Yılmaz Vural'dan çarpıcı açıklamalar
Deneyimli teknik direktör Yılmaz Vural, Gençlerbirliği ile yollarını ayırmasını ve İlhan Cavcav ile arasında yaşananları Akşam Raporu'nda anlattı
Gençlerbirliği'nden olaylı bir şekilde ayrılan Yılmaz Vural, yaşadıklarını Ece Üner'in sunduğu Akşam Raporu'na anlattı.
İŞTE VURAL'IN AÇIKLAMALARI
"BÜLENT KORKMAZ'I ARADIM"
"Futbolun kabahati yok uygulayanlar bizler. Bülent'i aradım eşiyle görüştüm. Geçmiş olsun diyecektim. Ben Mersin'de de çalıştım. Aynı şey orada da başıma geldi. Final maçı oynayacağız, Süper Lig'e çıkma maçı. Takımı oraya kadar getirmişiz, o yokluklara rağmen. 2 gün var maça sözleşmemi feshetmişler... Anlamak mümkün değil. Bülent'in durumu çok garip. Kampta takımın başındayken sözleşmesi feshediliyor ve yeni antrenör gelip Bülent oradayken takımı çalıştırıyor. Bu çok kötü birşey."
"SEN ANTRENÖRE SAYGISIZLIK YAPACAKSIN..."
"İlhan ağabey 80 yaşında. Herşeyi demeye hakkı var. Adı çıkmış ya duayene... Ne duayeni ya? Bu kadar kısa başkanlık döneminde 60 tane antrenör yolluyorsa saygı duymam böyle bir başkan tipine. Sen antrenöre saygısızlık yapıcaksın ben sana hala "ağabey" diyicem. Böyle birşey yok! Şimdi İlhan Cavcav şöyle haklıydı. Kulüp neyden oluşuyor? Senden, benden, başkanla antrenörle futbolcularla... Bizler olmasak kulüp var mı? Biri olmassa birinin olmadığı bir sistemde sen hep "kendine bir iş olsun" diye düşünürsen marangoz keseri gibi bu yanlış olur. Kulübü ben oluşturuyorum. Ben olmassam kulüp mü olur? Oyuncu olmazsa kulüp mü olur? Özellikle oyuncular baş aktörlerdir. Yani herkesin kendi mecrasında işini yapabilecek konumda sistemin gelişmesi gerek. "
"Üzüldüğüm konu şu Ece; 35 yıl Almanya'da yaşadım. Bütün eğitimimi orada yaptım. Üniversitelerini bitirdim. Dünyanın en önemli antrenörlük kurslarını yaptım. Bir Türk vatandanşıyım. Babamın işçi çoçuğum ben. Öğrendik ettik, geldik ülkemize. Birşeyler veririz diye. Gelirken dediler ki bana "Yılmaz burası Türkiye" bu lafa uyuz oluyorum "Burası Türkiye" ne yani. Türkiye bilimin doğrularını red mi edecek? Türkiye mi şartlara uyacak yoksa şartlar mı Türkiye'ye uyacak? Bakıyosun şartlar Türkiye'ye uyuyor. Böyle saçmalık mı olur? Bilimin şartlarını bile Türkiye şartlarına uydurmak zorundasın... O zaman gelişemezsin hiçbir konuda."
"NEREYE GİDECEĞİZ O ZAMAN"
"Süper Lig'de 18 tane kulüp var. Ben bunların şuankilerinde 11 tanesinde çalıştım. Ve bir lig kulübünden teklif geliyor size. Ben şartlarımı koyuyorum. Adama diyorum ben şartlarım şu, ekonomik talebim bu, sizden teknik idare isteklerim var ve hepsini kabul ediyor. Yapıyorum sözleşmemi yollarsa çekecek ceremesini. Ben bir profesyonelim. Sen böyle yapıyorsan bu senin sorunun. 1.5 sene anlaşma yapıyorum İlhav Cavcav ile kimse 1.5 sene imzalamamıştır Cavcav'la sözleşme. İnsanlar çok basit bakıyor olaya. Gitme, ona gitme.. Türkiye Ligi'nde bir sürü kulüp başkanının aynı tarzda istekleri. Bakın Mersin İdmanyurdu. Orayada gitme o zaman. Öbür tarafta onada gitme. Nereye gidicez biz o zaman. Uzaydan bir takım gelecekte onu çalıştırcak halimiz yok. Bu arkadaşlarla çalışacağız."
"KİM KORUYACAK HAKKINIZI?"
"Bir sürü teknik direktör arkadaşım aradı. Hala aramaya devam ediyor. Benim telefonda konuştuklarımla arkamda olma! Ses çıkarın kardeşim. Gelin bir araya hakkınızı koruyun kardeşim. Kim koruyacak hakkınızı? Bir derneğiniz var. Kim bunun başında? Birisi var. Gidin bu adamı ikna edin. Yani 20 kişilik bir sivil toplum örgütünün başında olan arkadaşımız 65'te kurulmuş bir dernek hala meslekleşmemişse. Onu disipline edemiyorsan, çalışanın hakkını koruyamıyorsan... Sen benim başkanımsın kulüplerin değil. Beni koruyacaksın veya insan bir nezaketen aramaz mı? "Ya Yılmaz başına birşey geldi. Ne oldu kardeşim anlat bakalım. Bir mahkeme kuralım burada haklıysan peşinden gelelim. Haklı değilsen lanet olsun ne yapıyorsan yap senin bireysel hatandır" demez mi? Yok ya böyle bir saygısızlık."
"FATİH TERİM ARADI.."
"Fatih Terim hocamız sağolsun bu olay yaşandıktan sonra hemen. Teşekkür diliyorum buradan kendisine. "Hocam ne oldu?" dedi. Dedim "ne olacak hocam, 21 yaşında bir futbolcu geldi bana dedi ki "Başkan seni 18 kişilik oyuncu listesinde istemiyor" Türkiye'de antrenörlük maskaralığa dönmüş. Yani siz prensiplerinizde kurallarınızda adalet dağıtarak iş yaptığınız yerde ne oyuncu istiyor, ne de yönetici istiyor... Herkes kafasına göre antrenör görmek istiyor. Oyuncu diyecek "bana izin ver" hoca karışmayacak "git evladım canım benim diyecek. Beraber "yemeğe gideceksin sinemaya gideceksin" yani adamın canını yakmayacaksın. Böyle bir karakter olur mu ya..."
AHMET ÇALIK OLAYI
"Şunu bilmesi lazım 21 yaşında bir çocuk kulüp tarafından takım kaptanlığı verilmiş. Ben Ahmet'i aradım. Dedim ki "Başkan birşey söyledi doğru mu? evladım" dedim. "Evet hocam" dedi. "Ne oldu evladım" dedim. "Biz toplantı yaptık. Siz son antrenmanda bizi çok durdurak antrenman yaptırdınız, üşüdük. Yabancı futbolcuları mağlup olunca erken çağırdınız bu işe çok bozuldular. Siz çok uzun toplantılar yapıyorsunuz." diye şikayetçi oldu. Birde "En önemlisi hocam biz küme düşüyoruz. Siz takımı atak oynatıyorusunuz" dedi. "Bizi defansif oynatıp oradan kontra atak yapmamız gerekmiyor mu?" dedi. Şimdi Allah sabır veriyor insana. "Teşekkür ederim evladım" dedim kapattım telefonu. Sonra kendisi bana dönüyor çıldırttı beni. Ben ona ahlaksız dedim. Sportif ahlakı sıfır olan bir oyuncu. El insaf biz daha kulübe geleli 4 gün olmuş antrenman sahasına gidişi bilmiyoruz. "Bak oğlum" dedim. Bu antrenörlerde çoluk çocuk sahibi. Siz bu davranışınızla 24 kişinin işsiz kalmasına sebep oluyorsunuz. Sizin ananıza avradınıza küfür mü ettik? Hakaret mi ettik? Biz ne yaptık oğlum bu kadar nefret ettiricek. "Aman bu adamdan birşey olmaz. Biz yemin ediyoruz takımı ligde tutacağız" Böyle vaadde bulunuyorlar başkana. Kulüp başkanıda oyuncular istedi diye hoca yollayacak hale gelmiş. Böyle bir saçmalık yok!"