Yiğit Bulut'tan başkanlık açıklaması!
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, ekonomik devriminin Başkanlık sistemi ile ilgili ilişkisini açıkladı
Türkiye'nin üzerinde kafa yoracağı en önemli iki mesele Başkanlık sistemi ve yeni anayasa olacak. Peki bugünlerde herkesin üzerinde tartıştığı 'Başkanlık' sistemi nasıl olacak, Türkiye'ye neler katacak? Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, 'Başkanlık' sistemini Akşam'a anlattı:
YENİ TÜRKİYE DOKTRİNİ
Başkanlık nedir sorusuna cevap ararken sadece Başkanlık kavramını değil bence Yeni Türkiye Doktrini ve çerçevesini tartışmalıyız… Bu noktada soralım ve sohbetimize bu kapsamda devam edelim; Türkiye'yi 2023 yani Cumhuriyetimizin 100. yılına taşıyacak 'ana doktrin' neleri içermeli? Lafı uzatmadan sizler de katılın ve birlikte sorgulayalım;
'BÜYÜK TÜRKİYE'YE GEÇİŞ
Dünya genelindeki büyük değişim ve etkileşim sonucu Türkiye tarihi fırsatların eşiğinde! Böyle bir 'kaos' görünümlü gerçeklik içinde, yeni bir 'teze' ve değişimi kapsayan yeni bir 'paradigmaya' ihtiyacımız var. Ben buna '2023 büyük Türkiye’ye geçiş için ana doktrin' diyorum. Bu doktrin Başkanlık ve yeni anayasa kavramlarıyla ayrılamaz ve birlikte sorgulanmalı!
'ETNİSİTE' ÖZÜR DEĞİL
Her şeyden önce bu 'doktrin' net bir özelliğe sahip olmalı ve Türk devletini-milletini daha doğrusu bu topraklarda ve bu coğrafya üzerinde yaşayan herkesi bağlarından kurtaran, korkularımızı yok eden ve en önemlisi 'etnik zenginlik' gibi tehdit algılamalarının-zorlama korkuların aslında 'fırsat' olduğunu ortaya koyan bir temele oturmalı. Daha açık yazayım; 'etnisite' bir özür değil, doğru değerlendirildiğinde “daha büyük olana düzenli geçiş sağlayabilecek” bir özellik!
TEK KİMLİKLİ-ÇOK KÜLTÜRLÜ
Peki 'etnisite' avantaja çevrilerek yeni kimlik nasıl tanımlanmalı? Net olarak ifade edeyim: 'Tek kimlikli-çok kültürlü' yeni ulusal etiketimiz tanımlanmalı ve bu topraklardaki herkesi içine alacak şekilde yapılanmalı! Tekrar ediyorum; ana doktrin ve detayları hepimizi kavrayacak şekilde olgunlaştırılmalı!
'KARIŞMAZ' DİYENLERE CEVAP!
Türkiye’nin bu doktrin içinde 'nereye gittiği' net detaylarıyla belli olmalı ve AB ile üyelik sürecimiz net bir şekilde karara bağlanmalı! 'Bizi ileriye taşıyacak sentez'in kendi geçmişimizden oluşacağı detaylandırılarak çok iyi ifade edilmeli!
Bu madde ve bir sonraki ile 'Başkanlık ile ekonomi birbirine karıştırılamaz' diyenlere de bir cevap verelim; 'Ekonomik devrim Başkanlık dinamiğinde yatar!'
SEKTÖRLER YAPILANMALI
Türkiye, siyasi tezi ve yönünü tanımlarken; savunma, bankacılık-finans-sermaye piyasaları, enerji, telekomünikasyon, medya sektörlerini ileriye dönük olarak 'makro planlar' çerçevesinde yeniden yapılandırılmalı. En önemlisi, yabancıların ve 'içimizdeki yabancıların' kontrolüne ve insafına terk edilmiş görünen Türk bankacılık sistemi düzenlenmeli ve gerekirse yeni lisanslar verilerek sektörün yapısı ve ağırlığı mutlaka değiştirilmeli. Katılım bankacılığı desteklenerek bu yolda kamu kesinlikle öne düşmeli ve düştü!
AVRASYA BORSASI ŞART
Özellikle sermaye akışlarını 'Avrupa' ve 'IMF-Dünya Bankası' ipoteğinden kurtaracak şekilde ve en önemlisi çevre ülkelere burada yatırım yapma imkânını sağlayacak düzenlemeler hayata geçirilmeli. İran, Suriye, Gürcistan, Azerbaycan, Kuzey Irak ve diğer komşu ülkelerle sınırların kalktığı tek bankacılık sistemi geliştirilmeli. 'Avrasya Menkul Değerler Borsası' mutlaka hayata geçirilmeli ve 'periferik bölge şirketleri' bu borsada işlem görmeli.
ENERJİ KARTELLERİNE SON
Enerji politikamız “2013-2023” ilk aşama olmak üzere yeniden yapılandırılıp açık ve net bir şekilde ortaya konmalı. Bölge ülkelerinin doğal kaynaklarını fiyatlayacak borsalar Türkiye’de kurulmalı ve 'küresel enerji kartelleri' devre dışı bırakılarak Rusya’nın da işbirliğiyle bölgede yeni 'bir potansiyel' planlanmalı.
TÜRK HALKI ORTAK OLABİLİR
Devlete ve kamu vakıflarına ait olan savunma şirketleri tek tek halka açılıp sermaye piyasalarında 'Türk halkı bu şirketlere ortak edileceği gibi, bütün şirketler ayrıca 'tek çatı altında' toplanarak oluşan 'Holding'in hisseleri 'Türk ve yabancı yatırımcılara yüzde 49’u geçmeyecek şekilde satılmalı. Oluşacak kaynakla 'askeri-endüstriyel' yapımız yenilenmeli ve özellikle 'operasyonel kabiliyetimiz' tamamen bağımsız bir hal almalı.
PARALEL DEĞİL DEVLET DESTEKLİ
Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye zorla uygulattırmaya çalıştığı bize uymayan eğitim politikaları yerine 'bölgesel bir ortak eğitim' politikası geliştirilmeli ve Türkiye merkezli 'eğitim kurumu çekirdeği' oluşturulmalı. Bölgeye yayılacak 'okul DNA’sı için, bu konu hakkında tecrübe sahiplerinden' mutlaka yararlanılmalı. 'Paralel örgüt' okul sistemi yerine devlet destekli bir sistem acilen tasarlanmalı, yapılıyor!
REVİZYON ŞART
Bu ülkenin her kademe, makam ve mevkiden insanlarının üzerinde birleştiği-bütünleştiği tek bir fikir var: Bu ülkede istikrar şart ve bu istikrarın devamı için liderlik ve liderin tam yetkili olarak ülkeyi yöneteceği sistemsel revizyon kaçınılmaz... Aslında daha önce paylaşmıştım, bizi son seçimde sandığa götüren ana motif de bu! Milli irade sandıkta tezahür etti ve ülke vatandaşları 'Yeni Büyük Güçlü Türkiye', bu Türkiye'yi yönetecek başkanlık sistemi ve yeni anayasa için karar verdiler! Bu noktada 'Seçilmiş Cumhurbaşkanlığı' kavramından 'Başkanlık' tanımına doğru bazı çıkarımlar yapmak istiyorum;
ÇIKARIM 1: Cumhurbaşkanı'nı halkın seçmesi 'Cumhurbaşkanlığı makamı niteliğini' değiştirmiştir ve Seçilmiş Cumhurbaşkanı 'parlamento tarafından üstünde uzlaşılan Cumhurbaşkanı' modelinden çok farklıdır.
ÇIKARIM 2: Siyasal yönetim sistemleri 'yazılı metinler ve teamüller' üzerine oturur. Kuralla yazılı olabileceği gibi zamanla ortaya çıkan yazıya dökülmemiş kurallar yani teamüller olabilir…Halkın yüzde 50+1 oy veya üstünde oylarla seçtiği Cumhurbaşkanı, Türkiye’ye yeni teamüller kazandıracak yolu açabilir. Anayasal düzenleme veya yazılı metine aktarım 'sistemsel sorunlar' yüzünden gecikiyorsa 'seçilmiş lider' yolu açma ve atacağı adımlarla yeni teamüller belirlenmesi yoluna gidebilir.
ÇIKARIM 3 : Seçilmiş Cumhurbaşkanı siyasi mekanizmaların değil devletin başındaki isimdir. Hükümet ve Devlet kavramları arasındaki fark iyi analiz edilmelidir. Uzun lafın kısası; Türkiye, ekonomisinden üretim dinamiklerine, sosyolojisinden toplumsal uzlaşmalara kadar 'makro-mikro' her alanda kendini 'en noktasına' taşıyacak Başkanlık sistemine geçme yolunda önemli adımlar atmaya başladı…Çocuklarımızın 'Yerleşik Düzen'e karşı dik durabilmeleri ve bu toprakların gerçek sahiplerinin bu ülkeyi yönetebilmesi için atılacak tek adım; Liderlik Odaklı Başkanlık Sistemi... 2023'e Başkanlık sistemine geçmiş, yeni bir anayasa yapmış ve doktrinasyon sürecini tamamlamış bir Türkiye ile yol alalım...
TEKNİK İSİMLER İŞİ BİLDİĞİ İÇİN ATANMALI
Başkanlık 'seçilenin' siyaset yapacağı ama özellikle teknik konularda iş yapacakların, 'seçilen tarafından' seçilmemişlerden, sadece işi bildiği için atanacağı bir yapı olmalı! Siyasete asla bulaşmak istemeyen ama 'çok değerli' insanlar bu yolla 'başkan ile birlikte çalışabilir' ve çok önemli adımlara öncü olabilirler...