"Türkiye A.Ş. olsa çoktan iflas etmişti"
CHP Sözcüsü Haluk Koç, MYK sonrası önemli açıklamalarda bulundu
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı.
Toplantı devam ederken, basın mensuplarına açıklamalarda bulunan ve soruları yanıtlayan Haluk Koç, CHP'nin seçim kampanyasını 28 Mart'ta İstanbul'da düzenlenecek büyük bir toplantıyla başlatacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmak için toplantılar düzenlediğini ve bu toplantılarda gerekli gereksiz her konuya değindiğini öne süren Koç, Erdoğan'ın "Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa Türkiye de öyle yönetilmelidir" yönündeki açıklamalarını eleştirdi.
Bin yıllık devlet geleneğinin bir anonim şirkete benzetilmesinin başlı başına büyük bir talihsizlik olduğunu ifade eden Koç, şunları kaydetti:
"Bu mantıktan bakacak olursak yani devlet bir anonim şirket ise bu devletin ordusu hangi tanıma giriyor. Ordu, şirketin kapıdaki güvenlik görevlisi mi? Peki başbakanın işi ne burada? Bir şirketse başbakanın görevi genel müdürlük mü? Bak bu burada cuk oturdu. Peki muhalefet ne, muhalefet rakip şirket mi? Aslında farkında olmadan gaza geliyor ve dilinin altındaki baklayı çıkartıyor. Verin ülkeyi diyor bana, aynı paraları sıfırladığım gibi ülkeyi sıfırlayayım demeye getiriyor. Bunu söylerken nasılsa cumhurbaşkanı benim, altın hisse bende diyor. Ondan sonra kim ne derse desin ben şirket yetkilisi olarak istediğimi yaparım. Şirketi istediğim şekilde de batırırım. Bu mantıkla bakarsa bu devlet eğer anonim şirketse siyaseten ve ekonomi açısında Türkiye'yi iflasa götürürsen peki iflas masasını kim kuracak? Bu mantığın elle tutulur tarafı yok."
Elindeki Anayasa kitapçığından, Anayasa'nın giriş bölümünde ve 6. maddesinde yer alan ifadeleri okuyan Koç, "Ne yasa, ne Anayasa tanıyorsunuz. Koparttınız zincirlerinizi dümdüz gidiyorsunuz. Ülkeyi de kendinizle birlikte bir felakete sürüklemekten hiçbir sıkıntı duymuyorsunuz. Yeter ki kimse bize bulaşmasın, kimse bizi sorgulamasın, kimse bizden hesap soramasın. O hesap sorulacak. O hesap sorulmadan zaten demokrasi hiçbir zaman Türkiye'de kurumsallaşamayacak. Nasıl ki 12 Eylül ile hesaplaşmadan Türkiye'de tam bir demokrasi olamaz dediysek bu dönemin sorumlularıyla da Türk milleti hesaplaşmadan tam bir demokrasiye geçiş asla söz konusu olamayacak" diye konuştu.
Türkiye, anonim şirket olsaydı çoktan iflas etmişti
Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan işsizlik verilerine de değinen Koç, "Bu veriler karşısında Türkiye, anonim şirket olsaydı çoktan iflas etmişti. Son dört yılın rekoru kırıldı. Rakam yüzde 10,9. Yani iş arama umudu olan işsiz sayısı 3 milyon 145 bin kişi. Ey şirket yetkilisi ne haber? Bu konuda çıt yok. Gençlerde işsizlik oranı yüzde 20,2. Siz ne yapıyorsunuz, siz yabancılara iş bulma projeleri gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz. Yabancılara iş bulma umuduyla teklifler hazırlamaya çalışıyorsunuz. Eğitimlilerin yüzde 20,2'sinin işsiz olduğu bir Türkiye'de dünya iş piyasasına çağrı yapıyorsunuz" dedi.
Elinde iki damla göz yaşından başka ne var?
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın kendisine yönelik sözlerine tepki gösteren Koç, "Niye yüzünün rengi bu kadar karardı Sayın Arınç? Rengin çok karardı dikkat et. Sağlığın için endişelendiğim için söylüyorum. Sen hükümet sözcüsüsün, benim söylediklerim ne boş ne de bir cahilin 'laf olsun torba dolsun' tarzındaki cümleler değildir. Bunu en iyi sen biliyorsun. Benim gördüğüm tahsil, zekatını versem senin dağarcığın olmaz" ifadesini kullandı.
Koç, Arınç'a yönelik suikast iddialarına ilgili mahkemenin takipsizlik kararı verdiğini anımsatarak, iddialar üzerine bir camianın başbakan yardımcısına suikast zanlısı olarak ilan edildiğini ve ardından devletin en gizli bilgilerinin yer aldığı odaların basıldığını anlattı.
Bu gelişmelerin odağındaki kişinin anamuhalefet partisinin sözcüsüne saldırdığını belirten Koç, şunları söyledi:
"Sen bundan haber ver Sayın Arınç. Sen İzmir'deki Ankara'da sana suikast yapılacaktı, o dönem herkese yedirmeye çalıştınız bunu, öyle mi? Yani hani inşaat alanlarının önünde 'etrafa verdiğimiz zarar nedeniyle özür dileriz' diye bir tabela asılır. Ben Sayın Arınç'ı dinlerken, inanın böyle bir hisse kapılıyorum bazen. Size verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı, hasardan dolayı bana ağza alınmayacak sözler söyleyebilirsiniz. Seviyesizlik boyutunda yeni bir çıta getirdiniz siyasete, daha alçalmaya kimse cesaret edemez. Bunu da giderayak yapıyorsunuz, emekli olmanıza çeyrek kala yapıyorsunuz."
Arınç'a mahkemenin verdiği takipsizlik kararına itiraz edip etmeyeceğini soran Koç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Etsen ne var elinde kanıt olarak? İki damla göz yazından başka ne var? Sayın Arınç, açık olarak sizi suçluyorum. Bu ülkeye gelmiş geçmiş en saf, en manipülasyona açık, kandırılmış, kullanılmış başbakan yardımcısı olmaya adaysınız. Yani sizin sırtınızdan bin yıllık Türk ordusuna operasyon yapılıyor, ruhunuz duymuyor ve alet oluyorsunuz. Sizi mendil gibi kullanıp attılar Sayın Arınç, hala farkında değil misin? Bu kadar safsanız, bu kadar manipülasyona açıksanız, o zaman bu ülkeyi yönetmeye nasıl cüret edebiliyorsunuz? Ne yapıyorsunuz siz? Eğer olanın bitenin, başından itibaren farkındaysan daha ağır bir suçlama geliyor şimdi. O zaman sen kurulan bu kumpasın ortağısın ya da bu kumpasın bizzat temel öznesisin bu kumpasın başındasın. Cevap ver. Türkiye'yi meşgul ettiniz günlerce, aylarca. Neymiş Türk Silahlı Kuvvetlerini belli süreçlerle ilişkilendirmek amaçlı bir tezgahı sizin üzerinizden kurdular. Bal gibi biliyordur bu işi. Bal gibi o zaman ki müttefiklerinizle bal kaymak kumpası beraber çeviriyordunuz. Şimdi safa oynama bana. Yüzüne bakınca zaten senden saf olmadığın çok açık, cin gibisin maşallah."
Bu sözler gerçekte Tayyip Erdoğan'ın samimi sözleridir
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Balıkesir'de, "Bu ülkede hiçbir zaman bizim 'Kürt' diye bir sorunumuz olmadı. Ama kasıtlı olarak bu gündemde tutuluyor" yönündeki açıklamalarını da değerlendiren Koç, "Bu sözler gerçekte Tayyip Erdoğan'ın samimi sözleridir. Kimse bunun seçim taktiği olduğunu falan olduğunu söylemesin. Bu, şu andaki Cumhurbaşkanının belki de zihninin en açık olduğu alanın dışa vurumudur" ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın Kürt yurttaşları "biz ve onlar" diyerek ayırdığını, bunun da baştan sona ayrımcı bir nefret söylemi olduğunu iddiasında bulunan Koç, şöyle konuştu:
"Madem sorun yok Çözüm Süreci niye var? Peki Çözüm Süreci ne? Erdoğan mantığıyla gidiyorum, madem böyle bir sorun yoksa, Çözüm Süreci de yok. Erdoğan, iki gündür bu ülkenin 90'lardan çok aşina olduğu bir söylemi tutturmuş gidiyor. Seçim yaklaştı, farklı bir kimlik koyacak. Eline anketler geliyor muhtemelen. Giriştiği ve önümüzdeki süreçte kendisini sıkıntıya sokacak bazı söylemlerin önünü alabilmek için şimdi söylemlerinde farklı bir maske takıyor ve farklı ifadelerde bulunuyor. Madem böyle bir sorun yok o zaman iki yıldır CHP'ye dönüp 'bunlar çözüm karşıtı suçlamasını getiriyorsun?' Aklı sıra binbir surat politikasına devam ediyor. Erdoğan, dün itibarıyla zaten olmayan Çözüm Süreci'ni tamamen çöpe atmış vaziyettedir. Kürt sorunun çözümü gibi bir dertleri de zaten yoktu, hiçbir zaman da olmadı. Bunu defalarca söyledik. Günü kurtarmaya dönük yakın siyasi seçim dönemlerinde çıkarına dönük birtakım süslü ifadelerle süreci taşımaya çalıştı. O yüzden AKP bu sorunu sömürmekle kalmadı, hem derinleştirdi hem bölgeselleştirdi hem de en acısı Ortadoğu'nun karıştığı bir dönemde uluslararasılaştırdı. Bakın bu tespit çok önemli."
Sayın başbakan cevap ver, böyle bir sorun var mı yok mu?
Başbakan Ahmet Davutoğlu'na gölgede figüranlık rolü verildiğini ileri süren Koç, Davutoğlu'nun Erdoğan'dan kalan söz kırıntılarıyla geçinmeye çalıştığını iddia etti.
Davutoğlu'na yönelik eleştirilerde de bulunan Koç, şunları söyledi:
"Sayın Davutoğlu, madem başbakansın o zaman sana soralım. Bir an önce çık ve sanki başbakanmış gibi dolaşan cumhurbaşkanına bir sor. 'Abi ben başbakanım, Allah aşkına Kürt sorunu var mı, yok mu? Ben ne söyleyeceğim?' Zor bir soru. Bir izin al bakalım saraydan. Başbakan olduğunu bir hatırlat en üsteki yetkiliye. Bu konuda ne diyeceğim, sen böyle diyorsun şimdi ben zorda kaldım. Çok da bağırıyorum, milleti gaza getirmeye çalışıyorum, seni taklit ediyorum ama yetmiyor. Bu sözler bu arkadaşları sıkıntıya sokuyor. AKP çözümün muhatabı olmaktan çıkmıştır. Sayın Başbakan cevap ver, böyle bir sorun var mı yok mu?"
Süreci, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden sürekli kaçırıyorlar
AK Parti'nin Çözüm Süreci'yle ilgili tavrından dolayı üstü kapalı HDP'yi de eleştiren Koç, "AK Parti'nin Kürt sorununun çözümü konusundaki samimiyetsizliği yalnızca Recep Tayyip Erdoğan'dan ibaret değildir. Baştan beri konuya yaklaşımları barış odaklı değildir, çözüm odaklı değildir. Yakın dönem siyasi çıkarlarına uygun, o an da ne söylenmesi gerekiyorsa siyaseten piyasaya ne sunması gerekiyorsa ondan ibarettir. Yani bir oyalama siyasetiyle seçme algısını yönetmeye çalışıyorlar. Bu algı yönetimi yapabilmek ve nabza göre şerbet verebilmek için de süreci, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden sürekli kaçırıyorlar" dedi.
Bir önce seçim barajının ya düşürülmesi ya da kaldırılması gerektiğini savunan Koç, seçim barajıyla ilgili düzenleme konusunda AK Parti'nin de HDP'nin de niyetsiz davrandığını, seçim barajında beslendiklerini ileri sürdü.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan için "Git gel Hakan Fidan" ve "Medcezir Hakan Fidan" ifadesini kullanan Koç, Fidan'a Paris'te üç PKK'lı kadının öldürülmesiyle ilgili MİT'e yöneltilen iddialar üzerinden eleştiri de bulundu.
Başından beri CHP'nin dediği noktaya geliyorlar
Koç, bir basın mensubunun, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, Suriye konusunda rejimle müzakere edilmesi gerektiğine ilişkin açıklamasının hatırlatılması üzerine, "Başından beri CHP'nin dediği noktaya geliyorlar. Şimdi sarayda söyle bir ses çıkabilir, 'Ey Kerry, kendine gel' diye bir ses çıkabilir ama ne yazık ki o sarayın duvarı dışına dahi çıkmaz bu süreç" değerlendirmesinde bulundu.
Gerçek politikanın en önemli uygulama alanını dış politikada bulacağını belirten Koç, dış politikada hülyaların, rüyaların ve kafadaki saplantıların hiçbir zaman karşılık bulmayacağını ifade etti.
Koç, "Türkiye'nin şimdiye kadar izlediği dışlayıcı, yanlış, radikal unsurlarla iç içe olan politikası çökmüştür. Gerçek budur. Bu konuda stratejik sığlık tam anlamıyla ortaya çıkmıştır" değerlendirmesini yaptı.
Cemevlerinin ibadethane kabul edilmesi tekliflerimizi reddettiler
Bir basın mensubunun, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonunun seçimlerde HDP'yi destekleyecekleri yönündeki açıklamalarının nasıl değerlendirdiklerini sorması üzerine Koç, kimsenin kendisini Alevi yurttaşların temel temsilcisi yerine koymaması gerektiğini vurguladı.
Alevi yurttaşların uğradığı ayrımcılığın ve sorunların siyaseten ortadan kaldırılması taleplerinin milletvekilliği pazarlığına konu edilmesi tezini kabul etmediklerinin bildiren Koç, şunları söyledi:
"Bu kuruluşun başındaki arkadaş, daha önce İstanbul 1. Bölge'de bağımsız olarak bin 700 civarında oy aldı. CHP'nin tutumu belli, herkesin hem inancına hem kimliğine birlikte yaşama iradesini ortaya koyarak eşit yurttaşlık temelinde saygımız var. Alevi yurttaşlarımız temel sorunları var. Bu sorunları dile getiren ve bunların çözümü için parlamentoda uğraş veren CHP var. Alevi oldukları için değil sadece eşit yurttaş ve inanç özgürlüklerini yerine getirmek için. Neydi bunlar cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, verdiğimiz bütün teklifleri reddettiler ama CHP'li belediyeler, belediye meclis kararlarıyla çok önemli yerlerde cemevlerine ibadethane statüsünü verdiler."