Dolar geçtiğimiz günlerde 2.09'a kadar geriledi. Uzmanlar bu seviyenin daha da ineceğini bekliyor. Merkez Bankası Başçı'nın verdiği
faiz sinyali ve MYK toplantısı sonra Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına çok yakın olduğu sinyali ile doların durduğu yerde durması zaten beklenmiyor. Peki dolarda durum böyleyken BİST'de yeni hedef ne?
Vatan ekonomi yazarı Ali Ağaoğlu son dönemde yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeleri inceledi ve piyasa beklentisini kaleme aldı. İşte Ağaoğlu'nun o yazısı;
DOLARDA DÜŞÜŞ NE KADAR SÜRECEK?
Dolar da düşüş 2.0880 TL’ye kadar sürebilir. Hatta bu seviyenin aşağı yönlü geçilmesi halinde 2.0660 TL görülebilir. Ancak Merkez Bankası’nın
faiz indirme ihtimalinin arttığı bir ortamda bu seviyenin çok da kalıcı olacağını sanmıyorum.
ABD verisi ve cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin beklentiler ile yoğun bir haftayı geride bıraktık. AK Parti MKYK’sının geçen hafta almış olduğu kararlara göre 2015’te yapılacak genel seçimler için konuşulan dar bölge veya daraltılmış modeli uygulanmayacak, 3 dönem kuralı esnetilmeyecekmiş. Bu kararlar cumhurbaşkanlığı seçimini de etkileyeceği için önemli.
CUMHURBAŞKANLIĞI VE FAİZ SİNYALİ PİYASLARIN HOŞUNA GİTTİ
Mevcut durumun korunması Başbakan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını güçlendirdiği düşüncesi piyasaların hoşuna gitti. Piyasaların hoşuna giden sadece politik cephedeki gelişmeler değildi. Merkez Bankası Başkanı’nın Enflasyon Raporu ile ilgili yapmış olduğu açıklamalarda faizlerde “indirim sinyali” vermesi bizim piyasalarımızı oldukça sevindirdi. Özellikle bono cephesi bileşik yüzde 9.10 seviyesine düşen gösterge bono ve 10 yıllık tahvil getirileriyle şimdiden 100 baz puanlık bir indirimi fiyatlamaya başladı bile. Bonolardaki getiri eğrisinin “yatay hale gelmesi” piyasaların önümüzdeki dönem için “istikrar” beklentisinin arttığını göstermesi açısından dikkat çekici.
ABD VERİLERİ KAFA KARIŞTIRDI
Geçtiğimiz hafta açıklanan ABD verileri bir parça kafa karıştırdı. İlk çeyrekte yüzde 1 büyümesi beklenen ABD ekonomisi yüzde 0.1 büyürken (bence revizyon gelecektir!) yüzde 2 artması beklenen tüketim harcamaları yüzde 3 artmış. Asıl çarpıcı olan 218 binlik artış beklenen Tarım Dışı İstihdam (TDİ) 288 bin kişilik bir artış gösterirken, yüzde 6.6 beklenen işsizlik de yüzde 6.3’e gerilemiş. İşgücüne katılımın düşmesi nedeniyle yüzde 6.3’e gerilediği düşünülen işsizlik, Fed’in 3 ay önce “hedef” olmaktan çıkardığı yüzde 6.5’in altına gerilemesi açısından dikkat çekici. Büyüme verisini bir yana koyarsak ABD ekonomisi Fed’in tahminlerinden bile hızlı toparlanıyor gibi.
Yine de Fed ve başkanı Yellen “tedbirli” olmaya devam ediyor. Çarşamba günü tahvil alımlarını 10 milyar dolar daha azaltarak 45 milyara düşüren Fed, gerekirse düşük
Faiz oranını tahvil alımlarını sonlandırdıktan sonra da devam edebileceğini söyleyerek piyasalardaki olası “hızlı daraltma” endişelerini bertaraf etmeyi tercih etti.
Cuma günü açıklanan TDİ verisi sonrasında euro/dolar paritesi 1.3812’ye kadar (tam olarak 50 günlük Basit Hareketli ortalamaya - HO) kadar geriledi. Doların daha da değerlenmesi beklendiği sıralarda Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nu Ukrayna için acil toplantıya çağırması piyasalara bir kez daha Ukrayna’yı hatırlattı. Ukrayna’da tansiyon tırmanıyor, silahlı çatışmalar ve ölüm haberleri artıyor. Bu gerginliğin 25 Mayıs’ta Ukrayna’da yapılacak başkanlık seçimlerine kadar tırmanması ihtimali yüksek. Bu durum finansal piyasaları gerecektir.
PİYASALARDA OYNAKLIK AZALIYOR
Ukrayna’yı bir yana koyarsak dünya genelinde finansal piyasalarda oynaklığın oldukça azaldığını söylemek mümkün. 20 Mart’tan bu yana 1.3670-1.3900 bandında hareket eden dolar/euro paritesi en iyi göstergelerden birisi. Aynı dönemde Amerikan Dow Jones endeksi bile 16.000-16.600 bandına sıkışmış durumda.
Oynaklığın azalması beraberinde “carry trade” adı verilen düşük faizli para birimi ile borçlanıp (Yen, dolar) yüksek getirili piyasalarda yatırım yapma işlemlerini yapanları yüreklendirmiş durumda. Bu da bizim de dahil olduğumuz gelişen ülke piyasalarına yarıyor.
Yerel seçim ve öncesinde yaşananlarla diğer gelişmiş ülkelerden negatif ayrılmış olan bizim piyasalarımız da bundan en fazla faydalanan ülkelerden biri oldu. Buna bir de MB Başkanı Başçı’nın faiz indirim sinyali de eklenince elini çabuk tutmak isteyenler geçtiğimiz hafta Türk piyasalarına fazlasıyla ilgi gösterdiler. Buna bir de Rusya’ya yatırım yapmış olan fonların bir kısmının Türkiye’ye girdiği veya girebileceği beklentisinin yarattığı rüzgârı eklersek geçtiğimiz haftanın yükselişini anlayabiliriz. Halen daha “Mayıs’ta sat ve uza” senaryosunun; özellikle gelişmiş ülke piyasaları için; geçerli olduğunu düşünüyor olsam da“carry trade”in cazibesi nedeniyle birçok fon yöneticisi “Mayıs sendromunu” göz ardı edebiliyor.
İŞTE BİST'TE YENİ HEDEF
DOLAR/TL cephesinde 2.0880 seviyesine kadar bir geri çekilme ihtimal halen daha var. 50 günlük basit HO’ya denk gelen bu seviyenin arızi olarak kırılması durumunda 2.0660 seviyesi test edilebilir ancak MB’nin faiz indirme ihtimalinin arttığı bu ortamda bu seviyenin kalıcı olacağını sanmıyorum. Özellikle de 35.80’e kadar yeniden yükselmiş olan Ruble’nin bu hafta içinde 36.15’e tırmanması ve hatta geçmesi ihtimali artmışken TL’nin değer kazanmaya devam etmesi olasılığı bence azalacaktır.
BIST cephesinde biraz da abartılı bir “coşku” sürüyor. “1 Mayıs endişesinin” sona ermesi ile geçtiğimiz Cuma gününü boşluklu bir açılış (73.871-74.480) sonrasında yükselişle kapatan BIST’in yeni hedefi 76.300 gibi görünüyor.