Dünyanın en önemli ekonomistleri arasında yer alan, Profesör Daron Acemoğlu'ndan çözüm süreci ve Türk ekonomisine yönelik kritik bir açıklama geldi. Acemoğlu, “Çözüm sürecinin bitmesi politik sistem ve ekonomi için felaket olur. Öte yandan IŞİD, tabi ki tüm bölge ve artan bir şekilde Türkiye için çok büyük bir problem" dedi.
"RePEc" (Research Papers in Economics) platformunun dünya çapındaki en önemli 2 bin 223 ekonomist içerisinde ilk sırada gösterdiği Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Ekonomi Profesörü Daron Acemoğlu AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
“TÜRKİYE KENDİSİNİ YENİLEMELİ”
Batılı bilim çevrelerince gelecekte ekonomi alanında Nobel alabilecek isimler arasında gösterilen Acemoğlu, Türk ekonomisinin temellerinde güçlendirici değişikliklerin yapılması çağrısında bulunarak, "Ekonominin tekrar ayağa kalkması için değişiklik kaçınılmaz. Türkiye kendisini yenilemeli ve üretimi artırıcı yapısal reformlara hız vererek hukukun egemenliğini güçlendirmeli" ifadelerini kullandı.
"Hepimizin Merkez Bankası'nın bağımsızlığını desteklemesi gerekiyor" ifadesini kullanan Acemoğlu, Merkez Bankası'nın bağımsızlığını kaybetmesi halinde bunun Türkiye'deki ekonomik kurumların geleceği için de olumsuz etkilere sahip olabileceğinin altını çizdi.
“ÇÖZÜM SÜRECİNİN BİTMESİ SİYASET VE EKONOMİ İÇİN FELAKET OLUR”
Merkez Bankası'nın
faiz politikasını da değerlendiren Acemoğlu, "Bence yabancı yatırımcıların aklında olacak şey
faiz koridoru değil. Genel ekonomik ve politik belirsizlik ve bunların getirdiği dengesizlik yabancı yatırımcıların cesaretini kıran temel unsurlar arasında" dedi.
Çözüm sürecinin devam ettirilmesi gerektiğine işaret eden Acemoğlu, "Çözüm sürecinin bitmesi politik sistem ve ekonomi için felaket olur. Öte yandan DAEŞ, tabi ki tüm bölge ve artan bir şekilde Türkiye için çok büyük bir problem" dedi.
“AVRUPA İÇ PATLAMAYA GİDİYOR”
Acemoğlu, Avrupa ekonomisinin olası bir iç patlamaya doğru ilerlediği uyarısında bulundu ve şöyle dedi:
"Henüz Avrupa'daki krizin sonunu gördüğümüzü düşünmüyorum. Avrupalı politika yapıcıları halen devasa bir problemin üzerine yara bandı yapıştırmaya çalışıyor" dedi.
Avrupa ekonomisinin yapısal bir entegrasyon sorunu ile karşı karşıya olduğunu belirten Acemoğlu, "Yunanistan'daki durumun Avrupa'nın geri kalanı için büyük sonuçları olacak. Avrupa Parlamentosu ve AB Komisyonu'nun Yunan politikacıların kararları üzerinde sadece dolaylı bir etkisi var. Avrupalı büyük kurumların bu berbat durumlarına kayırmacı politikalarını eklediğinizde, önümüze bizi bekleyen bir iç patlama çıkıyor" ifadelerini kullandı.
"YUNANİSTAN SEMPTOMLARDAN SADECE BİRİ"
Avrupa'da sorunun kurumsal temelde olduğuna dikkati çeken Acemoğlu, "Avrupa'nın asıl problemi kurumsal ve Yunanistan bunun semptomlarından sadece birisi. Uzmanların çoğu Avrupa için çıkış yolunun daha güçlü bir mali ve bankacılık birliğinden ya da parasal entegrasyona son verilmesinden geçtiğini düşünüyor, fakat genel olarak etkili mali ve bankacılık entegrasyonunun politik
entegrasyon olmadan yapılamayacağı düşüncesi daha az kabul görüyor.
Yunanistan'daki sorun politik entegrasyonun olmamasından kaynaklanıyor" dedi.
Uluslararası kariyerinde Türkiye'ye dair merakının da rol oynadığına işaret eden Acemoğlu, "Türk ekonomisini ve politik problemlerini anlamaya karşı ilgim beni ekonomiye çekti. Türkiye'de yetiştirilmem farklı perspektifler geliştirmemi, çözülemez görülen sorunları anlamaya çalışma tutkusunu kazanmamı sağladı" ifadesini kullandı.
“FED’İN FAİZ ARTIŞI SORUN YARATABİLİR”
Brezilya ve Rusya'nın da içerisinde bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerin uzun süre düşük
Faiz oranları ve yüksek emtia fiyatlarından fayda sağladığının altını çizen Acemoğlu, "Emtia fiyatlarındaki düşüşle birlikte şimdiden ekonomik anlamda zor bir sürece girdiler. ABD'de faiz oranının artması bu ülkeler için durumu daha da zorlaştıracak, fakat Avrupa'da devam eden ekonomik çalkantı genişlemeci para politikası döneminin uzamasına neden olabilir" dedi.
Acemoğlu, "Türkiye de dahil olmak üzere, birçok gelişmekte olan ekonomi şu anda düşük enerji fiyatlarından ve devam eden düşük küresel faiz oranlarından faydalanıyor. Aynı zamanda bu ülkeler ABD'nin faiz artışından en olumsuz etkilenebilecek ekonomiler arasında yer alabilir" dedi.
Türkiye ekonomisinin son dönemde iyi bir görünüm sergilemediğini belirten Acemoğlu, "Ekonomi büyüyemiyor ve özel yatırımlar genel anlamda zayıf. Ekonomi zayıf olmasına rağmen kamu talebi yönlü büyüme söz konusu.Kamunun ekonomide artan rolü, yükselen enfasyon, yüksek cari açık bu durumun göstergesi.Tüm bunlar şaşırtıcı değil. Bir ekonominin büyümesi ekonomik kurumlarıyla doğrudan ilişkilidir.Türkiye'de son birkaç yıl içerisinde gerek kurumlar, gerek yasal sistem, gerekse yolsuzluk sicili kötüleşti" değerlendirmesinde bulundu.