiz oranları da yükselmiş durumda. Yüksek tutarlardaki paralara bankalar yılbaşına kadar geçecek sürede yüzde 2.50-2.75 arasında faiz teklif ediyor. Bu yıl mevduat kapma yarışının çok daha zorlaştığını söyleyen bir bankanın üst düzey yetkilisi, "Artan jeopolitik riskler yüzünden yabancı yatırımcıların Türkiye'den çıkışı hızlandı. Bu da TL sıkışıklığını artırdı. Herkes bilançosunu iyi kapatabilmek için büyük çaba harcıyor" diyor.
Para Dergisi