Türkiye’de bankacılığın geleceği ve yeni ürünler

Günümüzde hız artık her şey demek. Her sektörde kendisini hissettiren sürat bankacılık sektöründe daha fazla önem taşıyor. Eskiden sıraya girilerek bir başka şehre gönderilen ya da saatlerce beklenen havaleler çok geride kaldı. Artık oturduğunuz yerden bir başka ülkedeki hesaba anlık ödeme ya da gönderi yapılan bir dönemden geçiliyor. Teknoloji geliştikçe hız artıyor. Rakip bankanın hızı ve uygulamaları arttıkça diğer bankalar da geride kalmamak için bir üst seviyeden yeni bir teknolojiyi hayata aktarıyor. Rekabet sektörde teknolojinin her geçen gün daha fazla kullanılmasına yol açarken sektörün yapısında da ciddi dönüşümlere olanak tanıyor. Gerçekleşen değişimde teknolojinin gelişiminin rolü yadsınamaz boyutta. Bir tarafta geçmiş kuşağı kaçırmamak için geleneksel bankacılık devam etse de artık gelişen teknolojiye uyum her geçen gün daha güçlü şekilde hayata geçiriliyor.

Finansal çözümler de teknolojinin getirdiği ürünler arasında yer alıyor. Finansal çözümler konusunda uzman Minerva Eğitim ve Danışmanlık Genel Koordinatörü Gökhan Güngör “Bankalar hızla teknoloji bankacılığına geçerken müşteriyi tanımak ve isteklerini tahmin etmekte biraz geri kalıyorlar.” diyor. Güngör: “Ürün çeşitliği artıkça müşteri ürün seçmekte ve karar vermekte zorlanıyor. Bu durumda ne yapmalı? Bankacılar satıcı rolünden danışman rolüne evrilmeli. Bu o kadarda kolay değil. Müşteriyi elde tutmak ona en yüksek mevduat faizini ve en düşük kredi faizini vermekle olmuyor artık. Onu yönlendirmek ve stratejist gibi yanında olmak gerekiyor.” diyor.

Öte yandan sektör konvansiyel kredilendirme çeşitlerinden alacağa dayalı finansman ve yapılandırılmış finans çözümlerine yöneliyor. Görünen ürün bağlamında da uzun vadede bir dönüşüm söz konusu. Gökhan Güngör “Son yıllarda özellikle uluslararası ticarette ödeme şekli olarak açık hesap ticarete yönelme, şirketler açısından ticari ve politik risklere karşı korunma ihtiyacını arttırırken, bankalar da gerek uluslararası ticarete gerekse yurtiçi ticarette alacağa dayalı finansman yöntemlerine geçiş yapıyorlar. Bu da teknolojinin desteği ile iş yapış biçimlerinin değişmesine yol açıyor.” diyor.

Minerva olarak hem ticaret finansmanı hem de risk yönetimini bir araya getiren ürünler üzerine yoğunlaştıklarını belirten Güngör “Ticaret finansmanı çeşitli risk transferi ürün ve çözümleri ile şirketlerin en değerli varlığı olan ticari alacakların ödeme riskine karşı korunmasını sağlarken aynı zamanda alacağın teminat altına alınması yoluyla alacağa dayalı, satıcı veya alıcı finansmanı odaklı finansman çözümlerinin yapılması gerekiyor.” diyor.

Önümüzdeki dönemde global konjonktürün de etkisiyle risk yönetimi ve yatırım ürünleri önem kazanacak. Güngör önümüzdeki dönemde bankacılıkta üç ürünün öne çıkacağım söylerken bunların opsiyonlar, ticari alacak sigortaları ve sermaye piyasası araçları olacağını söyledi. Görünen o ki bankacılık sektörü önümüzdeki dönemde yeni ürünleri ve danışmanlık rolleri ile öne çıkmaya başlayacak. (Zeynep Aktaş/Fortune Türkiye Dergisi)