Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD), 2019 yılında Emeklilik ve Yatırım Fonları performanslarını ve fonlara artan ilgiyi açıklıyor. 06 Şubat 2020...
Hisse | Fiyat | Değişim(%) | Piyasa Değeri |
---|
E-posta listemize kayıt olun, en son haberler adresinize gelsin.
Dış ticarette dolar ve euronun etkinliğini kırmak için ulusal paraları daha çok kullanmak zaman zaman dile getirilen bir görüştür. Cumhurbaşkanı Erdoğan da önceki gün yaptığı konuşmada bu konuya değindi ve dolardaki artışa karşı ihracat ve ithalatta ulusal paraların kullanımının önemini vurguladı.
Türkiye zaten bazı komşu ülkelerle olan dış ticaretini sınırlı da olsa ulusal paralar üstünden yapıyor. Rusya ile olan ticarette bir dönem ulusal paraların kullanılması üstünde çokça duruldu. Aynı şekilde İran ile olan ticaretin de ulusal paralarla yapılmasının yararlarına vurgu yapıldı.
Türkiye dış ticaretinin bir kısmını TL ve ilgili ülkenin parasını kullanarak yapıyor yapmasına ama, bu ticaretin payı öyle çok büyük bir oranda değil.
Son beş yılın rakamlarını çıkardık. Bu yılın rakamlarının ilk on aya ait olduğunu vurgulayarak oluşan tabloyu aktaralım. Bu beş yılda, ağırlıklandırılmış verilere göre ihracatın yüzde 4’ü, ithalatın yüzde 5.3’ü Türk Lirası cinsinden yapıldı.
Genel durumu aktaralım. Bu beş yılda ihracatın yüzde 46.3’ü dolar, yüzde 46’sı euro, biraz önce de belirttiğimiz gibi yüzde 4’ü TL, kalan yüzde 3.7’si ise diğer dövizlerle gerçekleştirildi.
İthalatta ise doların ağırlığı çok daha belirgin. Türkiye bu beş yılda ithalatının yüzde 61.7’sini dolar, yüzde 31.6’sını euro, yüzde 5.3’ünü TL, yüzde 1.4’ünü de diğer döviz cinslerinden yaptı.
Rezerv para dolar olunca...
Biliniyor ki dünyada rezerv para Amerikan Doları. İkinci sırada da euro geliyor. Dünya ticareti çok büyük ölçüde bu iki para üstünden dönüyor.
Türkiye’nin ticaretinde de durum doğal olarak böyle. İhracatımızda euronun daha büyük pay alması, euro bölgesine yaptığımız ihracatın büyüklüğünden kaynaklanıyor.
İthalatı ise daha geniş bir coğrafyadan gerçekleştiriyoruz ve bu yüzden de doların ağırlığı yüzde 60’ın üstüne çıkıyor.
TL’nin payı artar mı?
Dış ticarette Türk Lirası hiç kullanılmıyor değil ve üstelik TL’nin payı giderek artma eğiliminde. Bu yılın ilk on ayındaki 117 milyar dolarlık ihracatın yüzde 5.1 oranındaki yaklaşık 6 milyar dolarını TL cinsinden yaptık.
İthalattaki pay ise bu yıl on ayda yüzde 7.1’e ulaştı. On aydaki 163 milyar dolarlık ithalatın 11.5 milyar doları için TL cinsinden ödeme gerçekleştirdik.
Bu payları daha da yukarı çekebilir miyiz, soru bu. Bunu dilemek başka, gerçekleşebilir kılmak başka çünkü...
Bir ülkeden ithalat yaptığımızda ödemeyi TL ile gerçekleştirebilmemiz, ancak be ancak karşı ülkenin dolar ya da euro veya bir başka döviz yerine TL’yi kabul etmesiyle mümkün. İyi de, o ülke bizden aldığı TL’yi ne yapacak ki, yani bizim paramızı niye kabul etsin ki...
TL, uluslararası alanda çok kabul gören, aranan bir döviz olsa, herkes bize yaptığı ihracatın bedeli için Türk Lirası ödememizi kabul eder, hatta özellikle ister. Oysa TL, öyle çok aranan bir para değil ki. Değeri hızla dalgalanan ve genellikle düşmekte olan bir para TL. Dolayısıyla TL’nin aranılır bir para durumuna gelmesi hiç kolay görünmüyor.
Ama yine de TL ile ihracat ve ithalat yapıyoruz. TL cinsi dış ticaret, ağırlıklı olarak aynı ülkelerle gerçekleştiriliyor.
İhracat yaptığımız bir ülke elinde TL olmasa bize nasıl bizim paramızla ödeme yapacak ki zaten. Bu TL’yi de muhtemeldir ki bizim ithalat karşılığı yaptığımız TL ödemesiyle elde etmiştir.
Yani bir karşılıklı ulusal para kullanımı söz konusu. Bu da daha çok Rusya ve komşu ülkelerle gerçekleştirilen ticarette gündeme geliyor. O da sınırlı ölçüde tabii ki...
Sonuç olarak söylenebilecek şudur. Türk Lirası, ihracat ve ithalatta zaten belli ölçüde kullanılıyor. TL’yi daha fazla, yani öyle doların, euronun yerine tutacak şekilde kullanabilme olanağına sahip değiliz, hiçbir zaman da olamayız. Bu yalnızca bize ve TL’ye özgü bir durum da değil üstelik. Dünyada bir tek rezerv para var ve o da Amerikan Doları. İstesek de, istemesek de, gerçek bu...
Finansingundemi.com’da yer alan bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Burada yer alan bilgiler, güvenilir olduğuna inanılan halka açık kaynaklardan elde edilmiş olup bu kaynaklardaki bilgilerin hata ve eksikliğinden ve ticari amaçlı işlemlerde kullanılmasından doğabilecek zararlardan www.finansingundemi.com ve yöneticileri hiçbir şekilde sorumluluk kabul etmemektedir. Burada yer alan görüş ve düşüncelerin www.finansingundemi.com ve yönetimi için hiçbir bağlayıcılığı yoktur. BİST isim ve logosu “koruma marka belgesi” altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BİST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BİST’e ait olup, tekrar yayınlanamaz.