Odeabank, başta emtia fiyatlarındaki geri çekilme olmak üzere küresel deflasyonist ortam ve Rezerv Opsiyon Mekanizması sayesinde uzun süredir görece düşük seyreden TL volatilitesini ve kredi artışını yavaşlatmak konusunda politika duruşundaki değişimi dikkate alarak yılsonu enflasyon tahminini %6,3'ten %6,1'e revize etti.
Odeabank'ın konu ile ilgili raporuna göre, gösterge bono faizi tahmini yılsonu için %7,5'ten %6,5'e, yıl ortalaması için de %7,0'den %6,3'e çekildi.
Raporda şu bilgiler verildi:
"Dünya ekonomisi 2012 başından itibaren yavaşlayarak, son çeyrekte beklentilerin altında bir büyüme kaydetti. 2013 yılında ise 2012'nin sınırlı üzerinde bir büyüme kaydetmesi bekleniyordu. Fakat son dönem verileri, ekonomik aktivitenin baskı altında kalmaya devam ettiğini gösteriyor. Dördüncü çeyrekte yıllık bazda %3,1 artan dünya üretimi Ocak ayında sadece %2,4 artarken, üretime ilişkin öncü göstergeler de halen aşağı yönlü risklerin sürdüğüne işaret ediyor. Ekonomilerde toparlanmanın gecikmesinde en önemli etken, dünya büyümesini 2012 boyunca aşağı çeken Euro Bölgesi ekonomilerine dair belirsizliklerin, son Güney Kıbrıs süreciyle birlikte yeniden artmış olmasıdır. ABD ve bazı gelişmekte olan ekonomilerde ılımlı toparlanma işaretlerinin yanı sıra Japonya Merkez Bankası'nın olağanüstü genişlemeci para politikasına karşın, mevcut durumda Avrupa'da görünümün üç ay öncesine kıyasla kötüleşmesi faizleri baskı altında tutuyor. Her ne kadar Avrupa ekonomisi daha fazla politika desteğine ihtiyaç duysa da, yapısal sorunlar ve mevcut piyasa fiyatlamalarını dikkate alarak yapılabileceklerin sınırlı olduğunu düşünüyoruz. Bu durum kısa vadede ciddi bir global deflasyonist riske işaret ediyor.
Başta emtia fiyatlarındaki geri çekilme olmak üzere küresel deflasyonist ortam ve Rezerv Opsiyon Mekanizması sayesinde uzun süredir görece düşük seyreden TL volatilitesini ve kredi artışını yavaşlatmak konusunda politika duruşundaki değişimi dikkate alarak yılsonu enflasyon tahminimizi %6,3'ten %6,1'e revize ediyoruz. Esasen revizyonun daha ciddi boyutta yapılabileceğini düşünmekle birlikte, gıda fiyatları ve vergi/zam politikasına ilişkin belirsizlikleri dikkate alarak temkinli olmayı tercih ediyoruz.
Global ekonomide normalleşmenin bir sonucu olarak beklediğimiz reel faizlerdeki artış öngörümüzü küresel deflasyonist ortam nedeniyle öteliyoruz. Bu çerçevede gösterge bono faizi tahminimizi yılsonu için %7,5'ten %6,5'e, yıl ortalaması için de %7,0'den %6,3'e çekiyoruz. İlk çeyrekte küresel çapta yaşanan sorunlara rağmen yabancıların tahvil alımlarını yüksek seviyede sürdürmesi ve Merkez Bankası'nın son
faiz indirimiyle zımni olarak %7,0 olarak belirlenen üst sınır bono faizlerindeki artışı sınırlıyor.
Benzer şekilde sepet/TL tahminimizi yılsonu için 2,11'den 2,09'a, yıl ortalaması kur tahminimizi de 2,10'dan 2,08'e çekiyoruz. ROM sayesinde sıcak para girişlerinin rezerv olarak piyasadan çekilmesinin bir sonucu olarak, önceki yılların aksine finansal piyasalarda risk iştahı azaldığında TL'nin sepete karşı değer kaybının sınırlı kalması ve Euro/Dolar paritesindeki düşüşün Dolar/TL'de önceki dönemlere kıyasla daha sınırlı yükselişe yol açması dikkat çekiyor.
İkinci kez yatırım yapılabilir kredi notu seviyesine ulaşmak veya BDDK önlemleri ile sağlıklı büyüme patikasının güçlenmesi gibi risk primlerini azaltacak bir gelişmenin hayat bulduğu ortamda, Merkez Bankası'nın hem politika faizinde hem de
faiz koridorunda ilave indirimler yapabileceğini tahmin ediyoruz. Sağlıklı büyümeye ulaşabilmek için tüketici kredilerini arz yönlü olarak frenlemeye yönelik makro-ihtiyati politikaların yararlı ve destekleyici olduğunu düşünüyoruz. Bu açıdan BDDK'nın tüketici kredilerinde karşılıkları artırması, hem daha düşük enflasyon hem daha düşük
Faiz imkânı sunabilecektir. Aksi halde Merkez Bankası politika faizini indirse bile, makroekonomik riskleri gözetmek adına ortalama fonlama faizini ya mevcut seviyesine yakın seviyelerde veya daha dalgalı bir seyirde tutmak zorunda kalacaktır.
Merkez Bankası'nın 30 Nisan'da yayınlayacağı Enflasyon Raporu'nda ise, yıllık bazda Mart'ta enflasyonun %7,3'e ulaşmasına rağmen, aşağı yönlü riskler ışığında %5,3'lük yılsonu enflasyon tahminini koruyacağını ya da hâlihazırdaki enflasyon tahmininin düşük olması nedeniyle -gıda enflasyon tahminini yukarı çekmek suretiyle- sınırlı seviyede artıracağını düşünüyoruz.
Türkiye'de enflasyonun gelişmekte olan ülkelere kıyasla daha yüksek olmasına karşın görece düşük faiz ortamı ve yılsonu enflasyon tahmininin piyasa beklentilerinin oldukça altında olması ise, Merkez Bankası'nın iletişim politikasını güçlendirmesinin önemini gösteriyor."