İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, Türkiye ekonomisinin oldukça esnek bir yapısı olduğunu belirterek, “Türkiye ekonomisi akordeon gibi ihtiyaç duyduğunda genişliyor, şartlar müsait olmadığında daralmaya da adapte olabiliyor. Ekonominin bugünkü rakamlarına,
finans sisteminin göstergelerine ve görece borçlanma piyasalarındaki rakip ülkelerin durumlarına baktığımızda, katastrofik bir durum olmadığı sürece borçlanmada da bir sorun olmayacağını düşünüyorum” dedi.
TÜRKİYE DAHA AVANTAJLI
Bali, İş Bankası’nın 89. kuruluş yıl dönümü nedeniyle Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda Fed’in tahvil alımına sor verme kararının etkileri konusunda, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu coğrafyada çevre ülkelere karşı, gerek finansal makroekonomik göstergeleri gerek mevzuat altyapısı, gerek teknik altyapısı gerekse yetişmiş insan gücü ve iş dinamizmi itibarı ile Türkiye göreceli avantajlara sahip. Bu bakımdan Fed kararına ilişkin uygulamaları çok da gereğinin üzerinde bir ağırlık atfetmeksizin yönetmek gerekiyor. Bu durum, sonunda bizim karşımıza çıkabilecek ve herkesle birlikte yönetmek zorunda olduğumuz risklerden ibarettir. Böyle bakıldığında Türkiye’nin şu anda gelmiş olduğu potansiyel ile bu dönemi yönetebileceğini düşünüyorum.”
SİYASİ DOĞRU ZAMANLAMASI
Önümüzdeki döneme dair beklentilerini de paylaşan Bali, mali disiplini, bütçe disiplinini, finansal istikrarı korumak bakımından son derece kararlı politikaların izlenmeye devam edilmesi gerektiğini kaydetti. Bu konuda bir endişe taşımadığını ifade eden Bali, şunları aktardı:
“Türkiye çok değişik konjonktürlerden geçerken bu konuda bir sapma yapmadığını kanaatimce yeteri kadar gösterdi. Önümüzdeki dönemde de buna göre hareket edileceğini düşünüyorum. Tabii ki siyasi doğru ile ekonomik doğru en azından zamanlama itibarıyla her zaman çakışmayabilir. Bizim de teknokrat bir bakış açısı ile bunların her durumda çakışmasını talep etmek gibi bir durumumuz yeterince gerçekçi olmaz. Onun için görüşüm şu: Bizim burada ana felsefeyi koruyacak tarzda uygulamaları sürdürmemiz gerekir. Türkiye buraya kolay gelmemiştir. 21 yıl sonra gelen bir reyting ile yatırım yapılabilir seviyeye geldik.”
BORÇLANMADA SORUN OLMAZ
Bali, Türkiye dışından kaynaklanan nedenlerle daha farklı bir büyüme konjonktürüne girilmesi durumunda ihtiyaç duyacağı yenileme kaynak miktarının da azalacağına işaret ederek, “Değişik kriz dönemlerinde bazı borç yenileme oranlarının düştüğü görülüyor. Bu düşüş, her zaman borcun temin edilememesinden değil, ihtiyaç duyulmadığından da kaynaklanıyor. Dolayısıyla bugünkü koşullar altında bankaların finansman bulmasında majör bir problem görmüyorum” dedi.
Bali, bu konudaki tek parantezinin ABD’de beklenenden erken ve sert bir parasal sıkılaştırma durumunda meydana gelecek ilave etkiler olabileceğini de kaydetti.
İTİBARIMIZ AZALACAĞINA KÂRIMIZ AZALSIN
Adnan Bali, kredili mevduat hesapları (KMH)
faiz oranlarına tavan getirilmesi konusunda ise şöyle konuştu: “Açık söyleyeyim, ağırbaşlılığımızdan ifade bile etmedik ama şimdi belirteyim; düzenleme gelmeden evvel o paralelde oranlarını zaten düzeltmiş bir bankayız. Bunlar bankacılık sisteminin karını azaltacakmış, itibarını azaltmasın daha önemli. Çünkü toplum sonunda size tam bir güvenle bakacaksa, ödeme sadakatini muhafaza edecekse, bu ancak sizin de sağlam bir duruşa sahip olmanızla, güvenilir bir duruşa sahip olmanızla sağlanabilir.”
Bali, bankaların uyguladığı ücret ve komisyonlarla ilgili eleştirileri de “Sektörde gereğinin üzerinde, yanlışlara yol açabilecek ücretlendirme uygulamaları varsa bunların tamamı düzeltilmelidir. Ve bir düzenlemeye tabi olunmalıdır. Bir bankacı olarak da bundan rahatsızlık duyacağımız bir husus yoktur” sözleriyle yanıtladı.
TAKİPTEKİ KREDİ FİRE DEMEKTİR
Son yıllarda İş Bankası’nın takipteki krediler rasyosunun sektör ortalamasının açık ara altında kalmasının ve yılın ilk 6 ayında yüzde 1.8’e düşmesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Bali, “Takipteki kredi demek fire demektir. Fire demek aslında sosyal fire, ekonomik fire demektir. Sadece sizin için değil, bu kaynakları kullandırdığınız yerler için de firedir. Bu ülke kolay şartlarda buralara gelmiş değil. Çalışarak, didinerek birkaç nesilde üzerine ekleye ekleye bugüne getirdiği birikimlerdir” dedi.
POLİTİKA FAİZİNE BAŞVURULMALI
Andan Bali, Merkez Bankası’nın son dalgalanmaya ilişkin şu ana kadar
faiz koridorundaki üst bandı yükselterek ve likiditeye ilişkin aldığı önlemlerle bir politika faizi artışını ikame edecek net etkiyi yarattığını söyledi. Bali, döviz kuruna bakıldığında bunun yeterli etki yapmadığı yönünde görüşlerin de olduğuna dikkati çekerek, “Fakat döviz kuruna ilişkin hareketleri doğrudan bununla ilişkilendirmek gerekmez. Çünkü bu eninde sonunda kısa vadeli sermayenin hareketlerine de bağlı olan bir olgudur. Ben şahsen bu politika ve bu risklerin bizim dışımızda nedenlerle dinmeksizin devam etmesi halinde politika faizi enstrümanına başvurulması gerektiği kanaatindeyim” dedi.
MTN İLE 1.7 MİLYAR DOLAR BORÇLANACAK
Yılın ilk 6 ayında iki ayrı dilimde 500 milyon ve 250 milyon dolarlık Eurobond borçlanması gerçekleştirdiklerini anımsatan Bali, haziranda çalışmasına başladıkları Medium Term Note (MTN) programı hakkında şunları aktardı:
“Aynı dokümanla yılın değişik dönemlerinde oluşan uluslararası piyasalardaki fırsatlardan farklı para cinslerinde, farklı vade dönemlerinde, farklı
Faiz türlerinden borçlanma imkanı veriyor. Şu anda 4 para cinsi, 10 farklı vade, sabit ve değişken faiz üzerinden 1 milyar 750 milyon dolar bir borçlanmayı bu program çerçevesinde öngörüyoruz.”
MÜŞTERİMİZLE YÜZ YÜZEYİZ
İş Bankası’nın kuruluşunun 89. yılı dolayısıyla konuşan Bali, bankaya girdiği yıllarda manuel düzende, bütün şubelerin birbirinden bağımsız faaliyet gösterdiğini hatırlattı. Bali, “İlk defa 803 şubeyi birbirine online bağladığımızda ‘803 kapılı tek şubeye dönüştük’ demiştik. Eğer bir kurum statikse, beslenemiyorsa, hizmet verdiği toplumla alışverişi etkin, sağlam değilse, dönem değişimleri sırasında, büyük bir ihtimalle adaptasyonda sıkıntılar olur. Başarımızın sırrı, müşterinin yüzüne bakabilen
banka olma halimizdir” diye konuştu.
KrREDİLER YÜZDE 18 BÜYÜYECEK
İş Bankası’nın 2013’te kredilerde yüzde 16-18 seviyesinin üzerinde büyüyeceğini öngören Bali, yılın ikinci yarısında Türkiye’nin dışından kaynaklanan nedenlerle değişen bir konjonktür olduğunu ve ek sıkılaştırıcı önlemler alan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) yeni fonlama maliyetleri ve fonlama imkanları üzerinden oluşturduğu tablonun bu konudaki farklılaşmayı beraberinde getireceğini söyledi.
KATILIM BANKACILIĞINI DEĞERLENDİRİYORUZ
Adnan Bali, “Biz rafında her türlü ürün ve hizmet daima olmak durumunda olan ve bunların tamamında da kâr-zarar hesabına dayanmayan bir bankayız. Katılım bankacılığındaki gelişmeleri değerlendirmek durumundayız” dedi.