FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Enflasyon krizini genç yaştaki Amerikalıların büyük çoğunluğu hafife alıyor. Ancak Chapman Üniversitesi Smith Politik Ekonomi ve Felsefe Enstitüsü'nde Misafir Öğretim Üyesi ve Ekonomi Yazarı Virginia Postrel Bloomberg International’daki yazısında enflasyon kriziyle ilgili tecrübesi olan 50 yaş üstü Amerikalıların kötü anılarının hala çok taze olduğunu belirtiyor. Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre Postrel iki neslin birbirini anlamaması konusunda aynı tecrübeleri yaşamamış olmanın etkili olduğuna işaret ediyor. İşte Postrel’in o yazısı:
“50 yaş altı Amerikalılar için enflasyon teorik bir kavramdan biraz daha fazlasıdır. Ancak 1950'lerin sonunda ve 1960'larda doğanlar için, 1970'lerdeki enflasyon tekrarlamak istemeyeceğiniz türden bir deneyimdi. Tıpkı Kovid'in günümüzün çocuklarında yarattığı etki gibi enflasyon da bizim çocukluğumuzun bir parçasıydı.
Arka planda hep enflasyon vardı. Bazen geri çekildi, ancak sadece bir öncekinden daha kötü geri dönerdi. Enflasyon hayatın bazen rahatsız edici, bazen de korkunç bir gerçeğiydi.
O tarihlerde yaşayan herkes benzin fiyatlarının arttığını, benzin istasyonlarındaki kıtlıkları, karneleri ve uzun kuyrukları hatırlar. Ancak enflasyon hiçbir zaman tek bir ürün veya sektörle ilgili değildir. Ekonomi çapında bir olgudur. Benzin fiyatlarının sürekli olarak yükselmesi önemlidir. Ancak diğer fiyatlar da sürekli bir iniş göstermemesi de aynı derecede önemlidir.
1970'lerin sonunda, o zaman yaklaşık 20 yaşında olan Tom Noonan, Louisville, Kentucky'deki bir Winn-Dixie süpermarketinde çalışmaktaydı. Mesleği ise haftada birkaç kez sadece fiyat etiketlerini değiştirmekti. Bir maket bıçağı ve bir etiket tabancasıyla mağazaya gider, eski fiyat etiketlerini keser ve yeni, daha yüksek olanları yapıştırırdı. Facebook arkadaşlarıma enflasyon anılarını sorduğumda 1970’lere ilişkin bu anısını anlattı.
Her mağaza fiyatlandırma konusunda bu kadar titiz değildi. Birçoğu yeni fiyatları eskilerin üstüne yapıştırırdı. 1968 doğumlu hukuk fakültesi bilişim müdürü Mike Schiffer, Facebook'ta ‘Daha düşük bir fiyat almak için (belki de bir kitabın) fiyat etiketlerini soyduğumu hatırlıyorum, yaptığım şeyin yanlış veya gayrimeşru olduğunu bile fark etmemiştim’ diye itiraf ediyor. Schiffer, ‘O noktada fiyatların nasıl belirlendiğini veya değiştirildiğini gerçekten anladığımı sanmıyorum’ diyor.
1970'lerin başında annemle market alışverişi yaptığımı hatırlıyorum. Kıyma fiyatı artmaya devam ettikçe, kilosu 89 sentten 99 sentte, 1,09 dolara ve hatta 1,19 dolara kadar yükselmişti. Nisan 1973'te bir haftalık et boykotuna katıldık. (Birçok katılımcı gibi, annem de önceki hafta satın alınan birkaç öğün ete güvenerek hile yaptı.)
Boykot, ekonomi teorisi, aktivist tiyatro ve ev hanımlarının sızlanmalarının az pişmiş bir karışımıydı. New York Times'ın kapak sayfasında ‘Doları değil tenceredeki güveci devalüe edin!’ protesto posteri görülüyordu. Buna karşılık, dönemin ABD Başkanı Richard Nixon ete yönelik daha sıkı fiyat kontrolleri uyguladı.
Ben et fiyatlarını takip eden ve kendi kıyafetlerimi diken bir ortaokul öğrencisiyken, Bill Meagher yerel bir lezzet hakkında sızlanan 10 yaşında bir Philadelphia tüketicisiydi. En sevdiği TastyKake atıştırmalıklarının fiyatı sürekli artıyordu. Meagher direkt şirketin başkanına bir şikayet mektubu yazdı. Meagher, şaşırtıcı bir şekilde "enflasyonu çok basit bir şekilde açıklayan" bir cevap aldığını hatırlıyor...
...Neyse ki artık o dünyada yaşamıyoruz. Paul Volcker yönetimindeki ABD Merkez Bankası, çift haneli faiz oranları ve Büyük Buhran'dan bu yana en yüksek işsizlik oranı pahasına enflasyonu bastırmayı başardı. On yıllar sonra Büyük Enflasyon'un en önemli mirasını tanımlaması istendiğinde ise şu şekilde cevaplıyor: ‘Enflasyonun ekonomiye yerleşmesine izin vermeyin. Bu bir kez gerçekleştiğinde momentumu durdurmak için çok fazla acı çekersiniz.’
Topluma enflasyonun daha da güçlü bir şekilde geri gelmeyeceğine ikna etmek yaklaşık on yıllık düşük enflasyon oranlarını gerektirdi. Uzun vadeli faizler önemli bir enflasyon primi oluşturmaya devam etti. Üniversiteden sonraki ilk işimde, Wall Street Journal'ın şu anda feshedilen Philadelphia bürosunda %9 hayat pahalılığı zammı almıştım. 1983’te enflasyonun %3,1'e düşmüştü. Ancak eski kötü günlerden kalan sendika sözleşmesi hala yürürlükteydi. %9’luk ödemeler sadece birkaç yıl önce özellikle de vergilerden sonra geçmişte kalabildi.
1981 vergi indirimlerinin en önemli hükmü vergi dilimlerinin enflasyona endekslenerek verilmesiydi. Vergi oranları gelip geçiyor, ancak endeksleme devam ediyor ve enflasyon geri dönse bile, bu yıl olduğu gibi gelir dilimlerinin ilerlemesini önlüyor.
Los Angeles Times televizyon eleştirmeni Robert Lloyd, HBO'nun yeni dizisi ‘Station Eleven’a ilişkin bir incelemesinde, ‘Yaşlı insanların genç insanların endişelenmediği şeyler hakkında endişeleniyor. Çünkü onların yaşadıkları da elbette her neslin kendi hikayesidir" diye yazıyor.
Enflasyonun yeniden canlanmasından endişe ederken biz yaşlıların aşırı endişeli olduğunu düşünebilirsiniz. Ama siz orada değildiniz.”
New York'ta kapalı mekanlara girişlerde aşı zorunluluğu
Tahvil piyasasında 20 yılın rekoru
İngiltere'de on binlerce kamu çalışanı işini kaybedecek