<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemÜlkeye giren dövizin kaynağı portföy yatırımları----

Ülkeye giren dövizin kaynağı portföy yatırımları

Ülkeye giren dövizin kaynağı portföy yatırımları
21 Eylül 2017 - 07:44 www.finansingundemi.com

Dünya yazarı Alaattin Aktaş, temmuz ayında doğrudan yatırımlardan sadece 4.3 milyar dolar geldiğini belirten Aktaş, bir ay içinde ülkeye giren 24.7 milyar doların asıl kaynağının portföy yatırımları olduğunu yazdı. İşte Aktaş'ın o yazısı:

Dış ticaret açığı temmuz ayında "sessiz sedasız" 8.8 milyar dolara çıktı. Bu, bir ayda şimdiye kadar oluşmuş en yüksek açık değil ama son dört yılın rekoru. Daha önce en yüksek aylık dış ticaret açığı 9.9 milyar dolarla 2013'ün temmuzunda verilmişti.

Dış ticaret açığındaki bu yüksek gerçekleşmeden cari denge de nasibini alacaktı ve aldı da nitekim. Cari işlemler dengesi temmuz ayında 5.1 milyar dolar açık verdi. Bu düzey, mayıstan sonra yılın en yüksek ikinci açığı.

Cari açık veriyorsak, verebiliyorsak bir yerlerden para buluyoruz demektir. Neyse ki artık pek dile getirilmeyen ekonomiyle ilgili bir şehir efsanesi dinledik yıllar yılı. "Cari açık veriyoruz ama finanse edebiliyoruz" diye ahkam kesenler de oldu, "Finanse ettikten sonra cari açık o kadar da önemli değil" diyenler de...

Oysa para bulunmadan cari açık verilemezdi ki... Şöyle ya da böyle bir şekilde para bulacak ya da borçlanacak ve cari açık verecektik. Paramız mı yok, borçlanamıyor muyuz, o zaman da elimiz cebimize, yani Merkez Bankası'nın kasasına gidecek ve gerekli kaynağı oradan sağlayacaktık.

Parayı nereden bulduk?

Temmuz ayında 5.1 milyar, ilk yedi ayda ise 26 milyar dolar cari açık verdik. Temmuzda 5 milyarı aşan cari açığa karşılık bulabildiğimiz dış kaynak yalnızca 1.8 milyar dolar. Dışarıdan para gelmeyince Merkez Bankası kaynağına yönelmiş ve banka rezervinden 2.4 milyar dolar kullanmışız.

Bir aylık verilerin çok önemi yok aslında. Yedi aylıkta ise çarpıcı sonuçlar dikkati çekiyor.

26 milyar dolarlık cari açığa karşılık finans hesabından 24.7 milyar dolar gelmiş. Neredeyse başa baş sayılır. Ama bu paranın kaynağı önemli.

Doğrudan yatırımla gelen para 4.3 milyarda kalmış, geçen yılla hemen hemen aynı.

Asıl para girişi portföy yatırımları kanalıyla. Geçen yıl 9.8 milyar dolar olan portföy yatırımları, bu yıl 18 milyar dolara yükselmiş.

Diğer yatırımlarda ise çok belirgin bir düşüş var. Bu yolla gelen döviz 10 milyar dolardan 2.4 milyar dolara inmiş.

Faiz işte bu yüzden düşürülemez

Yedi ayda portföy yatırımları kapsamında borç senedi ihracı yoluyla 14.5 milyar dolar borçlanmışız. Bu borçlanmanın 9.2 milyar dolarlık bölümünü hükümet gerçekleştirmiş.

9.2 milyar dolarlık borçlanmanın 5.7 milyarı yurtiçi, 3.5 milyarı yurtdışı borçlanmasından oluşuyor.

Ne var ki, yurtdışı borçlanması olan 3.5 milyar dolar, neti gösteriyor. Oysa yurtdışına 7.4 milyar dolar borçlanmış, 3.8 milyar dolar da geri ödeme gerçekleştirmişiz. Böylece net borçlanma 3.5 milyar olmuş.

Sayılar özetle böyle. Şimdi şu soruya yanıt aramamız gerekiyor: Bu koşullarda faizi aşağı çekersek, bu borçlanmayı sürdürebilir miyiz, sürdüremez miyiz?

Borçlanmaya duyduğumuz ihtiyacı azaltabilirsek; örneğin doğrudan yatırımlar gibi yatırımları artırabilirsek, örneğin cari açığın düşük oluşmasını sağlayacak şekilde dış ticaret dengesinde iyileşme sağlayabilirsek, yine örneğin turizmde eski parlak günlere dönebilirsek, tabii ki faizi düşürmemiz mümkün hale gelebilir.

Ama tabii ki faizi düşürmenin yabancı yatırımcıyı ilgilendirmeyen bir dizi başka boyutu da var, onları ayrı tutuyoruz.

Cari açığı altın ithalatı büyütüyor

Türkiye altında ithalat rekoru kırmaya doğru gidiyor. İlk yedi aydaki ithalat 10.7 milyar doları buldu. İthalat hızla artarken, ihracatta bir miktar gerileme var.

Bunun sonucunda da geçen yılın ilk yedi ayında altın ticaretinde 3.2 milyar dolar fazla vermişken, bu yıl 5.9 milyar dolar açıkla karşı karşıya kaldık.

Cari işlemler dengesine doğaldır ki altın dış ticareti de dahil. İşte altın dahil cari açık, yedi aylık dönemler itibariyle 21.5 milyardan 26 milyara çıktı.

Peki altını hariç tutup hesap yapsak ne mi olurdu... Geçen yılın yedi ayındaki cari açık 24.7 milyara çıkar, bu yılki açık ise 20.1 milyarda kalırdı.

Dolayısıyla gerek dış ticaret dengesini, gerek cari işlemler dengesini değerlendirirken altını ayrıca ele almakta yarar var. Çünkü altın, Türkiye'nin normalde bu boyutta ticaretini yapmaması gereken bir ürün.

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)