<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaGündemTürkiye için korkutan açıklama!----

Türkiye için korkutan açıklama!

Türkiye için korkutan açıklama!
18 Nisan 2015 - 11:54 www.finansingundemi.com

Prof. Dr. Orhan Şen, Türkiye'de mevsimlerin yarı kurak ve tropik iklim özelliklerine doğru gittiğini belirtti

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Şen, Türkiye'de mevsimlerin yarı kurak ve tropik iklim özelliklerine doğru gittiğini belirterek, "Son yıllarda sonbahar ve ilkbaharın yarısı kışa, yarısı da yaza döndü" dedi.
Şen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hızla artan nüfus ve  sanayileşmenin atmosfere etkileri ve küresel ısınmanın bir takım iklimsel  değişiklere yol açtığını vurguladı. 
 
Değişen ve gelişen teknolojinin de küresel ısınmanın oluşmasında büyük  etkisi olduğuna işaret eden Şen, sanayi devrimiyle 1850'den sonra üretimin  artmaya, teknolojinin ise her geçen gün gelişmeye başladığını kaydetti. 
 
 Tüketicilerin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için birçok ürünün  geliştirildiğini anlatan Şen, "Bu ürünleri yapmak için dev sanayiler oluşturuldu,  enerji ihtiyacı arttı. Bu enerjiyi fosil yakıtlar dediğimiz kömür,doğalgaz, fuel  oil gibi maddeleri kullanarak üretiyoruz. Bunlar, küresel ısınmaya yol açan sera  gazlarını atmosfere bırakıyor ve bunun sonucunda iklimsel değişimler yaşanıyor"  ifadesini kullandı. 
 
Şen, 1900'lü yıllarda bir milyar civarında olan dünyadaki insan  nüfusunun, bugün 7 milyara ulaştığına dikkati çekerek, bunun sonucunda atmosferde  bazı değişiklikler yaşandığını anlattı. 
 
 "Sonbahar ve ilkbaharın yarısı kışa yarısı da yaza döndü" 
 
Asrın sonunda bekledikleri iklimsel risklerin, birer birer öne çıkmaya  başladığını aktaran Şen, sözlerini şöyle sürdürdü: 
 
 "Şu an küresel ısınmaya bağlı 2 derecelik bir sıcaklık artışı var,  yani dünyanın sıcaklık ortalaması 15 derece iken 17 derece oldu. Bu artışı  2040-2050'de bekliyorduk ancak günümüzde yaşadık. Bazı bölgeler bundan olumlu  etkilenip faydalandı bazıları da zarar gördü. Örneğin,Almanya'nın kuzeyindeki  ülkelerde aşırı yağan kar sıcaklık artışı sonucu yağmura döndü ve tarımda verim  arttı. Akdeniz çukuru dediğimiz Türkiye'nin bulunduğu bölgede ise kuraklık baş  gösterdi. Bu etkenler sonucunda bazı bölgelerde iklim şartları değişmeye, doğal  afetlerin şiddet ve sayıları da artmaya başladı. Türkiye'de mevsimler yarı kurak  ve tropik iklim özelliklerine doğru gidiyor. Son yıllarda sonbahar ve ilkbaharın  yarısı kışa, yarısı da yaza döndü." 
 
Şen, nisan ayı itibarıyla iç kesimlerde kar yağdığını, son iki yılın  yaz mevsimine bakıldığında sıcak bir hava görüldüğünü hatırlattı. 
 
 "Ülke olarak atmosfere salınan karbondioksit miktarını azaltmalıyız" 
 
Mevsimlerin iki mevsime doğru gittiğini savunan Şen, şöyle devam etti: 
 
"Biri sıcak yaz mevsimi, diğeri daha soğuk veya ılık kış mevsimi.  Türkiye'de iklim yavaş yavaş buna doğru yöneldi. Yıl içinde toplam yağış miktarı  değişmese de kısa sürede fazla yağmur yağmaya başladı, seller meydana geldi,  taşkınlar yaşandı. Fırtınaların kuvveti arttı, çatılar uçtu. Son iki senede  kuraklık yaşadık, tarımsal üretim ve içme suyu açısından sıkıntılar çıktı,  barajlar kurudu. Hortum, sık görülen bir durum değilken, sıcaklık artışına bağlı  bu tür doğa olayları arttı. Ege, Güney Akdeniz veMarmara'daki hortumlar can ve  mal kayıplarına yol açtı. Bunların hepsi birer yarı kurak ve tropik iklim  özelliklerine benzer şekilde. Türkiye de artık buna doğru gidiyor." 
 
Şen, basit tedbirlerle doğayı korumanın mümkün olduğunu, trafik  yoğunluğunu azaltmak için toplu taşıma araçlarının tercih edilmesi gerektiğini  vurgulayarak, "Her türlü israftan kaçınmalıyız. Kömür tercihlerimizde de kaliteye  yönelerek güneş, rüzgar, jeotermal, hidroelektrik enerjileri gibi yenilenebilir  enerji kaynaklarından daha fazla yararlanmalıyız. Özellikle yenilenebilir  enerjide payımızı artırmamız gerekiyor, Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Herkes  duyarlı davranmalı, ülke olarak atmosfere salınan karbondioksit miktarını  azaltmalıyız" değerlendirmesinde bulundu. 
 
Prof. Dr. Orhan, Birleşmiş Milletlerin (BM) 2012'de sona eren Kyoto Protokolü'nün yerine geçecek bir düzenleme hazırlığı içinde olduğunu, söz konusu  çalışmanın 2020'de yürürlüğe gireceğini sözlerine ekledi.
ETİKETLER :
YORUMLAR (1)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)