Altınbaş Holding’in sahibi olduğu Kıbrıs kökenli Creditwest Bank’ın Genel Müdürü Süleyman Erol, dünyada 2008 yılında yaşanan krize benzer yeni bir krizin yaşanma ihtimalinin yüksek olduğunu söyledi.
Kadife Şahin'in Süleyman Erol ile yaptığı ve Milliyet'te yayımlanan
finans sohbeti şöyle:
2008 krizi sonrasında piyasalara verilen paranın üretim ve imalat sektörlerine değil, tekrar sermaye piyasalarına aktığını ve bunun da kriz için beklenen çözümü üretmediğini ifade eden Erol, “Parasal genişlemenin yavaşlatılmasından sonra görülebilecek sıkıntılar henüz yaşanmadı. Bu sorunlardan biri yüksek enflasyon dönemidir. Enflasyon dünya ülkelerine zarar verecek. Buna verecekleri tepkiler çok önemli” dedi.
Merkez bankalarının yarattığı parasal bolluğun düşünülen oranda üretim sektörlerine gitmediğini vurgulayan Süleyman Erol, “Yine para piyasalarında kaldığı için borsalar gelişmiş ülkeler ve diğer ülkelerde ciddi şekilde balon oluşturdu.
Kaygılanmamız gereken nokta şu; gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde borsalar ciddi bir balon oluşturmuş ve diğer varlık fiyatlarında da artış sağlamış durumdalar. En büyük tehdit budur. Bunun 2008 yılındaki gibi bir yeni kriz yaratma ihtimali olduğunu göz ardı etmemek gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
‘Kriz nedenleri yok olmadı’
Creditwest Bank Genel Müdürü Süleyman Erol krize ilişkin düşüncelerini şöyle ifade etti:
“Bu ihtimal 2014 için erken olabilir belki 2015’e sarkabilir. Ama her zaman için krizler biraz erken realize olabilir. 2014 için de böyle bir tehlike var diye düşünebiliriz.
Amerika ve İngiltere’de ve gelişmekte olan ülkelerde gayri menkul sektörü eski değerlerine hatta kriz öncesi değerlerine çıktı. Bence ikinci balon da burada oluştu. Ben 2008 krizini yaratan nedenlerin tamamen ortadan kalktığını düşünmüyorum. Bu sadece bastırılmış ve zamana yayılmış bir krizdir. Ama sürdürülmesi yeni parasal bollaştırmaları gerektirecek bir sebeple olabilir. Biz piyasada oluşan bu fazla paraları merkez bankaları olarak geri çekiyoruz dendiğinde daha güçlü bir kriz yaşama ihtimalimiz var.”
Creditwest Bank ne zaman kuruldu?
1993’te Kıbrıs’ta kuruldu. Mevduat bankacılığı yapıyoruz. Creditwest Kıbrıs’ın en büyük özel sermayeli bankası. Yüzde 10 civarında bir piyasa payımız var.
2006’da Altınbaş Grubu yeni bir vizyonla ortaya çıkarak finanstaki tecrübesini Creditwest adı altında bir markaya dönüştürdü. Türkiye’deki Creditwest Faktoring şirketimiz bankacılık dışındaki şirketlerin en büyüğüdür. 2013 yılı sonu itibarıyla aktif büyüklüğümüz 1.160 milyon TL. Öz kaynaklarımız 82 milyon TL.
Kıbrıs dışında da var mısınız?
2006’da Ukrayna’da da bir
banka kurduk. Ukrayna o dönem gelişmeye müsait, reformlarını tamamlayan, dünya
finans kuruluşlarının da gözde merkezlerinden biriydi. Bu fırsatları değerlendirme düşüncesiyle yola çıkıldı. Ancak bildiğiniz gibi oradaki siyasi istikrar çok uzun süreli olamadı. Ama biz
banka olarak Ukrayna’daki faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ama Creditwest Ukrayna’nın oradaki kitle ile ciddi ilişkileri var ve kar eden, büyüyen bankalardan biridir. İki şubeyle faaliyet gösteriyor. Kalıcı istikrar olmadan büyümemeyi düşünüyoruz. Ukrayna’daki Türk sermayeli tek bankayız.
‘DIŞARIDA BÜYÜMEK İSTİYORUZ’
Büyüme planınız var mı?
Başka ülkelerde büyüme planlarımız var. Kıbrıs’ta kurumsallaşmamızı tamamladık, profesyonel bir yönetimimiz var. Başarılı bir model yarattığımızı düşünüyoruz. Bu modeli başka ülkelere taşıma taraftarıyız. Yakın coğrafyadaki bankalarla ilgileniyoruz. Kıbrıs ölçeği itibarıyla sınırlı. Sonuçlandırdığımız bir çalışmamız yok ama bankacılıkta gelişmeyi sürdürecek ülkeler var. Bunlara yönelik ilgimiz devam edecek.
Doğu Akdeniz ve Karadeniz bölgesindeki bütün ülkeler ilgi alanımızda. Ukrayna ile başladığımız atağımızı sürdürme hedefindeyiz. Bu hedefimiz bölge istikrara kavuştukça büyüteceğimiz bir hedef.
‘TÜRKİYE’DE TASARRUF EKSİKLİĞİ VAR’
Türkiye’de faiz düşüşü bekliyor musunuz?
Türkiye’de
faiz düşüşünün çok kalıcı olacağına inanmıyorum.
Kaynak yapımızda ve tasarruf eksiğimizde bizim bu
Faiz düşüşünü sürdürmemiz mümkün değil diye düşünüyorum. Çünkü yabancı kaynağa çok fazla ihtiyacımız var. Yabancı kaynağın bizde bakacağı şeyin de reel faiz olacağını düşünüyorum. Enflasyonun yüzde 8 olduğu bir ekonomide biz bunun üzerine iki üç puandan fazla reel faiz koymazsak yabancı için cazip bir ülke olmayacağız. Dolayısıyla bizim yabancı kaynağa bağımlılığımız olduğu sürece Merkez Bankası’nın çok güçlü olduğunu düşünmüyorum.
Faiz düşüşü nispeten enflasyon düşüşüne bağlı olacak.
Enflasyon düşüşünü de kısa vadede beklemek gerekiyor. Çünkü 2013’te yaşadığımız yüzde 31 bir devalüasyon var. Bunun fiyatlarda yarattığı bir etki var. Bu artışların hemen önümüzdeki yakın döneme bir etkisi olacaktır. Orta vadede bir enflasyon düşüşünü beklemek gerekir. Ama bunun da reform çalışmalarıyla ve siyasi istikrara yönelik güven yenilemeleriyle dengelenmesi gerekiyor. 2014 ve 2015 seçim yılları olacağı için bu dönemde bunu yapmamızın zor olacağını düşünüyorum. Merkez Bankası’nın faiz düşürmesinin teknik olarak mümkün olmadığını düşünüyorum.