<
BASIN TOPLANTISI - ETKİNLİK - KONFERANS
Basın Daveti Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği 06 Şubat 2020, 09:30

Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...

Tüm Etkinlikleri Göster
BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaMakro EkonomiTruss hükümeti kendi kazdığı kuyuya nasıl düştü?----

Truss hükümeti kendi kazdığı kuyuya nasıl düştü?

Truss hükümeti kendi kazdığı kuyuya nasıl düştü?
06 Ekim 2022 - 15:17 www.finansingundemi.com

İngiltere’de Truss hükümeti, düşen sterlin ve çöken güven sonrası ne yapacağını şaşırmış durumda. Peki Truss ve ekibi, kendi kazdığı bu kuyuya nasıl düştü?

FINANSGUNDEM.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

Dünya ekonomisi kötü durumda, evet; başta büyük ekonomiler olmak üzere tüm ülkeler enflasyon belasıyla uğraşıyor, evet; enerji krizi ve savaş, ekonominin toparlanmasını zorlaştırıyor, buna da evet… Ancak İngiltere, tüm bunların ötesinde bir sorunla daha boğuşuyor: Truss hükümeti ve ekonomi politikaları.

İngilizler yeni göreve gelen Truss hükümetine tepkili. O kadar ki, zaten zor durumda olan bir ekonomiyi bu kadar kısa sürede çok daha kötü bir hale getirmek için büyük maharet gerektiği konusunda hemen herkes hemfikir. Düşen sterlin ve çöken güven sonrası ise Truss yönetimi içinden çıkılması güç bir kuyunun içine düşmüş durumda. İşin trajikomik yanı, bu kuyuyu Truss ve ekibinin kendisinin kazmış olması.

161 milyar sterlinlik mini bütçe

The Conversation’dan David McMillan’ın analizine göre, düşen sterlin ve çöken güven, yeni Birleşik Krallık Hükümeti’nin kendi yarattığı bir siyasi ve mali krize dönüştü. Bu durum, yeni hükümetin çok sert bir başlangıç yapmasının yanı sıra, ekonomide toparlanma ihtimalini de bir hayli düşürmüşe benziyor.

Finansgundem.com'un derlediği bilgilere göre, 23 Eylül 2022'de göreve başlamasına sadece birkaç hafta kala Başbakan Liz Truss, yeni harcamalar ve son yarım yüzyıldır çoğunlukla İngiltere’nin en çok kazananlarının faydalandığı büyük vergi indirimleri için 161 milyar sterlinlik, (184 milyar ABD doları) bir mini bütçe yayınladı. Amaç, resesyonun eşiğindeki bir ekonomide büyümeye hızlı bir başlangıç ​​yapmaktı. Ancak hükümet bunun için nasıl ödeme yapacağını belirtmedi ya da harcamaların ve vergi indirimlerinin gerçekten işe yarayacağına dair ikna edici kanıtlar sunamadı.

Mali piyasalar buna kötü tepki vererek, faiz oranlarının yükselmesine ve sterlinin 1985 yılından bu yana dolar karşısında en düşük seviyeye gerilemesine neden oldu. İngiltere Merkez Bankası bir mali krizden kaçınmak için devlet tahvillerini silip süpürmek zorunda kaldı.

Ekonomi planını günlerce savunduktan sonra Truss Hükümeti, 3 Ekim'de bütçenin en tartışmalı bileşeni olan yüksek gelirliler üzerindeki yüzde 45 vergi oranının kaldırılmasını rafa kaldırarak bir çeşit U dönüşü yaptı. Bu, piyasaları sakinleştirerek sterlin ve devlet tahvillerinde bir ralliye yol açtı.

McMillan’a göre, mini bütçeyle ilgili bu mini krizin merkezinde güven eksikliği ve şimdi de inanılırlık eksikliği yer alıyor.

Yaklaşan resesyon

Truss hükümeti sorunlu bir ekonomiyi miras aldı. Büyüme, son çeyrek rakamlarına göre yüzde 0,2 oranında yavaşladı. İngiltere Merkez Bankası, İngiltere'nin yakında 2024'e kadar sürebilecek bir resesyona gireceğini tahmin ediyor. İngiltere imalat sektörü verileri, sektörün daralmakta olduğunu gösteriyor.

Şu anda yıllık yüzde 9,9'luk bir hızla yükselen enflasyon, özellikle gıda ve yakıt için yaşam maliyetini artırdığından tüketici güveni şimdiye kadarki en düşük seviyelerine düşmüş durumda. Aynı zamanda, enflasyona göre düzeltilmiş reel ücretler yüzde 3 ile rekor miktarda düşüyor.

ABD ve Avrupa dahil olmak üzere dünyadaki birçok ülkenin aynı düşük büyüme ve yüksek enflasyon sorunlarını yaşadığına dikkat etmek elbette önemli ancak Birleşik Krallık ekonomisinin arka planında kopan gürültüler de aynı ölçüde dikkate değer.

2008 mali krizinden bu yana, Birleşik Krallık diğer büyük ekonomilere kıyasla daha düşük verimlilikten muzdarip. Seçmenlerin küçük bir çoğunluğunun Avrupa Birliği'nden ayrılmayı seçtiği 2016 yılındaki Brexit'ten sonra yatırımların yatay bir seyir izlediği ve Kovid-19 öncesi seviyelerin önemli ölçüde altında kaldığı görülüyor. Birleşik Krallık aynı zamanda sürekli olarak ödemeler dengesi açığı veriyor, bu da ülkenin ihraç ettiğinden çok daha fazla mal ve hizmet ithal ettiği ve gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 5'inin üzerinde bir ticaret açığı olduğu anlamına geliyor.

Başka bir deyişle, yatırımcılar, İngiltere ekonomisinin ve İngiliz Sterlini'nin uzun vadeli gidişatını zaten olumsuz görmeye yatkın bir gelecek öngörüsüne sahip bulunuyordu ve bu durum hala böyle.

İddialı ve tutkulu bir ekonomik plan

6 Eylül 2022'de Başbakan olan Truss, siyasete de güçlü bir başlangıç ​​yapmadı. Boris Johnson hükümeti, tamamıyla yanlış yönettiği cinsel taciz iddiaları ve ülke karantinadayken partilerin devlet dairelerinde tutulduğuna dair ifşaatlar da dahil olmak üzere bir dizi skandalın ardından partisinin ve seçmenlerin güvenini kaybetmişti.

Truss, kendi Muhafazakar Partisi'ndeki milletvekillerinin tercih edilen ilk adayı değildi. Partinin geri kalanı yine de Truss'u seçti. Muhafazakar Parlamento üyelerinin desteklerindeki bu eksiklik, işe başladığında güçlü bir konumda olmadığı anlamına geliyordu.

Bununla birlikte, yeni kabinenin vergileri kısmak ve enerji ve ticareti serbest bırakmak gibi iddialı bir ajandası da vardı. Yüksek enerji fiyatlarını sınırlayan sübvansiyonlar, sosyal güvenlik vergilerindeki artışın tersine çevrilmesi ve kurumlar vergisi oranında planlı bir artış gibi mini bütçede ortaya konulan bazı kararların alınması bekleniyordu.

Ancak diğerleri, özellikle 150.000 sterlinin üzerinde gelire sahip olanlar üzerindeki yüzde 45 vergi oranını kaldırma planı, piyasalar tarafından da beklenmiyordu. Harcama kesintileri de açıkça belirtilmediği için 161 milyar sterlinlik paketin finansmanının daha fazla borç satışından geleceği varsayıldı. Ayrıca, daha yoksul İngilizlerin artan yaşam maliyetinden muzdarip olduğu bir zamanda, bunun kısmen daha düşük refah ödemeleriyle ödeneceği tehdidi de horultuların nedeni haline geldi. Refah kesintileri korkusu, Truss hükümeti üzerinde daha fazla baskı oluşturdu ve oluşturmaya devam ediyor.

Güvende çöküş

İngiltere Maliye Bakanı Kwasi Kwarteng 23 Eylül'de mini bütçeyi sunarken bile, İngiliz Sterlini darbe almaya başlamıştı. Tekliften önceki gün 1,13 dolardan 26 Eylül'de gün içinde 1,03 dolara kadar düştü. 'Gilt' olarak bilinen 10 yıllık devlet tahvillerinin getirileri ise 2008 yılından bu yana gördüğü en yüksek seviye olan yüzde 3,5'ten yüzde 4,5'e sıçradı.

Oranlardaki artış, ipotek kredisi verenleri yeni müşterilerle olan anlaşmalarını askıya almaya ve sonunda onlara yeniden önemli ölçüde daha yüksek borçlanma maliyetleri sunmaya sevk etti. Bunun da konut piyasasında bir çöküşe yol açacağına dair korkular tırmandı. Ayrıca, tahvil fiyatlarındaki düşüş emeklilik fonlarında krize yol açarak iflas riskine yol açtı.

Truss'un partisinde yer alan birçok üye, vergi indirimlerini ve harcamaları finanse etmek için gerekli olan yüksek düzeyde borçlanmaya karşı olduklarını dile getirdiler ve pakete karşı oy kullanacaklarını söylediler.

1976 yılında İngiltere'yi kurtaran Uluslararası Para Fonu (IMF) ise vergi indirimleri için temsili bir teklifle hükümeti ekonomi planını ‘yeniden değerlendirmeye’ çağırdı. Açıklamalar yatırımcıları daha da korkuttu.

Finansal piyasalarda daha geniş bir krizi önlemek için İngiltere Merkez Bankası devreye girdi ve 65 milyar sterline kadar devlet tahvili satın alma sözü verdi.

Kriz, yatırımcıların inancını kaybetmesine neden olmasının yanı sıra, halkın Birleşik Krallık hükümetine olan güvenini de ciddi şekilde zedeledi. Son anketler, muhalefetteki İşçi Partisi'nin, Muhafazakar Parti’nin 24 puan önünde olduğunu gösteriyor.

Dolayısıyla hükümetin rotayı tersine çevirmekten ve planın en tartışmalı kısmını, yani yüzde 45'lik vergi oranının kaldırılmasından vazgeçmekten başka seçeneği yoktu. Bu sayede sterlin kayıplarını geri aldı. Tahvillerdeki toparlanma ise daha mütevazı oldu.

Tüm bunları bir ay gibi kısa bir süre içinde gerçekleştirmeyi başaran Truss, uluslararası yatırımcılar, seçmenler ve kendi partisi nezdinde güvenini ve inandırıcılığını kaybetmiş durumda. Ve tüm bunlar bir ‘mini bütçe’ nedeniyle oldu; asıl bütçe 2022 yılı Kasım ayına kadar açıklanmayacak.

Tüm bu yaşananlar, İngiltere'nin sorunlarının sona ermekten çok uzak olduğunu gösteriyor ve bu görüş kredi derecelendirme kuruluşları tarafından da paylaşılıyor.

Truss'ın ekonomi politikası Kovid’den daha fazla ölüme neden olabilir

 

İngiltere Başbakanı Truss, ekonomide hedef büyümek

 

Başbakan Truss, bütçe paketinin arkasında durdu

 

Truss’ın enerji planı geri mi tepiyor?

 

Truss zenginden almadan yoksula verecek

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)