IMF tarafından 3 Ekim'de yayımlanan ancak 24 Eylül tarihini taşıyan raporda, "GSYH'nin yüzde 25'ini aşan brüt dış finansman ihtiyacının" ülkeyi uluslararası sermaye akımlarına bağlı risklere maruz bıraktığı ifade edilirken, dış finansman ihtiyacının azaltılması için birincil önceliğin iç tasarrufların artırılmasına olduğu kaydedildi. IMF'nin değerlendirmesinde, "Yetkililerin birincil önceliği özel ve kamu tasarruflarının artırılması olmalıdır. Daha yüksek bir
faiz dışı fazla verilmesi elzemdir" denildi. Üye ülkelerin ekonomik durumunun gözden geçirildiği madde 4 değerlendirmeleri çerçevesinde Türkiye'yi ziyaret eden IMF heyetinin hazırladığı raporda, iç tasarrufların bulunduğu düzeyin Türkiye'nin arzu ettiği büyüme oranlarını yakalamasını zorlaştırdığı da belirtilerek, şu değerlendirmeyi yaptı: "Mevcut politikalar ve ulusal tasarruf oranıyla, ekonomik büyümenin yavaşlaması ve orta vadede yüzde 3,5 seviyelerinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Düşük büyüme oranı muhtemelen enflasyonu ve cari açıktaki bozulmayı da frenleyecektir. Ancak bu aynı zamanda, Türkiye'deki gelir seviyesinin gelişmiş ekonomilerdeki seviyeleri yakalamasını yavaşlatacak ve ülkenin orta gelir tuzağında kalmasına neden olacaktır." Düşük iç tasarrufların yanı sıra "yüksek enflasyon ve dış açığın" Türkiye'nin ekonomik büyüme potansiyelini aşağı çektiğini belirten IMF, söz konusu unsurlara "özenle kurgulanmış makroekonomik politikaların yanı sıra yapısal reformlarla cevap verilmesi" gerektiğini belirtti.
DAHA SIKI MALİ DURUŞ PARA POLİTİKASINDAKİ BASKIYI AZALTIR
Devletin
faiz dışı cari harcamalarının ekonomik büyümeden daha hızlı arttığına ve mali olarak "son derece genişlemeci" olduğunu dikkat çekilen raporda, "Daha sıkı bir mali duruş dış dengesizliklerin azaltılmasına katkıda bulunacağı gibi para politikası üzerindeki baskıyı da hafifletecektir" denildi. IMF daha sıkı bir mali duruş için önden yüklemeli olarak
Faiz dışı fazlanın GSYH'ya oranının 2017'ye kadar yüzde 2'ye yükseltilmesi tavsiyesinde bulundu. Merkez Bankası'nın belirlediği para politikasının yüzde 5 olan enflasyon hedefi ile uyumlu olmadığını belirten IMF, "Para politikası hedefe odaklanmak ve beklentileri çıpalamak için pozitif reel faiz oranını sürdürmelidir" denildi.
BANKACILIĞIN GÜCÜ KORUNMALI, YAPISAL REFORMLARA ODAKLANILMALI
IMF bankacılık sektörünün gücünü muhafaza etmesi gerektiğini belirterek, sektöre yönelik gözetim standartlarının ve eşit rekabet şartlarının sürdürülmesinin altını çizerken, yetkililerin kur riskini kontrol altına alacak ek makroihtiyati araçları dikkate almasını tavsiye etti. Değerlendirmede ekonomi üzerindeki döviz kuru riskinin azaltılması için "Bankaların yabancı para cinsinden borçlanmayı kısmalarını ve şirketlerin yabancı para cinsinden borçlanmayı azaltmalarını teşvik edecek" ek tedbirlerin göz önünde bulundurulabileceği ifade edildi. İzlenen ve tavsiye edilen makroekonomik politikaların yeniden dengelenmeyi ancak kısa vadede destekleyeceğini belirterek, uzun vadeli yapısal dönüşüme dikkat çeken IMF, "Ancak daha güçlü bir orta vadeli büyüme, Türkiye'nin ekonomik potansiyelini arttırmayı hedefleyen yapısal reformların ilerletilmesine bağlıdır. Öncelik, özel tasarrufların artırılmasını ve enerji bağımlılığının azaltılmasını teşvik edecek politikaların uygulanması olmalıdır" dedi.