Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Fransız yazar Albert Camus, "İnsanlar mutluluğun nelerden oluştuğunu aradığı müddetçe mutlu olamazlar" diyor.
Camus böyle dese de, modern dünya mutluluğun (ve kuşkusuz mutsuzluğun) sırlarını araştırmak ve aklındaki sorulara yanıt aramak konusunda ısrarlı.
Mutluluğun anlamı kişiden kişiye değişiklik gösterse de, mutluluğu aramanın nafile bir çaba olduğunu düşünenler var olsa da, bugüne dek bu kavram ile ilgili birçok bilimsel araştırma yapıldı.
Sonuncusu yazarın ülkesinin önde gelen araştırma kuruluşu Ipsos'a ait.
28 ülkeyi kapsayan "Küresel Mutluluk Raporu" ülkelerin genel mutluluk durumu ve yıllar içindeki değişimleri ele alıyor.
Mottosu "Dünya çapında insanları ne mutlu eder?" sorusu...
Dünyanın en mutlu insanları Avustralya'da yaşıyor.
Coğrafya kader mi değil mi tartışması bir yana dursun; dünyanın birçok sorunu ve ihtilaflı bölgelerinden hayli uzakta yer alan Avustralya halkının yüzde 86'sı mutlu görünüyor.
Bu, küresel ortalamanın yüzde 22 üstünde.
28 ülke arasında Türkiye 21. sırada
28 ülkeyi değerlendiren araştırmanın Türkiye açısından ortaya koyduğu sonuçlar ise pek iç açıcı değil.
2011'de halkın yüzde 89'unun 'Mutluyum' dediği Türkiye'de bugün bu oran yüzde 53'e kadar inmiş durumda.
Global ölçekte bakıldığında ise bireylerin yaklaşık üçte ikisi yani yüzde 64'ü mutlu olduğunu söylüyor.
Bu oran 2018'de yüzde 70 olarak ölçülmüştü.
Genel anlamda bakıldığında uzun vadede mutluluk oranında dünya çapında da düşüş eğilimi göze çarpıyor.
Avustralya dışında en mutlu ülke Kanada. Kanada'yı Çin, İngiltere ve Fransa izliyor.
Mutluluk sıralamasının ilk 10'unda 4 Avrupa ülkesi, 2 Amerika kıtası ülkesi, 3 Asya ülkesi ve 1 Okyanusya ülkesi yer alıyor.
En mutsuz iki ülke ise Arjantin (yüzde 34) ve İspanya (yüzde 46).
Geçtiğimiz yıl Ipsos'un 'Dayanıklılık' temalı konferansının konuşmacılarından biri olan Bahçeşehir Üniversitesi sosyoloji bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer Narlı, son araştırmayı incelediğinde dünyadaki genel mutluluk seviyesinin düşük olduğuna dikkat çekiyor.
Narlı, dünyanın başlıca gerçeklerinden biri olan göçmenleri ve beraberinde getirdiklerini de mutluluk bağlamında değerlendiriyor:
İnsanlığın mutluluğu felsefi temeller açısından değil yaşamın kalitesi, ekonomik durum gibi insan hayatını etkileyecek maddi temeller üzerinden tartışılmalı. Dünyada da mutluluk ile ilgili bir düşüş söz konusu. Küresel düzeydeki düşüş birçok ülkenin karşılaştığı ekonomik kriz, işsizlik ve ayrıca göçmenlerin yarattığı meydan okumalar söz konusu. Bu meydan okumalar insanların ihtiyaçlarını giderme ile ilgili endişeler yaratabiliyor. Onların korkularını tetikliyor. Tüm bunların mutluluk üzerine olumsuz etkileri var.
Mutluluğun kaynağı ne?
Elbette bu sorunun tek bir yanıtı yok ama son araştırmayı yönetenlerin katılımcılara yönelttiği 29 durum ve soru üzerinden en azından bazı veriler ortaya çıktı.
Katılımcılara 29 durum üzerinden hangisinin mutluluğun kaynağı olabileceğine cevap vermeleri istendi.
Sonuçlar ülkeden ülkeye değişiklik gösterdi.
Sağlık, aile ve sevgili ile ilişki, yaşamın anlamı ve güven duygusu mutluluğa giden yolda insanların dünya çapında en çok önem verdiği hususlar olarak dikkat çekti.
Türkiye'de Ipsos'un anketine katılanlar en önemli mutluluk kaynaklarına şu yanıtları verdi:
Sağlıklı olmaları ve fiziksel olarak iyi durumdaolmaları (%64)
Çocukları (%60) ve Yaşamlarının bir anlamı olduğunu hissetmeleri (%60)
Anlamlı bir işlerinin olması (%59)
Hayatlarının kontrollerinde olduğunu hissetmeleri (%58)
Ülkenin iyi durumda olması (%57) ve Eş veya partnerleriyle olan ilişkileri(%57)
Para mutluluğu getirir mi?
Türkiye'de daha fazla paraya sahip olmanın mutluluk getirdiğine inananların oranı yüzde 54'ü buluyor.
Araştırmaya göre Türkiye'nin yüzde 46'sı finansal durumlarının iyi oluşunu mutluluk sebebi olabileceğini söylüyor.
Para-mutluluk ilişkisinin çok anlamlı bulmayan ülkeler de var.
Japonya (yüzde 22), Sırbistan (yüzde 24), Almanya ile İsveç (yüzde 29) bu ülkeler arasında.
Türkiye'de bireyler çevresi tarafından başarılı olarak kabul görmenin serbest zamana sahip olmaktan daha önemli olduğunu düşünüyor.
Öyle ki; katılımcıların yüzde 54'ü başarılı bir insan olarak bilinmeyi mutluluk sebebi olarak görürken, sadece yüzde 37'lik bir kesim sahip olduğu serbest zamanın artmasının daha çok mutluluk getireceği kanaatinde.
Yeni bir siyasi liderlik&mutluluk ilişkisi
Ipsos araştırmasında mutluluk ile politika arasındaki ilişkiye de değinildi.
Yeni bir politik liderliğin mutluluk getirip getirmeyeceği ile ilgili soruya "Evet, kesinlikle büyük bir mutluluk getirir" ve "Evet biraz mutluluk getirir" diyenlerin küresel ölçekteki oranı yüzde 56.
Türkiye ise bu orandan 15 puan yukarıda, yüzde 71'lik ortalama ile 28 dünya ülkesi içinde 1. sırada yer alıyor.
Ankete katılanların yüzde 40'ı yeni bir siyasi lider ve iklimin büyük mutluluk getireceğini söylerken yüzde 31'i biraz mutluluk getireceğini düşünüyor.
Katılımcıların yüzde 16'lık bir bölümü yeni bir siyasi liderliğin kendilerini mutlu etmeyeceğini ifade ediyor.
Geri kalan yüzde 13'lük kesim ise sorunun kendilerine hitap etmediğini söylüyor.
Türkiye'yi bu kategoride Brezilya, Peru, Güney Afrika, Kolombiya takip ediyor.
Brezilya'yı Jair Bolsonaro (1 Ocak 2019'dan beri), Peru'yu Martin Vizcarra (23 Mart 2018'den beri), Güney Afrika'yı Cyril Ramaphosa (15 Şubat 2018'den beri), Kolombiya'yı Ivan Duque (7 Ağustos 2018'den beri) yönetiyor.
Prof. Dr. Narlı'ya göre mutluluk ile siyaset arasında ilişki kurulmasının temel nedeni Türkiye'de insanların politize olması:
Ipsos'un araştırmasında mutluluk ile liderlik değişimi arasındaki ilişki ile alakalı olarak Türkiye'nin 28 ülke içinde birinci sırada yer alması politize olmak ile alakalı diyebiliriz. Diğer ülkelere bakıldığında, mesela Brezilya'de yaşam kalitesinde ciddi sıkıntılar var. Ayrıca son 5 yılda Brezilya çok ciddi siyasi çalkantılar geçirdi. Orada da son derece politize olmuş ve aynı zamanda kutuplaşmış bir toplum var. Kutuplaşma ve bireylerin aşırı politize olması onların kendi mutlulukları ile siyasi liderler ve siyasi kurumlar ile doğrudan bağlantı kurmalarına yol açıyor olabilir.
Narlı, Ipsos araştırmasının mühim olduğu ancak tamamlayıcı başka araştırmalara da ihtiyaç duyulacağı kanaatinde.
Psikolog Prof. Dr. Acar Baltaş araştırmadaki bu sonuç ile ilgili kesinlikle politik bir vurgu yapmadığının altını çizip şu yorumu yapıyor:
Belirli bir kişiye bağlı. En son İstanbul seçimlerine bağlı. Bu yorumlarım politik değil. Kat'iyen politik vurgu yapmıyorum. Bir toplum duygu birliği sağlayamazsa o toplumda yaşayan insanların huzur içinde olması mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye bölünmüş durumda. Bizim yani politikacıların ne yapıp edip Türkiye'de duygu birliğini sağlamamız gerekir. Birinci öncelik bu olmalıdır.
Psikolog Serap Duygulu ise iktidarların da canlılar gibi ömre sahip olduğunu belirtiyor.
Duygulu, Türkiye'de insanların artık rutin kişi ve söylemlerden sıkıldığını düşünüyor:
İktidarlar da büyüme, gelişme ve kendini bitirme noktasına gelirler. Bir şekilde tükenirler. Bu kadar uzun soluklu hep aynı kişi ve söylemleri gördüğümüz yerde bireylerin yeni soluğa ihtiyacı var denilebilir. Yeni arayışlara yönelim her zaman çok doğaldır. Bir şirket düşünün. Yeni bir eleman alırsınız, şirkete farklı bir hava gelir. Herkes ondan bir şey bekler. Ne kadar gerçekleştirir ne kadar gerçekleştiremez orası ayrı bir konudur. 'Nerede hareket orada bereket' ya da 'Tebdil-i mekanda ferahlık vardır' denir. Durum tam da budur aslında. Sosyal medyanın bunu tetiklediğini de söylemek mümkün.
Mutluluğu sosyal medyada arayanların ülkesi: Türkiye
Araştırma sosyal medya kullanımı&mutluluk ilişkisine de yer verdi.
Türkiye yüzde 65'lik oran ile yine listenin başında.
Sosyal medyada geçirilen zamanın mutluluk getirdiğini düşünen ikinci ülke ise Suudi Arabistan.
Hindistan, Brezilya, Çin ve Meksika hemen arkadan geliyor.
Bu soru başlığı altında ilk 10 içinde hiçbir Avrupa ülkesi yer almıyor.
"Bağımlılık mı, teknolojik yeterlilik mi?" başlığı altında bir akademik çalışma yürüttüğünü söyleyen psikolog Serap Duygulu, Türkiye için sosyal medyanın neden bu denli cazip olduğunu şu sözlerle izah ediyor:
Sosyal medyayı cazip kılan şey 'ACE'. Yani anonimlik (bilinmezlik), kolay ulaşılabilirlik ve kendini ifade edebilme. Wilhelm Reich, "İnsan en çok sevmesi ve sevilmesi engellendiği zaman nefret eder" demiş. Ben de ekliyorum, tanımadığımız bilmediğimiz ve tanımaktan bilmekten uzaklaştığımız ve bu yüzden de korktuğumuz kişilere ya da olaylara karşı olumsuz tutumlar takınıyoruz. Demek ki aslında bilmekten, öğrenmekten, anlamaktan ve bu anlamda sorumluluk almaktan kaçınıyoruz. Tanımak, bilmek dediğimiz şey aynı zamanda sorumluluk almak demek. Emek, enerji harcamak, zaman geçirmeyi beraberinde getiriyor. Sosyal medya bunu ortadan kaldırdı. Kişilere müthiş bir güven kazandırdı. Şimdi sadece '@' işareti kullanan sıradan birisi ABD Başkanı'na ya da bizim devlet başkanına bile neredeyse doğrudan ulaşılabiliyor. Bariyerler kalktı.
Peki bu durum tehlikeli mi?
Yani sosyal medya ile yatıp kalkmak ve bundan mutluluk duymak?
Duygulu "Eğer kişiler bütün haz ve keyif duygusunu sadece sosyal medya üzerinden alıyorsa orada ona eşlik eden başka psikolojik bozukluklar var demektir. Ama sosyal medya sadece sosyal hayatın bir parçası olarak görünüyorsa, gerçekten sosyalleşebiliyor ve topluma katkı sunma bağlamında bir dönüşüm geçirebiliyorsa bu iyi bir şey" diyor.
Psikolog Acar Baltaş ise ortaya çıkan bu tablodan bir anlamda şehirleşmeyi mesul tutuyor:
Şehirleşmenin sonucu olarak insanların komşularını değil de tanımalarına imkan olmayan insanları tanıyor olmaları dikkat çekici. Esas olarak kendilerini kendi dünyalarında istediklerini gerçekleştiremeyen insanların başka insanların dünyalarına girerek, kendilerini olduklarından farklı konumlandırarak, kendi görüşlerini hiçbir sınırlamaya tabi olmaksızın politik olmamak kaydıyla ifade edebilme şansına sahip olmaları sebebiyle olduğunu düşünüyorum.
Türkiye'ye göre ülke değiştirmek mutluluk sebebi
Başka bir ülkeye taşınmanın mutluluk getireceğine inanların oranına bakıldığında da listenin ilk 5'i çok değişmiyor.
Türkiye yine birinci sırada yer alırken, onu Kolombiya, Brezilya, Peru, Güney Afrika takip ediyor.
Peki sosyolog ve psikologlar, Türkiye'den ayrılıp başka bir yerde hayat kurma isteğinin bu denli yüksek olmasıyla ilgili ne düşünüyor?
Aslında Independent Türkçe'nin konuştuğu üç uzman isim bu konuya benzer pencerelerden bakıyor.
Sosyolog Nilüfer Narlı, Türkiye'de insanların yaşamında pek çok alanda gerileme olduğunu belirtiyor.
Bu sebeple yurt dışında iş arama, yurt dışına yerleşme gibi opsiyonların beyaz yakalılar arasında popüler olduğunun sır olmadığını belirtiyor.
Bu insanların çocuklarının geleceği ile de ilgili bir endişesi olduğunu öne sürüyor.
Psikolog Acar Baltaş da sonucun şaşırtı olmadığı düşüncesinde:
Başka araştırmalar da gösteriyor ki; ülkedeki insanların yüzde 22'si fırsat olsa yarın yurt dışına gitmek istiyor. Yüzde 45'i çocuğunun yurt dışında yaşamasını istiyor. Yüzde 82'si imkanı olsa çocuğunu yurt dışında okutmak istiyor. Türkiye ile ilgili sonuçları yorumlarken bu verileri göz önünde bulundurmak gerekir. Bu koşullar şu an ülkenin içinde bulunduğu durumu gösteriyor. Bunun için Türkiye'deki ekonomik göstergelerin olumsuz gelişmesini göz önüne aldığımızda Türkiye'deki mutsuzluk oranının IPSOS'un araştırmasında da artmış olmasına şaşırmamak lazım diye düşünüyorum.
Mutluluğun kavramsal açıdan üç farklı düzeyde yaşandığını söyleyen Baltaş, bunlardan birinin 'Anlamlı Hayat' olduğunu söylüyor.
"Mutluluğa vicdanlı insanlardan oluşan bir toplumda bireylerin kendilerini geliştirme (ve gerçekleştirme) fırsatlarını buldukları bir topluluk içinde ulaşılabilir" diyen Baltaş'a bunun çok idealize edilmiş bir önerme olup olmadığı sorulduğunda "Belki de bunun yanıtı Avustralya'nın mutluluk oranında saklıdır" diyor:
Avustralya neden bu kadar yüksek diye bakıldığında belki de cevap biraz da oraya yakındır. Türkiye nereye benzesin diye sorulduğu zaman insanların üçte ikisi Batı'da bir ülkeyi işaret ediyor. Kimse İran'a, Katar'a, Ortadoğu ülkelerine benzesin demiyor. Buradan çıkacak sonuç 'Dinimizi değiştirelim' elbette değil. Ancak düzenli bir toplumda ekonomik geleceğinin, refahının güvence altına alındığı, adaletin ve liyakatin hakim olduğu bir toplumda yaşamak istiyor insanlar.
'Dini refah mutluluk getirir' diyen beş ülkeden biri Türkiye
Ipsos, din ile mutluluk arasındaki ilişkiyi de ele aldı.
28 ülke içinde ilk beş sırayı Brezilya (yüzde 57), Güney Afrika (yüzde 56), Suudi Arabistan (yüzde 55), Türkiye (yüzde 48) ve Kolombiya (yüzde 47) paylaşıyor.
Ülkelerinin mutluluğunu kendi bireysel yaşamlarına yansıdığını en çok düşünen iki ülke yüzde 91 ile Arjantin ve yüzde 81'lik oran ile Türkiye.
Türkiye'nin yüzde 47'si "Seks beni mutlu eder" diyor
Araştırma cinsel hayatın mutluluğa olan yansımasını da ele aldı.
"İyi bir cinsel yaşam mutluluk getirir" diyenlerin oranı Türkiye'de yüzde 47.
"Biraz mutluluk getirir" diyenlerin oranı yüzde 28, "Hiç mutluluk getirmez" diyenlerin oranı yüzde 15.
Türkiye'den bu soruya yanıt verenlerin oranına bakıldığında ortaya çıkan yanıtların küresel ortalamanın üstünde olduğunu görülüyor.
Zaten Türkiye, 28 ülkenin bulunduğu listede Brezilya ve Kolombiya'nın ardından hemen üçüncü sırada yer alıyor.
Sırplara göre çocuklar mutluluk nedeni Japonlara göre değil
Araştırmada mutluluk ile ilişkilendirilen 29 durum arasında en dikkat çekici olanı ise çocuklar.
Sırpların yüzde 69'u, Meksikalıların yüzde 64'ü, Arjantinlilerin yüzde 63'ü ve Türklerin yüzde 60'ı çocukları mutluluk sebebi görüyor.
Aynı soru Japonlara yöneltildiğinde sadece yüzde 19'u mutluluk ile çocuklar arasında bir bağ kuruyor.
Küresel ortalamanın yüzde 67 olduğu düşünüldüğünde bu oran Japonlar için hayli düşük görünüyor.
Affedici olmak mutluluk getirir mi?
Bir başka soru da yukarıdaki.
Türkiye bağışlamak ile mutluluk ilişkisi ele alındığında yine ilk 5 ülke arasında yer alıyor.
Güney Afrika ve Brezilya yüzde 41, Hindistan ve Suudi Arabistan yüzde 40, Türkiye ise yüzde 37 oranında birisini yaptıkları nedeniyle affetmenin mutluluk ile ilintili olduğunu düşünüyor. (Independent Türkçe)
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.