Yazdır

Kraliçe Elizabeth ölünce monarşi dağılacak mı?

Tarih: 12 Eylül 2022 - 17:50

Kraliçe II. Elizabeth’in ölümüyle daha az sevilen bir figür olan Kral III. Charles’ın tahta geçmesi Avusturalya, Yeni Zelanda ve Kanada gibi ülkelerde cumhuriyet yanlısı hareketlere sebep olabilir.

FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Kraliçe II. Elizabeth'in ölümü, bazı ülkelerin Birleşik Krallık’la ilişkilerini yeniden değerlendirme çabalarını hızlandırabilir. Wall Street Journal’ın haberinde uzun zamandır uluslarının devlet başkanı olarak yabancı bir yöneticiye sahip olmamasının gerektiğini savunan aktivistlerin güç kazanabileceği belirtiliyor.

İngiliz hükümdarı, Kral III. Charles, Birleşik Krallık dışındaki 14 ülkenin resmi devlet başkanı konumunda. Bunlar arasında Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada'nın yanı sıra birkaç Karayip ve Pasifik ada ülkesi de bulunuyor. Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre Birleşik Krallık Monarşisi’nin söz konusu ülkelerin devlet başkanı konumuyla elde ettiği sembolik yetkiler kraliyet aile için önemli bir yumuşak güç oluşturuyor. Ancak bu aynı zamanda ülkenin devlet başkanının dünyanın bir ucunda yaşaması anlamına geliyor.

Kraliçe Elizabeth, tahttaki 70 yılında dünya çapında milyonlarca insana istikrar ve devamlılık duygusu sağlayan sevilen bir figürdü ve yurtdışındaki düzinelerce devlet ziyaretinde birçok sıradan vatandaşla kişisel bir bağlantı kurdu. Ancak daha az popüler bir figür olan Kral Charles'ın gelişiyle, cumhuriyetçi kampanyacılar, çok sevilen bir kraliçeye hakaret olarak görülmeden konumlarını tartışma fırsatına sahipler.

Cumhuriyetçi hareketler içerisinde aktif rol alan ve akademisyen olan Yeni Zelandalı bir Maori, Areti Meteumate konuyla ilgili açıklamasında, “Değişimin olacağını düşünüyorum. Bana kalırsa insanlar bundan sonra bu konuda gerçekten daha fazla düşünmeye başlayacaklar” dedi.

Kraliçe’nin ölümünden önce bile, bazı ülkeler sömürgecilikle ortaya çıkan bir ilişki olan monarşi ile geçirdikleri zamanın sona ermesi gerektiğinin sinyalini vermişlerdi. Geçen yıl Barbados, yaklaşık 30 yıl boyunca monarşiyi terk eden ilk ülke oldu. Jamaika da dahil olmak üzere diğer bazı Karayip ülkeleri de bağlarını koparmaya hazırlanıyor.

Antigua ve Barbuda Başbakanı Gaston Browne, Pazar günü yayınlanan bir röportajda, İngiliz televizyon kanalı ITV News'e, ülkesinin muhtemelen üç yıl içinde cumhuriyet olması için bir referandum yapmak istediğini söyledi. Antigua ve Barbuda, Karayipler'deki eski bir İngiliz sömürgesidir.

Angus Reid Enstitüsü'nden Nisan ayında yayınlanan bir anket, Kanadalıların yaklaşık %60'ının Barbados ve Jamaika gibi ülkelerinin İngiliz monarşisiyle bağlarını kesme hareketlerini desteklediğini gösterdi. Kanadalıların yarısı, ülkelerinin gelecek nesiller için anayasal monarşi olarak devam etmesi gerektiğini düşünmediklerini söyledi.

Monarşinin kaldırılmasını destekleyen bir grup olan ‘Kanada Cumhuriyeti Vatandaşları’, Kraliçe’nin ölümünden sonra paylaştıkları bir Twitter mesajında, “Elbette başsağlığı dilekleri ve göreve olan sarsılmaz bağlılığına teşekkür ederiz. Ancak Kanadalı cumhuriyetçiler olarak, hepimiz 21. yüzyılda monarşik olmayan bir alternatif için davamızı sunmaya hazır olmalıyız” ifadelerine yer verildi.

Kanadalı grubun sözcüsü Tom Freda, şimdi bir cumhuriyetçi bir dava için çalışmanın daha kolay hale gelip gelmeyeceği konusunda daha fazla yorum yapmaktan kaçındı ve "Kraliçe’nin ölümünü istismar etmek istemiyoruz" dedi.

1999’da monarşinin tamamen ortadan kaldırılmasını içeren bir anayasa değişikliğini reddeden Avustralya’da ise tartışmalar yoğunlaşıyor. Son anketler, çoğunluk kararsız olsa da daha fazla Avustralyalının monarşiyi korumaktan ziyade bir cumhuriyet kurmayı desteklediğini gösterdi. Avustralya'nın merkez sol başbakanı Anthony Albanese, mayıs ayında yapılan seçimleri kazandıktan sonra cumhuriyet için bir bakan yardımcısı atadığında kamuoyunun dikkatini konuya yeniden odakladı.

Pazar günü Sky News İngiltere ile yaptığı bir televizyon röportajında Albanese, şimdi Kraliçe’yi takdir etmenin zamanının geldiğini ve 2025'e kadar sürebilecek ilk döneminin sonuna kadar cumhuriyet olma konusunda referandum yapmayı taahhüt etmeyeceğini söyledi.

1980'lere kadar, birçok Avustralya mahkeme kararı hala İngiltere'ye temyiz edilebiliyordu. Genel vali, hükümdarın temsilcisi, hala bir yazı yayınlamak veya genel seçim emri vermek gibi yasal kararlar vermek gibi belirli yetkilere sahiptir. Güç, Avustralyalı bakanların tavsiyesi üzerine kullanılır, ancak bazı durumlarda genel valinin bağımsız hareket etme yetkisine sahip olduğu düşünülmektedir. Genel valinin 1970'lerde Başbakan Gough Whitlam'ı görevden alması ülke içerisinde büyük tartışmalara yol açmıştı.

Sydney Üniversitesi'nde monarşi ve sömürgecilik uzmanı olan Cindy McCreery, “Monarşinin Avustralya'daki günleri sayılı görünüyor” diyor. Kraliçe Elizabeth'in 1954'te Avustralya'ya yaptığı ziyaret, iktidardaki bir İngiliz hükümdarı tarafından yapılan ilk ziyaret niteliği taşıyordu. Birçok Avustralyalının İngiltere duygusal bir bağlantısının oluştuğu bu dönemde ziyaret büyük kalabalıkları çekmişti. McCreery bugünse daha az Avustralyalının bu yakınlığa sahip olduğu, zira birçoğunun ya Avustralya'da doğduğunu ya da diğer ülkelerden göç ettiğini söyledi.

Avustralya'daki bir sorun, monarşinin bırakılması halinde, devlet başkanını nasıl seçileceği üzerinde. 1999 referandumu, parlamentonun üçte iki çoğunlukla bir cumhurbaşkanı atamasını önerdi ve bazı Avustralyalılar bunun politikacılara çok fazla güç verdiğine inanıyor. Avustralya Cumhuriyeti Hareketi'nden gelen yeni bir öneri, her Avustralya eyaletinin ve bölgesinin ve federal parlamentonun, daha sonra halk oylamasına sunulacak isimleri aday göstermesini planını ortaya attı.

Dr. McCreery, Kraliçe’ye olan saygısından dolayı hükümetten monarşiyi kaldırmak için herhangi bir acil baskı beklemediğini söyledi.

Kraliçe’nin ölümünden sonra Başbakan Albanese, Kraliçe hakkında sıcak mesajlar verdi ve 1954 ziyaretinin, ona olayı anlattığını hatırlatan annesi için dahi önemli olduğunu belirtti. Birçok Avustralyalı saygılarını sunmak için kiliselere akın etti ve hükümet binalarının dışına çiçek bıraktı. Sidney Opera Binası'nın yelkenleri kraliçenin onuruna aydınlatıldı.

Dr. McCreery, “Hepimiz için, bu gezegenin neresinde olursak olalım ve buna Amerika da dahil, çoğumuzun şimdiye kadar tanıdığı tek monarşi budur. Bugün bilinçli olarak farkında olmasak bile bu çok büyük bir değişim” dedi.

Monarşinin bazı destekçileri ise gelecek için endişe duymadıklarını söyledi. Avustralya'nın Queensland eyaletinin yasama meclisinde milletvekili ve Avustralya Monarşist Birliği Sözcüsü Jarrod Bleijie, Avustralyalıların nihayetinde mevcut sistemin sağladığı istikrarı destekleyeceğini söyledi.

Bleijie, "Dünyadaki demokrasilere bakarsak, en istikrarlı demokrasiler anayasal monarşilerdir. Avustralya yeni kralımızı destekleyecek" dedi.

Komşu Yeni Zelanda'da, Başbakan Jacinda Ardern daha önce ülkesinin kendi yaşamı içerisinde monarşiden uzaklaşabileceğini söylemişti. Ardern Cuma günü ise Kraliçe’yi yaygın bir şekilde takdir edilen ve olağanüstü bir hükümdar olarak tanımladı.

Canterbury Üniversitesi'nde Tarih Profesörü Katie Pickles “Monarşi sorununu ele almak, Bayan Ardern'in hükümeti için bir öncelik olmadı” diyor. Ancak Pickles’a göre bunun sebebi Yeni Zelanda’nın kurucu belgesi olarak görülen anlaşmanın yerli Maoriler ve İngiltere Krallığı arasındaki anlaşmaya dayanması.

2016'da Yeni Zelandalıların kraliyet sembolü olan Union Jack’in ulusal bayraktan kaldırılmasına karşı oy kullandıklarına işaret eden profesör, “İngiliz Milletler Topluluğu'nun hemen hemen her yerinde değişime en çekingen olan bizdik” dedi.

Yine de bazı milletvekilleri cumhuriyet için kampanya yürütüyorlar. Bu yılın başlarında, küçük Māori Partisi, İngiliz hükümdarını devlet başkanı olarak görevden alma çağrısında bulundu.

Metuamate, Kraliçe’ye ve hükümdarlığı boyunca zarif davranış biçimine saygı duyduğunu söyledi. Ancak hem Maori hem de yerli Avustralya mirasına sahip olan 2 yaşındaki oğluna, mevcut sistemde neden her iki ülkenin de aynı devlet başkanı olamayacağını açıklamanın bir zorluk olacağını söyledi. Metuamate, “Bunu Amerika'da hayal edin. Başkanın eş mevkisindeki kişinin İngiltere'de yaşayabilmesi asla kabul edilemez" ifadelerine yer verdi.

Anayasa uzmanları, Kanada gibi ülkelerdeki kamuoyu artık monarşiyi istemedikleri yönünde olsa bile, bir cumhuriyet kurmanın önemli yasal engellerle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Kanada anayasası, ülkenin federal parlamentosundan ve 10 eyalet yasama organının tümünden oybirliğiyle onay alınmasını gerektiriyor. Kanadalı hukuk uzmanları, son yıllarda anayasa değişiklikleri konusunda fikir birliğine varmadaki başarısızlıklara atıfta bulunarak, bunun ulaşılması gereken yüksek bir eşik olduğunu söylüyor.

İngiliz kraliyet ailesinde ünvanlar değişti

 

Kraliçe Elizabeth'in ölümü cumhuriyet tartışmalarını canlandırdı

 

Prens Harry’den 2. Elizabeth'e veda mesajı

 

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/kralice-elizabeth-olunce-monarsi-dagilacak-mi/1687655