Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Almanya'da Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP), koalisyon sözleşmesinde izleyecekleri Türkiye politikasının ana hatlarını belirledi. Heinrich Böll Vakfı Türkiye Temsilcisi Kristian Brakel, belirlenen bu stratejiyi DW Türkçe’ye değerlendirdi.
SPD, Yeşiller ve FDP'nin koalisyon sözleşmesi üzerinde anlaşmasıyla birlikte, gözler yeni hükümetin dış politika çizgisine ve Türkiye ile ilişkilerin geleceğine çevrildi.
Yeni hükümette dışişleri bakanlığının Yeşiller partisinde olacak olması, bazı gözlemciler tarafından, Türkiye ile ilişkilerde insan hakları konularının daha fazla ağırlık kazanacağı ve ilişkilerde yeni gerilimlerin yaşanabileceği şeklinde yorumlanıyor.
Yeşiller Partisi'ne yakın Heinrich Böll Vakfı'nın Türkiye Temsilcisi Kristian Brakel, DW Türkçe'deki haberde yer alan değerlendirmesinde, yeni hükümetin Merkel döneminden farklı olarak, Türkiye ile ilişkilerde çok büyük değişimlere gideceğini düşünmediğini söyledi.
Almanya-Türkiye ilişkilerini en yakından takip eden uzmanlardan olan Kristian Brakel'a yöneltilen sorular ve Brakel'in yanıtları şöyle:
DW Türkçe: SPD'li Olaf Scholz'un başbakanlığında kurulması beklenen yeni hükümet koalisyon sözleşmesini açıkladı. Burada Türkiye ile ilişkilere, "İkili ve Bölgesel İlişkiler" başlığı altında yer veriliyor. Size göre burada çizilen çerçeve, gelecek dönemde Türkiye ile ilişkiler hakkında ne gibi ipuçları veriyor?
Kristian Brakel: Türkiye bölümü, büyük ölçüde Sosyal Demokratların ağırlığını koyduğu bir çerçeveyi, "Evet durum sıkıntılı ve çok zor ama Türkiye ile partnerliğimizi sürdürmek istiyoruz" yaklaşımını yansıtıyor…
Yani bu ifadeler, aslında Angela Merkel'ın izlediği çizginin, bundan sonra da sürdürüleceği anlamına mı geliyor? Merkel de büyük sorunlar, görüş ayrılıkları olduğunu, ancak Türkiye'nin stratejik açıdan Almanya için önem taşıdığını söyleyerek, Almanya'nın çıkarları gerektirdiği ölçüde diyaloğun sürdürülmesinden yana tavır almıştı…
Evet kanımca bu ifadeler, yeni Alman hükümetinin Türkiye konusunda aşağı yukarı Merkel'ın izlediği stratejiyi izleyeceğini gösteriyor… Yeni hükümet Türkiye politikalarında çok büyük bir değişime gitmeyecek, ancak sivil toplumun desteklenmesine, gençlik değişim programlarına daha çok mali kaynak ayıracak…
Sözleşmede, "Türkiye, iç politikada endişe verici gelişmeler ve dış politikadaki gerilimlere rağmen AB'nin önemli bir komşusu ve NATO partneridir" ifadesi yer alıyor. Özellikle "AB'nin önemli bir komşusu" vurgusu dikkat çekiyor…
Bu formülasyon, koalisyon ortaklarının Türkiye'yi AB'nin bir parçası olarak görmediklerini açıkça gözler önüne seriyor.
Sözleşmede, Türkiye'de demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları, kadın hakları, ve azınlık hakları alanlarında çok büyük gerileme olduğu kayda geçiriliyor…
Evet bu ifadeler bir durum tespitinden ibaret, bununla yetiniliyor. Bunun bir sonucu olacağına dair bir ifade yok, durum tespiti var…
FDP, seçim programında Türkiye'nin AB üyelik müzakerelerinin sona erdirilmesi, Türkiye ile AB arasında yeni bir ilişki inşa edilmesi gerektiğini savunmuştu…
Doğru, liberaller üyelik müzakerelerinin tamamen durdurulmasını istemişti. Ancak görünen o ki üç partinin anlaşabildiği yegane konu yeni bir müzakere faslının kapatılmaması ve yeni bir başlığın açılmaması olmuş. Ama hepimiz bunun retorikten ibaret olduğunu biliyoruz. Çünkü Kıbrıs'ın vetosu nedeniyle zaten yıllardır fasıl açılmıyor ve açılmayacak da. Ancak fasıllar kapatılabilir. Ayrıca formülasyon biraz da sıkıntılı olmuş. Fasıl kapatılmayacak demek ne kadar uygun çok da emin değilim, çünkü bu Türkiye'ye bağlı, Türkiye koşulları, kriterleri yerine getirmesi halinde açılmış fasıllar kapatılabilir. Komisyonun "ay hayır Almanya kapatılmasını istemiyor" diyerek buna direnmesine ihtimal vermiyorum. Ama aslında koalisyon sözleşmesinde özetle statüko değişmiyor… Önemli olan tek ifade Türkiye ile ilgili bölümün son cümlesi. Bildiğim kadarıyla Yeşillerin de beklentisi doğrultusunda eklenen, "Sivil toplum ile ilişkilerin, paylaşımın ve gençlik değişim programlarının güçlendirileceği" yönündeki ifade önemli…
Sivil toplum ile paylaşımın ve gençlik değişim programlarının güçlendirilmesiyle kastedilen tam olarak nedir? Bu arada, koalisyon sözleşmesinde, "AB-Türkiye Diyalog Gündemi'nin canlandırılacağı" da belirtiliyor. Bir yandan müzakereler durdu deniliyor,diğer tarafda diyalog gündemi canlandırılacak deniyor… Bu da bir çelişki değil mi?
Sivil toplum ile diyaloğun güçlendirilmesi tek taraflı yapılabilecek, Ankara'nın onayına ihtiyaç duymayacağınız bir konu… "AB-Türkiye Diyalog Gündemini" canlandırmanın ne anlama geldiğini farklı şekillerde okuyabilirsiniz. Bu Türk hükümeti ve AB Komisyonu ya da AB Konseyi arasındaki bir diyalog olabileceği gibi, cümlenin ikinci bölümünde ifade edildiği gibi sivil toplum aktörleri arasındaki paylaşımın güçlendirilmesi de olabilir…
Bu arada koalisyon sözleşmesinde AB-Türkiye Mülteci Mutabakatı'na hiç değinilmiyor. Merkel döneminde imzalanan mutabakat, Yeşiller'in en çok eleştirdiği dış politika konuları arasında yer alıyordu. Bir süredir de Türkiye ile AB arasında mutabakatın güncellenmesi için görüşmeler yürütülüyor… Oysa koalisyon sözleşmesinde "düzensiz göçü azaltmak, düzenli göçe imkan sağlamak istiyoruz" ifadeleri yer alıyor, anayasa ve uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan insani yükümlülüklere bağlı kalınacağı vurgulanıyor…
Almanya'nın Türkiye'deki Suriyelilere ikili mali yardımında bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Yeşiller Türkiye'deki Suriyelilere insani yardım finansmanına destek veriyor. Ancak Türkiye ile AB arasında yeni bir mutabakat mümkün olur mu, yeni Alman hükümeti bunun için ağırlığını koyar mı çok emin değilim.
Bu Yeşilleri zorlayacak bir konu olur… Çünkü Yeşiller, Yunanistan'a gelen sığınmacıların, kapsamlı iltica başvuru süreçleri tamamlanmadan Türkiye'ye geri gönderilmelerini öngörmesi nedeniyle bu mutabakatın Cenevre Konvansiyonu'nun ihlal edilmesi anlamına geldiğini düşünüyor.
Almanya'nın yeni koalisyon hükümetinde Dışişleri Bakanlığı'nı Yeşiller üstlenecek. Son anda bir değişiklik olmaması durumunda, seçimlerde başbakan adayı olan Annelena Baerbock'un ilk kez bir kadın olarak bu görevi üstlenmesi bekleniyor. Bu Türkiye ile ilişkileri nasıl etkiler? İnsan hakları konularının daha ağırlıklı bir yer tutmasını bekliyor musunuz?
Büyük bir değişim olmayacak, koalisyon sözleşmesi de bunu gözler önüne seriyor. Ancak kanımca Türkiye'de hukuk devletinin geldiği nokta dikkate alındığında, insan hakları konularının daha ağırlıklı bir yer alması gerektiği açık. Yeşiller mutlaka bunu isteyecektir ancak koalisyon hükümeti olması itibarıyla Yeşillerin tek başlarına hareket edemeyecekleri, bu konudaki tek karar mercii olmadıkları da açık.
Almanya'da yeni dönem: 3 partili koalisyon hükümeti
Almanya'nın yeni başbakanı SPD'li Olaf Scholz
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.