Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 65,95 | 0,53 | 342.940.000.000,00 |
ALBRK | 6,70 | -0,30 | 16.750.000.000,00 |
GARAN | 130,50 | -0,23 | 548.100.000.000,00 |
HALKB | 19,18 | -0,31 | 137.804.042.845,56 |
ICBCT | 12,88 | 0,16 | 11.076.800.000,00 |
ISCTR | 14,74 | -0,54 | 368.499.557.800,00 |
SKBNK | 3,80 | -0,26 | 9.500.000.000,00 |
TSKB | 12,21 | -0,49 | 34.188.000.000,00 |
VAKBN | 25,56 | -0,23 | 253.450.954.127,88 |
YKBNK | 28,54 | 0,42 | 241.078.843.645,36 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, dernek genel kurulundaki konuşmasında kullandığı ifadelere ilişkin, "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma" suçlarından resen soruşturma başlatıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, TÜSİAD YİK Başkanı Aras'ın 13 Şubat'taki dernek genel kurulunda yaptığı konuşmada bazı soruşturma ve kovuşturmalar hakkında yargıyı telkin ve yönlendirme içerikli ifadeler kullandığını tespit etti.
Başsavcılık, Aras'ın ifadelerinin, gerçeğe aykırı ve kamu barışını bozmaya elverişli nitelikte olduğunu değerlendirerek "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma" suçlarından resen soruşturma başlattı.
ÖMER ARAS NE DEMİŞTİ?
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras, dün gerçekleştirilen TÜSİAD Genel Kurulu'ndaki açılış konuşmasına "Ülke olarak moralimiz bozuk. Güven bunalımı yaşıyoruz" sözleriyle başladı. Kartalkaya'daki yangın faciasında 78 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Aras "Yangın çıkabilir ama 78 kişi ölmez. Ölüyorsa nedeni usulüne uygun yapılmayan binalar ve denetimsizliktir. Çöken bir sistemdir" dedi.
Bu ve benzeri olaylarda Türkiye'deki ölümlerin nedeninin maliyet odaklı kural tanımazlık ve denetimsizlik olduğunu belirten Aras sözlerine şöyle devam etti:
"Kurallarımız vardır ama uymayan çoktur, yeterli denetim yoktur. Bu ölümlerin ana nedeni sistem bozukluğudur. Maliyeti güvenliğin önüne koyan iş sahipleri, hak etmediği koltuğa oturan özel sektör iş insanları ve kamu yöneticileridir. Onların yarattığı ve uyguladığı sistemdir. Bu sistemin nasıl düzeleceği çok net bellidir. Sistemin kendi kendini düzeltme mekanizması olmalıdır. Sorumlular görevden ayrılmalı, hesap vermeli ve yerlerine yetkin kişiler gelmelidir.
Son haftalarda politik hayatta da olağanüstü olaylar yaşıyoruz. Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor yerlerine kayyum atanıyor. Bir siyasi parti lideri hakkında önce soruşturma başlatılıyor sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor.
Birçok sanatçının menajerliğini yapan bir iş kadını hakkında önce soruşturma başlatılıyor sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor.
Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında, yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor.
Bilir kişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler göz altına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor.
Yeni mezun teğmenler ordudan ihraç ediliyor.
Bu olaylarda suç vardır yoktur diyemeyiz. Ancak çok kısa sürede arka arkaya gelen bu olayların toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını söyleyebiliriz."
"ENFLASYONLA MÜCADELE KARARLILIĞI 2025'TE DE DEVAM ETMELİ"
2024 yılında ekonomi yönetiminin uyguladığı programın olumlu sonuçlar vermeye başladığını söyleyen Ömer Aras "Enflasyon beklenen hızda olmasa da geriliyor, cari açık sürdürülebilir seviyelerde, Merkez Bankası rezervleri güçleniyor, CDS ülke risk primi düşüyor. Uluslararası derecelendirme şirketleri de bu olumlu gelişimi görüp ülke kredi notumuzu yükseltti. Ancak, doğrudan yabancı sermaye girişleri sınırlı. Yatırımcılar için güven ortamını henüz oluşturamadık. Enflasyonla mücadele kararlılığı 2025 yılında da devam etmeli" diye konuştu.
Aras enflasyonla mücadele için 2025 yılında kamuda yapılacak tasarrufun daha etkin olmasını beklediklerini belirtti.
YAPISAL REFORM VURGUSU
Devletin bütçe disiplinine uyması, kamu harcamalarını kontrol etmesi ve kamuda tasarrufu arttırmasının şart olduğunu belirten Aras şunları söyledi:
"Ayrıca vergi gelirlerinin arttırılması için kayıt dışı ile ciddi şekilde mücadele edilmesi gerekiyor.
Para ve maliye politikaları, faiz, vergi, bütçe gibi somut rakamlarla ifade edilen ve takip edilebilen politikalar olduğu için anlaşılması ve değerlendirmesi nispeten kolay kavramlar.
Enflasyonla mücadelede üçüncü politika enstrümanı olan yapısal reformlar ise çok geniş bir kavram.
Ülkemizde yaşadığımız bu inatçı enflasyonu bir daha çift haneli seviyelerde görmemek üzere kalıcı olarak indirmek, orta gelir tuzağından çıkmak, kişi başı geliri 20 bin doların üstüne yükseltmek ve dünyada sayılı ekonomiler arasına girebilmek için mutlaka yüksek teknoloji ile verimliliği arttırmalı, mal ve hizmet ihracatına dayalı ekonomik büyüme modeline geçmeliyiz.
Yapısal reformları gerçekleştirmeden bu değişimleri yapamayız."
ADALET BAKANI'NDAN AÇIKLAMA
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da bugün yaptığı açıklamada TÜSİAD'a yönelik olarak, "Bu sözlerin eleştirinin ötesine geçen, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabası olduğunu görüyoruz" dedi.
Tunç bugün Bartın'daki Ulus Adalet Sarayı Temel Atma Töreni'ne katıldı. Aras'ın açıklamalarını “yargı ve siyaseti yönlendirme çabası” olarak nitelendiren Bakan Tunç, şunları kaydetti:
-Dün iş adamlarının oluşturduğu bir dernek, maalesef sicilinin de bozuk olduğunu hepimiz hatırlıyoruz. 28 Şubatlarda, beşli çetenin içinde nasıl bulunduklarını, darbecilere ve vesayetçi anlayışa nasıl destek verdiklerini dün gibi hatırlıyoruz. Maalesef dün genel kurullarında yapmış oldukları talihsiz açıklamalar hukuk devletiyle bağdaşan açıklamalar değildir.
-Hiçbir organ, makam, mevki veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde dahi bulunamaz. Anayasamızın 138. maddesi böyledir. Tavsiye ve telkinde bile bulunamayacağınız noktada yürüyen soruşturmalarla ilgili, dosyanın içeriğiyle ilgili hiçbir bilginiz olmadan, tamamen ideolojik düşüncelerle, birtakım siyasi düşüncelerle, özellikle birtakım karşıtlıklarla kürsüye çıkarak bazı ifadeler kullanmanız, ‘Suç vardır ya da yoktur bilmeyiz ama bunlar yanlıştır’ dememin nasıl bir mantığı olabilir. Böyle bir mantık olabilir mi?
-Hem diyorsunuz ki, ‘Suç vardır ya da yoktur, neden böyle soruşturmalar yapılıyor?’ Suç varsa değerlendirecek olan tarafsız ve bağımsız yargıdır, ona yargı karar verir. Bir suç şüphesi, somut delil ortaya çıktığında Cumhuriyet savcıları harekete geçer ve dava açılması gerekiyorsa dava açılır ve yargı huzurunda tarafsız ve bağımsız mahkemelerde herkes kendi savunmasını yapar. Ya beraat eder ya da işlediği suç varsa bunun karşılığını yargı huzurunda görür. Dolayısıyla herkes sözlerini sarf ederken yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasındaki hassasiyetlerini korumalıdır.
-Yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili olarak yasama meclisinde soru dahi sorulamaz, araştırma önergesi verilemez. Bu derece yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına Anayasamız vurgu yapmıştır ve bu hukuk devletinin gereğidir.
"YÜRÜYEN SORUŞTURMALARLA İLGİLİ YARGIYI ETKİLEMEYE YÖNELİK BEYANLARDAN KAÇINMAK GEREKİR"
-Maalesef son zamanlarda yargının yürüttüğü soruşturma ve kovuşturmalar üzerinden adalet sistemimize yönelik, yargı teşkilatımıza yönelik sözlü saldırıların arttığına şahit olmaktayız. Dün de geçmişte de vesayetçi anlayışın yanında duran, sicili bu anlamda kötü olan bu iş adamları derneğinin yöneticisinin ifadelerini kabul etmek mümkün değildir. Milletimiz de bundan rahatsız olur.
"YARGI BAĞIMSIZLIĞINI HEDEF ALAN BU SÖZLERİ REDDEDİYORUZ"
-Yargı bağımsızlığını hedef alan bu sözleri reddediyoruz. Yürüyen soruşturmalarla ilgili ‘Hem suç vardır, hem yoktur.’ Ya vardır ya yoktur. Söyledikten sonra eleştiriye devam etmenin gerçekten bir mantığı yoktur. Bu sözler yargıyı, hukuk devletini hedef alan, yargıyı ve siyaseti yönlendirmeye çalışan söylemler olduğunun ve artık bunların eski Türkiye’de kaldığını söylüyoruz. Bunlar hala eski Türkiye’de kalmışlar maalesef. Sivil toplum kuruluşları görüşlerini sonuna kadar açıklayabilir, özgür bir ortam var ama bu açıklamayı yaparken Anayasamız ve kanunlarımız çerçevesinde de yürüyen soruşturmalarla ilgili yargıyı etkilemeye yönelik beyanlardan kaçınmak gerekir. Bu sözlerin eleştirinin ötesine geçen, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabası olduğunu görüyoruz.
"YÜRÜYEN SORUŞTURMALARI ETKİLEME ÇABASI"
-Yürüyen soruşturmaları etkileme çabası olduğunu görüyoruz. Bu hukukun üstünlüğüne zarar veren bir tutumdur. Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Türkiye, eski Türkiye değildir. Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye’nin artık geride kaldığını hala olduğunu az da olsa görüyoruz. Şunu bilmelidirler ki onlar, hiç kimse veya hiçbir kuruluş kendisini millet iradesinin ve hukukun üstünde göremez. Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden milletimizin asla şüphesi olmasın. Milletimiz adına yargı karar verir ve çalışmalarını fedakarca sürdürür.
-İş adamları 22 yıl önceki Türkiye’deki yatırım ortamıyla bugünkü yatırım ortamını kıyasladığımız zaman arada dağlar kadar fark vardır. Türkiye’deki hukuk düzeni ve güvenliğinin tahkim edilmesi sayesinde bu yatırım ortamı gelişmiştir ve gelişmeye devam etmektedir. Eğer Türkiye’de yatırım ortamı gelişmeseydi, hukuk güvenliği sağlanmasaydı bugün gerek ihracatta, gerek yabancı sermayenin ülkemize çekilmesinde bu denli başarı sağlanabilir miydi? Bu güven ortamı sayesinde 2002’de 36 milyar dolar olan ihracatımız, bugün 260 milyar doların üzerine nasıl çıkmıştır? Türkiye’deki üretim, yatırım ortamı, hukuk güvenliği olmasa üreticileri organize sanayi bölgelerini fabrikalarla doldurabilir miydi? Bunu en net görecek olan iş adamlarımızdır, sanayicilerimizdir ve görüyorlar ve özellikle o söylemleri tasvip etmeyen geniş bir sanayici kitlesi var."
CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI YILMAZ: SEÇİLMİŞ HÜKÜMETLER VE BAĞIMSIZ YARGI ÜZERİNDE VESAYET DÖNEMİ KAPANMIŞTIR
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, demokrasilerde sivil toplum örgütlerinin görüş, öneri ve eleştirilerini ifade ettiğini, ancak mensupları arasında farklı siyasi görüşten insanların olduğu sivil toplum örgütlerinin siyasi bir parti üslubu ile açıklama yapmasının en hafifinden yersiz, nezaketten yoksun, yapıcı olmaktan uzak bir tutum olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bugün TÜSİAD toplantısında maalesef bu olumsuz dil ve yaklaşım sergilenmiştir. İş dünyamızın genelini temsil etmediğine inandığımız bu dili ve üslubu tasvip etmek mümkün değildir. Sürekli bir şekilde topluma karamsarlık yayarak, felaket tellallığı yaparak olumlu bir gelecek inşa edilemez. Bir iş insanları örgütünün öncelikle katma değeri yüksek, teknolojik seviyesi gelişmiş, nitelikli istihdam üreten bir ekonomi oluşturma sürecinde kendi sorumluluklarını hatırlaması ve elini taşın altına koyması beklenir. Demokrasi ve hukuktan bahseden büyük sermaye gruplarının öncelikle kendi şirketlerinde ayrımcı uygulamaları, rekabetçi olmayan yapılanmaları, farklı fikirlere yönelik tutumları sorgulamaları ve geçmiş sicillerine yönelik özeleştiri yapmaları sosyal fayda üretir.
Dünyanın ve bölgemizin zorlu bir döneminde, tarihimizin en büyük afetinin yaraları başarıyla sarılırken ve ekonomimizin temellerini sağlamlaştıran bir program kararlılıkla uygulanırken, iş dünyamızdan beklenen yapıcı öneriler ve geleceğe yönelik umut veren mesajlardır. Seçilmiş hükümetler ve bağımsız yargı üzerinde vesayet dönemi kapanmıştır. Buna heveslenmek yerine, arzu eden herkesin demokratik kurallar içinde adını koyarak şeffaf bir şekilde siyaset yapması en doğrusudur."
ÇELİK: BAZI SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ SİCİLİ SORUNLU
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ise konuya ilişkin şunları söyledi:
"Demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarının ülke gündemine dair açıklama yapmaları ve değerlendirmede bulunmaları en doğal haklarıdır.
Ancak ülke gündemine dair değerlendirme yapma hakkı ile siyaseti şekillendirme ve yargıya talimat verme girişimleri birbirinden ayrı hususlardır. Aradaki farkı oluşturan, demokrasiye bağlılık ve hukuka saygıdır.
Maalesef Türkiye’de bazı sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki sicilleri sorunludur; geçmişlerinde askeri vesayete ve yargı vesayetine verdikleri destek hafızalardan silinmemiştir. Ayrıca kendi geçmişlerinde alenen meşru hükümeti hedef alma ve görevden gönderme faaliyetleri manşetlerde yer bulmuştur.
Bu nedenlerle TÜSİAD yönetimi, bu ülkede demokrasi mücadelesi verenlerin “güven bunalımı” deyince ilk aklına gelenlerden birinin neden TÜSİAD’ın yaklaşımları olduğu ile yüzleşmelidir. TÜSİAD, demokrasi konusundaki kötü sicilini geride bırakmak için çaba göstermelidir.
AK Parti olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendisini siyasetin üzerinde gören hiçbir girişime izin vermeyiz.
Siyasetin demokratik alanını korumak için eskisinden daha kararlıyız."
ÖMER ARAS KİMDİR?
QNB Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ömer Aras, 1987 yılında kurulan Finansbank’ın kurucu yöneticisi. 1989 yılına kadar Banka’da Genel Müdür Yardımcısı, 1989-1995 yılları arasında Genel Müdür (CEO), 1995-2006 yılları arasında Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi görevlerini üstlendi.
Aynı dönemde Fiba Holding’de Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Finansbank’ın İsviçre, Fransa, Hollanda, Romanya ve Rusya’daki iştiraklerinde Yönetim Kurulu Üyesi, Marks&Spencer Türkiye’de Yönetim Kurulu Başkanı ve Gima’da Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı. Finansbank’ın 2006 yılında National Bank of Greece (NBG) tarafından satın alınmasıyla birlikte Banka’nın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Grup CEO’su olarak atanmıştır. 2008 yılında ise NBG’nin İcra Kurulu’nda Uluslararası İştiraklerden (Sırbistan, Romanya, Arnavutluk, Bulgaristan, Makedonya) Sorumlu Üye görevini üstlendi. 2010 yılında Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı olarak atanan Dr. Aras, 2007 yılından itibaren bugünkü unvanıyla QNB Sağlık Hayat ve Emeklilik A.Ş.’de Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmaktadır. 2016 yılında Qatar National Bank’ın Finansbank’ı satın almasından bu yana, Banka’da Yönetim Kurulu Başkanı görevini sürdürmektedir. Citibank Türkiye’de (1984-1987) ve Yapı Kredi Bankası’nda (1987) çalıştı.
2003-2007 yılları arasında, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeliği yapan Aras, halen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nin Başkanı , GBA Melek Yatırımcı Ağı Üyesi, Darüşşafaka Cemiyeti Danışma Kurulu Üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi, Boğaziçi Üniversitesi Econfin Onur Kurulu Üyesi ve Yönetim Kurulunda Kadın Derneği Mentorudur. MBA (1978) ve PhD (1981) derecelerini Syracuse Üniversitesi’nde alan Dr. Aras, Ohio State Üniversitesi’nin İşletme Fakültesi’nde 3 yıl boyunca (1981-1984) öğretim üyeliği yaptı.
TÜSİAD BAŞKANI TURAN'DAN HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VURGUSU
Bu arada Genel Kurul'da TÜSİAD Başkanı Orhan Turan'ın yaptığı konuşmada dün gündemin en önemli maddeleri arasında yer aldı.
Konuşmasında enflasyonla mücadelenin hızlanması gerektiğini vurgulayan Turan "Artık daha hızlı netice almalıyız. Yoksa stres birikiyor. Enflasyonla mücadelenin maliyetine katlanmak zorlaşıyor. Hem girişimciler için hem çalışanlar için" dedi.
Artık hiçbir şeyin zamana bırakılmaması gerektiğini söyleyen TÜSİAD Başkanı sözlerine şöyle devam etti:
"Bunun için zamanımız kalmadı. Bir an önce enflasyonla mücadelede kalıcı başarıyı sağlayalım. Para politikasını maliye politikasıyla ve yapısal reformlarla destekleyelim. Sanayiye mutlaka nefes aldırılması lazım. Yatırım, üretim ve ihracat desteklenmeli."
Konuşmasında Türkiye'de gündemin çok ağır olduğuna dikkat çeken Turan şu gündem maddelerini sıraladı:
- Depremlerde, yangınlarda, iş kazalarında çok sayıda vatandaşımızı kaybediyoruz. Demek ki, hata, suistimal ve kayırmacılık çok yaygın.
- Eleştirel ifadelere ve habercilik faaliyetlerine açılan soruşturma haberleri, çok sıklaştı.
- 10 küsur sene önceki olaylara, şimdi yeni soruşturmalar açılıyor.
- Tutuklu milletvekillerine, siyasi parti liderlerine ve belediye başkanlarına sürekli yenileri ekleniyor.
- Disiplinsizlik suçuyla teğmenler hakkında ihraç kararı alınıyor. Fakat, deprem, yangın taciz, kadın cinayeti, iş kazası, gibi kamuoyunda infial yaratan nice olayda, ya suçlular bulunmuyor ya da kısa sürede serbest kalıyorlar. Kamuoyu vicdanında suç ve ceza arasında orantısızlık kanaati oluşuyor.
- İster seçimle, ister atamayla gelen kamu görevlilerinin görevlerinden alınmasının, yeni örneklerine şahit oluyoruz.
- Üstelik, yeni yasal düzenlemelerle, kamu görevlilerinin Devlet Denetleme Kurulu tarafından görevden alınması ve TMSF’nin şirketlere kayyum olarak atanması mümkün oluyor.
- Yolsuzluk, dolandırıcılık, karaborsa haberlerinin ardı arkası kesilmiyor.
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, galiba artık şirket kurmaktan daha kolay.
- Kadın cinayetlerinin de, çocuk tacizlerinin de sonu gelmiyor."(Habertürk)
QNB Bank, Ömer Aras ile yollarını ayıracak mı?
TÜSİAD'dan "teğmenler" çıkışı: "Güveni sarstı"
Adalet Bakanı Tunç'tan TÜSİAD'ın eleştirilerine yanıt
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.