Yalçıntaş'tan adaylık açıklaması
İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, seçimlerde başkanlığa tekrar aday olmayacağına açıkladı
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, mayıs ya da haziran ayında yapılacak seçimlerde başkanlığa tekrar aday olmayacağını belirterek, ''Şu anda talip olmayı düşündüğüm herhangi bir kurum ve görev yok. Aklımda iki şey var; Birincisi kendi işlerime daha fazla zaman ayırırım. İkincisi de bir üniversitede ders vermeyi çok arzu ediyorum'' dedi.
Daha önce yaklaşan oda seçimlerinde başkanlık için aday olmayacağını açıklayan Yalçıntaş, basın mensuplarıyla veda ve teşekkür toplantısında bir araya geldi.
Yalçıntaş, gelecek dönem için talip olmayı düşündüğü herhangi bir kurum ya da görev bulunmadığını ifade ederek, şu anda önceliğinin seçimlerin yapılacağı tarihe kadar İTO'yu en doğru şekilde götürmek, başarılı, demokratik ve şeffaf bir seçim süreci geçirmek ve yeni gelecek iş adamlarına İTO yönetimini devretmek olduğunu söyledi.
AKLIMDA İKİ SEÇENEK VAR
Murat Yalçıntaş, ''Sonraki dönem için de aklımda iki şey var. Birincisi kendi işlerime daha fazla zaman ayırırım. İkincisi de bir üniversitede ders vermeyi çok arzu ediyorum. Bazı üniversitelerden teklifler de geldi. Eğer olursa üniversitede bu tecrübelerimi gençlerle paylaşmak istiyorum'' dedi.
Başkanlık sürecinin kendisi için çok verimli geçtiğini ve çok sayıda dost edindiğini dile getiren Yalçıntaş, ''8 sene zarfında yönetim kurulu ve meclis üyelerimle beraber İTO'ya, İstanbul iş alemine ve Türkiye ekonomisine katkıda bulunacak birçok şey yaptım. Bazıları tamamlanmadı, bazıları akamete uğradı. Kısmet bu kadarmış. İçimde hiçbir ukde yok. Yapabileceğimin en iyisini yapmaya çalıştım. Bunu değerlendirecek olanlar şüphesiz ki İstanbul iş alemidir. Veda etmeye gittiğim herkes güzel şeyler söyledi. Demek ki döktüğüm her ter damlası bu sene 8 sene zarfında yerine gitmiş'' diye konuştu.
TÜRK EKONOMİSİNDE HERHANGİ BİR RİSK YOK
Toplantıda Türkiye ekonomisine dair değerlendirmelerde de bulunan Yalçıntaş, kısa vadede hükümetin ekonomiyi soğutma çabalarının başarılı olduğunu, cari açığın azaldığını, enflasyon ve işsizlikteki düşüşlerin de mevsimsel dalgalanmalarla devam ettiğini söyledi.
2013 yılında ekonominin biraz ısıtılacağını düşündüğünü ifade eden Yalçıntaş, şöyle devam etti:
''Ön göstergeler onu gösteriyor. Dolayısıyla belki enflasyonda ve cari açıkta bir miktar dahi olsa yukarıya doğru bir kıpırdanış olabilir. Şu anda Türk ekonomisinde herhangi bir risk yok. Ama konjonktürel olmaktan ziyade yapısal kırıklıklarımız hala devam ediyor. Yani cari açığa sebep olan etmenleri biz daha ortadan kaldıramadık.
Türkiye'nin orta vadede yapısal tedbirlerini almayı tamamlaması lazım. Uzun vadede Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınmaya sahip olması lazım. Sürdürülebilir kalkınmanın üç tane ayağı var. Bunların biri olan ekonomik kalkınmada Türkiye belli bir mesafe kaydetti. Diğer iki ayakta ise almamız gereken mesafe var. İkinci ayak beşeri kalkınma... Üçüncü ayak ise çevreyi ve doğayı ne kadar koruyabildiğimiz...''
TÜRKİYE'NİN KENDİNDEN BAĞIMSIZ İKİ RİSKİ VAR
Türkiye'nin şu anda konjonktürel olarak kendisinden bağımsız iki riski bulunduğunu kaydeden Yalçıntaş, ''Birincisi Avrupa Birliği'ndeki ekonomik kriz oldukça düşmesine rağmen İspanya ve İtalya'nın yaşayacağı bir tökezleme Türkiye'yi ciddi anlamda etkileyebilir. Çünkü İtalya ve İspanya'nın tökezlemesi demek, Alman ve Fransız bankalarının tökezlemesi demek. Alman ve Fransız bankalarının tökezlemesi ise Türkiye'ye gelecek yabancı sermayenin durması demek. Bu da Türkiye'de ciddi anlamda bir ekonomik istikrarsızlığa yol açar. Ama İspanya ve İtalya'nın tökezleme riski geçtiğimiz 3 aya göre çok düşürüldü. 3 ay önceye göre daha iyimserim'' diye konuştu.
İkinci riskin ise Ortadoğu olduğunu belirten Yalçıntaş, ''Bunun içinde Suriye de İran da Irak da var. İran'daki uluslararası gerginlik hala çözümlenemedi. Suriye'deki belirsizlik devam ediyor. Özellikle Suriye'den Türkiye'ye geçen mültecilerin yarattığı ekonomik sorunların yanında sosyal sorunlar var. Bu da özellikle Güneydoğu bölgemizde sosyal ve ekonomik baskı yaratıyor. Eğer bu baskıyı hafifletemezsek aynı baskıyı belli bir zaman sonra batıda da hissedeceğiz. Orada olan bir şeyin buraya ziyaret etmemesi söz konusu değil. Umarım İran ve Irak'taki problem bir an evvel çözülür. Çünkü şu anda bizler kendi iç meselelerimizden çok fazla konuşmazsak da Irak'ta ciddi bir yönetim problemi var'' değerlendirmesinde bulundu.
Yalçıntaş, mesleklerin gruplandırılmasında Pan-Avrupa sınıflandırma sistemi olan NACE kodları ve odaların komite yapılarındaki düzenlemelere yönelik itirazlara ilişkin bir soruyu ise ''Yeni NACE kodları çerçevesinde odaların komite yapıları TOBB tarafından düzenlendi. Bazı şirketler kendi NACE kodlarına ve komite yapılarına itiraz etti. TOBB ilgili bakanlıklarla her iki itirazı inceledi ve karara bağladı. NACE kodlarına yapılan itirazlar neticesinde haklı görülenler düzeltildi, haklı görülmeyenler aynı kaldı. Komitelerin düzenlenmesiyle ilgi itirazlar da gözden geçirildi. TOBB olarak kendi çalışmamızı yaptık ve bunları bakanlıkla paylaştık. Bakanlıktan gelecek son incelemeden sonra bu kodlar ve yeni komite yapıları odalara bildirilecek. Yeni NACE kodları ve yeni yeni komitelerle seçime gidilecek'' cevabını verdi.
Yalçıntaş, TOBB olarak hazırlayıp bakanlığa gönderdikleri taslakta komite sayılarında bir artış olduğunu, eğer bakanlıktan istedikleri şekilde gelirse İTO'da da komite artışı olacağını ifade etti.
YAŞADIĞIM ŞEHRİ ARTIK TANIYAMIYORUM
İTO başkanlığı döneminde kendisini en mutlu eden olayın Anadolu'da yaptırdıkları okulların açılışları olduğunu belirten Yalçıntaş, göreve geldiği sırada İTO'nun 11 tane okul yaptırmış olduğunun, kendilerininse bu sayıyı 40'a çıkardıklarının bilgisini verdi.
Yalçıntaş, ''Bu okullardan mezun olacak her çocuk kendisi için, Türkiye'nin kalkınması için, bu topraklar için her faydalı iş yaptıkça İTO'nun her mensubuna bu güzellikten bir pay gelecek. O paya sebep olmak bizlere nasip oldu. Bu da beni çok mutlu etti'' dedi.
İstanbul'da doğmuş ve büyümüş birisi olarak yaşadığı şehri artık tanımadığını ifade eden Yalçıntaş, ''Çocukluğumun, gençliğimin geçtiği sokaklar, binalar yok artık. Şehir sürekli değişiyor ve bu da kötü bir şey. İnsanlarda köksüzlük duygusu oluşturuyor. Elbette şehir büyüsün, genişlesin, yeni binalar, yeni yaşam alanları olsun ama eskiyi muhafaza ederek yeni yerler açmak lazım'' ifadelerini kullandı.
Anadolu yakasının İstanbul'un parlayan yıldızı olmaya devam edeceğine inandığını da söyleyen Yalçıntaş, kentsel dönüşümle ilgili bir soruya da şu yanıtı verdi:
''Kentsel dönüşümün iki tarafı var. Birincisi kentsel dönüşüm mutlaka gerçekleştirilmeli. Çünkü İstanbul'da çok ciddi bir deprem riski, çok ciddi bir çarpık yapılaşma, çok ciddi bir haksız rant var. İkinci taraf ise kentsel dönüşüm gerçekleştirirken insanların elde ettiği haklara halel getirmemek, çevreye saygılı olmak ve yaşanılabilir mekanlar üretmek lazım.
Yani arı kovanı ve kibrit kutusu gibi insanların iç içe yaşadığı, kimliklerini ve şahsiyetlerini kaybettikleri soğuk alanlar değil de insanların bir mahalle ortamında yaşadıkları, kendi kültür ve örflerini devam ettirebildikleri ve bir kentsel dönüşüm gerçekleştirilmeli.''