Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|---|---|---|
AKBNK | 49,88 | 0,97 | 259.376.000.000,00 |
ALBRK | 6,15 | 2,50 | 15.375.000.000,00 |
GARAN | 107,50 | 1,90 | 451.500.000.000,00 |
HALKB | 19,86 | 1,90 | 142.689.691.914,12 |
ICBCT | 12,21 | -2,63 | 10.500.600.000,00 |
ISCTR | 11,53 | 1,41 | 288.249.654.100,00 |
SKBNK | 5,24 | 0,00 | 13.100.000.000,00 |
TSKB | 10,86 | 2,45 | 30.408.000.000,00 |
VAKBN | 21,62 | -2,08 | 214.382.223.327,26 |
YKBNK | 23,52 | 1,91 | 198.674.646.199,68 |
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
FINANSINGUNDEMI.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ
ABD Başkanı Donald Trump’ın “kurtuluş günü” tarifeleri bu ay küresel piyasalarda büyük dalgalanmalara neden oldu. Tarifelerin doların dünya çapındaki güvenilirliğini zayıflatabileceğine yönelik kaygılar da iyiden iyiye seslendiriliyor. Ancak Carnegie Endowment Kıdemli Uzmanı Michael Pettis’e göre, dikkatler bu kısa vadeli çalkantılardan ziyade, doların küresel rolünün ABD ekonomisine uzun vadeli etkilerine yöneltilmeli.
Pettis Financial Times’taki yazısında, doların hâkim “güvenli liman” para birimi olarak kalabilmesi için, ABD’nin ekonomisini büyük ölçüde dış dünyaya entegre etmesi gerektiğini, bunun da ulusal egemenlikle çelişen bir durum yarattığını belirtiyor. Ekonomist Dani Rodrik’in ortaya koyduğu üzere, küreselleşmeyi seçen ülkeler iç politikalarında kontrolü kaybederken, iç kontrolü önceliklendirenlerse ticaret ve sermaye hareketlerinde sınırlamalara gitmek zorunda kalıyor.
Bu dengesizlik, özellikle büyük ekonomiler arasında gerilim yaratıyor. Bazı ülkeler dış dengesizliklerini kontrol altına almak için ticaret ve sermaye akışlarını kısıtlarken, bu durum daha açık ekonomilere sahip ülkelere, dolaylı olarak iç dengesizlikler yüklenmesine neden oluyor. Pettis, bu stratejilerin İngiliz ekonomist Joan Robinson’ın ifadesiyle “komşuyu yoksullaştırma” politikaları olduğunu ve sonuçta küresel ticaret savaşlarının körüklediğini söylüyor.
Pettis, iç talebi baskılayarak ihracat fazlası yaratan ülkelerin üretim fazlalarının, daha açık ekonomilere olumsuz yansıdığına dikkat çekiyor. Örneğin, Çin gibi ticaret fazlası veren ülkeler küresel üretimden daha fazla pay alırken, açık ekonomilerde üretim geriliyor.
Bu sürecin ABD’ye yansıması da oldukça net. Derinlikli ve esnek finansal piyasaları olan ABD’de, diğer gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında imalat sektörünün GSYH içindeki payı oldukça düşük. Buna karşılık, üretim fazlası veren ve daha kapalı politikalar izleyen ülkelerde bu oran oldukça yüksek seyrediyor. Bu da kontrollü iç politikaların sadece ilgili ülkeyi değil, ticaret yaptığı diğer açık ekonomileri de dönüştürdüğünü gösteriyor.
Haberde Trump yönetiminin son dönemdeki ticaret politikalarının ise ABD’nin geleneksel politikasıyla tutarsızlıklar içerdiği ifade ediliyor. Trump geçtiğimiz günlerde, Çin hariç çoğu ülkeye uygulanan “mütekabiliyet esaslı” tarifelerde 90 günlük bir ara verdiğini açıkladı. Ancak Pettis’e göre bu tür önlemler, ABD ekonomisindeki temel yapısal sorunları çözmekte yetersiz kalıyor. Dahası, bu politikalar dolaylı sübvansiyonlara kapı aralayabilir.
Ancak bu politikaların başarısızlığı, ele alınmaya çalışılan yapısal dengesizliklerin göz ardı edilmesini de haklı çıkarmıyor. Zira küresel ekonomik dengesizlikler gerçek ve ciddi bir sorun teşkil ediyor. Pettis’e göre asıl mesele, ABD’nin bu dengesizlikleri düzeltip düzeltmemesi değil, bunu nasıl yapacağı.
Uzmanlara göre en etkili çözüm, küresel ekonomik yönetişimde daha koordineli bir yaklaşım geliştirmek. Pettis’e göre, 1944’te John Maynard Keynes’in önerdiği türde yeni bir gümrük birliği modeli, ülkelerin politikalarının dış etkilerini kabul etmesini ve iç talep ile üretimi dengeleyici önlemler almasını zorunlu kılabilir.
Böyle bir küresel uzlaşı sağlanamazsa, ABD’nin tek taraflı olarak harekete geçmesi kaçınılmaz hale geliyor. Bu noktada önerilen en etkili yöntem, fazla veren ülkelerin ABD varlıklarını satın alarak dış fazlalarını dengelemelerini engellemek amacıyla ABD sermaye hesabına yönelik kontroller getirmek. Bu tür önlemler, Trump yönetiminin doğrudan yabancı yatırım çekme hedefiyle çelişiyor gibi görünse de doğrudan yatırımları büyük ölçüde etkilemeyeceği öngörülüyor.
Buna karşılık, ticaret hesabına yönelik müdahaleler, özellikle de karşılıklı tarifeler, daha az etkili ve yapısal sorunları çözmekten uzak kalıyor.
Doların küresel ticaret ve finans sistemindeki baskın konumu uzun yıllardır ABD için bir avantaj olarak görülse de bu görüş artık daha fazla sorgulanıyor. Wall Street ve uluslararası sermaye sahipleri bu durumdan fayda sağlarken, Amerikan üreticileri ve çiftçileri yüksek maliyetlere katlanmak zorunda kalıyor.
Pettis, bazı ülkelerin dış dengesizliklerini bilinçli olarak yönettiği, bazı ülkelerinse bu konuda pasif kaldığı bir dünyada, doların “güvenli liman” rolüyle ABD'nin bu dengesizlikleri besleyen bir aktöre dönüştüğünü savunuyor. Kıdemli ekonomi uzmanına göre, bu yapısal sorunun çözümü ise, ticaret ve sermaye akışlarını yöneten kuralların köklü biçimde yeniden ele alınmasını gerektiriyor.
Ticaret savaşı doları eritti, euroyu şahlandırdı
Yabancı kaçıyor, yerli dövize yöneliyor
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.