BANKA HİSSELERİ
Hisse Fiyat Değişim(%) Piyasa Değeri
AKBNK 49,54 -3,43 257.608.000.000,00
ALBRK 6,50 2,52 16.250.000.000,00
GARAN 102,80 -1,81 431.760.000.000,00
HALKB 19,68 -1,30 141.396.431.866,56
ICBCT 12,39 -0,48 10.655.400.000,00
ISCTR 10,66 -3,62 266.499.680.200,00
SKBNK 5,07 -1,93 12.675.000.000,00
TSKB 10,49 -1,78 29.372.000.000,00
VAKBN 20,40 -2,11 202.284.799.069,20
YKBNK 22,16 -3,57 187.186.656.453,44

E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.

Ana SayfaSigorta - BES ve HayatTİYATRO AŞIĞI SİGORTACI...----

TİYATRO AŞIĞI SİGORTACI...

TİYATRO AŞIĞI SİGORTACI...
15 Ağustos 2008 - 04:32 www.finansingundemi.com

Yoğun iş temposuna karşın her yıl yaklaşık 40 tiyatro oyunu izleyen Yapı Kredi Sigorta Genel Müdürü Murat Güvenel, sigorta sektörüne yabancıların ilgisi konusunda asıl işi sigortacılık olan sermayedarların bu pazarı büyüteceklerini söylüyor.

Şirketlerin sosyal sorumluluk projelerine ilgisi son günlerde arttığını söylemeye sanırım gerek yok. Bu kapsamda Yapı Kredi Sigorta ise 10 yıldır Afife Jale adına tiyatro ödülleri veriyor. Bu yıl onuncusu düzenlenen Yapı Kredi Sigorta Afife Jale Tiyatro ödüllerinin arkasındaki isimse şirketin genel müdürü Murat Güvenel. Çağdaş Türk kadının önündeki perdenin 22 Nisan 1919 günü açıldığını ve bir daha hiç kapanmadığını söyleyen Güvenel, Kadıköy’deki Apollon Tiyatrosu’da sahneye çıkan Afife Jale’nin bütün zorluklara karşın, Hüseyin Suat’ın “Yamalar” adlı oyunundaki “Emel” rolüyle sahneye çıktığını söylüyor. Türkiye’nin ilk müslüman Türk kadın tiyatro oyuncusu olan Afife Jale’nin Türk kadınının önündeki perdeyi açtığını ve o perdenin bir daha hiç kapanmadığını söyleyen Güvenel, Yapı Kredi Sigorta’nın bu ismi yaşatmaya çalıştığını belirtiyor. Kelimenin tam anlamıyla tiyatro aşığı olan ve her yıl 40’a yakın oyun izleyen Güvenel ile hem tiyatro hem de sigorta sektörü üzerine konuştuk. Patronları 10 yıl önce böyle bir sosyal sorumluluk projesi için ikna etmek zor olmadı mı? Biz 1997 yılında bu ödül törenine başladık. Her sene gelişerek kapsamı genişledi. Sigorta şirketlerinin faaliyetleri içerisinde reklam ve halkla ilişkiler önemli bir yer tutuyor. O dönemlerde de reklam yapmamıza karşın sosyal sorumluluk projemiz yoktu. Haldun Dormen karşımız çıktı ve bu fikri önerdi. Biz tiyatro camiasının dışında olduğumuz için biraz temkinli yaklaştık. “Acaba nasıl olur, genel kabul görür mü? Jüride kimler olacak, jüri kararı objektif olarak herkes tarafından benimsenir mi, gibi sorulara yanıt aradık. Haldun Bey, “Hiç merak etmeyin, zaten iyi bir jüri sistemiyle objektif bir seçme yöntemi bulunur ve bunu da geliştiririz” dedi. Böylece yola çıktık. Afife Jale ödülleri Yapı Kredi Sigorta’nın sosyal sorumluluk projesi olmakla birlikte çeşitli kesimler tarafından da üstlenildi. İlk zamanlarda 8 - 9 kategoride ödül verilirken bugün 14 kategoriye çıktı. Çok geniş bir jüri kadrosu var, siz sadece sponsorluk hizmeti mi veriyorsunuz? Bu sistemi tamamen biz organize ediyoruz. Biz sponsor değiliz, bu ödül töreninin sahibiyiz. Afife Jale tiyatro ödülleri, Yapı Kredi Sigorta adına kayıtlıdır. Patent başvurusunda bulunduk ve lisansını aldık. Afife Jale ile ilgili her türlü fikri ve yasal hakları aldık. Afife Jale ödülleri 10 yıldır Yapı Kredi Sigorta’ya ne kattı? Biz çok geniş bir camiayız. 700 - 800 bin civarında sigortalımız, 750 adet acentemiz ve Yapı Kredi Bankası’nın 700 civarında şubesi var. Sigortalılarımızdan acentelerimize kadar her yıl değişimli olarak bu ödül törenine davet ediyoruz. Sadece İstanbul’da oturanları değil Anadolu’da oturan acentelerimizi de İstanbul’a davet edip onların bu ödül törenini görmelerini sağlıyoruz. Motivasyon oluyor. Sanat camiası çok memnun, bir sosyal sorumluluk projesi olduğu için çeşitli görüşmelerde, çeşitli iş görüşmelerinde şirketin genel müdürü olarak bunun övgülerini alıyorum. Bankaların para kazanmasına karşın sigorta şirketleri genel olarak para kazanmıyor. Bu 10 yıl içerisinde patronlarınızdan “neyinize sizin ödül töreni” gibi eleştiriler aldınız mı? Bizim bu güne kadar iki patronumuz oldu. Birincisi Çukurova Grubu, ikincisi ise İtalyan-Koç ortaklığı. İki taraftan da bugüne kadar bu ödül töreni ilgili övgü duydum. Zaten burada ortaya konulan para çok yüksek değil. Burada asıl önemli olan şirketin çok büyük bir emek ortaya koyması. Para tarafından bakıldığında yani patron gözüyle baktığımızda ise bizim harcadığımız para inanın 15 - 20 günlük medya kampanyasına harcadığımız rakamın bile altında. Bir yılda 40’a yakın oyun izliyorsunuz. Türk tiyatrosunu bir profesyonel olarak değerlendirebilir misiniz? Ben tiyatro camiasının içinde doğdum. 1970’li yıllarda Beyoğlu’nda oturuyordum. O yıllarda tiyatro ve sinema olmak üzere 2 ana eğlence kaynağı vardı. Henüz televizyon yoktu. Haftada bir mutlaka dost ziyaretlerinin yapıldığı bugünün ortamıyla pek kıyas kabul etmeyen yaşam tarzı vardı. Tiyatro insanların günlük konuşmalarında yer alırdı. Bugün iki kişi bir araya gelince borsa, ekonomi, finans, dolar, hava sıcaklığı konuşuyor. Tiyatro ve sinema bu sohbetlerin içinde çok fazla yer bulmuyor. Eskiden para ile ilgili konular bu kadar çok konuşulmazdı. Herkesin belirli bir geliri vardı. Parayı değerlendirebilecek alanlar sınırlıydı. Galatasaray Lisesi’nin karşısına geldiğinizde sağa baksanız tiyatro sola baksanız tiyatro salonu vardı. Tünelden taksime kadar yaklaşık 30 adet tiyatro vardı. Nişantaşı, Teşvikiye çevresinde de tiyatrolar vardı. O günden bu güne Türk tiyatrosu ne tür değişim yaşadı? Bir dönem komedi türü oyunlar çok revaçtaydı ve en çok tercih edilen oyunlardı. 1970’li yıllardan itibaren biraz daha sosyal içerikli biraz daha tarihi oyunlar kendini hissettirmeye başladı. 1970 – 1980 arasında daha sosyal içerikli daha toplumsal olayları inceleyen hafif sol eğilimli oyunlar daha revaçta olmaya başladı. 1980’den sonra tiyatro televizyon gibi ciddi bir rakiple rekabet etmek durumunda kaldı. Televizyon insanları parasız bir şekilde eğlendirebilen eğlence haline geldi. Bu tiyatroya bir darbe vurdu. Tiyatroya giden insan sayısı azalmaya, kapanan tiyatro sayısı da artmaya başladı. Bu süreçten sonra tiyatro büyük prodüksiyonlarla yeniden seyirci toplamaya başladı. Örneğin ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’ ve ‘Saz mı Caz mı’ gibi müzikaller öne çıktı. 2000’li yıllardan sonra devlet ve şehir tiyatroları çok büyük bir boşluğu doldurmaya başladı. Şehir tiyatroları çeşitli semtlere yayılma cesaretini gösterdi. Daha sonra bütün bu sistem içinde çok değişik butik tiyatrolar açılmaya başlandı. Gelelim sigorta sektörüne yabancıların ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Üzerinde durulması gereken bir iki konu var. Birincisi Türkiye’deki sigorta şirketleri, aslında sigortacılıkta uzman sermayedar gruplarına ait değil. Yani sigorta şirketlerinin gerek sermayedarları, gerek sigorta şirketlerinin yönetim kurulları sigortacılıkla ilgili uzmanlık sahibi olan gruplar değil. Yabancı sigorta gruplarının Türkiye’de şirket alması bunların kendi ülkelerinde belirli bir büyüklüğe ve doyum noktasına ulaştıklarını gösteriyor. Bunlar Türkiye’nin AB’ye gireceğini hesap ederek Türkiye’deki sigorta potansiyelinin önemli bir bölümünün de kullanılmadığını görüp buraya yatırım yapıyorlar. Ama sigortacılığı bilen kuruluşlar. Bu ilgi Türk sigorta sektörüne ne kadar? Her yatırımın bir geri dönüşü vardır. Buraya gelip yatırım yapan şirketler bu yatırdıkları parayı belli bir zaman diliminde geri almayı planlıyorlar. Bu ise karlı bir piyasada gerçekleşir. Yani herkesin zarar ettiği, kaskodan şikayet ettiği, trafik sigortalarından zarar ettiği bir ortamda yapılamaz. Sektör sigortacılık faaliyetlerinden kar ederse, bir yabancı yatırımcı belli bir süre sonunda parasını geri alabilir. Sonuç olarak yabancı yatırımcı bu piyasanın karlı bir piyasa olması için çalışacaktır. Bunun için de ne gerekiyorsa yapacaktır. Bu arada bazı yöneticiler “Geldiler bizi adam edecekler, sektörü düzeltecekler” gibi demeçler veriyor. Ben böyle bir şey demiyorum. Teknik olarak Türk sigortacılığı bugün Avrupa sigortacılığının kesinlikle gerisinde değil. Teknik olarak iyiyiz ancak haksız rekabet nedeniyle bu teknik olgular göz ardı edildi. Sektörün kısa vadede karlı hale geleceğine inanıyor musunuz? Türkiye’ye gelen şirketlerin hepsi kendi ülkelerinde kar ediyorlar. Onlar da bize benzer dönemleri yaşadılar. O ülkelerde de çok büyük rekabet olmuş. Çok batan sigorta şirketi olmuş ama kalanlar artık karlı bir piyasada istikrarlı bir büyüme gösteriyorlar. Dolayısıyla burada da ben bunun devam edeceğini bu piyasaya bu sistemin geleceğini ve daha teknik verilere dayanarak karlı bir piyasa oluşturulacağına inanıyorum. Bu yönden de yabancıların olumlu katkısı olacaktır. Bunlar uzun vadeli mi düşünüyor? Sigortacılığın diğer finans kollarından en önemli farkı uzun vadeli bir bakış açısının zorunlu olmasıdır. Bu işten kısa vadede kar edilmez. Sektörün yapısı gereği 2- 3 yıllık sonuçlara en az 10 yıllık düşünülür. Kısa vadeli kar ve büyüme hedeflerinden sigortacılık zarar görür. Yabancılar zaten bu konuyu çok iyi bildiklerinden dolayı eminim ki 3 yıllık 5 yıllık 7 yıllık 12 yıllık planlarını yapıp ona göre yatırım yaparlar. Yapı Kredi Sigorta bu süreçte sektörün neresinde yer alacak? Yapı kredi sigorta bünyesi ve portföyü itibariyle çok dağınık bir yapıya sahip. Sadece bir alanda büyüme politikası yürüten bir şirket değil. Portföyümüzde Anadolu’daki en küçük risklerden büyük şehirlerdeki büyük endüstriyel şirketlerin risklerine kadar geniş bir alan var. Elementer sigortalarda böyle bir yapısı olan şirketimiz sağlık sigortalarında yüzde 22 pazar payı ile ilk sırada. Sağlık sigortalarında kar ediyor musunuz? Biz sağlık sigortalarında son 3 yıldır kar ediyoruz. 2006’yı da karla kapattık. Bu yıl da karla kapatırız. Geçmişe dayanan çok iyi bir personel kadromuz, çok iyi bir bilgisayar sistemimiz ve çok iyi bir hasar değerlendirme sistemimiz var. Ama üzülerek görüyoruz ki diğer şirketlerin bir kısmında bu kar yok. Zira sağlık branşı, sigorta tekniği açısından baktığınızda hasar trend frekansı çok yüksek olan bir branş ve çok yakından takip edilmesi gerekiyor. Diğerleri kasko savaşı yaparken siz biraz daha sağlık sigortalarına mı yöneldiniz? Biz sigortacılıkta en büyük satıcı grubuna sahip sigorta şirketiyiz. Bizim özellikle banka kaynaklarını kullanmak üzere kurulmuş 350 adet satış kadromuz var. Bunlar özellikle sigorta şirketinin yönlendirdiği ürünleri satmak üzere piyasaya çıkan banka kaynaklarını en iyi şekilde kullanan bir kadro oluşturduk. Bu kadro Türkiye’de sağlık sigortalarının karlı olması için mümkün olduğu kadar genç kesimlere gidiyor ve onlara satış yaparak portföydeki yaşın dengelenmesi için çalışıyor.
ETİKETLER :
YORUMLAR (0)
:) :( ;) :D :O (6) (A) :'( :| :o) 8-) :-* (M)