Yazdır

CBDC’leri bekleyen kritik engel: Fiziksel nakit

Tarih: 13 Aralık 2022 - 13:54

Merkez bankalarının dijital para çalışmaları tüm hızıyla devam etse de CBDC’lere yönelik en basit sorular en karmaşık problemleri de beraberinde getiriyor. CBDC’lerin karşısında ise nakit gibi köklü bir ödeme yöntemi bulunuyor

FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Beş yıl öncesine kadar merkez bankaları dijital para birimleri (CBDC) sadece bir meraktan ibaretti. Şimdiyse bir çılgınlık haline geldi. Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, 40'tan fazla ekonomi CBDC için pilot uygulama yürütüyor veya deneme öncesi geliştirme aşamasında. Üstelik 11 ülke ise halihazırda bu para birimlerini kullanıyor. Artan ilgiyle birlikte, bu yeni çağ ödeme araçları hakkında daha önce sorulmamış sorular da ortaya çıkmaya başladı. Bu sorulardan bazıları görünüşte kolay gibi gelse de Bloomberg yazarı Andy Mukherjee’ye göre doğru cevapları almak çok önemli olabilir.

Merkez bankalarının dijital paraları nasıl görünecek?

Mukherjee CBDC’lerin fiziksel görünümü gibi basit bir soruyla başlıyor. Bu Hindistan Merkez Bankası’nın bu ay başlatılan e-rupi denemesi öncesinde ekim ayında gündeme getirdiği bir konuydu. E-rupi için iki tasarım seçeneği gösterildi. Bunlardan birincisi 1 rupinin 100’de 1’i gibi minimum bir değer belirlemekti.

Bu yönteme göre bir tüketici CBDC kullanarak birisine 825.05 rupi (10 dolar) ödemek isterse bankasına haber vermesi gerekiyor. Talebin ardından tüketicinin tasarruf bakiyesi borçlandırılıyor ve RBI’dan miktar kadar coin çıkarmasını talep ediyor. Hesaptan gereken miktarda para çıkarılmasının ardından RBI 825,05 rupi değerindeki CBDC token’ı kullanıcının cüzdanına gönderiyor.

Tüm bunların gerçekleşmesi sadece birkaç saniye alıyor. Bununla birlikte insanların para harcama alışkanlıklarında yerleşik olan bazı uyuşmazlıklar var ve Mukherjee bunların hepsini kaybetmek istemeyeceğimize dikkat çekiyor. Örnek vermek gerekirse, fiziksel nakit paralar daha önceden belirlenmiş değerleriyle beraber gelir. Bu nedenle tüketicinin RBI’den 1000 rupilik e-rupi talep etmesi daha mantıklı olacaktır. Kullanıcı daha sonra bunun bir kısmını harcayabilir ve dijital cüzdanında kalan miktarını anında görebilir. Bu miktar daha sonra kullanılmak üzere cüzdanda bırakılabilir veya normal bir tasarruf hesabına geri taşınabilir.

Para üstü yerine sakız verme dönemi bitiyor mu?

Bloomberg yazarına göre daha iyi bir tasarım da düşünülebilir. Zira sabit bir para değeri dijital dünyada tamamen yapay bir oluşumdur. İnsanlar CBDC’lerin devletlerinin para birimlerinin sadece bir çevrimiçi versiyonu olduğuna inandıkça, banka ve cüzdan hizmeti veren şirketler batsa bile güvenlik sağlayabilirse bu yöntem kullanıcılar için daha güven verici dahi olabilir.

Mukherjee banknotların işlevselliğinin azalmasıyla birlikte alışveriş yapanların para üstü yerine hiç istemedikleri şekerleri satın alarak eve geri dönmek zorunda kalmayacağına dikkat çekiyor.

Kulağa ne kadar önemsiz gelse de finans yazarına göre bu gibi kararlar geleceğin nakitsiz dünyasını şekillendirecek. Çin, İsveç ve Güney Kore gibi erken dönem CBDC deneyleri yapan ülkelerin bazılarında tüketiciler halihazırda fiziksel paradan büyük ölçüde uzaklaştı. Söz konusu bölgelerde, yetkililer bir alternatif bulmadıkça, ulusal paranın herhangi bir fiziksel varlık olmaksızın sadece bir hesap birimi olarak yuan, krona veya won haline geleceğinden endişe ediyor.

Fiziksel paranın sonu gelirse tüketiciler hesaplarına güvenebilir mi?

Bu durum beklenmedik sonuçları da beraberinde getirebilir. Ödeme piyasası birkaç güçlü özel sektör platformu tarafından köşeye sıkıştırılırsa, gizli ücretler ve ödemeler uygulayabilirler. Paranın kamu sektöründe değerini test edebilecek bir yol olmadığı takdirde insanların hesaplarındaki ve cüzdanlarındaki miktarın değeri konusunda emin olmaları zorlaşabilir. Mukherjee bu sorunu şu cümleyle açıklıyor: 

“Sahip olduğunuz tek şey bir termometre ise, suyun gerçekten 100 derecede kaynayıp kaynamadığını bilemezsiniz. Suya da ihtiyacınız vardır.”

 

Nakit alışkanlığı olan insanlar nasıl vazgeçecek?

Yelpazenin diğer ucunda bulunan ülkeler de bulunuyor. Japonya, ilkbaharda CBDC denemelerine başlayacak ve 2026'da sanal para birimi ihraç edip etmeyeceğine karar vermek için sonuçları iki yıl boyunca değerlendirecek. Ancak Japonya ya da Hindistan ile ilgili sorun, fiziksel paranın tükenmesi değil.

Aksine Japonya’da nakit taşıma alışkanlığı o kadar köklü ki hükümet ücretli çalışanların ödemelerinin bir kısmını dijital cüzdanlardan almaları için ısrar ediyor. Altı yıl önce ekonomideki o zamanlar basılan nakit paranın %86'sını iptal ederek dünyayı şok eden Hindistan, yine de halkın banknotlara olan yatkınlığını kırmayı başaramadı. Ülkede dijital ödemeler merkez bankası verilerine göre %250 artmış olsa da banknot kullanımı da büyümeye devam ediyor.

Tüketiciler arasında nakit yaymak ve işletmelerden banknot toplamak, Japonya'nın daralan işgücüyle uyuşmayan emek yoğun bir faaliyettir. Hindistan'da ise banknotların azalması, yıllık baskı maliyetlerinde 600 milyon dolarlık tasarrufa yol açacaktır. Bununla birlikte, her iki ülke de özel sektörde dijital ödeme seçeneklerinin eksikliğinden muzdarip değil. Mevcut seçeneklerin bolluğu göz önüne alındığında, kullanıcıların CBDC'ye yönelttiği ikinci bir soruya dikkat etmek gerekir:

"Neye ne harcadığım görülebiliyorsa bu nasıl bir nakittir?"

Dijital ödemelerin takip edilebilirliği bir hata değil, bir özelliktir. Gizlilik endişelerini gidermenin yolu ise bu tabloya kara para aklama karşıtı bir otorite yerleştirmektir. Merkez bankasından nakit talep eden biri, ücretsiz olarak sabit sayıda "anonimlik makbuzu" da alacaktır. Bu varlıklar insanlar arasında dolaşmayacak, ancak işlemlerin gizliliğini korumak için harcanması gerekecek.

Bu Avrupai fikir, merkez bankasının küçük ödemeler etrafındaki anonimlik perdesini kaldırmayacağına dair garanti vermesi durumunda işe yarayabilir. Vatandaşlar ve devlet arasında güven sorunu olan yerlerde ise teknoloji kurumlardan daha iyi çözümler sunabilir.

Anonimlik sorununa seçim çözümü

Mukherjee bunun için anket dünyasında kullanılan tekniklerin geçerli olabileceğini belirtiyor: “Seçim görevlisi (para otoritesi) gizli oy pusulanızı taşıyan mühürlü bir zarfı imzalar (ödeme ayrıntıları); karbon kağıt (kriptografi) sandığın içerisindeki oyları taşır. Bu sayede, zarf açıldığında (alacaklı kredilendirilir), alıcının gördüğü tek şey, oylamanın (fonların) nereden geldiği değil, oy pusulasına ekli imzadır. Buna karşın, siz ne yaptığınızı veya ne yapma niyetinde olmadığınızı görebilirsiniz. Bir terör finansörü cüzdanınızı çalarsa, token’larınızın nerede olduğunu göstermek için kolluk kuvvetlerine gidebilirsiniz. Varlıklarınızı geri alabilmeniz bile mümkün."

Kimse öğle yemeğinde sıra beklemek istemez

Yetkililerin göz önünde bulundurması gereken bir diğer soru da hızdır. Bu tüm gösteriyi durdurabilir. CBDC'lerin itici gücü, blockchain teknolojisindeki gelişmelerden kaynaklanıyor. Ancak Kore’deki pilot programın da altını çizdiği gibi, Ethereum tabanlı bir ağ, yemeklerini ödemeye çalışan ofis çalışanları için en iyi çözüm olmayabilir. Bu sorun çözülmeden kalırsa, çoğu günlük kullanıcı iflas riskine rağmen neredeyse anında işlem sağlayan özel sektör dijital ödeme seçeneklerine memnuniyetle bağlı kalacaktır. Mukherjee kimsenin öğle yemeği vaktinde bekletilmek istemeyeceğini belirtiyor.

Binance o stablecoin çekimini durdurdu

 

FTX skandalında yeni gelişme: Eski CEO Bankman-Fried tutuklandı

 

ABD, bir ülkede MİR kartların kullanımına izin verdi

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/cbdcleri-bekleyen-kritik-engel-fiziksel-nakit/1708768