FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Farkında olsak da olmasak da internet dünyasındaki algoritmalar, insan hayatını oldukça farklı bir biçimde değiştirir hale geldi. Sosyal medya uygulamaları, dijital yayın platformları ve arama motorları gibi servislerin algoritmaları; kullanıcıların paylaşımları, videoları ve tıkladıkları fenomenler üzerinden değerlendirmeler yaparak bir sonraki adımda neyi tıklayabileceklerine dair oldukça iyi fikirler elde edebiliyor.
Financial Times yazarı Leo Lewis ise bu algoritmaların yan etkisi olarak bazı mobil oyun reklamlarının dolandırıcılığa dönüştüğü konusunda uyarıyor. Lewis kendisinin de herhangi bir günde bu reklamlarla bol miktarda karşılaştığını ve ısrarcı haliyle kendisi de dahil tüm kullanıcıların başına bela olduğunu söyledi.
Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre mobil oyun reklamları oldukça benzer bir strateji üzerinden kullanıcı kovalıyor. Yem ve değnek reklamcılığı olarak adlandırılan bu yöntem reklamlarda etkileyici derecede eğlenceli görünen bir oyunu gösteriyor. Ancak mobil uygulamaları indiren kullanıcılar, reklamla alakası olmayan ve oyunla konu ilişkisi dışında başka hiçbir benzerlik taşımayan bir görüntüyle karşılaşıyor. Reklamlarda etkileyici zombi veya gangster görüntüleri olsa da gerçek oyun çok daha zayıf ve grafik hatalarıyla dolu görünüyor.
Genellikle karmaşık görünümlü yap-bozları, mini oyunları veya etkileyici RPG sahnelerini barındıran bu tür uygulamalar reklamlarda bahsedilen görüntülere bazı durumlarda hiç yer vermeyebiliyor. Oynanış hızını ve oyunun genel doğasını olağanüstü derecede abartan reklamlar da mevcut. Animatörlerin yaratıcılık becerisiyle cazip strateji ve aksiyon sahneleri gösterilen bazı reklamlarsa düpedüz kullanıcılara yalan söylüyor.
Lewis söz konusu reklamların bir tür dolandırıcılık olduğunu ve daha önce denenmiş bir reklamcılık formülünü uyguladığını söyledi. 130 milyar dolarlık küresel mobil oyun pazarı sadece dolandırıcılar için cazip bir alan değil. Ancak FT yazarı bu alanın aynı zamanda dolandırıcılık pazarına yardımcı olabilecek inanılmaz derecede doğru veriler bulundurduğuna dikkat çekti:
“Dünyanın dört bir yanında birçok oyun üreticisi bu reklamcılık yöntemlerini yıllardır üzerimizde test ediyor: Amaç bir oyunun birden fazla çevrimiçi yem versiyonunu oluşturmak ve insanların neye daha fazla tıkladığını keşfetmek. Hangi versiyonun daha başarılı olduğu ve hangilerinin insanları daha kolay tuzağa düşürdüğünü biliyorlar. Sonuç ise, en azından şimdilik oyun reklamlarda ne kadar kötü oynanırsa kullanıcıların daha iyisini yapmak için oyuna o kadar çekildiği yönünde.”
Lewis’e göre hem oyun yapımcıları hem de reklamcılar için konu kaliteyle değil rakamlarla alakalı. Zira reklamlarda gösterilenleri severek oyunu ücretsiz indirenlerin büyük çoğunluğu bu indirmelerin çöp olduğunu hızlı bir şekilde anlıyor. Kullanıcıların büyük çoğunluğu oyunu siliyor ve harcanan şey paradan çok sinir bozukluğu ve boşa giden zaman oluyor.
FT yazarına göre, az sayıdaki kullanıcı, reklamlar ve gerçek deneyim arasındaki farklara rağmen indirdikleri oyunun oynamaya değer olduğunu düşünüyor. Bu küçük oran ilerlemeye devam ettikçe oyuna gerçek para akışı da sağlanabiliyor ve tezgah karşılığını buluyor.
Düzenleyici kurumlar bu tabloyu bir sorun olarak görmezken reklam verenlerse savunma olarak oyunun gerçekte ne olduğunu bilmeden kimsenin para harcamaması gerektiğini belirtiyor. Yine de İngiltere Reklam Standartları Kurumu’nun 2020’nin sonlarında verdiği bir ceza konuyla ilgili bir istisna oluşturuyor. Düzenleyici kurum oyun yapımcısı Playrix’in bir tür bulmaca oyunu olan iki uygulması, Homescapes ve Gardenscapes’e temel oynanış deneyimini göstermediği gerekçesiyle hazırladığı iki reklamı kullanmayı bırakmasını emretti.
Ancak uygulanan bu cezayı benzeri türden yasaklar takip etmedi. Lewis’e göre kontrol mekanizmasındaki sert önlemlerin eksikliği mobil uygulamalar pazarında hileli reklamların ve dolandırıcıların yoğunlaşmasına sebep oluyor. Bununla birlikte Google Play gibi uygulama pazarı platformları da düzenleyicilik görevini zayıf bir şekilde icra ediyor.
FT yazarı son olarak, “Otobüs duraklarındaki reklam panolarında bu tür aldatmacalara müsamaha göstermeyiz. Öyleyse interneti sahtekârlığın sıradan olduğu bir yer olarak görmenin gerekçesi nedir?” sorusunu soruyor.
Video oyun endüstrisi daralıyor
İngilizler sosyal medya dolandırıcılarına 63 milyon paund kaptırdı