FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
Küresel merkez bankaları faiz kararlarını açıklayacakları kritik bir haftaya giriş yaptı. Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, dünya çapındaki enflasyon ve tedarik zinciri krizleri, ekonomilerin yeniden açıldığı Batı merkez bankalarında sıkılaştırma politikalarını ve faiz artışı konusunu yeniden gündeme getiriyor. Bloomberg International yazarı Markus Ashworth merkez bankalarının hafta içerisinde alacakları kararların bundan sonraki yol haritaları için belirleyici nitelik taşıyacağına işaret etti. Ashworth merkez bankalarının son dönemdeki politikalarıyla faiz artışını ihtimalini kesin hale getirdiğini belirtti. Ekonomi yazarına göre artık asıl sorun faiz artışlarının gelecek yıl ne zaman ve ne oranda gerçekleşeceği yönünde. İşte Ashworth’ün o yazısı:
“Batı merkez bankalarının neredeyse iki yıl süren olağanüstü teşviklerini nasıl geri çekeceklerine dair ilk işaretlerin alınması için her şey 2021’in son tam haftasına kaldı.
Bu süreçte ABD Merkez Bankası (FED) sıkılaştırmalar için yeşil ışık yakmış, İngiltere Merkez Bankası'ndan (BoE) sarı ışık ve Avrupa Merkez Bankası'ndan (ECB) ise kıpkırmızı bir ışık gelmiş gibi görünüyor. Önümüzdeki günlerde açıklayacakları kararlar, geçen yılki Kovid-19 krizinden bu yana küresel ekonomiye trilyonlarca para pompaladıktan sonra yeniden normale dönmek için şablon oluşturacak.
Yüzde 6,8 ile son 40 yılın en yüksek seviyesinde gelen ABD Kasım ayı tüketici enflasyonu FED’in parasal genişleme programını sona erdirme planlarını haziran ayından mart ayına çekme ihtimalini neredeyse kesin bir hale getiriyor. Elbette bir sonraki süreçte ne olacağı ile nelerin neden olacağı arasındaki nüans önemli olacak. Tahmin edilenden daha düşük bir Kasım ayı tarım dışı istihdam rakamının tahvil alımını daha erken sonlandırmak için bir engel oluşturmaması bekleniyor. Zira yeniden aday gösterilen FED Başkanı Jerome Powell güvercin politikalarının sınırlarını akıllıca kullanmış gibi görünüyor.
Yatırımcılar için asıl soru artık piyasa desteklerinin çekilip çekilmeyeceği değil, FED’in ne zaman bu destekleri çekmeye başlayacağı ve gösterge faiz oranlarının ne zaman yükseltilmeye başlanacağı?
Doların küresel piyasalardaki gücü kısman ABD politika faizi oranlarının 2022’de Haziran ayından itibaren neredeyse üç kez 25 baz puanlık artışına işaret eden yüksek kur ortamı beklentilerine dayanıyor. Hisse senetleri bu konuyu adım adım ele almış olsa da daha acil olan konu ABD Hazinesi verim eğrisinin şeklidir. Daha fazla ve hızlı faiz artışı öngörüleriyle birlikte eğrinin kısa vadeli tarafındaki yükselişle oluşan son düzleşme 30 yıllık tahvil verimlerinin yılın en düşük seviyesiyle eşleşti. Bu durum azalan teşviklerle mücadele ederek yavaşlayan bir ekonomiye işaret ediyor. FED’in küçük bir fırsat penceresi bulunuyor. Daha önce cömertçe yaptığı teşvik girişimlerinden sonra yönünü hızlıca tersine çevirdikten sonra umalım ki bu sefer bu fırsatı daha akıllıca kullanır.
Daha şahin bir FED'in açık bir destekçisi, son zamanlarda kötü iletişim denemeleriyle mücadele eden ve teşvikleri durdurarak ABD'deki muadilinin çok önüne geçmeye çalıştığı algısını yaratan BoE'dir. Para Politikası Komitesi üyeleriyle yapılan görüşmeler ve son açıklamalar halihazırda durgun olmayan suları daha da çalkantılı hale getirdi. 15 baz puanlık bir artışla %0,25'e yakın artış eli kulağında görünüyor, ancak bu artış gelecek yıla kadar bekleyebilir. Kesin olan bir şey varsa o da tahvil alım programının önümüzdeki hafta resmen sona erdirilecek olmasıdır. Ancak Mart ayı başlarında ödenmesi gereken 28 milyar sterlinlik (37 milyar dolar) dev bir kurtarma paketi, varlık alımlarının kısa süreli de olsa utanç verici bir şekilde yeniden başlamasına neden olabilecek potansiyel bir risktir.
BoE Başkanı Andrew Bailey'nin elinde bir ikilem olmasına şaşmamalı. Kontrolden çıkan enflasyon, Kovid gibi her türlü hafifletici faktörle birleşerek halihazırda bölünmüş bir komitenin arasını açmaktadır. Bloomberg Economics, İngiltere Para Politikası Kurulu’nun 16 Aralık'ı pas geçmesini ve şubat ayındaki bir sonraki üç aylık ekonomi incelemesinde tüm kararları tekrar ele almasını bekliyor. Yine de fiyat artışı ihtimalini göz ardı etmek için fazla cesur biri olmak gerekiyor.
16 Aralık’taki BoE toplantısından bir saatten kısa bir süre sonra ECB, Mart ayında sona erecek Avrupa Pandemi Tahvil Alım Programı’nın (PEPP) yerini neyin alacağına dair büyük bir değerlendirme yapacak. Öngörü takıntılı yönetim kurulundan anlam açısından sıradan bir karar beklenebilir. Ancak yeni düzenleme kesinlikle öncülüyle tıpatıp benzer olacaktır. Muhtemelen daha küçük çaplı olsa da esnekliği koruyacaktır. Aynı zamanda PEPP de kendi başına güçlü bir uyarıcı araç olan 1,85 trilyon euroluk (2,1 trilyon dolar) boyutunu korumak için olgunlaşan varlıkların düzenli olarak yeniden yatırım yapılmasıyla büyük olasılıkla yaşamaya devam edecektir.
Başkan Christine Lagarde, şahin politika yapıcıların söylentilerine rağmen gelecek yıl faiz artışı hakkındaki tüm düşünceleri ortadan kaldırarak dikkatli bir tavır takındı. Enflasyon %2 hedefinin üzerinde kalsa bile, bu tavır, ekonomik toparlanmanın yeterince sağlam olması halinde yılın ilerleyen aylarında daha çok ilgi gösterilecek bir konu haline gelecek. ECB, özünde piyasalara duyarlı ve proaktif olduğu izlenimini verirken mümkün olduğunca az değişim isteyecektir. Bu yöntem piyasalarda oluşabilecek gereksiz karmaşayı kesin bir şekilde dağıtma niteliği taşıyor.
Yani bir anlamda merkez bankaları karavanının doğal düzeni gelecek yıl devam edecek, FED seyahat rotasını kontrol edecek, BOE biraz önde kalacak ve ECB gerçekten kımıldamayacak kadar kendi sorunlarıyla ilgilenecek, ancak diğerlerini de ilgiyle izleyecek. Faiz artışları konusu 2022 ajandasında bol miktarda bulunacak. Yeni yılın en büyük sorusu ise ne kadar ve ne zaman olacağı yönünde.”
Küresel merkez bankalarının büyük sınavı
G20 ekonomileri 3.çeyrekte %1,7 büyüdü
Ünlü ekonomistin bomba FED beklentisi