Terörizm hiçbir din ve milletle ilişkilendirilemez
Başbakan Yardımcısı Babacan, BM'de yaptığı konuşmasında terörizmin hiçbir din, millet, medeniyet ya da etnik grupla ilişkilendirilemeyeceğini söyledi
Babacan BM Genel Kurulu'nda düzenlenen “Hoşgörü ve Uzlaşının Teşviki” konulu yüksek düzeyli etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, iletişim ve ulaşım araçlarındaki ilerlemenin kültürlerin gittikçe daha fazla temasa geçmelerini sağladığını söyledi.
"Çoğulculuk, tolerans ve açık fikirlilik her zamankinden daha önemli hale geldi" diyen Babacan, kültürel çeşitliliğin birlik içinde sürdürülmesi konusunda ortak değerlerin önemine değindi.
Türkiye ve İspanya'nın başlattığı Medeniyetler İttifakı inisiyatifinin kültürler arasında hoşgörüsüzlük ve kutuplaşmayla mücadele konusunda çok önemli işlev gördüğünü vurgulayan Babacan, Türkiye ile Finlandiya'nın öncülüğünü yaptığı Barış için Arabuluculuk girişiminin de Türkiye'nin, barışın teşviki için aldığı rollerden bir diğeri olduğunu söyledi.
Her kültürün dünyayı kendi perspektifinden anlamlandırdığını ve diğer kültürlere de kendi penceresinden baktığını ifade eden Babacan, buna karşın temel insan hakları, özgürlük, hukukun üstünlüğü, empati, başkalarına saygı, sağ duyu gibi temel değerlerin ortak payda olduğunu dile getirdi.
İnsan onurunun toplumların temeli olduğunu kaydeden Babacan, "Birey toplumun homojen bir kesiti değildir. Din, inanç ve yaşam biçimini seçme hürriyeti temel önemdedir. Bu, insan hak ve özgürlüğü ile huzurunun korunması için kilit konumdadır" dedi.
"Terörizm hiçbir din ve milletle ilişkilendirilemez"
"Günümüzde hiç bir din ya da toplumun şiddet ve zulme karşı bağışıklığı yoktur" diye konuşan Babacan, bu sorunla ancak küresl çapta ortak mücadele edilebileceğini ifade ederek, "Hoşgörüsüzlük, ayrımcılık, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadele her zamankinden daha fazla önem kazandı. Maalesef, barış içinde birlikte yaşamamızı tehdit eden nefret suçları, terörist saldırılar ve diğer şiddet eylemlerinin arttığına şahit oluyoruz" dedi.
Babacan, terörün bir din ya da kültürle ilişkilendirilmesinin yanlış olduğunu da kaydederek, "Terörizmin hiçbir din, millet, medeniyet ya da etnik grup ile ilişkilendirilemeyeceğini aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu eylemler failleri kim ve amaçları ne olursa olsun medeniyetin ruhuna ihanettir" ifadelerini kullandı.
DAEŞ, Boko Haram ve diğer örgütlerin günlük olarak mağdurların kimliğine bakmaksızın insanlığa karşı suç işlediğini belirten Babacan, "Bir çok ülkede göçmenlere karşı nefret suçu işlendiğini görüyoruz. Irkçılık, şu günlerde fazla tartışılmamasına rağmen, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere bir çok yerde en önemli konulardan birisi. Sadece belirli bir dini takip etmesi nedeniyle insanların şiddete uğradığı çok sayıda vakaya şahit oluyoruz" dedi.
İslamofobi, anti-Semitizm, Hristiyanlara ve diğer dinlere yönelik ayrımcılık nedeniyle bir çok olay yaşandığının altını çizen Babacan, bütün bunlardan yola çıkarak suçlunun kimliğine veya dinine bakılarak suçun tanımının yapılamayacağını belirtti.
Kalkınma ve sosyal barış ilişkisi
Ali Babacan, BM'nin 2015 sonrası kalkınma gündemini şekillendirmeye çalıştığı bir dönemde birlikte yaşama kültürünün önemli olduğunu kaydederek, "Uyumlu ve birlikte yaşama kültürü ile sürdürülebilir kalkınma arasında doğrudan ilişki var. Karşılıklı anlayış sadece sosyal uyum konusu değil aynı zamanda sürdürülebilir barış ve istikrarın da vazgeçilmez bir unsurudur. Sadece barışık ve istikrarlı toplumlar refaha ulaşabilir. Öte yandan ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınma da refahı getirir. Bu da birlik, barış ve uyum içinde yaşayan toplumlarda temel önemdedir" diye konuştu.
Büyümenin sadece rakamlardan ibaret olmadığını, büyümenin keyfiyetinin de önemli olduğunu vurgulayan Babacan, finansal ya da toplumsal olarak sürdürülebilir büyümeden farklı toplum kesimlerinin somut yarar sağlayacağını ifade ederek, "Eğer sosyal uyum ve barış yoksa sürdürülebilir büyüme sağlanamaz" dedi.
Yanlış algıların bir gecede düzeltilemeyeceğine, süre ve çaba gerektireceğine de işaret eden Babacan, tüm BM sistemi, medeniyetler ittifakı girişimleri ve üye ülkelerin sosyal uyum ve barış içinde birarada yaşama için ortak çaba harcaması gerektiğini sözlerine ekledi.