Körfez bölgesinde lakabı ‘Alfa Şampiyonu’na çıkan Katarlı Amwal’in Türk Yöneticisi Afa Boran, “Türk Lirası dahil para birimlerinin değerli olması benim gözümde en büyük risk oluşturuyordu. Şimdi o risk ortadan kalktı. Bunun gelecek karlar ve getiriler üzerindeki etkilerini doğru hesaplayıp cazip seviyelerden bu durum fırsata çevrilebilir” diyor ve yatırımcıya bir tavsiye veriyor: “Cazip fiyatlardan yatırım yapma fırsatı oluşacak.” Afa Boran’a göre önümüzdeki dönemdeki en büyük risk global borsalardaki olası bir satış dalgası ve Türkiye’de uzayan siyasi ve demokratik belirsizlik. Bu dönemde yapılmaması gereken en büyük hata ise ‘panik satış’.
Amwal Yönetici Direktörü Afa Boran, global piyasalardaki gelişmelerden Körfez yatırımcısına kadar Dünya'nın sorularını yanıtladı. Türk Lirası’nın durumu ve Borsa İstanbul’daki gelişmeleri nasıl okuduğunu da anlattı.
Türk Lirası cazip ama 'çok çok' cazip değil
Türk Lirası’nın bugünkü değerini ‘seviye olarak artık cazip’ sözleriyle niteleyen Afa Boran, hemen peşine de ekledi: “Fakat diğer ülkelerin paralarını da göz önünde bulundurduğumda çok çok cazip de diyemiyorum. 2002’den 2008’e kadar yaşanan ciddi bir değerlenme süreci şimdi nerdeyse olduğu gibi kayboldu. Dolayısıyla artık TL değerli denemez, fakat diğer ülkelerin paraları da düştüğünden global para akışlarından pay kapma yarışı yoğun olacaktır.”
Yaklaşan seçimlerin TL üzerindeki etkisini sorduğumuz da ise Boran, “Aritmetik seçim sonuçlarından öte, siyasi ve hukuki istikrar oluşturacak, ülke rekabetçiliğini artıracak ekonomik reformlara odaklanacak, eğitimi çağdaşlaştıracak bir hükümetin oluşması yatırımcılar açısından çok önemli. Aslında uyumlu bir koalisyon hükümetinin bu safh ada daha olumlu olacağını düşünüyorum. Önemli olan uyumlu olması… Yakından izlemek gerekiyor” cevabını verdi.
Borsa İstanbul için reel bazda fiyatlara bakıldığında bankaların tarihsel olarak son 10 yılın en düşük seviyesinde olduğuna işaret eden Boran, “Hem bankaların bir çok ürününde karlılık düştü, hem de kurlar arttıktan sonra yabancı para ile verilen kredilerin performansı büyük bir soru işareti yaratıyor. Reel sektörün döviz yükümlülükleri hiç de az değil. Bu kur artışları ile yükümlülüklerinin ne kadarını karşılayabilecekleri ve
banka karlılıklarının bundan ne kadar etkileneceği belirsiz. Ama Borsa’da bankaların dışındaki hisseler de çok ucuz görünmüyor. Dünyada da borsalar genelde ucuz değil, ama bizde de bankalar dışındaki hisseler çok ucuz değil” dedi.
Kur avantajı yaşayan şirketlere odaklandı
Hisse değerlerken yatırımcılar arasında genelde eğilimin geçmiş karları baz alarak borsanın F/K’sına bakmak olduğunu hatırlatan Boran, “Kur arttıktan sonra gelecek karlılıklar farklı olacak. Bilhassa girdileri yabancı para cinsinden olan firmalar marjlarda ciddi daralmalar görebilir. Bir önemli avantaj emtia fiyatlarındaki düşüşle oluşabilir. O nedenle biz özelikle kurlardaki artışın karlılıklarda yaratacağı etkiyi doğru tahmin edip cazip olan hisseleri bulmaya odaklandık” açıklamasını yaptı. “Amatör yatırımcılar için önemli bir uyarıda bulunmak istiyorum” diyen Afa Boran, Borsa İstanbul’da dalga boyunun yüksekliğine dikkat çekti. Boran, “2008 krizini hariç tutup 2009 sonrası döneme bile bakarsak, yıllık dalgalanma %20. Halbuki uzun vadeli ortalama yıllık getiri, reel bazda %5 civarlarında. Dalgalanmanın bu kadar yüksek olduğu bir borsada, hisselerdeki trendleri dalgalanmalardan ayrıştırmak kolay değil. Paniğe kapılıp düşüşlerde satmak ise yapılabilecek en büyük hata. Amatör yatırımcılara tavsiyem borsa yatırımlarını güvendikleri profesyonellerin yardımıyla yapmaları” diye konuştu.
Boran, global borsalardaki olası bir satış dalgasını ve Türkiye’de uzayan siyasi ve demokratik belirsizliği ise risk olarak görürken “Cazip fiyatlardan yatırım yapma fırsatı oluşacak. Para birimlerinin değerli olması benim gözümde en büyük risk oluşturuyordu. Şimdi o risk ortadan kalktı. Bunun gelecek karlar ve getiriler üzerindeki etkilerini doğru hesaplayıp cazip seviyelerden bu durum fırsata çevrilebilir” ifadelerini kullandı.
Hindistan’a yabancı yatırım hâlâ akıyor
Afa Boran, para birimleri ve piyasalardaki yatırımcılar için fırsat-risk analizi yaparken Türkiye hep diğer ülkelerle de karşılaştırarak anlattı. Boran’ın Hindistan ve Japonya örnekleri de dikkat çekiciydi. Boran şöyle konuştu: “Ülke ekonomisi gerileme sürecine girse de, şirket bazında kârınızı her zaman katlayabilirsiniz. Yeter ki pazara farklı bir ürün, farklı bir hizmet ya da farklı bir fiyat rekabeti sunun... Bu konuda yakın dönemin en iyi örneklerinden biri Güney Kore’dir. Güney Kore de kişi Afa Boran kimdir? Yüksek lisans eğitimini London Business School’da tamamlayan ve CFA derecesi sahibi Afa Boran, uzun yıllar yurtdışında Credit Suisse ve NatWest Markets gibi uluslararası finansal kuruluşlarda çalıştı. Bu süre içinde 7 kez ‘Yılın Yatırım Uzmanı’ seçilen Boran, bu başarılarıyla Dubai kökenli yatırım devi Shuaa Capital’in de dikkatini çekti ve 2006 yılında İstanbul’a dönerek fi rmanın Türkiye ofi sinin başına geçti. Son 6 yıldır yönettiği fonlarının yüksek getirisi ile Körfez bölgesinde bu yıl “Alfa Şampiyonu” olarak anılan Boran, halen Katar’ın ilk yatırım şirketi Amwal’ın yönetici direktörü olarak görev yapıyor. FİNANS/BORSA başına milli gelir artık 25 bin dolar. Para biriminin son bir yıldaki performansına bakarsak Hindistan bilhassa verimliliği artıran reformlara ve eğitime verdiği önemle pozitif ayrışmayı başardı. Hindistan’ın cari açığı bize yakın, ama yabancı yatırım ortayqa akmaya devam ediyor''
Global yavaşlama sınıf atlamaya engel değil
Boran, dünya büyümesi, borçluluk denildiğinde Japonya örneğini çok önemsediğine işaret ederek “Japon ekonomisinin hızlandığı yıllarda büyümesindeki çok önemli bir payın aslında borç artışından geldiği görülüyor. Bir aralar Japonya’nın rekabetteki en büyük avantajının düşük
finans maliyeti olduğu konuşuluyordu. Japonya 1980’lerde yüzde 4 civarında büyüyordu. Bu oran 1990’larda yüzde 2’lere düştü. Son yıllarda ise büyüme oranları ‘sıfır’civarlarında. Son veri ise eksi binde 1. Birkaç yıl pozitif, sonra negatif... Japonya’nın toplam kamu borcu 80’lerde yüzde 50 civarında iken bugün bu oran yüzde 230’larda. Gelinen borç seviyesinin gelecekteki ekonomik büyümeye etkisi bence çok önemli. Böyle bakınca bundan sonra global büyümenin çok daha düşük olacağını varsayıyorum. Global ortam çok cazip değil ama Türkiye ölçeğindeki ülkeler için bu hiç önemli değil. Çünkü yapabileceğimiz pek çok iyileştirme var. Birkaçını bile hayata geçirsek sınıf atlarız. Global yavaşlama Türkiye’nin sınıf atlamasına engel değil” dedi.
Boran, ‘iyileştirmeleri’ ise şöyle açtı: “Öncelikle hukuk ve verimlilik reformlarını çok önemsiyorum. Bunlar çok defa konuşuldu ama örneğin AB müzakere süreci yeniden canlandırılabilirse ve bu süreç çerçevesinde hukuki reformlara da öncelik verilirse Türkiye’nin gelişimi çok hızlanır. Bir yatırımcı olarak “AB süreci” sözünü duymak bile beni heyecanlandırırdı. Özel sektörümüz gerçekten çok ileride, ama bazı genel ülke koşulları iyileştirilmediği sürece uluslararası rekabette birçok ülkenin gerisinde kalıyoruz ve global rüzgarlardan daha kuvvetli etkileniyoruz. Körfez ülkeleri Ortadoğu için bir
finans ve ticaret merkezi haline geliyor, aslında bu çok kolaylıkla Türkiye’nin üstleneceği bir rol olabilirdi.”
Petrodolar geliri azaldı, Körfez yatırımcısı çok daha dikkatli
Boran, Körfez ülkelerinin petrol fiyatlarının düşüşü sonrası ciddi bütçe kaygıları içinde olduğunu da anlatarak “Suudi Arabistan bu açıdan en sıkıntılı ülke. Bütçenin denkleşmesi için petrol fiyatlarının 90 dolara yakın olması gerekiyor ve fiyatlar 50 doların altında devam ederse, kamu fonlarıyla bunu ancak 6-7 yıl finanse edebileceklerini biliyorlar. Dolayısıyla Körfez ülkelerinin de durumu eskisi gibi değil. Daha temkinliler ve yatırımlarında çok daha dikkatliler. Petrol gelirinden oluşacak açığı ilave yatırım gelirleri ile garantiye almaya çalışıyorlar” bilgisini paylaştı.
Çin diğer Asya ülkeleri gibi krize girmez
Dünyayı geçen haftalarda titreten Çin ile ilgili ise Boran şöyle dedi: “Çin’in borcu yüksek ama bu borcun önemli kısmı iç borç, dolayısıyla bir kriz sebebi olacağını düşünmüyorum. Yavaşlayacaktır, ancak diğer Asya ülkeleri gibi bir finansal krize girmez. Bilhassa emlak sektörünün geçmiş krizde oynadığı rol göz önüne alındığında benzerlik gözükse de, diğer ülkelerde borcun önemli bir kısmı dış borçtu.”
TL'DEKİ KAYIP DA KAZANÇ DA ORTALAMALARDA
Afa Boran ile en son konuştuğumuzda TL’nin değerine dikkat çekmiş ve sürdürülebilir olmadığını söylemişti. Konuşurken de bir dönemin süper popüler endeksi Big Mac’e atıfta bulunarak kur için bir tahmin yapmıştı. Nitekim bizim konuşmamızdan bir süre sonra da kur adım adım yukarı taşındı. Bugün geldiğimiz noktada Boran’ın kur tahmini, TL’nin geldiği zirve seviyesi açısından 12’den vurarak tuttu. Doğal olarak Boran’a kur ile ilgili tahminini sormadan geçemezdik. Boran, “Bu seviyelerde sadece TL değil tüm gelişmekte ülke para birimleri bana biraz fazla değer kaybetmiş gibi görünüyor. Bu kadar hızlı değer kaybından sonra dengeyi bulurken biraz da dalga boyu büyümüş olabilir diye düşünüyorum ama bir süre tekrardan değerlenme trendi olmasını da beklememek gerekir. Tahminim bu seviyelerde ve siyasi ve global gelişmelerle bir süre dalgalanacağı yönünde” dedi. Boran, dolar/TL’nin gelişiminde 2002-2008 arası ve 2008 sonrası dönemlerine dikkat çekerek, “Türk Lirası 2002 ile 2008 arasında reel bazda %70 değerlendi; 2008’den beri ise bazı büyük dalgalanmalarla birlikte genelde değer kaybetme trendinde idi. Bugünkü reel seviyesi ise 2002 ile neredeyse aynı. Bu değer kazanma ve sonra değer kaybedip başlangıç noktasına geri dönme sürecinde etkili olan ulusal ve global faktörler var. Ancak bu süreçte değer kaybeden para birimi sadece bizimki değil. Örneğin 2002-2008 arasında, yükselen emtia fiyatlarının da etkisiyle Güney Afrika ve Brezilya para birimleri reel bazda TL’den çok daha fazla değer kazandı. Ancak sonra emtiaların düşüşüyle bu kez daha fazla değer kaybettiler. TL’nin değer kazanmasının da, değer kaybının da diğer gelişmekte olan ülkelerin ortalamasına yakın olduğunu görüyorum” dedi. Farklı ülkelerin para birimlerinin birbirlerine oranlarını ölçmek amacıyla yaratılan Big Mac endeksi, aslında çok bilimsel bir hesaplama sayılmasa da popüler. Boran, ülkeler arası farkları göz önünde bulundurmak şartıyla kurların seviyesi ve satın alma gücü hakkında özet bir bakış açısı sağlayabileceğini belirterek “Türkiye’deki Big Mac endeksi dolar bazında yaklaşık %25 ucuzladı ve 2002 yılından beri gördüğümüz en düşük seviyeye indi. Ancak şu anda diğer ülkelerde de benzer bir eğilim var. Örneğin Rusya dikkatimi çeken ülkeler arasında; oradaki Big Mac endeksi bizdeki seviyenin yarısından da az, halbuki geçmişte bizden sadece %30 daha ucuzdu” dedi.