<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündem'Ülkemizde tarım sona erer!'----

'Ülkemizde tarım sona erer!'

'Ülkemizde tarım sona erer!'
30 Haziran 2017 - 14:52 www.finansingundemi.com

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, "buğday ve arpada fiyatların düşmemesi için TMO, geç kalmadan acilen müdahale alım fiyatlarını açıklamalıdır" dedi

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, buğday ve arpada piyasanın durduğunu bildirerek, “dışarıdan giren bir mal yok. Gümrükleri düşüreceğim demeniz, bu söylem dahi yetti. O kadar zamansız bir söylem oldu ki; şu an tüccar piyasaya girmiyor, üretici tedirgin ve bazı bölgelerde şu an alım satım durdu. Buğday ve arpada fiyatların düşmemesi için TMO, geç kalmadan acilen müdahale alım fiyatlarını açıklamalıdır” dedi.

Girdi fiyatları yüksek, verim düşükken gümrük vergilerinin de indirildiğini belirten Bayraktar, “çiftçimiz, bu şartlarda nasıl rekabet edecek?” Gümrük birliği kapsamına tarımın dahil edileceği söyleniyor. Etki analizleri yapılmadan, tarım nasıl gümrük birliğine dahil edilir, gümrükler sıfırlanır? Ülkemizde tarım biter, Fransız, Alman buğdayı ile ekmek yapmak zorunda kalırız” diye konuştu.

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, düzenlediği basın toplantısında, Ramazan ayındaki hem de Haziran ayındaki fiyat değişimlerini, bayramın son günü Resmi Gazete’de yayınlanan, et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergilerini büyük oranlarda düşüren Bakanlar Kurulu kararını değerlendirdi.

Şemsi Bayraktar, 2007 yılından bu yana her Ramazan ayında, gıda talebinin ve tüketiminin artmasından dolayı fiyatların spekülatif yönde yükseltilmesini önlemek için yürüttüğü çalışmalara ve bu yöndeki uyarılara bu yıl da devam ettiklerini bildirdi. Bu açıklamaların amacının fiyat artışlarının üreticilerimizden mi yoksa aracı veya perakendecilerden mi kaynaklandığı konusunda kamuoyuna doğru bilgiler sunmak, tüketicinin ödediği fiyattan üreticilerin ne derece yararlanabildiğini ortaya koymak, suni fiyat artışlarını önlemek olduğunu belirten Bayraktar, Ramazan ayı boyunca fiyatları takip ettiklerini ve meydana gelen değişimleri tespit ettiklerini vurguladı.

Ramazan'da fiyat değişimleri

Ramazan ayı boyunca markette 35 ürünün 5’inde fiyat değişimi olmazken, 17 üründe fiyat artışı, 13 üründe fiyat azalışı, üreticide ise 31 ürünün 10’unun da fiyat değişimi görülmezken, 11 üründe fiyat artışı, 10 üründe ise fiyat düşüşü meydana geldiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Markette fiyatı en çok düşen ürün kiraz, üreticide patates olurken, hem market hem üreticide fiyat en çok salatalıkta arttı. Ramazan döneminde yaşanan fiyat değişimlerine baktığımızda marketlerde süt, mısırözü yağı, kuru kayısı, zeytinyağı ve ayçiçeği yağı fiyatları değişmezken, fiyatı en fazla artan ürün yüzde 23,46 ile salatalık oldu. Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 16,09 ile maydanoz, yüzde 13,58 ile kabak, yüzde 12,76 ile tavuk eti, yüzde 12,63 ile kuru soğan takip etti. Markette fiyatı düşen ürünlere baktığımızda, fiyat düşüşün en fazla olduğu ürün yüzde 46,77 ile kiraz oldu. Kirazdaki fiyat düşüşünü yüzde 35,01 ile domates, yüzde 15,34 ile patates, yüzde 14,44 ile nohut, yüzde 14,26 ile patlıcan, yüzde 12,89 ile kuru üzüm izledi.

Ramazan ayında üreticide, limon, elma, kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir ve süt fiyatlarında değişim olmadı. Üreticide Ramazanda fiyat en fazla yüzde 36,84 ile patateste düştü. Patatesteki fiyat düşüşünü yüzde 36,07 ile patlıcan, yüzde 25,45 ile kiraz, yüzde 24,91 ile kırmızı mercimek, yüzde 23,82 ile domates, yüzde 13,33 ile çilek, yüzde 12,07 ile Antep fıstığı, yüzde 10,38 ile fındık takip etti. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 50,75 ile salatalıkta görüldü. Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 31,82 ile kuru soğan, yüzde 29,87 ile havuç, yüzde 18,52 ile marul, yüzde 17,33 ile maydanoz, yüzde 16,92 ile sivri biber izledi.”

Haziran ayındaki fiyat değişimleri

Aylık değişimi takip ettikleri 31 Mayıs-28 Haziran döneminde, üretici ve marketlerde fiyatı en fazla artan ürünün kuru soğan, fiyatı en fazla düşen ürünün karpuz olduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti:

“Bu dönemde aylık olarak market fiyatlarında, 8 üründe fiyat değişimi olmazken, 16 üründe azalma, 12 üründe ise fiyat artışı meydana geldi. Mısırözü yağı, yeşil soğan, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, yumurta, zeytinyağı ve ayçiçeği yağı fiyatında değişim görülmedi. Markette en fazla fiyat düşüşü ise yüzde 33,12 ile karpuzda oldu. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 30,75 ile kiraz, yüzde 28,33 ile salatalık, yüzde 22,47 ile çilek, yüzde 18,33 ile domates, yüzde 17,15 ile patlıcan, yüzde 15,06 ile nohut, yüzde 14,22 ile kabak izledi. Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 26,21 ile kuru soğanda görüldü. Kuru soğandaki fiyat artışını yüzde 12,15 ile tavuk eti, yüzde 9,50 ile limon, yüzde 5,97 ile sivri biber takip etti. 

Üretici fiyatlarında; 31 Mayıs-28 Haziran döneminde, 11 üründe fiyat değişimi olmadı. 12 üründe azalma, 9 üründe ise fiyat artışı tespit edildi. Limon, elma, kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir, süt ve yumurta fiyatları değişmeyen ürünler oldu. Üreticide fiyatı en fazla düşen ürün olan karpuzda düşüş oranı yüzde 59,70’i buldu. Karpuzdaki fiyat düşüşünü yüzde 52,19 ile patlıcan, yüzde 37,93 ile patates, yüzde 33,13 ile kabak, yüzde 27,31 ile salatalık, yüzde 24,91 ile kırmızı mercimek, yüzde 18 ile kiraz, yüzde 12,07 ile Antep fıstığı izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 45 ile kuru soğanda meydana geldi. Kuru soğandaki fiyat artışını yüzde 31,95 ile sivri biber, yüzde 29,87 ile havuç, yüzde 19,14 ile marul, yüzde 17,33 ile maydanoz takip etti.”

Üretici fiyat artışı ve düşüşünün ürün bazında sebepleri

Üreticide fiyat artışı ve düşüşünün ürün bazında sebeplerini de değerlendiren Bayraktar, şunları söyledi:

“Üreticide fiyatı artan ürünlere baktığımızda, kuru soğanda arzın Çukurova bölgemizden sağlanmaktadır. Çukurova bölgemizde yer alan Adana’da hasadın sonuna yaklaşılması, arzın daha çok Hatay’dan sağlanmasıyla birlikte fiyatlarda artış meydana gelmiştir. Fiyat artışında Rusya’nın kuru soğanda ambargoyu kaldırması da etkili oldu. 

Sivri biberde geçen ay dibe vuran fiyatların ardından toparlanma sürecine girilmesiyle birlikte fiyat artışı meydana geldi. Havuçta arz depolardan sağlanıyor. Piyasaya arz edilen ürün miktarındaki azalmayla birlikte fiyatlarda artış yaşandı. Marulda ise Haziran ayı içinde meydana gelen yağışların ürünü olumsuz etkilemesiyle birlikte fiyatlarda artış görüldü. Zeytinyağında ise artan talep ile birlikte bir miktar artış yaşandı. Dana eti ve kuzu eti de üreticide fiyat artışı görülen ürünler arasında yer aldı.
Üreticide fiyatı en fazla düşen ürün karpuz oldu. Mevsim itibarıyla karpuzda hasat edilen ürün miktarındaki artışa bağlı olarak fiyatta düşüş meydana geldi. Kiraz, çilek gibi ürünlerde de benzer durum söz konusu. Patlıcan, kabak, salatalık, domates gibi ürünlerde de hasat edilen ürün miktarındaki artışla birlikte fiyatlar geriledi. Bir diğer fiyatı düşen ürün ise patates oldu. Patates fiyatlarındaki düşüşte Ödemiş ilçemizde talepteki daralmaya bağlı olarak yaşanan pazarlama sorunları etkili oldu. Kırmızı mercimekte ise fiyatlar yeni sezon fiyatıdır. Geçen yıla göre rekoltede yaşanan artışın yanı sıra, hasadın başlaması ve firmaların elinde geçen yıldan kalan ürünlerin bulunması fiyat düşüşüne yol açtı.”

Üretici market fiyat farkında elma ilk sırada

Üretici ve market fiyatları arasındaki farkın en fazla yüzde 546,77 ile elmada görüldüğünü belirten Bayraktar, şöyle konuştu:
“Elmadan sonra fiyat farkı sırasıyla, kuru kayısıda yüzde 398,33, kabakta yüzde 289,09, maydanozda 276,59, salatalıkta yüzde 270,63 oldu. 

Elma 6,5 kat, kuru kayısı 5 kat, kabak 3,9 kat, maydanoz 3,8 kat, salatalık 3,7 kat fazlaya tüketiciye satılmaktadır. 
Bugün üreticide, 67 kuruş olan elma markette 4 lira 33 kuruşa, 6 lira olan kuru kayısı 29 lira 90 kuruşa, 54 kuruş olan kabak 2 lira 10 kuruşa, 29 kuruş olan maydanoz 1 lira 10 kuruşa, 58 kuruş olan salatalık 2 lira 16 kuruşa satılmaktadır.
Görüldüğü gibi üretici market fiyatları arasındaki makasta sorun devam ediyor. 
Üretici, çoğu zaman maliyetini zor karşılamakta, bazen de maliyetinin altında ürün satabilmektedir. Buna karşın tüketici de makul fiyatlarla ürün tüketememektedir. Üreticilerimizin kar kış, yağmur yağış demeden, güneşin altında kavrulurken binbir emekle ürettikleri ürünlerden hak ettikleri geliri elde edebilmeleri ve tüketicilerimizin de bu ürünlere uygun fiyatla erişebilmesi hepimizin dileğidir.”

Et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergisi indirimi

Basın toplantısında, Bayramın son günü Resmi Gazete’de yayınlanan, et, canlı hayvan, buğday, arpa ve mısırda gümrük vergilerini büyük oranlarda düşüren Bakanlar Kurulu kararını da değerlendiren Bayraktar, şunları söyledi:
“Enflasyonla mücadele gerekçesiyle, gümrük vergisinin, canlı hayvanlarda yüzde 135’den yüzde 26’ya, karkas ette yüzde 100’den yüzde 40’a, buğdayda yüzde 130’dan yüzde 45’e, arpada yüzde 130’dan yüzde 35’e, mısırda yüzde 130’dan yüzde 25’e indirilmesinin üreticimizi etkilememesi mümkün değildir.

Öncelikle şunu vurgulamak istiyorum, üreticiyi ilgilendiren bir konuda, üreticinin temsilcisi TZOB’dan görüş alınmadan, istişare edilmeden karar verilmesi problemin esas kaynağıdır. Zannedilmesin ki biz, tüketici fiyatlarının düşmesini, tüketicimizin daha makul fiyatlarla tüketmesini istemiyoruz. Biz de bunu istiyoruz. Fakat, bunun yolu bu değildir. İthalat işin en kolay tarafıdır. Geçici bir çözümdür. 
Bir taraftan makas orta yerde. Üreticiden tüketiciye 6,5 kata varan bir makas var. Bu makası daraltmak lazım. Bunun için bir gayret içinde olmak lazım. Bunun dışında sulamaya açamadığımız arazilerimiz var. Toplulaştırma yapamadığımız arazilerimiz var. Bir taraftan planlama yapamıyoruz. Planlama sorunlarıyla karşı karşıyayız. Bunun dışında verimlilik rakamlarımız da düşük. 

İthalat kısa vadede belki bir miktar fiyatları düşürür ama tarımsal üretime de büyük darbe vurur. Fiyatlar daha sonra yeniden yükselir.”

Verim düşük, girdi fiyatları yüksek

Türkiye’de verimliğin Avrupa’ya, ABD’ye göre düşük kaldığını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti:
“Bizim sığır karkas ortalama verimimiz 237 kilogramken, bu rakam İngiltere 328, ABD’de 371 kilogramı buluyor. Buğdayda biz dekar başına 270 kilogram verim alırken, Fransa 735, Almanya 862 kilogram verime ulaşmış durumda.
Girdi fiyatları tarımda gelişmiş çoğu ülkeden yüksek seyrediyor. ABD’de litresi 2 lira 38 kuruş, Rusya’da 2 lira 22 kuruş olan mazotun Türkiye fiyatı 4 lira 37 kuruşu buluyor.
ABD’de toptan fiyatlarla DAP gübresinin tonu 1100 lira, Avrupa’da 1270 lirayken, Türkiye’de 1665 liraya çıkıyor.
Girdi fiyatları yüksek, verim düşükken gümrük vergileri de indiriliyor. Çiftçimiz, bu şartlarda nasıl rekabet edecek? Maliyetleri düşük verimleri yüksek... 
Dün akşam ve bu sabah görüştüğümüz oda başkanlarımız ve üreticilerimiz piyasanın bu tedirginliği karşısında TMO’nun biran evvel piyasaya girmesini ve buğday alımı yapmasını istiyorlar. Alın terini makul fiyatlarda değerlendiren bir fiyattan TMO’nun biran evvel piyasaya girmesi çok önemli. Çiftçimiz şu an bunu TMO’dan talep ediyor. 
Gümrük birliği kapsamına tarımın dahil edileceği söyleniyor. Etki analizleri yapılmadan, tarım nasıl gümrük birliğine dahil edilir, gümrükler sıfırlanır? Maliyetleri mukayese etmeden gümrük birliğine tarımı sokamayız. Bu büyük hata olur. Türkiye pazar haline gelir. Türkiye’de buğday, et, mısır, arpa ürettirmezler. Bazı ürünlerde büyük sıkıntı çekeriz. Ve ithalata da bağımlı hale geliriz. Üreticiyi tarladan kopardığınızda üretici büyük şehirlere göç ettiğinde bebeklerin ayağı asfalta bastığında geri dönüş yoktur. Bir daha bu çiftçiyi bulamazsınız. Geri de döndüremezsiniz. Onun için bu hatalı kararlardan biran evvel vazgeçilmesini temenni ediyoruz. 
Ülkemizde tarım biter, Fransız, Alman buğdayı ile ekmek yapmak zorunda kalırız.
Tarım biterse, kırsalda yaşayan 20 milyon insanımız ne yapacaktır? Çok büyük bölümü şehirlere göçerse, şehirlerin yaşanılmaz hale geleceği de unutulmamalıdır. 5-6 milyon insanımıza iş sağlayan bir sektör olan tarımda sürdürülebilirliğe zarar verilmemelidir. Gümrük birliğine tarımı sokarken size buğday, arpa, et satacağız ama tarımda işsiz kalanları da biz Avrupa’da istihdam edeceğiz diye bir anlaşma mı yapılacak? Bunları Avrupa’ya, et, buğday ithal ettiğimiz ülkelere mi göndereceğiz? Böyle bir şansımız var mı? Yok. O halde bu insanların bu ülkede ve bu sektörde istihdamını sağlamak zorundayız. Bu söylemler doğru söylemler değil. Çok dikkatli olunması gerekiyor.”

"Gümrük vergilerinin düşürülmesi üreticimize zarar verecek"

Buğday ve arpada hasat devam ederken, mısırda iki ay sonra hasada girilecekken, gümrük vergilerinin düşürülmesinin üreticimize zarar vereceğini, üretim yapılamaz hale gelineceğini bildiren Bayraktar, şöyle konuştu:
“Birçok yöremizden buğday ve arpa alımlarında sıkıntı yaşandığı bilgisi geliyor. Hem Trakya bölgesinden hem de başka bölgelerdin aldığımız bilgilere göre; tüccar şu an bu açıklamadan sonra piyasaya girmiyor. Buğday ve arpada piyasa durdu. Bakın ithalat yok. Dışarıdan giren bir mal yok. Gümrükleri düşüreceğim demeniz, bu söylem dahi yetti. O kadar zamansız bir söylem oldu ki; şuan tüccar piyasaya girmiyor, üretici tedirgin ve bazı bölgelerde şu an alım satım durdu. Çiftçimizin en önemli ürünleri, ekili alanların yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan buğday ve arpada fiyatların düşmemesi için TMO, geç kalmadan acilen müdahale alım fiyatlarını açıklamalıdır. 
Üstelik yemlik mısırda GDO’lu ürün ithal edilebiliyor. ABD’den, Arjantin’den çok daha düşük fiyatlarla GDO’lu mısır satın alınır ve hayvanlarımıza yedirilir. Hayvan etini biz yemiyor muyuz? Dolayısıyla bu GDO’lu ürünleri insanlarda yemiş olacak. Bu kararlar alınırken bunlar niçin hesaplanmıyor, düşünülmüyor? Hayret ediyorum doğrusu. 
Diğer taraftan gümrük vergi indirimi konusunda karar verilirken, üreticimizin maliyetleri dikkate alınmamıştır. Et fiyatları yüksektir ama üreticimiz 26 lira 80 kuruşa mal ettiği karkası, ortalama 28 lira 23 kuruşa ancak satabilmektedir. Burada üreticimizin kilogram başına karı sadece 1 lira 43 kuruştur. 8 ay boyunca besi yapan bir üreticimiz, sattığı karkastan sadece yüzde 5,3 kar yapabilmektedir. Sektörde en az parayı üreticimiz kazanmaktadır. Yarın bu gümrüklerle ithalat yapılırsa, sektör batar, üreticimiz üretimi sürdüremez.
Geçmişte de bunu yaşadık. 2010 yılında başlayan ithalata bu ülke 5 milyar doların üzerinde döviz ödedi. Ülkemiz bu kadar zengin değil. Kaldı ki biz her zaman söylüyoruz. Bizim potansiyelimiz var. Üretim desteklendiğinde biz çok rahatlıkla halkın talebini karşılayacak arzı sağlayabiliriz. Gerekli tedbirleri almak varken ithalat işin kolay tarafı. Kaldı ki fiyatlarda ucuzlamıyor. 2010 yılında bunu gördük. İthalat yapıldı fakat fiyatlar ucuzlamadı. 
Bugün 4 avrodan hatta 3 avrodan karkas et ithal edilebiliyor. İthalat özel sektöre açılırsa, özel sektör, kalitesiz, sağlıksız, ucuz etleri ülkemize getirebilir. Bunun kontrolünü eksiksiz yapamazsınız.
Üstelik Türkiye büyük bir ülkedir. 80 milyon nüfusu var. 5 milyon yabancı ve sığınmacı bu ülkede yaşıyor. 40 milyona yakın turist ülkemizi ziyaret ediyor. 200-300 bin ton et ithal etmeye kalkıldığında başta Avrupa olmak üzere fiyatlar yükselir. 
Öyle bir zaman gelir ki siz bugünkü fiyatları ararsınız. Eyvah ne yaptım dersiniz. İçeriye bakarsınız üretim çökmüş. Ve daha yüksek fiyatlarla ithalat yapmaya devam edersiniz. Biz bu senaryoyu daha evvel gördük. Bunun için tekrar bu senaryoyu yaşamak istemiyoruz. Bu fiyatları düşürmez. Kısa vadede fiyatları düşürür gibi görünür, orta ve uzun vadede fiyatları yükseltir. Ve kendi çiftçinize vermediğiniz destekleri dünyada et üretimi yapan çiftçilere veririsiniz. Onların da bayram yapmasını sağlarsınız. Türkiye’den her ithalat yapıldığında onlar orada bayram yapacaktır. Davul zurnayla Türkiye ihracat yaparlar. Bu yanlışa düşmemek lazım... Bu bir hatadır. Ve bu yanlıştan da dönmek lazım…
Daha kalitesiz, sağlıksız etleri daha pahalı satın almak durumunda kalırız. Üretici ve ülke zararına gördüğümüz bu karardan, acilen vazgeçilmesi, kararın kaldırılması gerektiğine inanıyoruz.
Üreticinin bakanlığı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, yetkisini kullanmalı, hem ette hem kasaplık hayvanda hem de buğday, arpa ve mısırda ithalat kontrol belgesi vermeyerek ithalatı önlemelidir.”

Sorular

TZOB Genel Başkanı Bayraktar, “Vergilerin düşürülmesiyle ilgili hükümete bir çağrınız olacak mı?” şeklindeki bir soruyu, “dün de basın açıklaması yaptık. İthalata gözetim uygulaması getirmişler. Bugün Resmi Gazete’de yayınlandı. Gümrük vergilerini belli bir seviyede tutmuşlar. Gümrük vergileri canlı hayvanda ton başına canlı hayvanda 3 bin, ette 4 bin 500, buğday, arpa ve mısırda 200 dolar üzerinden hesaplanacak. Fakat biz bunu yeterli görmüyoruz. Bu karardan vazgeçilmesini talep ediyoruz. Bakanlığımızdan da özellikle ithalatta yetkisini kullanmasını ve ithalatı önlemesini talep ediyoruz” şeklinde yanıtladı. 
Bayraktar, “Dün Tarım Bakanı özellikle etteki gümrük vergisinin düşürülmesiyle ilgili olarak yerli üretimin daraltılmayacağını ve ithalatın tamamen bakanlık kontrolünde olacağını söyledi. Buna katılıyor musunuz?” şeklindeki soru üzerine “bakanlık ‘ithal etmiyorum’ diyorsa problem yok. Ama bu gümrük vergileriyle ithalat olursa bu üreticiyi mağdur eder. Tarım Bakanlığımız yetkisini ithalatı önleyecek şekilde kullanırsa problemin aşılmasına katkısağlar. Bakanlığımızdan da bunu bekliyoruz. İthalat ‘yapılmasın’ diyoruz” dedi. 
“Buğday arpada tüccarın piyasaya girmediğini söylediniz. Şu anda hasat dönemi yaşanıyor. Önümüzdeki günlerde nasıl bir sıkıntı yaşanır. Diğer ürünlerde de kısa vadede bir sıkıntı olur mu? Yoksa uzun vadede mi sorun yaşanır?” sorusunu da Bayraktar, “buğday piyasaya girmezse talep gelmez. Talep gelmezse arz ne olacak? Buğday üreticinin elinde kalacak. Fiyatlar aşağıya düşer. Hasat zamanı tüccar alıma girmezse sorun olur. Üreticiye şimdi para lazımdır. Malını bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Alıcı yoksa ne olacak? Elinde kalacak. Ucuz fiyattan elinden çıkarmaya çalışacak. Bu üreticinin mağduriyetidir. Bu da üreticinin ekimden uzaklaşmasıdır. Çiftçiliği bırakacak. Allah korusun. Gençler göç ediyor. Şimdi yaşlılara kaldı. Bayanlar ve yaşlılarla tarımı götürüyoruz. Bunlar da tarımdan çekilirse kim üretecek, bu ülkeyi kim besleyecek? Gençler kaçıyorlar tarımdan. Bu ülkeyi nasıl, kimle besleyeceğiz?” şeklinde yanıtladı.

ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)
  • Abdullah coşkun yıldız04 Temmuz 2017 09:56

    Sayın başkanım, zaten amaçda küçük üretici bitsin için yapılan bir sistem le karşı karşıyayiz şahsen bende genç bir üretici sayılırım,ama bu işi bırakmak istiyorum çünkü artık bu hayvancılık işi bize coktaan aştı,nasil olacak bu iş anlamıyorum sayın bakanım övünerek konuşuyor ama sadece konuşuyor,içinden bir yandan ithalat ile üretici yi ıslah etmek istiyorsunuz bir yandan da ahirlariniza bosaltmayin diyorsunuz nasıl olacak peki maliyetler almış başına gidiyor ve desteklemeleri durmadan kisiyorsunuz üretici ile dalga geçer gibi daha üretim yapın diyorsunuz,bunun neresi milli tarım Allahinizi severseniz söyleyin,yazık bu ülkede bu üreticiyle resmen top oynar gibi oynuyorlar ,ben bu iktidar partisinin kurusulusundan bu yana üyesi ve mahalle baskaniyim artık bende bu işe isyan eder hale geldim çünkü kazanamiyoruz özelliklede bizim gibi küçük aile işletmelerini çok zor günler bekliyor sektörün içinden biri olarak bunu görüyorum,saygilar