Tayyip Erdoğan nasıl biri?
Türkiye’nin son 10 yılına, bölgeye damgasını vuran Tayyip Erdoğan nasıl biri? Mehmet Barlas yazdı...
Halk oyuyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı nasıl biri. Mehmet Barlas, “Çevreyi Merkez'e, Kasımpaşa'yı Çankaya'ya taşıyan siyasetçi” dediği Recep Tayyip Erdoğan’ı kaleme aldı. Kişiliğinin özelliklerini yazdı. “Neden farklı?” diye sorguladı. “Nasıl bir Cumhurbaşkanı olacak?” sorusunu masaya yatırdı. Mehmet Barlas, “Halkın oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan'ın kişiliğinin hakim özelliklerini cesaret, çalışkanlık, takipçilik ve inanç olarak sıralayabiliriz” dedi. İşte Mehmet Barlas’ın Sabah Pazar’da yer alan o yazısı...
İsmet İnönü'nün "Herkesin istikbal olarak gördüğü benim için mazidir"sözü, Cumhuriyet'in ilk 50 yılında tüm siyasetçiler için ulaşılamayacak bir başarının özetlenmesi biçiminde algılanırdı. Hem başbakan, hem cumhurbaşkanı, hem de bir siyasi partinin değişmez genel başkanı olabilmek, adeta imkansızdı.
Başbakanlık yaptıktan sonra cumhurbaşkanı da olan Celal Bayar 1960'ın 27 Mayıs Askeri Darbesi ile devrilince, Çankaya sivil siyasetçilere adeta kapatıldı. Gürsel, Sunay, Korutürk ve Evren, 'orgeneral'lerin sonunda 'cumgeneral' olmaları anlamına geliyordu.
Bu kısır döngüyü başbakanlıktan sonra cumhurbaşkanlığına geçen Turgut Özal kırdı... Arkadan da Başbakan Demirel'in cumhurbaşkanı olduğunu gördük.
ERDOĞAN NEDEN FARKLI?
Geçen pazar halkoyu ile Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. cumhurbaşkanı seçilen Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, haleflerinden farkı ne olabilir? Neticede daha önce de bir başka AK Partili, yani Abdullah Gül de hem başbakan hem cumhurbaşkanı olmamış mıdır?
Birinci fark Recep Tayyip Erdoğan'ın halkoyu ile seçilen ilk cumhurbaşkanı olmasından kaynaklanıyor. Erdoğan'ı haleflerinden ayıran ikinci fark ise, onun seçilerek geldiği ilk kamu görevinin İstanbul Belediye Başkanlığı olmasıdır. Kısacası ilk kez bir cumhurbaşkanı siyasi yaşamında basamakları tırmanırken, ilk adımını seçilerek geldiği İstanbul Belediye Başkanlığı'nda atmıştır. Başbakan ve cumhurbaşkanı olarak ülkeyi yönetmeden önce belediye başkanı olarak bir kenti yöneten başka bir isim yoktur.
HEM KASIMPAŞALI HEM DE İMAM HATİPLİ
Recep Tayyip Erdoğan'ın sonraki siyasi yaşamında onu izleyecek ve başbakan olduğunda vizyonunu ve icraat hedeflerini fiiliyata dökecek çekirdek kadrolar da, işte bu belediye başkanlığı sırasında oluşmuştur. Bu kadroları Erdoğan'ın çevresinde tutan öğeler ise 'başarı', 'çalışkanlık', 'sadakat' ve 'vefakarlık' gibi nitelikler üzerinde şekillenmiştir. Başbakan Erdoğan'ın kabinelerinde İstanbul Belediyesi'ndeki çeşitli çalışma arkadaşları her dönemde yer almışlardır. Onların yerel yönetimdeki sınanmış başarıları, Erdoğan tarafından ülke yönetimine taşınmıştır.
Recep Tayyip Erdoğan'ın sosyo-politik kimliği ise kendisinden önceki cumhurbaşkanlarından çok farklı bir 'kentli'liktir. O Karadeniz kökenli bir ailede yetişmiş bir 'İstanbul çocuğu'dur. Ama ne Modalıdır ne de Nişantaşılıdır. O tam anlamı ile Kasımpaşalıdır. O ne Galatasaraylı ne de Robert Kolejli'dir. O imam hatiplidir... Çalışma hayatı ertesinde genç yaşta katıldığı siyasi yaşamında bu kimliği hiç kaybetmemiştir... Nihai değerlendirmede ise 'çevre'yi ve 'Kürtler'i 'merkez'e, Kasımpaşa'yı Çankaya'ya, mütedeyyin kitleleri de devlet yönetiminde söz sahibi olmaya taşımıştır.
Erdoğan'ın biyografisinin yazarı Hüseyin Besli onu şöyle tanımlıyor:
"İnsanın olduğu her yerde büyük ya da küçük çatışmalar, ayrılıklar vardır, mesele buna rağmen birlikte iş yapabilmektir. Demek ki bu insanlar birlikte iş yapmayı becerebiliyor. Tayyip Erdoğan'ın orkestra şefliğinin çok büyük katkısı vardır. Tayyip Erdoğan iyi bir keman virtüözü, bir kanun üstadı değildir ama en iyi kemanı kimin çalacağını bulur ve orkestranın en uygun yerine yerleştirir."
Kişiliğinin hakim nitelikleri ise 'cesaret', 'çalışkanlık', 'takipçilik' ve 'İnançlılık' şeklinde belirleniyor.
Kendisini hedef alan darbe girişimleri karşısında dik durarak, iç ve dış politikada statükonun engellerini yıkarak, bürokratik oligarşiye ve her çeşit vesayet oluşumuna, sokak kalkışmalarının tahrikçilerine hadlerini bildirerek 'siyasi cesaret'in önemini kanıtlamıştır. Rakipleri laf ebeliği ile vakit geçirirken, o icraat programında yer alan somut hedeflerin gerçekleştiklerini adım adım takip etmiştir.
TABULAR BİRER BİRER YIKILIRKEN
İnançlı olması, onun dünya işlerini kadere bırakması anlamına gelmemiştir. Demokratik siyasetin şifresinin 'halkın sağduyusu'na güvenmek ve dayanmak olduğu bilinci, Erdoğan'ın en büyük dayanağını oluşturmuştur.
Cumhuriyet ideolojisinin tabularını oluşturan 'Kürt Realitesi' de 'Ermeni Tehciri' de, Erdoğan tarafından gerçeklerin dünyasına taşınmıştır. 'Kendi tarihimizle yüzleşmek' süreci, düşünce hayatının bir parçası olmuştur. Dış politikadaki"Nasıl olsa Amerika doğrusunu bilir" şeklindeki teslimiyetçi siyasi tembellik sona ermiştir.
"Erdoğan nasıl bir Cumhurbaşkanı olacak?" sorusuna cevap ararken onun nasıl bir başbakan olduğunu hatırlamak, yukarıdaki soruya cevap arayanlara yardımcı olabilir...