BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 49,88 0,97 259.376.000.000,00
ALBRK 6,15 2,50 15.375.000.000,00
GARAN 107,50 1,90 451.500.000.000,00
HALKB 19,86 1,90 142.689.691.914,12
ICBCT 12,21 -2,63 10.500.600.000,00
ISCTR 11,53 1,41 288.249.654.100,00
SKBNK 5,24 0,00 13.100.000.000,00
TSKB 10,86 2,45 30.408.000.000,00
VAKBN 21,62 -2,08 214.382.223.327,26
YKBNK 23,52 1,91 198.674.646.199,68

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaPara PiyasaTrump haklı mı? Doların gücü ABD’yi zayıflatıyor----

Trump haklı mı? Doların gücü ABD’yi zayıflatıyor

Trump haklı mı? Doların gücü ABD’yi zayıflatıyor
11 Nisan 2025 - 17:47 www.finansingundemi.com

Doların küresel rezerv para birimi avantajı, iç dengeleri sarsan bir yük haline geliyor. Uzmanlar, yapısal dengesizliklerin artık göz ardı edilemeyeceği görüşünde

FINANSINGUNDEMI.COM – DIŞ HABERLER SERVİSİ

ABD Başkanı Donald Trump’ın “kurtuluş günü” tarifeleri bu ay küresel piyasalarda büyük dalgalanmalara neden oldu. Tarifelerin doların dünya çapındaki güvenilirliğini zayıflatabileceğine yönelik kaygılar da iyiden iyiye seslendiriliyor. Ancak Carnegie Endowment Kıdemli Uzmanı Michael Pettis’e göre, dikkatler bu kısa vadeli çalkantılardan ziyade, doların küresel rolünün ABD ekonomisine uzun vadeli etkilerine yöneltilmeli.

Pettis Financial Times’taki yazısında, doların hâkim “güvenli liman” para birimi olarak kalabilmesi için, ABD’nin ekonomisini büyük ölçüde dış dünyaya entegre etmesi gerektiğini, bunun da ulusal egemenlikle çelişen bir durum yarattığını belirtiyor. Ekonomist Dani Rodrik’in ortaya koyduğu üzere, küreselleşmeyi seçen ülkeler iç politikalarında kontrolü kaybederken, iç kontrolü önceliklendirenlerse ticaret ve sermaye hareketlerinde sınırlamalara gitmek zorunda kalıyor.

Bu dengesizlik, özellikle büyük ekonomiler arasında gerilim yaratıyor. Bazı ülkeler dış dengesizliklerini kontrol altına almak için ticaret ve sermaye akışlarını kısıtlarken, bu durum daha açık ekonomilere sahip ülkelere, dolaylı olarak iç dengesizlikler yüklenmesine neden oluyor. Pettis, bu stratejilerin İngiliz ekonomist Joan Robinson’ın ifadesiyle “komşuyu yoksullaştırma” politikaları olduğunu ve sonuçta küresel ticaret savaşlarının körüklediğini söylüyor.

Pettis, iç talebi baskılayarak ihracat fazlası yaratan ülkelerin üretim fazlalarının, daha açık ekonomilere olumsuz yansıdığına dikkat çekiyor. Örneğin, Çin gibi ticaret fazlası veren ülkeler küresel üretimden daha fazla pay alırken, açık ekonomilerde üretim geriliyor.

Bu sürecin ABD’ye yansıması da oldukça net. Derinlikli ve esnek finansal piyasaları olan ABD’de, diğer gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında imalat sektörünün GSYH içindeki payı oldukça düşük. Buna karşılık, üretim fazlası veren ve daha kapalı politikalar izleyen ülkelerde bu oran oldukça yüksek seyrediyor. Bu da kontrollü iç politikaların sadece ilgili ülkeyi değil, ticaret yaptığı diğer açık ekonomileri de dönüştürdüğünü gösteriyor.

Haberde Trump yönetiminin son dönemdeki ticaret politikalarının ise ABD’nin geleneksel politikasıyla tutarsızlıklar içerdiği ifade ediliyor. Trump geçtiğimiz günlerde, Çin hariç çoğu ülkeye uygulanan “mütekabiliyet esaslı” tarifelerde 90 günlük bir ara verdiğini açıkladı. Ancak Pettis’e göre bu tür önlemler, ABD ekonomisindeki temel yapısal sorunları çözmekte yetersiz kalıyor. Dahası, bu politikalar dolaylı sübvansiyonlara kapı aralayabilir.

Ancak bu politikaların başarısızlığı, ele alınmaya çalışılan yapısal dengesizliklerin göz ardı edilmesini de haklı çıkarmıyor. Zira küresel ekonomik dengesizlikler gerçek ve ciddi bir sorun teşkil ediyor. Pettis’e göre asıl mesele, ABD’nin bu dengesizlikleri düzeltip düzeltmemesi değil, bunu nasıl yapacağı.

Uzmanlara göre en etkili çözüm, küresel ekonomik yönetişimde daha koordineli bir yaklaşım geliştirmek. Pettis’e göre, 1944’te John Maynard Keynes’in önerdiği türde yeni bir gümrük birliği modeli, ülkelerin politikalarının dış etkilerini kabul etmesini ve iç talep ile üretimi dengeleyici önlemler almasını zorunlu kılabilir.

Böyle bir küresel uzlaşı sağlanamazsa, ABD’nin tek taraflı olarak harekete geçmesi kaçınılmaz hale geliyor. Bu noktada önerilen en etkili yöntem, fazla veren ülkelerin ABD varlıklarını satın alarak dış fazlalarını dengelemelerini engellemek amacıyla ABD sermaye hesabına yönelik kontroller getirmek. Bu tür önlemler, Trump yönetiminin doğrudan yabancı yatırım çekme hedefiyle çelişiyor gibi görünse de doğrudan yatırımları büyük ölçüde etkilemeyeceği öngörülüyor.

Buna karşılık, ticaret hesabına yönelik müdahaleler, özellikle de karşılıklı tarifeler, daha az etkili ve yapısal sorunları çözmekten uzak kalıyor.

Doların küresel ticaret ve finans sistemindeki baskın konumu uzun yıllardır ABD için bir avantaj olarak görülse de bu görüş artık daha fazla sorgulanıyor. Wall Street ve uluslararası sermaye sahipleri bu durumdan fayda sağlarken, Amerikan üreticileri ve çiftçileri yüksek maliyetlere katlanmak zorunda kalıyor.

Pettis, bazı ülkelerin dış dengesizliklerini bilinçli olarak yönettiği, bazı ülkelerinse bu konuda pasif kaldığı bir dünyada, doların “güvenli liman” rolüyle ABD'nin bu dengesizlikleri besleyen bir aktöre dönüştüğünü savunuyor. Kıdemli ekonomi uzmanına göre, bu yapısal sorunun çözümü ise, ticaret ve sermaye akışlarını yöneten kuralların köklü biçimde yeniden ele alınmasını gerektiriyor.

Trump'tan 'tarife' açıklamasıTrump'tan 'tarife' açıklaması

 

Ticaret savaşı doları eritti, euroyu şahlandırdıTicaret savaşı doları eritti, euroyu şahlandırdı

 

Yabancı kaçıyor, yerli dövize yöneliyorYabancı kaçıyor, yerli dövize yöneliyor

 

YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)