FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Dünyanın finans liderleri bu hafta Dünya Ekonomik Forumu için İsviçre’nin Davos kentinde buluştu. Liderlerin küresel ekonomik öngörülerinde ise karamsarlık hakimdi.
Bazı katılımcılar özellikle Rusya-Ukrayna savaşına ve küresel tedarik zinciri sorunlarına maruz kalan bölgelerde ülke kapsamlı veya kıta kapsamlı resesyonlar öngörürken, diğerleri ise çok daha kasvetli bir küresel tablo çizdi.
Finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre, Kovid-19’un artık etkileri ve savaşla birlikte gıda ve enerji maliyetlerinin artması ve küresel tedarik zincirinin zarar görmesi enflasyonun dünya çapında yükselmesine yol açtı. Bu durum merkez bankalarının para politikalarında sıkılaştırmaya zorlayarak küresel ekonomiyi yavaşlama riskiyle karşı karşıya bıraktı.
Küresel ekonomiye ilişkin gelen son veriler fiyat artışlarının küresel ekonominin geneline yayılmakta olduğunu, küresel büyüme için daha fazla risk oluşturduğunu ve para politikasında sıkılaştırmaya gidilmesiyle ekonomilerin resesyona girmesinin arttığını gösteriyor. Merkez bankaları bu süreçte aynı anda hem ekonomiyi resesyondan korumak hem de enflasyonu düşürmek gibi zorlu bir görevle karşı karşıya.
Küresel finansın en ünlü isimlerinden biri olan George Soros Salı günü yaptığı konuşmada Çin’in “Sıfır Kovid” politikasının Mart ayından bu yana Çin ekonomisinde ‘serbest düşüşe’ yol açtığını söyleyerek kısıtlamaları hedef aldı.
Caixin Bileşik Satın Alma Yöneticileri Endeksi verilerine atıfta bulunan Soros, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’in rotayı tersine çevirmediği sürece Çin’in dik bir şekilde azalan ekonomik aktivitesinin küresel bir ekonomik yavaşlamaya yol açacağını söyledi.
Çin’deki emlak krizine de atıfta bulunan Soros, “Gayrimenkul krizini de bunun üzerine eklersek hasar o kadar büyük olacak ki bu küresel ekonomiyi de etkileyecek. Tedarik zincirinin bozulmasıyla birlikte küresel enflasyon küresel depresyona dönüşebilir” dedi.
Fraser Avrupa’da bir resesyon öngörüp öngörmediği yönündeki soruya ise, “Evet ve umarım yanılıyorumdur” cevabını verdi.
Rusya, resesyon ve faiz oranları
Pazartesi günü gerçekleştirilen panelde konuşan Citigroup CEO’su Jane Frazer, Rusya, resesyon ve faiz oranları krizi etkilerinin bölgelere göre değişiklik gösterdiğini söyledi.
Fraser, “ABD’de birçok şey faiz oranlarıyla daha fazla alakalı. Zira ekonominin, iş piyasasının ve tüketicilerin daha fazla dayanıklılığı var. Tüketiciler 3,4 trilyon dolarlık mevduata sahip. Kovid’e gelene kadar 1 trilyon dolara sahiplerdi. Yani bu noktada belli bir destek var. Eğer bu kaynaklar akıllıca kullanılabilirse ne olacağı belli olmaz” ifadelerine yer verdi.
Citigroup CEO’su Avrupa için yaptığı yorumlarda ise, "Bence Avrupa için çok daha fazla endişe verici bir durum söz konusu. Tedarik zincirlerinden, enerji krizinden ve Ukrayna'daki insani krizden meydana gelen bazı gelen fırtınaların tam ortasındalar."
Asya'da, ülkelerin Kovid-19 konusunda büyük ölçüde "iyimserlik duygusu" gördüğünü belirten Fraser Çin’de bile salgın krizinin uzun vadeli değil geçici bir durum olarak görüldüğünü sözlerine ekledi. Fraser Pekin yönetiminden ekonomiyi desteklemek için daha fazla teşvik paketi beklendiğini söyledi.
Küresel çapta en büyük endişenin gıda krizi olduğuna dikkat çeken Fraser, “Dünyanın dört bir yanındaki insanlar aç kaldığında bu büyük bir sorun olacaktır. Sadece Afrika’da olmasa da özellikle Afrika’da, gıdaya erişim veya araçlardan yoksun 1,5 milyar aç insan olacak” ifadelerine yer verdi.
Gıda fiyatları korkuları
Uluslararası Para Fonu (IMF) Genel Müdürü Kristalina Georgieva zirvedeki konuşmasında Rusya-Ukrayna savaşı, sıkı para politikası koşulları, doların değer kazanması ve Çin ekonomisinin yavaşlaması bileşenleri nedeniyle ekonominin geleceğinin “karanlık” olduğunu söyledi.
Georgieva açıklamasında, “Birçok ülkede emtia fiyat şoku yaşıyoruz ve dikkatinizi çekmek istediğim en önemli konu gıda fiyatları şoku. Geçen hafta boyunca, belki de ekonominin daha sert sulara girdiği duygusu nedeniyle, petrol fiyatı düştü ancak gıda fiyatı yükselmeye, yükselmeye, yükselmeye ve yükselmeye devam ediyor. Neden? Çünkü büyüme yavaşladığında benzin kullanımını azaltabiliriz. Ancak her gün yemek yemek zorundayız ve küresel olarak makul bir fiyattan gıdaya erişim konusunda endişeler tavana vurdu” ifadelerine yer verdi.
Georgieva, hafta başında yayınlanan bir blog yazısında, küresel ekonominin "felaketlerin bir araya gelmesi" ve "İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük sınavı" ile karşı karşıya olduğu uyarısında bulunmuştu. IMF, küresel büyümenin 2021'deki %6,1'in ardından 2022'de sadece %3,6 büyüyebileceğini tahmin ediyor.
Ancak IMF Genel Müdürü “%3,6’dan küresel bir resesyona giden uzun bir yol olduğuna” dikkat çekti ve küresel resesyon uyarısında bulunmaktan çekindi.
Georgieva "Görebileceğimiz şey, başlangıçta zayıf olan bazı ülkelerde hissedilecek resesyondur. Bu ülkeler henüz Kovid kaynaklı krizden kurtulamadılar, Rusya'dan enerji ithalatına veya gıda ithalatına büyük ölçüde bağımlılar ve halihazırda bir miktar daha zayıf bir ortama sahipler. Ancak bu durumu henüz görmedik” ifadelerine yer verdi.
Avrupa tehlikesi
Avrupa’nın Ukrayna'daki savaşa yakınlığı ve Rusya'nın enerji ithalatına aşırı bağımlılığı bölge ülkeleri için en önemli sorunlar olarak öne çıkıyor. Buna karşın bölge ülkeleri aynı zamanda yükselen enerji ve gıda fiyatlarından ve Çin’deki kısıtlamaların neden olduğu küresel tedarik şoklarından da etkileniyor. Tüm bu bileşenlerin bir araya gelmesi ekonomistlerin Euro Bölgesi’ndeki büyüme beklentilerini geçtiğimiz ay önemli ölçüde düşürmesine yol açtı.
Euro Bölgesi enflasyonu Nisan ayında üst üste altıncı kez rekor seviyeye ulaştı. 19 üyesi olan bölgedeki tüketici fiyatları yıllık bazda %7,5’lik artış kaydetti. Enflasyondaki bu artış Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz oranlarını yükseltmesi konusunda baskı oluşturuyor. ECB yöneticileri bu hafta yaptıkları açıklamada Temmuz ayında faiz artışına gidebileceklerinin sinyalini verdi.
Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Valdis Dombrovskis CNBC’deki açıklamasında, "Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin sonuçlarını açıkça görüyoruz. Dünya çapında şok dalgaları gönderiyor ve dünya ekonomik büyüme tahmini önemli ölçüde aşağı revize edildi. Aynı şey AB için de geçerli. Bu sebeple savaştan önce %4 olan yıl sonu ekonomik tahminimizi %2,7’ye çekmemiz ekonomide önemli bir yavaşlama niteliğinde” dedi.
Avrupa Komisyonu'nun Ekonomiden Sorumlu Üyesi Paolo Gentiloni ise resesyonun kıta için "kader" olmadığını öne sürerek daha iyimser konuştu. Kovid sonrası ekonomik genişlemeden hala bir miktar pozitif etkilendiklerini belirten Gentiloni risklerin farkında olduklarının da altını çizdi. Avrupa Komisyonu üyesi, “Elbette çok tehlikeli sulardayız, bu yüzden bu geçiş aşamasını nasıl yöneteceğimiz, bir resesyonu önlemek için çok önemli olacaktır” dedi.
Bununla birlikte, Avrupa'nın önde gelen şirketlerinin CEO'ları ekonomiye ilişkin daha kötümser görüşler paylaşıyor. AXA CEO'su Thomas Buberl, CNBC'ye verdiği demeçte, Avrupa'daki resesyon riskinin ABD'den "çok daha yüksek" olduğunu ve bloğun ekonomik ikliminin daha da zorlaşacağını söyledi.
Covestro CEO'su Markus Steilemann, enflasyonist ortamın ve azalan tüketici güveninin, insanların normalde seyahat etmeye ve hizmet sektörü harcamalarına geri dönmek isteyecekleri bir dönemde gerçekleştiğine dikkat çekti. Steilemann, tüm bunların Avrupa'da bir resesyonu "yüksek bir olasılık" haline getirdiğini söyledi.
Davos’ta iklim ve enerji krizi tartışıldı
Davos’un gündemi tersine küreselleşme
Davos'ta pandemi molası sona erdi