Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Koku bozuklukları üzerine incelemeler yapan Biruni Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Acıbadem Hastanesi KBB ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Altundağ ve ekibi tarafından gerçekleştirilen tedavi yöntemi dünyada kabul gördü.
Çalışmada, viral enfeksiyonlar için 2009'da Thomas Hummel'ın geliştirdiği ve 2015'te Altundağ tarafından yeniden uyarlanan ve geliştirilerek farklılaştırılan "modifiye koku egzersizi yöntemi" kullanıldı. 9 aylık süreçte, hastaların kokuları farklı algılama sorunlarının düzeldiği gözlendi.
Dünya tıp literatürüne giren ilk çalışma
Altundağ ve ekibinin bu çalışmalarını kaleme aldığı "Modifiye koku egzersizi, Kovid-19 kaynaklı parosmi için etkili bir tedavi yöntemidir" başlıklı makale de Amerikan Kulak Burun Boğaz Akademisinin uluslararası hakemli dergisinde yayımlandı.
Böylece Türk doktorlarının parosmiye karşı geliştirdiği tedavi yöntemi, bu hastalıkta etkinliği ispatlanan ilk çalışma olarak dünya tıp literatürüne kazandırıldı.
Kovid'in neden olduğu koku bozukluğu
Kovid-19'u atlatmasına rağmen belirtilerini taşımaya devam eden bazı kişiler, koku bozukluğu yaşayabiliyor. Hastalar, Kovid-19 sürecinde koku reseptörleri ve beyinlerindeki koku bölgelerinde meydana gelen hasar dolayısıyla kokuları farklı algılıyor ya da karıştırıyor.
Koklanan kahveden acımtırak, soğandan çürük ya da bozulmuş yemek, gül esanslı parfümden kötü koku alınabilirken, bazı hastalar kendi ter kokusuna bile katlanamaz hale geliyor. Bu nedenle yaşam kaliteleri düşen hastalar, depresyona giriyor, yemek yiyemedikleri için ciddi kilo kaybına uğruyor, sosyalleşirken sıkıntı yaşıyor ya da unutkanlık sorunuyla karşılaşıyor.
Parosmi, Kovid sonrası yaygınlaştı
Prof. Dr. Altundağ, Kovid-19'da gelişen "koku alamama (anosmi)" durumundan yaklaşık 2-3 ay sonra ortaya çıkan parosminin, hastalığın ardından kendini toparlamaya çalışan vücudun, yanlış iyileşme mekanizması ile koku moleküllerini tanıyamaması sonucu oluştuğunu, bazı kişilerde çok uzun sürdüğünü ve tedavi edilmediğinde kalıcı olabildiğini anlattı.
Kovid-19 nedeniyle parosmi hastalarını yaygın görmeye başladıklarına dikkati çeken Altundağ, kendisine başvuranların, genelde 6 ay ya da 1-1,5 yıldır bunu yaşayan ve çeşitli tedaviler alsalar da koku duyusunda düzelme sağlanmamış hastalar olduğunu aktardı.
Altundağ, kişinin, karantina dönemi bittiğinde parosmisi de kendi kendine geçiyorsa herhangi bir tedavi almasına gerek kalmadan normal hayatına devam edebildiğini dile getirdi.
Amerika'daki birçok klinikte kullanılmaya başlandı
Salgında birçok parosmi hastasını takip ettiklerini ancak çalışmaya belirli kriterlere uyan 75 kişiyi aldıklarını belirten Altundağ, hastaların 9 ay boyunca, sabah ve akşam olmak üzere 3 ayda bir içeriklerini değiştirdikleri kokularla egzersiz yaptığını ifade etti.
Altundağ, çalışmalarının Amerikan Kulak Burun Boğaz Akademisinin hakemli dergisinde kabul edildiğini anlatarak, "Amerika'da özellikle pek çok klinik, bizim kullandığımız ve uyguladığımız metodu hastalarına uyguladıklarını söyledi. Bu da bizim için sevindirici bir gelişme oldu. Farklı ülkelerde, farklı kültürlerde bu modifiye metodun etkinliğine bakıyoruz şu anda" dedi.
Bazı hastalar tedaviye 1-1,5 ayda; bazıları 9 ayda yanıt verdi
Bazı hastalarda tedaviye 1-1,5 ayda, bazısında ise 9 ayda yanıt aldıklarını belirten Altundağ, hastalığın şiddetinin, yaş faktörünün, tütün ürünlerini kullanmıyor olmanın, ek hastalıkların bulunmamasının tedavideki başarıyı etkilediğini söyledi. Prof. Dr. Altundağ, tedavi aşamasında baharatlı, meyvemsi, çiçeksi ve reçineli kokular kullandıkları aktararak, şöyle devam etti:
İlk basamakta, klasik koku egzersizi olarak gül, limon, karanfil ve okaliptusla başladık. Daha sonra bunlara gardenya, yasemin, yeşil çay, bergamot, kekik, biberiye ekledik. Farklı baharatlı kokuları da ekledik. Çünkü buradaki felsefe şu, her koku molekülü bir koku reseptörüne tutunur. Koku reseptörü anahtar kilit modeliyle bir aksiyon potansiyeli, mikrovolt düzeyinde bir elektriksel aktivasyon oluşturur. Dolayısıyla siz ne kadar farklı kokuyu verirseniz, farklı reseptörlerle koku soğancığını ve beyindeki sinirsel ağı daha yoğun çalıştırmış oluyorsunuz.
Hastaların yemek yiyememe sorunları geçti
Çalışmada süreyi, kokuların çeşitliliklerini ve koku setlerinin sayısını artırdıklarını bildiren Altundağ, koku hücrelerine elektriksel sinyal oluşturabilmek için farklı koku molekülleri yolladıklarını söyledi. Altundağ, böylece koku alma bozukluğu skorları yükselen ve kokuları olduğu gibi algılamaya başlayan hastaların yemek yiyebilir hale geldiklerine dikkati çekti.
Altundağ, hastalara sadece koku testi yapmadıklarını, parosmi değerlendirmesiyle bu rahatsızlıktan ne kadar muzdarip olduklarını da gözlemlediklerini ve süreç içerisindeki iyileşmelerini raporladıklarını dile getirdi.
Egzersizler her hastaya özel
Prof. Dr. Aytuğ Altundağ, "Tedavi uyguladığımız tüm hastalarda kalıcı ve total iyileşme gördük. Hastalar hiçbir şikayeti olmadan şu anda günlük hayatlarına devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Koku egzersizine başlamadan önce kişideki parosminin hekim tarafından değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Altundağ, şunları kaydetti:
Mesela bir kişiye yumurta çok kötü bir koku olarak gelebiliyor. Bir kişiye soğan çok kötü gelebiliyor. Dolayısıyla koku egzersizi yaparken de sizi tiksindirecek kokularla yaptığınızda iyileşmeyi olumlu etkilemiyor. O yüzden bu hastalara tedavi öncesinde koku testi de yapıyoruz. 'Hedonik skala' diyoruz. Yani koku size keyif verdi mi? Rahatsız mı etti? Bunları da sorgulamak gerekiyor. O zaman kişiye özgü tedaviler artıyor.
Altundağ, genel kokulardan da fayda görüldüğünü ancak hastaların bunlar arasında kötü hissettikleri varsa, iyi algıladıkları kokularla bu egzersizi yapması gerektiğini sözlerine ekledi.
107 bin doktor 130 bin imam var
Doktora saldıran para ödeyip kurtulamayacak
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.