Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Robert Frank bir gün New York’ta tenis oynadığı sırada kalp krizi geçirdi; kalp krizi kurbanlarının yüzde 98’ini öldüren bir durum. Ancak kalp krizini atlatmayı başaran Frank iki hafta sonra yeniden kortlara döndü.
Peki bu nasıl oldu? Marketwatch'ın haberine göre, Frank’ın yere yığıldığı tenis kortunun biraz uzağında bir trafik kazası meydana gelmişti. Kaza yerine iki ambülans gelmiş ancak kaza geçirenlerin durumu ağır olmadığı, hafif yaralarla atlatıldığı için ikinci ambulans boşa çıkmıştı. Böylece boşta kalan ambulans birkaç dakika içinde Frank’ın imdadına yetişti.
Cornell Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan 71 yaşındaki Frank, “Bugün hayattaysam bunu tamamen şansa borçluyum” diyor. Dokuz yıl önce yaşadığı bu nahoş olayı atlatan Frank, o zamandan beri hayatını borçlu olduğu şans faktörü üzerinde kafa yormakla meşgul ve bunu kendi uzmanlık alanı olan ekonomiye uygulayıp, son derece kritik bir konu olan servet edinmekle şans arasındaki bağı incelemeye odaklanmış bulunuyor.
Frank’a göre, şans ve para sözcüklerinin aynı cümlede kullanılması insanları rahatsız ediyor. “Bazıları her şeyi kendi inisiyatifleriyle başarmadıklarını duymaktan hoşlanmıyorlar” diyor.
Ekonomi profesörü yeni kitabı “Success and Luck: Good Fortune and the Myth of Meritocracy”de şansın başarıdaki -ve de servet edinmedeki- rolünü inceliyor. İşte, kitaptan önemli satır başları:
Zenginliğinizi bizzat kendi çabalarınıza borçlusunuz ama yüzde 100 değil…
Frank her şeyden önce zengin olanların bu serveti oluşturmada birincil faktörün kendi çabaları olduğunu kabul ediyor. Bill Gates, Warren Buffett gibi başarılı insanlar salt şanslı oldukları için bu noktalara gelmediler. Frank, “pazarda kazananların büyük bir bölümü hem son derece yetenekli hem de çalışkan” diyor.
Ancak yine de şans faktörü yadsınamaz. Nitekim bunu bazı istatistiklerde görmek mümkün. Örneğin, profesyonel hokey takımlarında, araştırmacılar oyuncuların yüzde 40’ının yılın ilk üç ayında doğduklarını ve yalnızca yüzde 10’unun doğum aylarının ekim, kasım ve aralık olduğunu belirlediler. Bunun nedeni, Frank’ın varsayımına göre, 1 Ocak tarihinin genç hokey oyuncuları için kayıtların sona erdiği tarih olması ve yaşça daha büyük çocukların da akranlarına göre daha avantajlı konuma gelmesi. Benzer bir fenomene CEO’lar arasında da rastlandı. CEO’ların üçte birinden daha azı haziran ve temmuzda doğmuştu ve bu da tesadüfle açıklanmayacak bir tabloydu. Yaz aylarında doğan çocuklar okula başladıklarında sınıfın en küçükleri oluyorlardı.
Öte yandan, Frank Microsoft’un kurucularından Bill Gates’in de 1960’larda büyümüş olmasına rağmen öğrencilere sınırsız bilgisayar erişimi sağlayan ender okullardan birine gitmiş olmasının başarısında önemli rol oynadığına dikkat çekiyor.
Peki bu şans faktörü olmasa, Gates bugünkü servet ve şöhrete sahip olabilir miydi? Tabii ki olabilirdi. Ancak Frank’ın tezi, ekonomimizin fark yaratmada şansın rolünü artıran bir yöne doğru evrildiğine dikkat çekiyor.
Kazanan pazarın bütününü alır
Frank 20 yıldan daha uzun bir süredir, rekabetin kıyasıya bir hal aldığı ve yalnızca tepedeki çok az sayıda kişinin bütün ödülleri topladığı “kazanan pazarın bütününü alır” maddesini inceliyor. Frank’a göre, milyonlarca insanın rekabet ettiği ve kazananların da yarışanların binlerce katı kazanç sağladığı ekonomi bu yönüyle gittikçe daha çok spor ve müziğe benziyor.
Amerikalı ekonomist, “teknoloji, yaptıkları işte çok iyi olanların coğrafi erişim kapasitesini genişletti “diyor.
Öte yandan, bu “kazanan pazarın tümünü alır” maddesinde şans da çok önemli bir rol oynayabiliyor. Frank bunu simülasyonlu bir örnekle açıklıyor: Her yarışmacının becerilerine rasgele bir “şans” puanının verildiği bir turnuva düşünelim. Bu basit senaryoda en çok beceri sahibi olan kazanıyor. Ne kadar çok yarışmacı olursa, kazananın puanı da o kadar yüksek olacak.
Şimdi de, her katılımcıya rasgele bir “şans” puanı vererek, şans unsurunu devreye sokalım. Bu puan her şeye rağmen yüzde 98’lik payı olan becerilere karşı sadece yüzde 2’lik bir paya sahip olabilir. Ancak yine de yüzde 2 bile en çok beceriye sahip yarışmacının saf dışı bırakılması için yeterli bir oran.
Yapılan hesaplamalar, katılımcı sayısı arttıkça kazanma olasılığının da güçleştiğini gösteriyor. Bin katılımcının olduğu bir yarışmada en becerikli olan denemelerin yüzde 22’sinde başarılı olurken, 100 bin katılımcı söz konusu olduğunda bu oran yüzde 6’ya geriliyor.
Frank’ın vardığı sonuç şu: Çok fazla sayıda yarışmacının olduğu bir yarışmanın kazanılabilmesi için her şeyin yolunda gitmesi gerekiyor. Bu performansta şans çok az bir paya sahip olsa bile, şansı yaver gitmeyen bir yarışmacının başarılı olması çok zayıf bir ihtimal.
Peki işlerin daha adaletli olması sağlanabilir mi?
Şansımızı kontrol etmek elimizde değil ama yine de bir şeyler yapamaz mıyız? Frank tek çarenin eğitime, altyapıya ve başarıda rol oynayan tüm diğer faktörlere daha fazla yatırım yapmak olduğunu söylüyor. Kamusal yararı olan girişimlere daha çok kaynak aktarılması gerektiğine inanıyor. Bu da tabii ki daha fazla vergi alınması anlamına geliyor. Frank’a göre, vergilerin artırılması da zenginlerin gözünü çok fazla korkutacak bir durum değil.
Fortune Türkiye
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.