TRAFİKTEKİ ZARAR 366 MİLYONA ÇIKTI
Sigorta sektörünün trafikteki zararı, 2008 yılında katlanılmaz boyutlara ulaştı.
Kaskodaki zararı kara çeviren sektör, bu kez trafikte duvara tosladı. Büyüme beklenmeyen 2009da da rekabet böyle devam ederse, trafikteki zararın daha da büyümesi kaçınılmaz.
Sigorta sektörünün kaskodan sonra en çok prim ürettiği trafik branşında edilen zarar, Türkiye Sigorta Şirketleri Birliğinin (TSRŞB) verilerine göre 2008 yılının ilk 9 ayında 366 milyon liraya çıktı. Zarar 2006nın 12 ayında 118 milyon lira, 2007 sonunda ise 244 milyon lira olarak kayıtlara düşmüştü. Yani sektörün bu yılın ilk 9 ayında trafik branşından ettiği zarar geçtiğimiz iki yılın toplamını aştı (önceki 24 ay toplam zararı 362 milyon lira). Böyle giderse trafik branşının 12nci ay sonu zararı yarım milyar lirayı bulacak.
Yine TSRŞB verilerine göre sektörün hayat dışı toplam teknik karı 2006da 20 milyon, 2007de 226 milyon, 2008in ilk 9 ayında ise 360 milyon lira. 2006daki 250 milyon lirayı bulan kasko teknik zararı, 2007de 4.5 milyon, 2008de ise 130 milyon lira kara çevrilince hayatdışı toplam teknik kar da 360 milyon liraya yükseldi. Ancak trafikteki teknik zarar olmasa hayatdışı toplam kar iki katı olacaktı. Yani sigorta pastasındaki primin yüzde 15ini üreten trafik tek başına toplam teknik kar kadar zarara yola açtı.
HAZİNE UYARMIŞTI
Trafik sigortasının teknik kar zarar oranları ise 2006da %-8, 2007de % -15, 2008 ilk 9 ayında ise % -26 oldu. Hasar prim oranları da aynı yıllara göre % 81, %90 ve %114 olarak seyretti. Toplamda ise hasar prim oranı %69, %65, %72 olarak gerçekleşti.
Serbest tarifeden sonra sektör oyuncularından yükselen genel şikayet fiyatların düştüğü ve daha önce kar edilen Anadoluda bile zarar edileceği doğrultusunda. Son 3 yıldaki mevcut zararın geçmiş yıllarda uygulanan zorunlu tarifenin getirdiği yetersiz prim uygulamaları ve karşılıkların son
2 senede değişen mevzuata uygun hale getirilmemesinden kaynaklandığı olduğu düşünülüyor. Sektörde bu branşın nakit akışı kaynağı olarak görüldüğü düşünülse de Hazinenin bu konuda yaptığı ve dergimizin Haziran sayısında yayınlanan açıklamada, özkaynakları güçlü bile olsa piyasa bozucu davranış veya haksız rekabet argümanı ile müdahalenin mümkün olduğu vurgulanmıştı.
**
ANADOLU SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ MUSTAFA SU:
Teknik zarar 2010da düzelecek
Trafik branşının son üç yıldır yaşanan teknik zarar artışı 2010dan itibaren düzelecektir. Trafik branşı yüzde 18lik payla toplam içinde önemli bir yere sahip olmakla birlikte, bizim gibi portföyü dengeli olan şirketler zarardan çıkmak için gerekli süreyi bekleyebilecek kadar güçlüdürler.
Trafik sigortalarında zararın tam olarak ortaya çıkmasının, poliçenin düzenlendiği yıldan 2â3 yıl sonrayı bulduğunu kaydeden Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, Bu nedenle, sağlanan teminat limitleri için yeterince prim alınamamışsa bunun etkisi daha sonraki dönemlerde ortaya çıkmaktadır dedi. Doğru riske doğru fiyat uygulanması söz konusu olduğunda şirketlerin belirlediği sigorta primlerinin hemen hemen tüm sektörde birbirine çok yakın olduğunu belirten Su, bununla birlikte bir ürünün fiyatı belirlenirken sadece risk faktörünü değerlendirmenin her zaman yeterli olmadığının altını çizdi. Su, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: Pek çok kere o ürünü satan firmanın hedefleri, kendi teşkilatlanması ve diğer maliyetleri de işin içine girmektedir. Bu nedenle rekabet her zaman var olacaktır. Burada önemli olan rekabetin bir sonraki dönemde sigortalının da zarar görebileceği noktalara vardırılmaması. Geçmişte sektörümüzün yaşamış olduğu arzu edilmeyen bazı örneklerin önümüzdeki dönemde yeniden ortaya çıkmaması için tüm tarafların azami ölçüde gayret gösterdiğini bilmekteyiz.
Trafik branşında son üç yılda yaşanan teknik zararın 2010dan itibaren düzeleceğini ifade eden Anadolu Sigorta Genel Müdürü, Şirketimiz gibi portföyü dengeli olan şirketler zarardan çıkmak için gerekli süreyi bekleyebilecek kadar güçlüdürler şeklinde konuştu.
KASKO HIZLI TOPARLANDI
Kasko tarifesinin serbest olması sebebiyle şirketlerin tarifelerine anında müdahale etme imkanlarının bulunabildiğini, bu durumun kasko branşında sonuçların daha hızlı toparlanmasına yardım ettiğini kaydeden Mustafa Su sözlerini şöyle tamamladı: Sektörümüzde serbest tarife uygulaması ve Tramer projesi gibi önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bunlardan Tramer projesinin başarısı, merkezin diğer branşlarda da hizmet verecek şekilde genişletilmesi imkanını sağlamıştır. Hasar yönetim sistemlerinin sürekli bir gelişme içinde olması ve sigorta şirketlerinin aktüeryal çalışmaya eskisinden çok daha fazla önem verir hale gelmesi, büyümekte olan bu portföyleri yönetebilmek için gereken olmazsa olmazlardan biridir. Tüm bu unsurlar önümüzdeki dönemde, kasko branşı için gerekenden daha uzun bir zamana ihtiyaç duyulsa da trafik sigortası branşındaki sonuçların düzelmesi için de yardımcı olacaktır.
**
GÜNEŞ SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ M. İLKER AYCI:
2009da kasko da parlak geçmez
2009 yılının kasko branşı için de pek parlak geçmeyeceğini söyleyebiliriz. Bunun sebebi ise şirketlerin pazar payı kaybetmeme stratejisine geçmiş olmalarıdır.
Zararın geçmiş yılların birikimlerinden kaynaklandığını vurgulayan Güneş Sigorta Genel Müdürü İlker Aycı, trafikte serbest tarifeye geçmenin etkisinin 24 aydan önce görülemeyeceğini söyledi, Aycı, Tespit ettiğiniz son 3 yıllık döneme ait zararın başlıca sebepleri arasında yıllardır süregelen teminat limitlerindeki artış oranının prim artış oranından yüksek olması, tarife yapısındaki dengesizlikler, artan araç sayısının özellikle büyük illerde hasar frekansını yükseltmesi ve artan komisyon oranları sayılabilir dedi.
Kaskodaki karlılığın ise devam edecek bir trendin sonucu olarak değerlendirmesi gerektiğini söyleyen İlker Aycı, Hatta bu eğilimin bu sene sonu itibariyle biteceğini ve 2009 yılının kasko branşı için de pek parlak geçmeyeceğini söyleyebiliriz. Bunun sebebi ise şirketlerin pazar payı kaybetmeme stratejisine geçmiş olmalarıdır. Mevcut durumu korumaya yönelik stratejiler, kaçınılmaz olarak karlılıktan taviz verilmesi anlamına da geliyor dedi.
REKABET SÜRER
Sektörün yoğun rekabetten şikayetçi olduğunu, ancak rekabetin bu kadar yoğun yaşanmasından sektörün kendisinin de sorumlu olduğunu belirtaycı bu konuda şunları söyledi: Kısmi serbest tarifeye geçilmesiyle beraber, rekabetin doğası gereği, pazar payını kaybetmek istemeyen veya artırmak isteyen şirketler daha agresif fiyat politikaları ve taktikleri uygulamaya başladılar. Hatta şirketler daha fazla zarar etmesin diye Hazine bu yoğun rekabeti önlemeye yönelik müdahalelerde bulunuyor. 2009da da rekabette bu trendin değişeceğini düşünmüyorum; tam tersine daha agresif ve daha yoğun bir rekabetin yaşanacağını söyleyebiliriz. Olumsuz yöndeki teknik zarar artışının 2009un 3. çeyreğinin sonuna kadar devam etmesini bekleyebiliriz. Yeni sistemin yerleşmesi ve fiyat politikalarında yaşanacak bir salınımdan sonra fiyatların bir optimuma oturması ile beraber bu zararın azalması 2010 yılını bulacaktır.
**
EUREKO SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ OKAN UTKUERİ:
Doğru kişiye doğru fiyatla satış yapılmalı
Trafik sigortalarında kar etmenin formülü, doğru kişiye doğru fiyatla satış yapmaktır.Riski yüksek gruplara daha yüksek fiyat, riski düşük gruplara daha düşük fiyat vererek, segmentasyonumuzu daha rahat yapabilir ve trafik branşında kar etmeyi sağlayabiliriz.
Eureko Sigorta Genel Müdürü Okan Utkueri, trafik branşındaki zararın artan hasar frekansına ve oransal olarak yüksek teminat artışlarına karşı yetersiz prim artışlarına bağlanabileceğini söyledi. 2007 yılında sektörün 242 milyon TL teknik zarar ettiğine değinen Utkueri, trafik branşının son üç yıldaki zararının 730 milyon TLyi bulduğunu, bu branştaki zararın 2009 yılında da artarak devam edeceği izlenimi verdiğini kaydetti.
Utkueri sözlerini şöyle sürdürdü: Trafik sigortalarında 2007 yılı Ağustos ayında başlayan kısmi serbesti aslında şirketlerin hesaplarını ve neticelerini gözden geçirmelerine fayda sağladı. Serbest tarife öncesi şirketler ve sektör için bir alıştırma dönemi yaşandı. Yeni tarife yapısının teknik neticelere olan gerçek etkisini sigortacılık hesap tekniği gereği ancak 2009 yılı sonunda değerlendirebileceğiz. Trafik sigortalarında temmuz ayında serbest tarife ile birlikte tazminat limitlerinin de yüzde 25 oranında yükseldiğini göz önüne alırsak, Ocak 2009daki artışla birlikte tazminat limitleri yüzde 50 oranında artmış olacak. Örneğin; temmuz ayında tanzim edilecek bir trafik poliçesi ile ilgili Şubat 2009da bir hasar oluştuğunda yüzde 50 artmış limitlerle hasarın tazmini söz konusu olabilecektir. Limitlerdeki bu önemli artışın ödenecek hasar tutarlarını arttırması beklenmektedir.
ETKİLER 2009DA GÖRÜLECEK
Kaza Tespit Tutanağı uygulamasının devreye girmesiyle birlikte sigorta şirketlerinin trafik hasarları ile ilgili birbirlerine geri dönüşünün hızlandığını belirten Utkueri, hasar ödeme süresinin kısaldığını, bunun da maliyetleri etkileyen başka bir unsur olduğunu söyledi. Utkueri konuşmasını şöyle sürdürdü: Bugüne kadar elde edilen neticeler dikkate alınarak oluşturulan serbest tarifede iller arasında prim artışları ve düşüşleri olmakta ancak sektör genelinde pazar payı kaybı endişeleri nedeni ile yükseltilemeyen primler zarardan kısa vadede kurtulabilinecek bir noktaya gelmeyi zorlayabilir. Buna rağmen rehber tarifeye bağlı eşik primlerin kontrolü zararın oranını nispeten azaltacaktır. 2008 yılının ikinci yarısı şirketlerin birbirlerini izlemeleri ve pazar paylarını da dikkate alarak durumlarını belirlemeleri ile geçti. 2009un ilk yarısından itibaren sektör daha güçlü reaksiyonlar gösterebilir. Bunun etkilerini 2009 yılının başlarında görebileceğiz.
KÃR ETMENİN YOLU
2009 yılında trafik sigortalarındaki rekabetin artacağını söyleyen Utkueri, Yeni tarifeye geçişle birlikte pazar payı kaybetmeme içgüdüsüyle fiyatların arttırılamadığını hesaba katarsak, 2008 yılında yaşanılan problemlerin 2009 yılına da sarkacağı görülmektedir. Önümüzdeki yıl trafik branşı yine sektörün ana problemlerinden biri olarak kalacaktır. Trafik sigortalarında kar etmenin formülü; doğru kişiye doğru fiyatla satış yapmaktır.
Riski yüksek gruplara daha yüksek fiyat, riski düşük gruplara daha düşük fiyat vererek, segmentasyonumuzu daha rahat yapabilir ve trafik branşında kar etmeyi sağlayabiliriz şeklinde konuştu.
MÜŞTERİ SEGMENTASYONU VE DOĞRU FİYATLAMA
Trafikteki teknik zararın, geçmiş yılların olumsuz etkileri nedeniyle kısa ve orta vadede sektör genelinde devam edeceğini kaydeden Utkueri, Ancak orta vadede, sigorta şirketlerinin trafik sigortası fiyatlandırmalarında segmentasyona gitmeleri ve kasko branşında olduğu gibi fiyatlandırmalarda istatistiki verilere dayanan parametrelere göre rasyonel tarifeler yapmalarıyla beraber bu zarar, uzun vadede yerini karlılığa bırakacaktır dedi.
Bugünkü kasko pazarında firmaların yarıştığı konuların başında fiyatın geldiğini vurgulayan Utkueri, ikinci konunun hasar maliyetlerindeki kontrol ve üçüncüsünün de sunulan ürün teminatları ve hizmet kalitesi olduğuna dikkat çekti. Müşterisini iyi tanıyan sigorta şirketlerin kasko branşında kar etmeye devam edeceğinin altını çizen Okan Utkueri sözlerini şöyle sürdürdü: Trafik ve kasko poliçelerini farklı şirketlerden almış sigortalılar için sigortalı alışkanlık olarak ilk önce kasko poliçesine başvuruluyor ve trafik sigortasına konu kısım için sigorta şirketi aracılığıyla trafik sigortasını düzenleyen şirkete başvuru geliyor. Böyle olduğunda da trafik hasarını ödeyen şirket hasar maliyeti kontrolünde edilgen konumda kalıyor, servis ücretlerinde avantaj sağlayabildiği fiyat yerine kendisine gelen fatura ile hasarı ödemekle yükümlü oluyor.
**
IŞIK SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ RECEP KOÇAK:
Taşrada da büyük şehirlerde de fiyatlar düştü
Hem büyük şehirlerde fiyatlar karlılık anlamında istenilen noktaya getirilememiş, hem de karlı olduğumuzu gördüğümüz taşrada inanılmaz bir fiyat düşüşü yaşanmıştır.
Işık Sigorta Genel Müdürü Recep Koçak, trafik branşında teknik sonuçların bu noktaya gelmesindeki nedenin önceki tarife uygulamalarından kaynaklandığını belirtti. Bir trafik poliçesinin sonuçlarını, diğer sigorta ürünlerinde olduğu gibi poliçe süresi sonunda göremiyorsunuz. Zira trafik branşında bir poliçenin net sonuçlarını teknik kar veya zarar anlamında en erken 3üncü senenin sonunda anlayabiliyorsunuz diyen Koçak, 2008 yılında şirketlerin trafik branşı sonuçlarının kötü olmasının nedeninin bu seneki fiyat uygulamalarından değil, önceki yılların bu yıla sarkan neticelerinden kaynaklandığının altını çizdi. Bugün uygulanan fiyatların sonuçlarını ise, 2009â2010 yıllarında daha net olarak göreceğimizi söyleyen Koçak konuşmasında şu ifadelere yer verdi: Geçmiş tarifelerde özellikle zarar edilen büyük şehirlerde farklı fiyatlandırma yapılamaması, özel ve tüzel müşteri ayırımı gözetilememesinin yanı sıra, sigorta bedellerinin her yıl primlere göre daha fazla artırılması, hasar maliyetlerinin de artması gibi unsurlar bu branşta zararı artıran faktörlerden biri olmuştur. Trafik branşında 2008 yılında teknik sonuçların bu kadar kötü olmasının bir önemli nedeni de yeni mevzuatla beraber teknik karşılıklarda yapılan düzenlemelerdir. Kısaca IBNR dediğimiz vuku bulmuş, ancak ihbarı daha sonraki dönemlerde yapılmış olan hasarla ilgili yeni düzenlemeler, özellikle hasar ihbarlarının rücu dolayısıyla daha sonraki yıllarda yoğun geldiği trafik branşında ayrılan IBNR karşılığını ciddi etkilemiş ve şirketlerin daha yüksek karşılık ayırmasına neden olmuştur. Bunların yanında, yeni karşılıkların hesaplanmasında dikkate alınan Devam Eden Riskler Karşılığı da şirketlere ek karşılık ayırma zorunluluğu getirmiştir. Doğal olarak tüm bu unsurları dikkate aldığımızda trafik branşı zararı ciddi boyutlara ulaşmıştır.
TAŞRADA FİYAT DÜŞÜŞÜ
Fiyatlar serbest bırakılsın, zarar ettiğimiz yerlerde fiyatları yükseltelim fikri ile yola çıkıldı ise maalesef bu söylemin tam tersi bir uygulama içine girilmiştir. Hem büyük şehirlerde fiyatlar karlılık anlamında istenilen noktaya getirilememiş, hem de karlı olduğumuzu gördüğümüz taşrada inanılmaz bir fiyat düşüşü yaşanmıştır diyen Koçak, daha önce teknik sonuçları iyi olan taşrada da önümüzdeki dönemde sonuçların olumsuz olacağını söyledi. Bu durumda kaybedenin başta sigorta şirketleri olacağının altını çizen Koçak, acentelerin de ciddi komisyon kayıpları olduğunu da belirtti.
TRAFİKTE DURUM KÖTÜLEŞECEK
Global krizin etkilerinin 2008 yılında özellikle reel sektöre daha fazla yansıyacağını düşündüğümüzde, bu durumun sigorta sektörünü de olumsuz etkileyeceğini, prim üretimlerinin düşeceğini ve bu ortamın da sigorta şirketlerinin fiyatlar bazında daha fazla rekabet etmelerine neden olacağını söyleyebiliriz diyen Koçak, bunun sonucunda trafik branşı sonuçlarının 2010 ve 2011 yılında daha da kötüleşeceğine dikkat çekti. Koçak sözlerini şöyle sürdürdü: Burada fiyatları kontrol etme noktasında görev sanırım Hazine Müsteşarlığına düşecek. Hazine Müsteşarlığı, bir taraftan tüketiciyi mağdur etmeyecek, diğer taraftan da şirketlerin bu branşta zarar etmemesini sağlayacak bir noktada fiyatların belirlenmesine müdahil olması gerekecektir. Özellikle zarar gören üçüncü şahısları çok yakından ilgilendiren trafik branşında şirketlerin iyi bir hizmet verebilmesi de bu branşta küçük de olsa teknik karlılığın olmasına bağlıdır.
**
TÜRK NİPPON SİGORTA GENEL MÜDÜRÜ YUSUF CEMİL SATOĞLU:
Rekabetin sonuçları uzun vadede görülecek
Trafik sigortalarının durumunu sadece bu döneme bakarak değerlendirmemek gerekiyor. Bugünkü rekabetin yansımaları 2-3 yıl sonra kendini gösterebilir.
Türk Nippon Sigorta Genel Müdürü Yusuf Cemil Satoğlu, kaskodaki rekabetin sonuçlarının tüm sektör tarafından görüldüğünü, aynı durumun trafik sigortasında da yaşanacağını söyledi. Trafikte de alabildiğine rekabet şansı olmayacak. Benim bu husustaki en büyük dayanağım, sektörü düzenleyici otoritenin bu konudaki hassasiyetinin artmış olması. Bu durum da, rekabetin bir yerde duracağı düşüncesine itiyor diyen Satoğlu, trafik sigortasının sektör için önemi üzerinde durdu. Sigorta şirketlerinin trafik sigortasında zarar etmeyi göze alamayacağını söyleyen Satoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: Diğer branşlarda kar elde ediyorum, trafikte zararı göze alıyorum demek kadar yanlış bir şey olamaz. Biz sadece şirketlerimizin pozisyonlarından sorumlu değiliz. Aynı zamanda sektörün pozisyonundan da sorumluyuz. Sektörü sıkıntıya düşürecek uygulamalar içerisine girmek şirketlere kısa vadede birtakım kazanımlar sağlayabilir, ancak uzun vadede hem sektörü hem de ilgili şirketi çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya bırakır. Bu nedenle sorumluluğumuzun bilincinde olmamız gerekiyor. Serbest piyasa, her istediğimizi yapabileceğimiz anlamına gelmiyor. Ben serbest piyasadayım, istediğimi yaparım ya da ben büyük bir şirketim istediğimi yapabilirim gibi bir anlayış yanlış olur. Herkesin sektörde sorumlulukları var.
GEÇİŞ DÖNEMİ İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ
Yarı serbest tarifenin tam serbest tarife yapısı için bir geçiş dönemi olarak düşünüldüğünü kaydeden Satoğlu, Geçiş dönemi bence çok iyi oldu, sektör bu geçiş döneminde bazı şeyleri görebiliyor dedi.
UMARIM SEKTÖR GEÇİŞ DÖNEMİNİ İYİ DEĞERLENDİRİR
Kaskoda dönem değerlendirmesi yapıldığını söyleyen Türk Nippon Sigorta Genel Müdürü Satoğlu, Bir yıllık poliçeye göre belirli hasarlarla karşı karşıya kalınıyor, poliçe süresi bittiğinde ise yükümlülüğünüz bitiyor. Ama trafik bir sorumluluk poliçesi. Poliçeyi kestiğiniz yıl süresince gelmeyen hasar, 2 yıl sonra karşınıza çıkabilir şeklinde konuştu.
Trafik sigortalarını sadece bu döneme bakarak değerlendirmemek gerektiğinin altını çizen Satoğlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi: Bugünkü rekabetin yansımaları hemen bir yıl sonra karşılığını bulacak diye bir durum yok; belki 2â3 yıl sonra daha ağır durumlarla karşı karşıya kalınabilir. Umarım sektör bu geçiş dönemini iyi değerlendirir ve tam serbest tarifeye geçildiğinde daha sağlıklı kararlar alınır.
**
TRAMER MÜDÜRÜ MEHMET ÜST:
Kör dövüşü bitti
Yıllardır bir kör dövüşü devam ediyordu. Şimdiki yönetimler gelişen teknolojiye bağlı olarak aldıkları istatistikleri daha iyi değerlendirip fiyat politikalarını daha iyi geliştirebiliyorlar. Zarar uğruna fiyat rekabetine girmemeye çalışıyorlar. Umarım bu durum gelecekte de devam eder.
Tramer Müdürü Mehmet Üst, serbest tarife öncesinde tarifelerin tamamen Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlendiğini, her ne kadar Müsteşarlık sektör sonuçlarından haberdar olsa da siyasi politikalar gereği istenilen düzeyde zam yapılamadığını söyledi. Üst, Teminat limitlerindeki artışların, prim artışlarına oranla yüksek kalması, sigorta şirketlerinin bu branştan zarar etmesindeki en büyük faktörlerinden birisidir diyebiliriz. TRAMER öncesi bu faktörlere denetimsizlik nedeni ile kayıt dışı poliçe üretimi, sahtekarlık, hasar durumu ile ilgili olarak uygulanması gereken indirim ve artırım sisteminin uygulanmayışı gibi çeşitli sebepler de giriyordu. Son dört yılda bunlar kalmadığına göre sadece bu faktöre bağlamak pek yanlış olmayacaktır dedi.
Trafik branşında son üç yılda yaşanan teknik zarar hakkındaki görüşlerini paylaşan Üst, Bu konuda ince bir nokta var. Neden 3 yıl diyoruz da 5 veya 6 yıldır demiyoruz? TRAMER de 2003 yılından bugüne kadar 2008 yılını da katarsak tam 6 yıllık veri var. Bana göre 6 yıldır hep zarar var. Son üç yıl denilirken cari yıl bazında bakıldığında o yıl gelen hasarlar ve alınan prime bakıldığı için 2005 veya 2006dan bugüne bakılıyor ve son üç yıldır zarar olduğu söyleniyor dedi. Yine cari yıl bazında bakıldığında 2004 yılının zarar değil kar göründüğünü, 2005 yılının ise kendini bir ölçüde kurtarmış olduğunu ifade eden Üst, Buradan hareketle sonraki yıllara bakıldığında son üç yıl zarar yaşandığı söyleniyor diye konuştu.
850 BİN KAYIT DIŞI POLİÇE SİSTEME ÇEKİLDİ
2004 yılının Temmuz ayı başında TRAMER uygulamasının devreye girdiğini ve 2004 yılı sonu itibariyle toplam 850.000 kayıt dışı poliçenin sistem içine çekildiğini kaydeden Üst, bunların toplam tutarının yaklaşık 85 trilyon TL olduğunu belirtti. Üst sözlerini şöyle sürdürdü: Diğer taraftan mevcut poliçelerin doğru düzenlenmesi ve yenilemelere uygulanan hasar durum sürprim uygulamasının doğru işlemeye başlaması ile 2003 yılına göre 2004 de yüzde 71lik bir prim artışı gerçekleşti. Poliçe başına prim 97 TL den 131 TLye çıktı. Bu tarihi bir dönüm noktasıydı. Bunun etkisi 2005 yılında da devam etti ve bu yıllar aynı zamanda otomotiv sektörünün de altın yılları olup satışların yıllık 1.000.000 ve 850.000 leri gördüğü yıllardı. Cari yıl bazında bakıldığında bu yıllar zararsız hatta karlı görülebiliyor. Halbuki çerçevenin diğer yanını çevirip UWY bazında yani birikimli hasar metoduyla baktığımızda durum hiçte öyle görünmüyor. Daha açık bir ifade ile 2003 â 2004 -2005 yılına bugünden baktığımızda durum çok farklı görünüyor. Bilindiği üzere trafik hasarları, daha doğrusu tüm üçüncü şahıs sorumluluk poliçelerinde hasar/prim ilişkisi minimum 4â5 yılda sonucunu gösterebiliyor.
Bu yöntemle hasar/prim oranlarını inceleyecek olursak; 2003de yüzde 92.5, 2004de yüzde 81.7, 2005de yüzde 83.7, 2006da yüzde 85.7, 2007de yüzde 79.8, 2008de yüzde 20.1dir. Bu oranlar komisyon ve işletme maliyetlerini içermemektedir. Bunların üzerine yüzde 25 daha ilave edilir ise gerçek manzarayı daha net görebiliriz. Demek ki, 2004 cari yılda karlı gibi görünen durum esasında yüzde 7 zarardır. 2004 yılı hasar/prim oranı yaklaşık yüzde 107dir. 100 TL prim alınmış, 107 TL hasar ödenmiştir. Bu durum önümüzdeki yıllar birkaç puan daha artacaktır. 2007 yılı daha şimdiden yüzde 79.8dir ve şimdiden yüzde 5 zarardadır diyen Üst, bunu Chain Ladder metodu ile yürüttüğümüzde yüzde 114lere çıkmasının muhtemel olduğunu kaydetti.
SEKTÖRDE DENGE SAĞLANDI
Kasko sigortasındaki karlılığının temel nedeninin şirketlerin kendilerine çeki düzen vererek doğru fiyat politikaları uygulaması olduğunu söyleyen Üst konuyla ilgili şunları söyledi: Kıran kırana fiyat politikaları şimdiye kadar sektöre fayda getirmedi, her zaman zarar getirdi. Birçok şirket, artık TRAMER den sigortalı ve araç bazında sorgulama yapabiliyor, araç ve sigortalının geçmişini rahatlıkla görebiliyor. Firmanın doğru bir fiyatlandırma politikası varsa aracın sürücüsünden, rengine modeline kadar her türlü parametreyi kullanarak fiyat verebilmektedir. Nitekim son zamanlarda tanık olduğumuz bir kısım reklamlar da bunu göstermektedir. Ben bunu biraz da şirketlerin ağır ağır yabancı sermayenin eline geçmesi ile birlikte kendilerine çeki düzen vermesine ve diğerlerinin de buna göre pozisyon almalarına bağlıyorum. Çünkü yıllardır bir kör dövüşü devam ediyordu. Şimdiki yönetimler gelişen teknolojiye bağlı olarak aldıkları istatistikleri daha iyi değerlendirip fiyat politikalarını daha iyi geliştirebiliyorlar. Zarar uğruna fiyat rekabetine girmemeye çalışıyorlar. Umarım bu durum gelecekte de devam eder.
TRAFİKTE DURUM ÖNÜMÜZDEKİ YILLARDA DÜZELECEK
Trafik sigortasında da durumun önümüzdeki yıllarda iyiye gideceğini ifade eden Üst, Temmuz itibariyle başlayan yarı serbesti ve ardından başlayan tam serbestide fiyatların Hazine adına TRAMER tarafından kontrol edildiğini ve şirketler tarafından deklare edilen fiyatın dışına çıkılamadığını belirtti. Ayrıca, TRAMER verilerinden yararlanılan ve TSRŞB tarafından yayınlanan rehber tarife vardır. Şirketler tarifelerini belirlerken bu tarifeyi baz alıyorlar. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığı gerek rehber tarifedeki kıstasları, gerekse TRAMER verilerindeki hem sektör hem de şirketlerin hasar/prim dengelerini göz önüne alarak tarifeleri kontrolden geçirip onaylamaktadır diyen Mehmet Üst, böylece aşırı düşük primlere müsamaha göstermeyip sigorta sektöründe bir denge sağlandığını kaydetti.
ESKİ TARİFE NEDEN ŞİKAYET EDİLDİ?
Yıllardır trafik sigortasındaki zararın nedeni olarak sabit tarifeyi ve doğru yapılmayan zamların gösterildiğini söyleyen Üst, Tüm sektör yetkilileri yıllardır aynı şeyi söylüyordu ve bunun için de serbest tarifeye geçilmesini istiyordu. Ancak, üzerinde çok çalışılmış bir rehber tarife olmasına rağmen şirketlerin deklare ettiği fiyatların buna benzemesi bir yana Hazinenin alt limit kontrolü olmasa, neredeyse şirketlerin bir çoğu şikayet ettikleri eski sabit tarifenin yıllar önceki fiyatlarına dönecekler. Bu mudur rekabet ? Bu mudur doğru tarife? Bu fiyatlar yeterliyse neden eski tarifeden şikayet ediliyordu? Maalesef ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum. İşte istatistikler ortada, sektör genelini şirketler bazına indirgediğimizde de durum pek farklı değil şeklinde konuştu.
KAÇAKLARIN ÖNÜNE GEÇİLECEK
Asgari alt limit kontrollü serbest tarife devam ettiği müddetçe ben önümüzdeki yılların rakamlarından ümitliğim. Serbest tarifenin 2008 yılına ciddi olumlu etkisi oldu ama 2009dan itibaren hasar/prim dengesinde iyileşme ve kar söz konusu olacaktır. Krizin etkileri üretime ciddi etki edecektir ancak serbest tarifenin etkisi hasar/prim oranındaki düzelmeye yönelik olacaktır. Sektör rehber tarifeye ne kadar yakın bir fiyat belirlerse o oranda iyileşme ve karlılık mümkün olacaktır, başka türlüsü mümkün değildir. Rehber tarife yıllar itibariyle, iller bazında ve araç gruplarına göre gerçek veriler üzerinden içinde TRAMER ekibinin de bulunduğu ve Birlik Kaza Komitesindeki bu işin mutfağında bulunan uzman kişilerce günlerce yapılan titiz bir çalışmanın sonucudur diyen Üst, tüm şirketlere bunu referans almalarını tavsiye etti.
TRAMER Müdürü Mehmet Üst, 2009 yılının mart ayında Trafik branşında gerçek zamanlı (Online- Real Time) poliçe üretimine geçileceğine dikkat çekti ve şunları söyledi: Bu uygulamanın üretimde ciddi bir etkisi olacak ve trafik branşındaki bazı kaçakların da önüne geçilecek. Örneğin, poliçe ucuz olsun diye büyük otobüs için küçük otobüs, minibüs için kamyonet poliçeleri düzenlenmektedir. Aynı şekilde kamyonlarda şehir içi taşımacılık indirimleri verilmektedir. Bunlar ciddi prim kaçaklarıdır ve bunların önüne geçmek mümkün olabilecektir.
**
AKSİGORTA GENEL MÜDÜR YARDIMCISI ALİ DOĞDU:
Serbest rekabet için serbest tarife gerekli
Şirketler, kaskoda olduğu gibi teknik parametreler bazında oluşturacakları tarifelerle rekabet edeceklerdir. Tam rekabet için trafik tarifesinin de tamamen serbest olması gerekir.
Aksigorta Genel Müdür Yardımcısı Ali Doğdu, trafik branşının son 3 yıldaki mevcut zararının geçmiş yıllarda uygulanan zorunlu tarifenin getirdiği yetersiz prim uygulamaları ve bu paralelde ayrılan karşılıkların son 2 senede değişen mevzuata uygun olarak tutulması sonucu oluştuğunu söyledi. Sektörde trafik branşındaki rekabetin iller bazında araç gruplarına göre artarak süreceğini tahmin ettiklerini belirten Doğdu, Şirketler, kaskoda olduğu gibi teknik parametreler bazında oluşturacakları tarifelerle rekabet edeceklerdir. Serbest rekabetin tam olarak uygulanabilmesi için trafik tarifesinin de tamamen serbest olması gerekir şeklinde konuştu.
YETERLİ PRİMLERLE DENGE SAĞLANIR
Serbest tarifenin önemi üzerinde duran Doğdu konuyla ilgili konuşmasında şu ifadelere yer verdi: Son yıllarda sigortacılık sektörünün trafik branşında yaşanan veya başka bir deyimle maruz kalınan zararın, ayrılan karşılıklardan kaynaklandığını düşünüyoruz. Karşılıkları dikkate alan yeterli primlerle kısa zamanda teknik denge sağlanacaktır. Pazar mücadelesi içinde olan sigorta şirketleri, geliştirdikleri farklı tarifelerle oluşturacakları yeni portföy yapılarıyla orta vadede teknik dengeye ulaşacaklardır. Bu yüzden trafik tarifesinin tamamen serbest bırakılması büyük önem taşımaktadır.
Sigorta sektörünün kasko branşında rol alan şirketlerin yarattığı rekabetçi ortamın hala devam ettiğinin altını çizen Doğdu, müşterilerin büyük fayda sağladığı bu rekabet ortamında kasko branşının, geçtiğimiz 3-4 yıl içinde sağlam istatistiki verilere dayalı olarak oluşturulan tarifelerle teknik dengede kar üreten, oturmuş bir yapıya kavuştuğunu söyledi. Doğdu, Deregülasyonun zaman içinde tam anlamıyla işlerlik kazanmasıyla, aynı yapının trafik branşında da oluşacağını tahmin ediyoruz. Bu anlamda Aksigorta olarak geleceğe hazırlanıyoruz dedi.
**
DEMİR SİGORTA GENEL MÜDÜR YRD. SERDAR SONÜSTÜN:
Serbest tarife zararı azaltabilir
Trafik sigortalarında bir iş yılının hasarları ancak dört beş yıl sonra görülebilmektedir. Zararların önümüzdeki yılları etkilemesi kaçınılmazdır.
Trafik branşındaki tarife uygulamasının, bu branştaki zararın en önemli sebebi olduğunu ifade eden Demir Sigorta Teknik ve Reasüranstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Serdar Sonüstün, Ayrıca, sigortasızlık oranının halen yüksek oluşu ve özellikle trafiğin yoğun olduğu illerimizdeki hasar frekansı artışı, diğer sebepler olarak sayılabilir dedi. Buna rağmen tarife sisteminin eskiye nazaran çok gelişmiş olduğunu belirten Sonüstün, tam serbesti halinde daha da gelişeceği inancında olduğunu kaydetti. Sonüstün sözlerini şöyle sürdürdü: Trafik sigortasında tarife sisteminin temel olarak araç üzerine değil, ehliyet üzerine kurulması ve kişinin takip edilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Kazayı yapan araç değil kişidir. Kişinin trafik kaydı ömür boyu takip edilip, ehliyetin müsaade ettiği araç türlerinin de dikkate alınması suretiyle daha dengeli bir tarife düzenlenmesi mümkün olabilir. Hatta ileride, ehliyet sahibi olan her bir kişinin, araç sahibi olsun olmasın, zorunlu bir trafik sigortası alması, araç işletenler için ise farklı bir sorumluluk sigorta sistemi getirilmesi düşünülebilir.
2009un zor bir yıl olacağını, bu sebeple bu branştaki rekabetin, zarara rağmen süreceğini söyleyen Sonüstün, Çünkü bazı şirketler için bu branş bir kar kaynağından ziyade, prim hacmi ve nakit akış kaynağı olarak değerlendirilmektedir dedi. Trafik sigortasındaki zararın tam serbestiye geçilinceye kadar, hatta tam serbestiye geçişi takip eden bir süre daha devam edeceğini ifade eden Sonüstün konuyla ilgili olarak şunları söyledi: Bilindiği gibi, bu branşta bir iş yılının hasarları, ağırlıkla takip eden iki yılda gelmekte ve o iş yılının gerçek sonucu ancak dört beş yıl sonra görülebilmektedir. Ayrılan rezervlerin yetersizliği ve mecburi bir sigorta olması sebebiyle risk seçimi imkanı olmadığı da göz önüne alındığında, zararların önümüzdeki yılları etkilemesi kaçınılmazdır. Ancak tam serbestiye geçiş ile zarar giderek azalabilir. Sektör bu zararı, diğer branşların sonuçları ile dengelemeye çalışmaktadır. Ancak bu, sürdürülebilir bir yöntem değildir. Diğer branşlarda ortaya çıkabilecek durgunluk, sektörü önemli ölçüde etkileyebilir.
Trafik branşındaki olumsuz tabloya rağmen kaskoda yaşanan olumlu gelişmeleri değerlendiren Sonüstün, Kaskodaki olumlu gidişatı, sektörün risk seçimi ve fiyatlama konusundaki gelişimi ile hasar kontrolündeki ilerlemesinin bir sonucu olarak görmekteyim. Bunun orta vadede daha da gelişeceğini ve sigortasızlığın azaldığı oranda sonuçların daha iyiye gideceğini düşünmekteyim şeklinde konuştu
**
RAY SİGORTA BİREYSEL RİSKLER
DİREKTÖRÜ LEVENT ŞİŞMANOĞLU:
Rekabet iyidir, zarar değil fayda getirir
Rekabetin varlığından rahatsız olmak yerine, sigortalılarımızı tanımalı, davranışlarına göre fiyatlama yapmaya çalışmalı ve daha fazla yatırım yapmalıyız.
Ray Sigorta Bireysel Riskler Direktörü Levent Şişmanoğlu, trafik sigortalarındaki rekabetin, diğer branşlarda olduğu gibi keskinleşmek ve daha ileri gitmek durumunda olduğunu söyledi. Meslektaşlarımız rekabetin son bulacağı gibi bir beklenti içinde olmamalıdır. Bunun yerine sigortalılarımızı tanımalı, davranışlarına göre fiyatlama yapmak yönünde çalışmalı, bu amaçla daha çok yatırım yapmalı ve rekabetin varlığından rahatsız olmamayı öğrenmeliyiz. Rekabette pazar payı için mücadele eden fiyatlama, tabi ki kısa bir süre sonra ilgililerini zorlayabilir, ölçülmemiş ve finansmanı öngörülmemiş zarar getirebilir diyen Şişmanoğlu, fiyat ile rekabet etmek gibi kolay ve hızlı bir yolu değil de, devamlılığı ve müşteri bağımlılığını artıracak yöntemleri geliştirmenin daha kalıcı bir pazar payı getireceğini kaydetti.
Trafik branşı zararının sektörde değişen miktarlarda önem taşıyacağını, şirketlerin trafik branşı dışı karlarıyla telafi edilebildiği oranda taşınabileceğini söyleyen Şişmanoğlu, 2008 yılı bu anlamda limitleri zorlayan bir yıl olacaktır. Bu durum 2009 yılı ile birlikte tekrar makul zarar boyutuna dönebilir. Ayrıca daha titiz hesaplamalar sonucu elde edilen teknik karşılıklar, yanılgıları azaltarak gerekli önlemleri zamanında alma şansını bize tanımaktadır şeklinde konuştu.
KRİZİN ETKİLERİ
Kasko fiyatlamaları, 2006 yılı zararına tepki olarak 2007 içinde yüksek seyretmişti. Karlılık elde edilmeye başlar başlamaz, Nisan 2008den itibaren fiyatlar tekrar aşağıya çekildi ve şimdi çok başa baş bir tablo arz ediyor diyen Şişmanoğlu, muhasebesel olarak görünen karlılığın da, trafik branşı zararını tek başına telafi etmekten oldukça uzak olduğunun altını çizdi. Bu karlılığın devam edeceğini söylemenin, bu yıl yaşanmakta olan ekonomik gelişmeler ışığında pek mümkün görünmediğini belirten Şişmanoğlu, Ekonomik daralma dönemlerinde hem düşen araç bedelleri, hem de artan yedek parça maliyetleri hasar prim oranlarında çok hızla ve kuvvetle bozulmalara sebep olmaktadır dedi.