<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemYunanistan’a götürülen helikopterde CIA ajanı vardı----

Yunanistan’a götürülen helikopterde CIA ajanı vardı

Yunanistan’a götürülen helikopterde CIA ajanı vardı
01 Ağustos 2016 - 13:30 www.finansingundemi.com

AK Parti Erzurum Milletvekili Orhan Deligöz, darbe girişimi sonrası 8 askerin Yunanistan’a kaçtığı helikopterde bir de CIA ajanının bulunduğunu ileri sürdü.

FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz’daki darbe girişimi sonrası Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Korucuk Mahallesi nüfusuna kayıtlı Rabia- Ramiz Gülen çiftinin 11 çocuğundan üçüncüsü olarak 27 Nisan 1941 tarihinde dünyaya gelen Fethullah Gülen’in babasının adının verildiği Yıldızkent semtindeki caminin adını değiştirmek için Milletvekili Orhan Deligöz harekete geçti. Merkez Palandöken İlçesine bağlı Hüseyin Avni Ulaş Mahallesi’ndeki Ramiz Efendi Camisi’nin adı, Deligöz’ün girişimleriyle bir günde değiştirilerek ’Millet Cami’ oldu. 

İsim değişikliği sonrası Milletvekili Deligöz, Millet Camisi’ni ziyaret ederek ikindi ve şükür namazı kıldı. Namaz sonrası cami önünde açıklama yapan Deligöz, 17-25 Aralık operasyonları sonrası Palandöken Ak Parti İlçe Başkanı Haktan Ömeroğlu’nun caminin adının değiştirilmesi için girişimlerde bulunduğunu ancak sonuç alamadığını hatırlattı. Orhan Deligöz şunları söyledi: "Fethullah Gülen ve ailesini anımsatan herşeyi silinmesi, izlerinin bile yok edilmesi gerektiğini düşündüğümüzden, hemen müracatımızı yaptık. Türkiye’de Millet Camisi’nin ilki Beştepe’deki CumhurbaşkanlığıKülliyesi’nde. İkinci Millet Cami ise Erzurum’da. İsim değişikliği olduktan sonra ilk ziyaretimi yaptım. Huzur ve gönül rahatlığıyla, huşu içinde namaz eda ettim. Gözyaşlarıyla, kandırmacalarla milletten toplanan paralarla yapılan caminin adı ’Millet Cami’ oldu. Bunun huzurunu, mutluluğunu yaşıyorum. Erzurum genelinde 26 yurttespit edildi, hepsine el konuldu. Mal varlığı sayıldı, hazineye kaydedildi, bundan sonra devletimiz işletecek. Uygun olanlar YURTKUR’a devrerilecek, milli eğitimin ihtiyacı olanları onlar işletecek. İhtiyaç olmayanlar kiraya verilecek. Milletten toplanan paralarla yapılan bu taşınmazlar, gayrımenkuller tekrar milletin malı oldu."

GÜLEN’E, ’MİLLETİN ARASINA SIZMIŞ AJAN’ BENZETMESİ

Erzurumlular’ın Fethullah Gülen’in nüfus kaydının silinmesini istediğini savunan Deligöz, İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürü ile görüştüğünü ancak mevzuatta böyle birşey olmadığını belirtti. Tek yolun vatandaşlıktan çıkarılmak olduğuna işaret eden Deligöz, "Tek yolu var vatandaşlıktan çıkarmak. O zamannüfusumuzdan silebileceğiz. Onu da biz istemiyoruz. Çünkü onu geri getirip asacağız. Buradan bütün Türkiye’ye duyuruyorum. Bilinsin istiyorum o şahıs Erzurumlu değil, Bitlis’ten göç etmiş babası. Bitlisliler alınmasın, oradan da öyle bir adam çıkmaz. Kim bilir orayada nereden gitmiştir. Bunlar Türk olamaz diye düşünüyorum. Bunlar ta zamanında hainlikle, sinsilikle bu milletin arasında sızmış ajanlar olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

’DARBE OLSAYDI DAEŞ TÜRKİYE’YE GELECEKTİ’

Fethullah Gülen ile CIA’nın Ortadoğu ve Türkiye Masası eski Şefi Graham Fuller arasında bağ olduğunu öne süren Milletvekili Orhan Deligöz bu konuda şöyle konuştu:

"Şu kesinleşti ve ortaya çıktı. Amerikan ajanı olan Türkiye CIA İstanbul masası şefi Fuller vardı. Bu Fuller 1964’te Türkiye’ye geliyor istihbarat masası şefi olarak. 1966’da da Fethullah Gülen cemaati kuruluyor. Yıllar sonra da Fuller’in kefaletiyle Amerika’da oturma izni alıyor. 1964’lerden beri bunlar planlandı, yetiştirildi. Yabancı misyon şeflerinin kontrolünde bu hareketin geliştirildiği ortaya çıkmaktadır. Yine hazindir 15 Temmuz darbe gecesi o Fuller denen adam İstanbul’daydı. İstanbul Büyükada’da bir otelde toplantı yaptılar uzmanlarla. Hatta Amerika’ya canlı bağlanmak için tesisat kurmuşlar. Türkiye’deki darbeyi nasıl yöneteceklar, sonuçlar nasıl olacak, diye. Muhtemeldir ki Yunanistan’a kaçan helikopterin içerisinde, Fuller’i kaçırdılar o gece. O 8 asker kaçtı denilen helikoperin içerisinde Fuller de vardı maalesef. Dolayısıyla büyük bir bela atlattık. ’Bir musibet bin nasihatten evladır’ atasözünü hatırladım. Yoksa biz bu millete nasıl anlatırdık. Biz geçmişten beri biliyorduk bunun ajan olduğunu, dillendiriyorduk da anlatamadık. Yabancı misyon şefleri var işin içinde. Türkiye’nin doğusunu Ermenistan’a, Kürdistan’a pay edeceklerdi amaç buydu. 17-25 Aralık operasyonlarında Cumhurbaşkanımız feryat etti kimse anlamak istemedi, ’olur mu öyle şey?’ dediler. Nasıl ki bombalar başımıza aşağı yağdıysa, bu darbeye girişen asker görünümlü hainler ’evet biz Fetö’nün itleriyiz’ dediyse o zaman açığa çıktı. Çok ucuz atlatıldı. Eğer darbe olsaydı DAEŞ’in Türkiye’ye gelme planı vardı. DAEŞ Türkiye’ye gelecekti ve insanlarımızı aynen Suriye’de Irak’ta yaptıkları gibi boğazlayacaklardı."

’BUNLARDA DİN, İMAN YOK’

Fethullah Gülen’in Korucuk’taki evinin tuvalet olması için vatandaşlardan telefon ve mesaj aldığını ifade eden Deligöz, Fethullah Gülen’in Erzurum’un adını kirlettiğine ileri sürdü. Erzurumlunun ihaneti affetmeyeceğini, ilk gece 150 bin kişinin Erzurum’da meydanları doldurduğunu belirten Orhan Deligöz, "Babası böyle bir hain yetiştirmek istemezdi sanırım. Böyle bir hainin babası olmak istemeyeceğini düşünüyorum. O kimse, kemikleri sızlıyordur. Ama o da böyle bir haindiyse tabi ihtimal bunlar belki de gurur duyacaktı, onu bilemeyiz. Kırtasiyeci bir arkadaşım anlattı. 17-25 Aralık operasyonu sonrası çocuklarını bunların okulundan alıyor ve ’kalan parayı da ödemeyeceğim’ diyor. Ertesi gün geliyor ve çocuklarını alamazsın, gönder diyorlar. Kabul etmiyor. Onlar da çok kalın Tıp öğrencilerinin okuduğu ingilizce kitapları getiriyorlar, ’hayrına bari şunların fotokopisini çek’ diyorlar. Uzun süreceği için de kitapları bırakıp gidiyorlar. Arkadaş anlatıyor; ’Birkaç saat sonra kırtasiyeciye polis ve maliyeciler baskına geliyor. Tutanak tutuyorlar. Arkadaş, ’Kaçak kitap fotokopisi çekmekten bir sürü ceza yedim, hapis cezası aldım’ dedi. Bunlar böyle adamlar. Din, iman, ölçü, prensip, ilke yok. Herşeyi kullanıyorlar" diye konuştu.

ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)